Arama

Ufoloji Nedir?

Güncelleme: 2 Nisan 2008 Gösterim: 4.161 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Kasım 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ufoloji
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar
Ufoloji, dünyayı ziyaret ettikleri iddia edilen uzaylılarla ilgilenen amatör araştırma alanıdır.
Ufoloji Nedir?
Adına bakıldığında bir bilim dalı çağrışımı yapmasına karşın bir bilim dalı olmayan ufoloji, uçan dairelerin varlığına inananlarca oluşturulmuş bir terim olup, uçandairelerle ilgili olarak amatörce yapılan gözlem, soruşturma, sınıflandırma vb. çalışmalarını ve bu alandaki çeşitli etkinlikleri kapsamak üzere kullanılır. Terim, aslında "tanımlanamayan uçan cisimler" (TUC) anlamına gelen üç sözcüğün baş harflerinden oluşmuş UFO kısaltmasına "-bilimi" anlamındaki "-loji" eki getirilerek oluşturulmuştur. Uçandaireler için Çince "不明飞行物", Farsça "شیء ناشناس پرنده", İngilizce ve Fransızca ise "uçan fincan tabakları" anlamındaki "flying saucers" ya da "soucoupes volants" terimleri kullanılmaktadır.
Uçandairelerin gerçekliği, yani dünya dışı olup olmadıkları konusunda bugüne dek sayısız tartışmalar olmuştur. Ufologlara göre, bazı şarlatan ve sahtekarların sunduğu fotoğraf ve filmlerin sahte olduklarının saptanmış olmasına rağmen, uçandairelerin gerçekliğine ya da dünya yapımı olmadığına inananların sayısı günden güne artmaktadır. Dünya dışı canlılarla ve araçlarıyla ilgili tanıklıklar astronomi profesörü Allen J. Hynek tarafından üç grupta sınıflandırılmıştır. (Birinci türden, ikinci türden ve üçüncü türden yakın karşılaşmalar)

ABD'nin Resmi Görüşü
ABD’de, 1940'lı yıllardan itibaren UFO gözlemlerinin giderek artması üzerine, resmi makamların denetiminde araştırma ve soruşturma çalışmaları yapılmış ve çalışmaların sonucunda kamuoyuna yapılan açıklamada, UFO gözlemlerinin ya uçak, meteoroloji balonu, uydu, gezegen gözlemlerinden ibaret oldukları ya da optik illüzyonlardan, halüsinasyonlardan ve şarlatanlıklardan ibaret oldukları açıklanmıştır. ABD'li ufologların iddiasına göre ise, ABD devleti ve bilim otoriteleri çeşitli nedenlerden dolayı uçandaire gerçeğini görmezden gelmeye çalışmaktadır.

Bilim Otoritelerinin Yaklaşımı
Bilim otoritelerinin hepsi olmasa da, çoğu ABD'nin bu resmi açıklamasına katılmaktadır. Astronomlar ise genellikle evrende akıllı yaşam olabileceğini kabul ederler, ancak uzaylı ziyareti iddialarının kabul edilebilmesi için somut kanıtlarla desteklenmesi gerektiğini, bu kanıtınsa henüz sunulmadığını belirtirler. Örneğin Carl Sagan, UFO'ların somut kanıtları olmamasına rağmen bu kadar yaygın olmasını, eski çağlardan beri insanların alışkın olmadığı veya az rastlanan olaylara tanık olduğunda bunu tanrılar, cadılar, cinler gibi doğaüstü varlıklarla bağlantılandırmasının modern hali olarak yorumlamaktadır. Sagan'a göre doğaüstü varlıklar düşüncesi insanların kendilerini koruma içgüdüsünün evrimsel yansımasıdır. Geceleri mağaralarına çekilmek zorunda olan ilk insanlar, gece avlanan vahşi hayvanlara olan korkularını doğaüstü varlıklar suretinde somutlaştırmışlardır. Bu korkular (gece korkusu, yabancı korkusu gibi) daha sonraki çağlarda dinlerle bağlantılandırılmış, 20. yy itibariyle yerini uzaylılara bırakmaya başlamıştır. Özetle Sagan'a göre eski çağların gece cinleri günümüzde uzaydan gelen cinlerle yer değiştirmiştir.

Ufologların Temel Görüşleri
  • Uçandaireler gerçektir; Dünya yapımı uçandaireler var olmakla birlikte, Dünya dışı ufolar kadar hareket kabiliyetleri yoktur; gözlemlenen Ufolardaki zikzak manevralarını ve ani kaybolmaları yapabilecek taşıtlar yeryüzünde henüz icat edilmemiştir.
  • Uzaylılarla ilişki kurduklarını söyleyenlerin hepsi şarlatan değildir, doğruyu söyleyenler de vardır.
  • Uçandairelerin hepsi aynı gezegenden gelmedikleri gibi, çoğunlukla bizim boyutumuzda ya da frekans düzeyimizde bulunmayan gezegenlerden gelirler.
  • Uzaylılar ışınlama dediğimiz teleportasyon fenomenini araçlarına uygulayabilmektedirler. Dolayısıyla ışık yılıyla ölçülen kozmik uzaklıklar yolculuklarına bir engel oluşturmaz.
  • Dünyaya araçlarıyla gelen uzaylılar çoğunlukla bilim-kurgu eserlerindeki gibi garip yaratıklar değildir, küçük farklarla insanın bedensel yapısına sahiptirler.
  • Dünyaya araçlarıyla gelen uzaylılar her alanda bizden daha ileridirler. Gezegenlerinde savaş, para ve egoizm diye bir şey kalmamıştır.
  • Uzaylıların Dünyalılarla kitlesel irtibata geçmemelerinin nedeni bizim manevi alanda onlara kıyasla çok geri oluşumuz ve egoizmden kurtulamayışımızdır.
Uçandairelere inananlardan oluşan Kuruluşlar ve Tarikatlar
Uçandairelere ilgi günümüzde yalnızca amatörce yapılan bireysel çabalardan ibaret değildir. Uçandairelere inananlar sayısız dernek, kurum ve organizasyon kurmuşlardır. Konunun popüler olması obsedör nitelikli kimselerce de kullanılmasına yol açmıştır. Günümüzde, özellikle ABD'de, uçandairelerin varlığına inanan saf ve iyi niyetli insanları çevrelerine toplayarak onları mistik vaatlerle kullanan tarikat liderleri oluşmuş durumdadır. Ufo konusunun popülerliğinden yararlanmak isteyen bu tarikat liderleri basına özellikle Jim Jones olayından sonra yansımıştır.

Bazı Yeni Çağ gruplarının "Evrende Yaşam" hakkındaki görüşleri
  • Kimi Yeni Çağ (New Age) gruplarına göre, Tanrı'nın cansız bir evren yaratmış olması fikri kabul edilemez.
  • Gökyüzünde gördüğümüz yıldızlar dünya insanlarının gökyüzüne süs olsun diye meydana getirilmiş olamazlar.
  • Evrendeki en ileri ve en zeki varlığın dünya insanı olduğu inancı egosantrizmin son biçimlerinden biridir.

nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
2 Nisan 2008       Mesaj #2
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Uzaylıların Tipi

Sponsorlu Bağlantılar


Bazı hayalperest bilim adamları, bu canlıları hayallerinde biçimlendirmeye çalışıyorlar. Uzay'daki komşularımız TV kahramanı Alf'e mi benziyorlar? Yoksa "Uzay Yolu" dizisindeki "Mr. Spack" gibi sivri kulakları mı var?

İsviçreli astronom Gustav Tammann'a göre, bunların insanlara benzemeleri mümkün değil. "Eğer gerçekten Evren'de başka canlılar varsa, bunlar bizim düşündüğümüzden çok farklı olmalılar" diyor, Tammann.

UFO raporlarında tarif edilen bu canlıların çoğu insana benziyordu: Narin vücutlu, kocaman kafalı "uzaylıların" genelde masum ve sevimli görünüşleri vardı.

Dünya üzerindeki biyolojik yaşam biçimlerinin dışında, daha farklı türlerin de bulunabileceğini savunan Werner Arber, Uzay'da, doğa için gerekli olan ikinci bir maddenin de varlığına dikkat çekiyor: Karbon. Bu kimyasal madde, atomlarını, diğerlerine göre, çok daha kolay birbirine ekleyerek, karmaşık biyokimyasal strüktürlere karşı koruyucu bir kalkan haline getirebilmekte.

Bazı canlılar, teorik olarak silisyum bazında da yaşayabilirler. Fakat Isaac Asimov'un "The Talking Stone" adlı bilimkurgu eserinde, radyoaktif atıkları ile beslenen silisyum yaratığına benzer canlıların oluşmasının mümkün olmadığını açıklıyor, Amerikalı astronom ve biyolog Seth Shostak.

Silisyum, Yeryüzü'nde bol miktarda mevcut, örneğin kum olarak. Ama buna rağmen Dünya'da bu maddeden herhangi bir canlı oluşmamış.

Shostak'a göre, evrim süreci içinde bazı organların işlevleri gitgide daha fazla önem kazanmaya başlamış. Örneğin olası bir tehlikeyi, daha çabuk algılayan gözler gibi. İşte bu yüzden birçok hayvanda da olduğu gibi, gözler beynin çok yakınındadırlar. Yani Evren'deki olası komşularımızın da gözleri ve dolayısıyla kafaları olmalı.

Shostak diğer gezegenlerdeki yaşamın, suyun içinde sürdüğünü düşünmüyor. Gerçi diğer gezegenlerde de yaşamın ilk tohumları denizde ortaya çıkabilir, ama daha gelişkin biçimlerinin karada oluşması daha mantıklı. Çünkü okyanuslarda yaşayan canlıların gelişkin bir beyine ihtiyaçları yok. Burada hareket etmek çok kolay, ısı hemen hemen hiç değişmez ve iklim her zaman aynı.

Tabii bu tür spekülasyonları kabul etmeyenler de var. Örneğin evrim biyoloğu Heinrich Eben gibi. İnsan, varoluşunun nedenini, anlaşılmayan tesadüfler zincirine borçludur. Akıllı hayvan türleri daha dirençli olduklarından, daha uzun süre yaşayabiliyorlar. Bu mantığa göre, bakteriler de en az insanlar kadar zekiler.

Eğer Evren'de başka canlılar yaşıyorsa, bunların çoktan Dünya'yı ziyaret etmeleri gerekiyordu. Çünkü Samanyolu'nda, Güneş'ten çok daha yaşlı yıldızlar bulunmakta; ve eğer burada gerçekten de bir uygarlık varsa, bu milyarlarca yıl önce ortaya çıkmış olması gerekir; ve bu uygarlığın fertleri bu kadar zaman içinde muhakkak Dünya'yı ziyaret etmek isteyeceklerdi.

Diğer kelimelerle açıklayacak olursak, zeki ve akıllı canlılar uzun süre yaşamlarını sürdürebilmeleri için çok fazla agresif yaşıyorlar. Yani Uzay'ı fethetmelerinden çok önce, ya biyosferi bozuyorlar ya da birbirlerini ortadan kaldırıyorlar.

"Ama ne olursa olsun, Dünya'mızın dışında tek bir mikroorganizmanın bile bulunması, tüm zamanların en büyük keşfi olarak kabul edilebilir, diyen Avustralyalı fizikçi, insanların, diğer gezegenlerdeki canlıların kesin varlığını öğrenebileceklerine asla inanmıyor.