Arama

Tıp Bilimine Yardımcı Bilim Dalları

Güncelleme: 24 Mayıs 2016 Gösterim: 25.869 Cevap: 5
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
30 Eylül 2005       Mesaj #1
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Tıp Bilimine Yardımcı Bilim Dalları


MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar
Tıp biliminin teşhis ,tetkik ve tedavide yardım aldığı bilim dalları vardır.Bunlar Biyokimya,Biyomühendislik,Farmakoloji,Biyoteknoloji,Tıbbi Genetik,Eczacılık,Biyofizik gibi bilim dallarıdır.Bu bilim dalları nedir? Ne işe yarar ?Tıp biliminde yerleri nelerdir ?

Biyokimya nedir?


Canlı sistemlerin bazı kısımları doğrudan gözle görülebilir. Daha küçük bazı kısımları ise mikroskobiktir. Ancak ışık veya elektron mikroskobu ile görülebilmektedir. Bunların haricinde canlıdaki sistemlerin elektron mikroskobu ile görülemeyecek kadar küçük ve ince bir yapısı vardır. Bu sebeple biyokimyanın incelediği
Ad:  ROC-eğrisi-biyokimya-yöntem-karşılaştırma-1024x960.jpg
Gösterim: 673
Boyut:  16.6 KB
yapılara ultramikroskobik yapılar adı verilir. Bu ultramikroskobik yapı, moleküller, molekül toplulukları ve iyonlardır. Biyokimya, incelemesini iki bölümde yapar. Birincisi
yapının incelenmesidir ki, burada canlıyı meydana getiren maddeler ve bunların organizmadaki dağılışı incelenir. Diğer kısımda bu maddelerin fonksiyonel (yaptıkları işin) incelenmesi yapılır. Biyokimya, önceleri organik kimyanın bir kolu olarak başlamıştır. Modern kimyanın kurucusu
Lavoisier'in organik maddelerin yanmasıyla CO2 ve H2O (karbondioksit ve su)nun meydana geldiğini
göstermesinden sonra, organik kimyacıların havyani ve nebati kaynaklı çeşitli bileşiklerin ayrılıp tanınması için yaptıkları çalışmalar, biyokimyanın başlangıcını teşkil etmiştir. Pasteur'un fermantasyon (mayalanma) üzerindeki geniş araştırmaları Buchner'i çağdaş enzim kavramına yöneltmiş, bu arada pH kavramı ve vücuttaki nötralizasyon reaksiyonlarına ait fikirler geliştirilmiştir. Daha sonraları nükleik asidler keşfedilmiş ve organizmanın en önemli enerji maddesi olan "adenozin trifosfat" (ATP) kastan elde edilmiştir.
Metabolizma reaksiyonlarının aydınlatılması gayesiyle de araştırmalar yapılmış; Knoop, yağ asitlerinin organizmada Beta-Oksidasyon ile yakıldığını; Krebs ve Hanseleit, vücutta amonyaktan üre sentezinin "Ornitin Siklusu" adı verilen bir seri metabolizma reaksiyonu ile meydana geldiğini göstermişlerdir. Virüslerin nükleoprotein yapısında olduğunun gösterilmesi canlılık ve cansızlık kavramları arasında kesin bir sınır olmadığını zihinlere yerleştirmiştir. Bazı vitaminlerin enzim işleyişinde görevli maddelerle olan ilişkilerinin açığa çıkarılması, vitaminlerin canlıdaki görevlerine bir derece açıklık getirmiştir. Proteinler ve nükleik asitler gibi makromoleküllerin yapılarının yeni metodlarla daha ayrıntılı biçimde aydınlatılması, biyokimya alanında en parlak gelişmelerdir.
Biyokimyanın ayrı bir bilim dalı olarak ortaya çıkması iki ana sebepten dolayıdır. Birincisi, kimya sadece kimyasal yapı ve olaydan bahsederken, biyokimyanın her molekülün hayati fonksiyonunu araştırmasıdır. Diğer önemli sebep biyokimyanın kimyadan çok daha ayrı ve ileri tekniklere ihtiyaç göstermesidir. Biyokimya, kimyanın bütün tekniklerini kullandıktan başka biyolojik materyallerden de faydalanmaktadır.
Yaşayan cisimlerin muhtevası: Yaşayan cisimlerin ana yapıları başlıca karbonhidratlar, yağlar, proteinler ve nükleik asitlerden meydana gelmiştir. Hücrede temel maddelerin oranları; protein % 50-60, nükleik asitler % 10-20, karbonhidratlar % 5, yağlar % 10-20 şeklindedir. Ayrıca miktar olarak çok az bulunmasına karşı hayati önem arz eden maddeler de bulunmaktadır. Bunların başında enzimler (fermentler) gelir. Bütün bu organik maddelerin dışında hücre ve dokuların hepsinde potasyum, sodyum, kalsiyum, mağnezyum, fosfor ihtiva eden tuzlar vardır. Demir, mangan, bakır, çinko, kobalt, selenyum ve sulfatlar da küçük miktarlarda bulunur.
Enzimler canlı organizmada kimyasal reaksiyonların olmasında rol oynayan organik maddelerdir. Enzimler çok değişik sayı ve türde olup, her kimyasal reaksiyonda veya her ayrı tip reaksiyonda ayrı bir enzim (ferment) rol alır. Bütün enzimlerin ana yapısı protein olup az bir kısmı protein olmayan bölümler de ihtiva ederler. Enzimleri, biyokimyanın bir dalı olan Enzimoloji inceler.
Hücrede enerji yapımı: Hücrenin enerji ihtiyacı iki türlü karşılanır. Bunlardan birisinde oksijen kullanılarak enerji kaynağı olan maddelerden (karbonhidratlar gibi) karbondioksit ve su çıkışıyla enerji sağlanır. Diğer yolda ise oksijen kullanılmaksızın şekerler daha küçük moleküllere (laktik asit, butanol, asetik asit) parçalanarak hücreye enerji sağlanır.

