Arama

Ortaçağda Bilim

Güncelleme: 2 Ekim 2006 Gösterim: 6.419 Cevap: 0
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Ortaçağda Bilim

Sponsorlu Bağlantılar

ORTAÇAĞDA AVRUPA BİLİMİ Ortaçağda Hıristiyan ve İslam dünyası arasında özellikle Haçlı Seferleri'yle kurulan ilişki, ilkçağ bilgilerinin Batı'ya aktarılmasını sağladı. İspanya'da Magriplilerin Toledo kentindeki ünlü kütüphaneleri, 1085'te Hıristiyanların eline geçince, rahipler özgün ya da çeviri Arapça kitapları hemen Latinceye çevirdiler.

18. yüzyıldaki Aydınlanma düşünürlerinin, ortaçağı boşinanlar ve karanlıklar dönemi olarak küçümsemesine karşın, bu dönemde çok canlı teknolojik gelişmeler oldu. At nalının ve koşum takımlarının bulunuşu, beygir gücünün denetlenmesini sağladı. Büyük gotik katedrallerin yapımı, el arabası, krank ve matkabın geliştirilmesiyle başarıldı. 14. yüzyılda mekanik saatin yapılmasıyla mekanik beceri en yüksek düzeyine çıktı. Bu buluş yalnızca zamanın daha doğru saptanması açısından değil, filozoflara doğanın kendisi için, yeni bir benzetim olanağı sağlamış olması bakımından da önemlidir.

Ortaçağ Avrupalılarının yararcı bilgiye karşı güçlü önyargıları yoktu, ama bilimsel bilginin yararlı olabildiği alanlar da pek azdı. Bilim, Tanrı'nın yaratısını anlayabilmek olarak görülüyordu. Kitabı Mukad-des'in Tekvin bölümü Tanrı'nın ilk yaratısı olarak ışıktan söz ettiğine göre, ışığın yayılma yasalarını anlamak, az da olsa doğanın yaratılışını kavramak demek oluyordu.

Örneğin, gökkuşağının ne olduğunu anlamak için yakınına gidip inceleme olanağı bulunmadığından, gerekli koşullan yapay yoldan oluşturarak benzer bir olaydan sonuçlar çıkarılmaya çalışıldı. Yağmur damlaları yerine içi boş cam küreleri suyla doldurarak gökkuşağını inceleme yoluna gidildi. Bu yaklaşımlar, doğanın basit olduğu, yani birkaç genel yasayla yürütüldüğü ve benzer etkilerin benzer nedenlerden doğduğu düşüncelerine dayanıyordu.

Ortaçağ filozoflarının eski metinlere eleştirel yaklaşımı doğrudan ilahiyat açısından taşıdığı öneme bağlıydı. Örneğin her tür hareketin doğası özenle gözden geçirildi. Tanrı'nın var olması gerektiğini göstermek amacıyla Aristoteles'in görüşlerine dayanan Aquinolu Aziz Tommaso, hareket eden her şeyin bir başka şey tarafından hareket ettirildiğini öne sürdü. Aksi takdirde, herhangi bir hareketin kaynağını sonsuza değin geriye uzatmak gerekirdi.
Ortaçağda din ile bilim arasında bilinçli bir çatışma yoktu. Tanrı hem doğa kitabının, hem de kutsal kitabın yazarıydı. Dolayısıyla iki kitap birbiriyle çelişemezdi. Kısacası bilim ve vahiy el ele yürümekteydi. Ortaçağ biliminin önemi felsefe, ilahiyat ve bilimin görkemli bir evrensel düzen içinde birleştirilmesinde yatmaktadır.







Benzer Konular

15 Eylül 2008 / Gabriella Mimarlık
23 Eylül 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Ocak 2015 / Misafir Cevaplanmış
29 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap