Arama

Şahan Gökbakar

Güncelleme: 1 Ekim 2016 Gösterim: 46.615 Cevap: 3
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
10 Nisan 2006       Mesaj #1
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi

Şahan Gökbakar Kimdir?


22 Ekim 1980 yılında İzmir'de doğan Şahan Gökbakar, okul hayatına Ankara'da başladı ve ilk, orta, lise öğrenimini ODTÜ Koleji'nde tamamladı. ODTÜ Koleji'nden 1997-1998 eğitim döneminde Sosyal Bilimler Bölümü'nü bitirdi. 1998 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölümü'ne 350 kişi arasında ilk dörde girerek başladı ve bu bölümden 2002 yılında başarıyla mezun oldu.
Sponsorlu Bağlantılar

Mezuniyeti'nden sonra İstanbul'a yerleşen Şahan Gökbakar, bir süre çeşitli reklam seçmelerine katılarak şansını denedi. Sonrasında "Zıbın" isminde bir program hazırladı ve bu program 2003'ü 2004'e bağlayan yılbaşı gecesi TV8'de yayınlandı. Ayrıca TRT1'de pazar günleri canlı yayınlanan "7. Gün" programında beş hafta boyunca sunuculuk yaptı. Ardından daha önce Kamil Güler'in sunduğu Zoka isimli gizli kamera yarışma programının sunuculuğunu ve oyunculuğunu yapmaya başladı ve 13 bölüm devam ettirdi. Bir çok kişi de Şahan Gökbakar'ı Zoka ile tanıdı.

Zoka'dan sonra yine Tv8'de Alper Mestçi ile beraber "Dikkat Şahan Çıkabilir!" isminde bir antimedya-skeç şov hazırladı ve bir sezonu 15 bölüm ile geride bıraktı.

Yarattığı özgün karakterleri ve doğallıyığla kısa zamanda özellikle genç izleyici kesimin beğenisini kazanan Şahan Gökbakar, anlaşılan o ki özgün mizah anlayışıyla güldürmeye, doğallığyla kendini sevdirmeye devam edecek.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Jumong; 1 Ekim 2016 11:05 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Biyografi Konusu: Şahan Gökbakar nereli hayatı kimdir.
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
8 Eylül 2007       Mesaj #2
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
22 Ekim 1980 yılında İzmir'de doğan Şahan Gökbakar, okul hayatına Ankara'da başladı ve ilk, orta, lise öğrenimini ODTÜ Koleji'nde tamamladı. ODTÜ Koleji'nden 1997-1998 eğitim döneminde Sosyal Bilimler Bölümü'nü bitirdi. 1998 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölümü'ne 350 kişi arasında ilk dörde girerek başladı ve bu bölümden 2002 yılında başarıyla mezun oldu.

Sponsorlu Bağlantılar
Mezuniyeti'nden sonra İstanbul'a yerleşen Şahan Gökbakar, bir süre çeşitli reklam seçmelerine katılarak şansını denedi. Sonrasında "Zıbın" isminde bir program hazırladı ve bu program 2003'ü 2004'e bağlayan yılbaşı gecesi TV8'de yayınlandı. Ayrıca TRT1'de pazar günleri canlı yayınlanan "7. Gün" programında beş hafta boyunca sunuculuk yaptı. Ardından daha önce Kamil Güler'in sunduğu Zoka isimli gizli kamera yarışma programının sunuculuğunu ve oyunculuğunu yapmaya başladı ve 13 bölüm devam ettirdi. Bir çok kişi de Şahan Gökbakar'ı Zoka ile tanıdı.

Zoka'dan sonra yine Tv8'de Alper Mestçi ile beraber "Dikkat Şahan Çıkabilir!" isminde bir antimedya-skeç şov hazırladı ve bir sezonu 15 bölüm ile geride bıraktı.

Yarattığı özgün karakterleri ve doğallıyığla kısa zamanda özellikle genç izleyici kesimin beğenisini kazanan Şahan Gökbakar, anlaşılan o ki özgün mizah anlayışıyla güldürmeye, doğallığyla kendini sevdirmeye devam edecek.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen KisukE UraharA; 10 Mayıs 2009 10:43
Gerçekçi ol imkansızı iste...
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
31 Ocak 2010       Mesaj #3
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
Duygusal açıdan çok lezzetli bir film yaptık...
Ünlü komedyen Şahan Gökbakar, 12 Şubat'ta gösterime girecek olan 'Recep İvedik'in üçüncü filminden çok umutlu. "Ağızda bırakacağı lezzet birinci filme daha yakın" diyen Gökbakar ekledi: Bunda da, oradaki duygusal damar var!