Biyofizik nedir?


Ad:  biyolojinin-uygulandığı-yerler.jpg
Gösterim: 992
Boyut:  24.5 KB
Fiziki prensipleri, metodları ve aletleri canlı organizmalarla ilgili çalışmalarda kullanan ilim dalı. Fizikte olduğu gibi biyofizikteki ilerlemeler de bu konuda hassas sistemlerin kullanılmasıyle başlamıştır. Biyofiziğin ilk branşı, gözün optik sisteminin incelenmesiyle ortaya çıkmıştır. Gözün merceğinin karakteristiği, retina tabakasında görüntünün meydana gelmesi ve görüntünün netleştirilmesi olayları bütünüyle biyofizik ile ilgili problemlerdir. Canlı sistemlerin tam manasıyle bilinemediği geçmiş yıllarda, fiziksel çalışmaların canlıya uygulanamayacağı düşünülmekteydi. Yirminci yüzyıl ortalarında yapılan bir seri keşif, bu düşünceleri değiştirdi. Bu keşifler, sinirdeki iletim mekanizmasının, kas kasılmasının, irsi (genetik) olayların, virus yapısının açıklanması olarak sayılabilir. Bu sistemler çok yerde biyofiziksel çalışmalarla açıklanabilir. Biyofiziğin bölümleri: Günümüz biyofiziğinde üç ana bölüm bulunmaktadır. Bunlardan birisi "Moleküler ve Hücresel Biyofizik"tir. Bu bölüm, hücrenin hayatiyetini devam ettirebilmesi için gerekli olan moleküler parçaların özelliklerini inceler. Bu moleküler parçalar; nükleik asitler, proteinler, polisakkaritler olarak sayılabilir.Moleküler ve hücresel biyofizikteki metodlarda elektron mikroskobu, ultrasantrifüjler, X ışını kırıcı aletler (yoğunluk ve kütleye göre ayırım yapmak için) kullanılır. Bu metodlar ayrı birer dal olarak üzerinde durulan konular olup bu sahada birçok araştırmacı çalışmaktadır. İyonlaştırıcı ışınlar bu konulardan birisi olup bu ışınlar (X ışınları) hem teşhiste (röntgen filimleri) ve hem de tedavide (lösemiler ve bazı kanser tipleri) kullanılır.
Biyofizik çalışmalarında bir diğer bölüm de "Fizyolojik Biyofizik" olup canlı sistemin görev yapan organlarını incelemektedir. Görme, işitme, temas duyusu, sinir sistemi vs. bu bölümün araştırma alanına girer. Bu alanda çalışanlar özel yapılmış ve oldukça karmaşık elektronik aletler kullanırlar. Biyofiziğin üçüncü ve hızla gelişmekte olan kolu "Biyofizikte Kullanılan Aletlerin Düzenlenmesi" ile ilgilidir. Bilgiler arttıkça, araştırmalarda kullanılan aletlerin karmaşıklığı ve teferruatı da buna paralel olarak artmaktadır. Aletlerin düzenlenmesi ve alet sistemlerinin kurulması bu sebepten biyofiziğin ayrı bir kolu haline gelmiştir.
Biyofizikle ilgili çalışmalar ABD, Rusya ve Kanada gibi ileri tekniğe sahip ülkelerin üniversitelerinde büyük araştırma grupları tarafından sürdürülmektedir. Biyofizikçiler endüstride, üniversitelerde ve tıbbi araştırmalarda, mühim görevlerde çalışmaktadırlar. Bunlar için en önemlisi tıbbi araştırmalardaki biyofizikçilerin katkısıdır.
Biyofizikte yapılan çalışmalarla, pekçok biyolojik olayı fiziksel prensiplerle açıklamak mümkün olmuştur. Biyofiziğin en yeni konusu, duyular yardımıyla yapılan haberleşmenin fizik kuralları ile
açıklanmasıdır.
Derlemedir


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 24 Mayıs 2016 23:47
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
24 Mayıs 2016       Mesaj #2
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Biyomühendislik nedir?



Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  mhnds.png
Gösterim: 443
Boyut:  56.8 KB
Biyomühendislik, mühendislik prensiplerinin biyolojiyi de içerecek şekilde uygulandığı sistemlerin dayandığı bilim dalıdır.
Çoğu zaman biyomedikal mühendisliği ile karıştırılsa da aralarında çok az bir fark vardır. Bu fark ise üniversitelerdeki araştırma projelerinin ya da üniversitelerin belirli programlara odaklanmasından kaynaklanır.Öyle ki yurt dışında bazı üniversitelerde biyomühendislik ile biyomedikal mühendisliği eş anlamlı kullanılmaktadır.
Fakat bir bütün olarak biyomühendislik bölümü ziraat mühendisliği, yapay zeka gibi bir çok alanı içine dahil ettiği için biyomedikal mühendisliği sadece biyomühendisliğin özelleşmiş bir koludur.

Biyomühendis nedir?
Biyomühendislik programını başarıyla bitiren adayları "Biyomühendis" ünvanını alır.

Biyomühendis'in görevleri
1. Tasarlama,
2. Uygulama yöntemlerini geliştirme, uygun ekipmanı seçme veya geliştirme,
3. Amaca uygun üretimi planlama ve uygulama,
4. Üretim sektöründeki sistemlerin geliştirilmesi ve hizmetlerin verilmesi yoluyla toplumun yaşam seviyesini yükseltmek için çalışmalar yapar,
5. Biyoteknolojik yöntemlerle çeşitli gıda malzemeleri, içecekler, henerji kaynakları (hidrojen, etanol, biyogaz), ilaçlar (antibiyotikler, vitaminler, hormonlar) ve biyokimyasal maddeler (protein ve amino asitler, enzimler, organik asit ve çözgenler, pestisitler ve çeşitli polimerler) biyolojik sistemlere uyumlu malzemeler elde edilmesi için bu sektörlerde üretimde bulunan işletmelerin AR-GE departmanlarında planlama, araştırma ve uygulama çalışmalarında bulunur.

Biyomühendisliğin amacı nedir?


Temel biyomühendislik, moleküler biyoloji ve genetik bilimlerinin konularına hakim, ve bunların çeşitli alt dallarında teorik ve uygulamalı bilgilerle donatılmış, toplumsal ihtiyaçlara çözümler üretmeyi hedefleyen, araştırma ve geliştirmeye önem veren ve hayat boyu öğrenmenin önemini benimsemiş yüksek donanımlı, problem çözme kabiliyeti yüksek ve sorumluluk üstlenebilen moleküler biyologlar yetiştirmektir.

Sağlık sektöründe çalışma alanları.

  • Klinik tıp ve tanı merkezleri, adli tıp ve Tüp Bebek Merkezleri
  • Genetik mühendisliği ve biyoteknoloji alanlarında gerekli alt yapı ve malzemeyi sağlayan ve hizmet veren kuruluşlarda teknik eleman
  • Aşılar, tanı kitleri
  • Biyokimyasal maddeler (protein ve amino asitler, enzimler, organik asit ve çözgenler, pestisitler ve çesitli polimerler)
  • Biyomedikal sistemler (protezler, yapay organlar, biyomateryaller)
Derlemedir


perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
24 Mayıs 2016       Mesaj #3
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Tıbbi Genetik Nedir?



Günümüzde genetik teknolojilerde yaşanan hızlı gelişmeler pek çok hastalıkta kesin tanıya götürmektedir. Genetik bilimi hastalığın teşhisinde sağladığı bu çok önemli katkının yanı sıra diğer aile üyelerinin taşıdığı riskleri belirleyebilmekte ve sonraki nesillerde bu hastalıkların daha az görülmesinde destek olmaktadır. Bu süreçte genetik danışmanlık, hızla gelişen genetik tanı yöntemlerinin yardımıyla koruyucu tıbbın en önemli unsurlarından birisi haline gelmiştir.

Genetik danışmanlık; kalıtsal bir hastalığı olan veya taşıyıcılık riski bulunan kişileri saptayabilmek için uygulanacak tanı testleri, hastalıkların seyri, tekrarlama riskleri, yaşamla bağdaşma durumu, hasta bireyin aileye getireceği maddi ve manevi yükler, varsa tedavisi ve diğer çözüm yolları ile ilgili bilgi verilmesidir. Bu süreçte genetik danışman sadece bilgi vermeli, etik açıdan hastanın kararında yönlendirici olmamalıdır.
Ad:  maxresdefault.jpg
Gösterim: 646
Boyut:  20.9 KB

Günümüzde bilgiye ulaşım, iletişim araçlarındaki (özellikle internet) gelişmelerle olağanüstü bir hız ve çeşitlilik kazanmıştır. Hasta ve yakınları genellikle tıbbi genetikle ilgili konularda bilgi kirliliği ve güvenliği sorunu ile karşılaşmaktadır. Bu konuda sağlıklı ve doğru bilgiye ulaşabilmek için mutlaka uzman bir hekimden genetik danışma alınması önerilmektedir.

İnsanoğlunun 13 yıl süren genom projesi sonucu yapılan tespitlerde genetik bilgisini kodlayan üç milyar baz çifti içinde yer alan, yaklaşık 15–20 bin gen (DNA’nın % 2-4’lük kısmı), vücudumuzda kullanılan proteinlere ait şifreli bilgiyi taşıdığı anlaşılmıştır. Ancak insan vücudundaki bu genlerden yaklaşık 100–125 bin farklı protein üretilmektedir. Uzun zamandır inanılan "bir gen-bir protein" eşleştirmesinin de yanlış olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan birçok çalışmalar sonucunda insan DNA’sının yaklaşık % 95’ini protein kodlayan geni içermediği anlaşıldığında bilim adamları tarafından bu bölgeler “işe yaramaz şifreler” olarak nitelendirilmiştir. Teknolojik gelişim sürecinde bu işe yaramaz DNA bölgelerinin organizma içerisinde birçok biyolojik etkiler gösteren mikro RNA (miRNA)’ları kodladığı anlaşılmıştır. Her ne kadar genom projesi sonucu DNA şifresi çözülmüş olsa da bizleri bekleyen birçok bilinmeyenlerin olduğu da bir gerçektir.
Derlemedir
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
24 Mayıs 2016       Mesaj #4
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Biyomedikal nedir?



Ad:  foto1.jpg
Gösterim: 763
Boyut:  29.5 KB
Biyomedikal teknoloji” esas olarak tıpta teşhis ve tedavi amacıyla kullanılabilecek tüm madde, malzeme, aparat ve cihazların üretimi ile ilgilenen disiplinlerarası bir teknoloji dalıdır.
Sağlık sektöründe farklı amaçlar için kullanılan maddelerin (ilaçlar, aşılar, büyüme faktörleri, hormonlar, proteinler, oligopeptidler, oligonükleotidler, vb.) özellikle modern biyoteknoloji teknikleri kullanılarak sentezi üretimi, kısaca “Sağlık için Biyoteknoloji” günümüzde uluslararası düzeyde (özellikle gelişmiş ülkelerde) en çok yatırım yapılan bilim ve teknoloji dalları arasında ön sırada yer almakta/hızla gelişmektedir, ve “Biyomedikal Teknoloji” nin önemli bir bölümüyle örtüşmektedir.
Biyomedikal Teknolojinin önemli bir dalı yine teşhis ve tedavi amacıyla malzeme üretimidir. Polimerler başta olmak üzere, metaller ve alaşımlar, özel seramikler, karbon ve bunların kompozitlerinden oluşan malzemeler (“Biyomateryaller”) yapay organlar, sert ve yumuşak doku protezleri, ve teşhis ve tedavi amaçlı aygıtların/cihazların yapımında yaygın olarak kullanılmaktadır.