'Recep İvedik 3'ü ilk iki filmin arasında nereye koyarsın? Mesela "Hangisi daha çok içine sindi?" desem...
Ya, ben öyle bir ayrım yapamıyorum. Çünkü her filmim benim çocuğum, hepsiyle bir duygusal bağım var. Sadece temaları açısından bir fark söyleyebilirim. Son film, birinci filmin temasına, duygusal damarına daha yakın.

Yani çok mu duygulanacağız?
Yok, duygusal derken; ilk filmde Recep'in yaşadığı olayların ona kattığı bir ruhsal hal vardı. Kızla olan sahnelerinde daha çekingendi. Utanıyordu, aşk acısı çekiyordu. 'Recep İvedik 3'ün konu açısından ağızda bırakacağı lezzet birinci filme daha yakın.

GÜLDÜRMEK İSTİYORUM

Bu seri devam edecek galiba...
Yeni filmle ilgili kafamda henüz bir şey yok. Devam edecek miyiz, dördüncü filmin konusu ne olur? gibi sorularla şu an kafamı yormuyorum. Şimdi tek düşündüğüm şey, insanları ilk iki filmde olduğu gibi güldürebilmek. Tek istediğim, salonlardaki kahkaha sesini duymak. Sonra, yaz başı karar vereceğiz ne çekeceğimize.

Hiç farklı bir şeyler yapayım ya da senede iki film çekeyim diye düşünüyor musun?
Senede iki film çekmeyi, farklı bir karakter yaratmayı da düşünüyorum. Zaten televizyondaki skeçlerimde de çok fazla karakter yaratmıştım. Onlardan birine de film çekebilirim. Ama dediğim gibi şu anda kafamda net bir şey yok.

Aslında 'Zoka' yarışmasında kendini kanıtlamış, doğallığını, mizah gücünü göstermiştin...
Eyvallah, o zamanlardan keşfetmiştin yani beni.

Bu sektörün içinde olanlar keşfeder diyelim. Tabii esas mizah gücünü 'Dikkat Şahan Çıkabilir'de gösterdin.
Evet, asıl o programla keşfedildim. Skeçler bir anda internette yayıldı.

ŞANSLI ŞUBAT
İşte asıl mesele de seni 'Zoka'da keşfedebilmek... Seni 'Zoka'da keşfedip "Ben bu adama film çekerim" diyebilen bir yapımcı olsaydı, önünde saygıyla eğilirdim.
Yeteneği ilk bakışta keşfedecek insan sayısı dünyada da az. Zaten bu tür sezileri olanlar da çok iyi yerlere geliyor. Bir de mizah anlayışı dönemlere göre de değişiyor. O yüzden geleceğe yatırım yapmak adına komedyen keşfetmek daha da zor.

Bir de senin ilk filmini geri çevirenler var. 'Recep İvedik'i kaç yapımcı geri çevirdi?
Vallahi gitmediğim yapımcı kalmamıştı (gülüyor). Şimdi olayın sonucunu bildiğimiz için gülebiliyoruz bu duruma ama o zaman bu başarıyı kimse kolay kolay tahmin edemezdi. Zaten bu işte geleceği tahmin etmek kolay değil.

Filmlerin hep şubat ayında gösterime girdi. Yani bayramlara ya da yılbaşı tatillerine denk gelmedi. O dönemlerde vizyona girse belki daha çok gişe yapacaktın.
İlk film Şubat 22, ikinci film Şubat 13, üçüncü film de Şubat 15... Evet, hiç bayrama denk gelmedi.

Ayrıca okulların tatil dönemine de denk gelmiyor.
Evet, bir de o var. Biz ilk filmden sonra şubat ayının bize iyi geldiğini hissettik.

Halbuki herkes bayrama denk getirmeye çalışıyor filmini...
Ya ben ona da çok inanmıyorum. Uzun vadede elde edilecek gişe, başta elde edilmeye çalışılıyor.

O da başarı olarak sunuluyor...
Evet, ilk üç gün sendromu diye bir şey var. Hatta artık ilk güne indirdiler bunu. Ben, ilk seans rekorunu açıklamalarından korkuyorum.