Sağlık sektöründe diğer bir alt grup ise, tanı kitleridir. Hastaneler, klinikler, üniversiteler, laboratuarlar ve kişisel olarak kullanılan birçok tanı kiti geniş bir pazar oluşturmaktadır. Biyoçip teknolojisi çoklu tanının aynı anda yapılmasına olanak vermektedir ve Biyomedikal Teknolojinin çok hızla gelişen dalları Genomiks ve Proteomiks ile ilgili uygulamalarında önemli bir role sahip olacağı muhakkaktır.
Biyomedikal Teknoloji ürünleri boyut ve kapasite olarak üretimleri az, dolayısıyla küçük fakat özel mekanlarda, özel koşullarda üretilen ürünlerdir, ancak olmazsa olmaz tanımına uyan bir pazara sahiptir ve fiyatları komodite ürünlere göre çok yüksektir. Biyoteknoloji/ Biyomedikal Teknoloji, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede olduğu gibi Türkiye’de de öncelikli desteklenmesi gereken Bilim ve Teknoloji Dallarından bir olarak görülmekte ve çeşitli plan ve programlarda yer almaktadır.

Biyomedikal mühendisliği


Biyomedikal Mühendisliği, yükselen yaşam standartlarının beraberinde getirdiği klinik ihtiyaçlara tıp ve biyolojinin,mühendislik ve temel fen bilimleri prensipleri ile çözüm arayan disiplinler arası ve çok hızlı gelişen bir mühendislik dalıdır.
Bu alandaki temel amaç,tıp ve mühendisliğin kesiştiği noktada sağlık sektöründe çözülmeyi bekleyen pek çok problem için tanı, takip ve tedavi yöntemi,malzeme ve cihazları geliştirmektir. Başlıca çalışma konuları, biyomalzemeler, doku mühendisliği, biyoelektronik, yapay sinir ağları, biyomedikal görüntüleme ve sinyal işleme, biyomekanik, biyoteknoloji ve genetik, ilaç taşınımı ve nanotıp olarak sıralanabilir.
Derlemedir



Son düzenleyen perlina; 24 Mayıs 2016 21:22
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
24 Mayıs 2016       Mesaj #5
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Biyoteknoloji nedir?



Ad:  genkord.jpg
Gösterim: 658
Boyut:  15.0 KB
Biyoteknoloji, insan, hayvan ve bitki hücrelerinin fonksiyonlarını anlamak ve değiştirmek amacıyla uygulanan çeşitli teknikleri ve işlemleri tanımlamak için kullanılan bir terimdir.

Canlıların iyileştirilmesi ya da endüstriyel kullanımına yönelik ürünler geliştirilmesini, modern teknolojinin doğa bilimlerine uygulanmasını kapsar.
Hücre ve doku biyolojisi kültürü, moleküler biyoloji, mikrobiyoloji, genetik, fizyoloji ve biyokimya gibi doğa bilimleri yanında mühendislik ve bilgisayar mühendisliğinden yararlanarak, dna teknolojisiyle bitki, hayvan ve mikroorganizmaları geliştirmek,doğal olarak var olmayan veya ihtiyacımız kadar üretilemeyen yeni ve az bulunan maddeler (ürünleri) elde etmek için kullanılan teknolojilerin tümüne biyoteknoloji denilmektedir.
Başka bir tanıma göre ise biyoteknoloji; Bitki, hayvan veya mikroorganizmaların tamamı yada bir parçası kullanılarak yeni bir organizma (bitki, hayvan yada mikroorganizma) elde etmek veya var olan bir organizmanın genetik yapısında arzu edilen yönde değişiklikler meydana getirmek amacı ile kullanılan yöntemlerin tamamına denilmektedir.
Biyoteknoloji, temel bilim buluşlarını kısa sürede yararlı ticari ürünlere dönüştürebilmesiyle bir anlamda kendi talebini de yaratabilir. Bu yönüyle de diğer teknolojilerden ayrılır. Örneğin sıcak su kaynaklarında yaşayan bakterilerin birinden elde edilen yüksek sıcaklığa dayanıklı bir enzim, günümüzde uygulama ve temel bilim çalışmalarının ayrılmaz bir parçası olan PCR'nin önemli bir girdisidir.
Biyoteknoloji uygulamaları; mikrobiyoloji, biyokimya, moleküler biyoloji, hücre biyolojisi, immünoloji, protein mühendisliği, enzimoloji ve biyoproses teknolojileri gibi farklı alanları bünyesinde toplar. Bu nedenle de biyoteknoloji birçok bilimsel disiplinle karşılıklı ilişki içinde gelişir.
Bitki, hayvan veya mikroorganizmaların tamamı ya da bir parçası kullanılarak yeni bir organizma (bitki, hayvan ya da mikroorganizma) elde etmek veya var olan bir organizmanın genetik yapısında arzu edilen yönde değişiklikler meydana getirmek amacı ile kullanılan yöntemlerin tamamına Biyoteknoloji denmektedir.

Biyoteknolojinin uygulamaları nelerdir?


1. İnsan sağlığına yönelik olarak proteinlerin üretilmesi.
2. Kanser, Aids gibi bir çok hastalığın tedavisi ve önlenmesinde kullanılacak genetik ürünler elde edilmesi.
3. Çok zor şartlara sahip çevrelerde (sıcak, kurak,tuzlu...) yaşayan organizmaların enzimlerini ve biyomoleküllerini saflaştırarak bunların sanayide kullanılması.
4. Büyüme geriliği gibi sorunlara çare olacak ya da bulaşıcı hastalıklara karşı koyacak proteinlerin üretimi.
5. İnsandaki zararlı genlerin elemine edilmesi.
6. Rekombinant ilaç ve aşıları sentezleyecek transgenik bitkilerin geliştirilmesi.
Ad:  probiyotik-_66650000.jpg
Gösterim: 563
Boyut:  20.2 KB

7. Bazı hormon, antikor, vitamin ve antibiyotik üretilmesi.
8. Aşı, pestisit, tıbbi bitki üretimi.
9. Hasar görmüş beyin hücrelerinin ve omuriliğin onarımı.
10. Yeni sebze ve meyve üretimi.
11- Organik atıkları metabolize edecek bakterilerin elde edilmesi.

Biyoteknolojinin topluma sağladığı faydalar nelerdir?

Sağlık alanındaki yararlar

ı

1. Hastalıkların erken tanımında, tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi.
2. DNA, sentetik peptid,rekombinant aşı endüstirisinin geliştirilmesi.
3. Biyoteknoloji ile üretilen ilaçların geliştirilmesi.
4. Tedavi amaçlı yapay hücre, doku, organların klonlama yöntemi ile yapılıp saklanması.
5. Genetik hastalıkların önlenmesi ve azaltılması için kök hücrelerin saklanması.
6. Kanserlerde gen tedavisi uygulamalarının geliştirilmesi.

Derlemedir

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 25 Mayıs 2016 15:35
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
24 Mayıs 2016       Mesaj #6
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Eczacılık Nedir?


Ad:  eczane_logo.png
Gösterim: 620
Boyut:  55.6 KB
İlaçların ne şekilde hazırlanması gerektiğini öğreten bir bilim koludur. Çok eski bir geçmişi vardır. Eskiden doktorlar muayene ettikleri hastanın ilacını da hazırlarlardı. Eczacılığın doktorluktan ayrılması çok yakın çağlara rastlar. Avrupa'da ilaçların hazırlanması 16. yüzyıla kadar eski Yunanlılardan kalma usullerle yapılırdı. Doğuda ise Araplar'ın bu alanda önemli buluşları vardı. Arap simyacısı Cabir, kimyasal maddelerle ilaç hazırlama konusunda çok çalışmıştır. 10. yüzyılda Napoli'de ilaç yapacak kimselerden bu konuda öğrenim yapmaları istenmiştir.
Eczacılıkta ilk önemli adımı İsviçreli hekim Bombastus von Hohemheim attı. Eczacılık bir sanat olmaktan çıkıp, bir bilim haline geldi. Kimyanın gelişmesi ve daha hassas aletlerin bulunması, gelişmeyi teşvik etti. 19. yüzyılın ilk yarısında bazı kimyasal maddelerin saf olarak elde edilebilmesi üzerine, morfin, striknin, atropin, kinin gibi ilaçların kullanılması mümkün oldu. Eczacılığın başlı başına bir bilim kolu haline gelmesi ise, Alman bilgini Oswald Schmiederberg sayesinde gerçekleşti.

Türkiye’de eczacılık


Türkiye’de eczacılık öğrenimi, 1839’da Mekteb-i Tıbbiye-i Ad- liye’de açılan ve üç yıllık eğitimle askeri eczacı yetiştiren eczacılık sınıfıyla başladı. Daha sonra, sivil eczacı yetiştirmek üzere 1867’de Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye-i Şahane’de bir eczacılık sınıfı açıldı. 1909’da bu sınıf Tıp Fakülteşi’ne bağlı Eczacı Mektebi’ne, 1962’de de İstanbul Üniversitesi’ne bağlanarak Eczacılık Fakültesi’ne dönüştü­rüldü. Bugün Türkiye’de eczacılık eğitimi, çeşitli illerdeki üniversitelere bağlı yedi eczacılık fakültesinde sürdürülmektedir. Bugünkü anlamıyla ilk eczaneler Türkiye’ de 1750’lerde İstanbul’da açılmaya başladı. 1868’de İstanbul’da tümü yabancı uyruklu ya da azınlıklara ait olan 50 kadar eczane bulunuyordu; 1880’lerde bunları, başta Hamdi Bey olmak üzere Bekir Ziya, Ethem Pertev, Beşir Kemal gibi ünlü Türk eczacıların açtığı eczaneler izledi.
Türk eczacılar arasında hazır ilaç yapımına 1895’lerde başlandı. Yapılan ilk hazır ilaçların en ünlüleri Ethem Pertev Bey’in “Pertev şuru­bu” ile Ali Süreyya Bey’in “İksir-i Süreyya” adlı ilacıydı. Cumhuriyet döneminde, hazır ilaç yapan kişi ve laboratuvarların sayısı 100’e yükseldi. Bugün ise ülkenin hazır ilaç gereksiniminin hemen hemen tamamı Tür­kiye’deki laboratuvar ve fabrikalarca karşı­lanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde kuru­lan ilk eczacı meslek derneği, üyelerini azınlık ya da yabancı uyruklu eczacıların oluşturduğu Cemiyet-i Eczaciyan der Âsita- ne-i Âliyye’dir (istanbul Eczacı Derneği) (1879).

Eczacılık mesleğindeki görevler nelerdir?
1. Reçetede yer alan hazır ilaçları hastaya verilmesi,
2. İlaçların kullanımı hakkında hastanın bilgilendirilmesi,
Ad:  eczane-logo.png
Gösterim: 521
Boyut:  22.2 KB

3. Kendisi tarafından hazırlanması gerekli olan ilaçları formüllerine uygun olarak hazırlanması veya hazırlanmasını denetlemesi,
4. Tıbbi veya diğer amaçlar için kullanılan toksin ve zehirli maddelerin hazırlanması ve kurallarına göre dağıtımının yapılması, bunların bozulmasına karşı önlem alınması,
5. Özel zehirli maddeleri içeren reçetelerin kayıtlarının tutulması, veteriner ilaçları, tarım ilaçları, tuvalet ve kozmetik ürünlerinin nasıl kullanılacağı konusunda önerilerde bulunması,
6. Laboratuarda araştırma çalışmaları yapması

Eczacılık mesleğinde kullanılan araç ve gereçler


1. İlaç yapımında kullanılan araç ve gereçler,
2. İlaç kontrolünde kullanılan araçlar, çeşitli doğal ve kimyasal maddeler.


Eczacılık mesleği eğitimi nerelerde verilir?


Eczacılık mesleği eğitimi üniversitelerin eczacılık fakültelerinde 5 yıl süre ile verilir.
Derlemedir
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.

Benzer Konular

11 Ekim 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
22 Aralık 2014 / bexox Cevaplanmış
28 Eylül 2010 / Misafir Cevaplanmış
14 Mart 2014 / Misafir Cevaplanmış