Burada galiba Cem Yılmaz'ın 'Yahşi Batı'sına gönderme var. Hakikaten çok acayipti. İlk gün rekoru diye bir şey açıkladılar.
(Gülüyor) artık bizim ülkemizde, dünyada olmayan şeyler başladı. İlk gün rekoru diye bir şey yok.

SPONSOR YOK
NBA'deki istatistiklere dönmeye başladı bu iş...
Biz de ilk seansı hedefliyoruz. İlk seans rekorunu açıklayacağız. Şaka bir yana, ben gerçekten mutlu oluyorum bu gişedeki başarılardan. Şimdi sen bu işin içindesin. 4-4.5 milyon izleyici sayısı çok astronomik gişe hasılatları ortaya çıkarıyor. İnsanlarda şöyle saçma bir bilinç kayması var; bir film "3.5 milyon seyirci sayısına ulaşmazsa başarısızdır" Yok abi öyle bir şey. Türkiye'de 1 milyon seyirciye ulaşılması başarıdır. 2 milyon yapan "Oh" demeli, çok büyük başarıdır.

Bir de filmler küçük bütçeli. Yani senin filmlerden elde ettiğin 'kar paydan' gibi bir istatistik ortaya çıksa, başarının ne kadar büyük olduğu daha iyi anlaşılacak.
Evet, doğru söylüyorsun. Yani "Bizim film 8 milyon dolara çekildi" gibilerinden rakamların açıklanmasını ben pek mantıklı bulmuyorum. Çünkü 8 milyon dolar harcanan bir filmin karşılığını alamazsınız. Yani güldürmesinler insanı! Pazar ne kadarsa, ona göre yatırım yapılır. Türkiye'deki izleyici sayısıyla, filme harcanacak para bellidir.

Senin filmlerinde sponsor da yok galiba...
Evet, üç filmde de sponsor yoktu...

Çok ilginç. Herkes filmdeki sponsorla parayı götürüyor aslında...
(Gülüyor) ben çok sevmiyorum sponsorla iş yapmayı.

Hiç sponsor teklifi gelmedi mi?
Gelmiştir Faruk Aksoy'a ama ben filmlerin içerisine çok da fazla ticari şeylerin olmasını uygun bulmuyorum. Filmleri sanal reklamlarla dolduruyorlar. Ben böyle bir şeyi tercih etmedim.

"Gel bizim tarafa" diyenler de oluyordur...
Dark side of the... Karanlık gücü geçme olayı mı (gülüyor). Var teklifler de...

Bunlar özel konular ama yine de soracağım. "Bunlar iki kişi, ne para götürdüler be" diyenler de var...
Eeee o kadar da olacak. 'Recep İvedik'i ilk Faruk Aksoy çekme cesareti gösterdi. Ben kaç kişiye bu filmi götürdüm çeksinler diye, kabul etmediler.

Evet, o hikâyeyi de biliyoruz çok kişi kafayı duvarlara vurdu...
Hem de ne vurma (gülüyor).
Kaynak

-------------------------------------------------------------
Evet aşığım

Şahan Gökbakar, Kelebek'e verdiği röportajda "Evet, hayatımda yeni bir aşk var. Kim olduğunu yakında öğrenirsiniz" dedi. Görüşmenin üzerinden 24 saat geçmeden aşk üzerindeki sır perdesi kalktı.

Şahan Gökbakar'ın "Recep İvedik" macerası, yepyeni bir serüvenle devam ediyor. Serinin üçüncü filmi "Recep ıvedik 3" 12 şubat'ta vizyona girecek. Biz büyük gün öncesi onu Sait Halim Paşa Yalısı'nda yakaladık, kartopu oynadık ve uzun uzun konuştuk. Yeni bir aşka yelken açtığını itiraf eden Gökbakar, gelecek planları arasına çocuk sahibi olmayı da kattığını söyledi.

İzmir, Ankara ve İstanbul'da geçen bir hayatınız var. "Nerelisiniz?" dediklerinde ne cevap veriyorsunuz?

-İzmir doğumlu olduğum için ızmirli'yim. Ankara'da büyüdüğüm ve çok fazla şey yaşadığım için kendimi Ankaralı hissediyorum.
İstanbul'da da çok şey yaşadım, ünlü oldum. Fakat, Ankaralı'yım diyebilirim. şu anda annem de orada.

Yaşlanınca dönmeyi düşünür müsünüz Ankara'ya?

- İstanbul'dan vazgeçmem gibi görünüyor. İstanbul mutlaka hayatımda olur.

"Recep İvedik 2" çıkacağı zaman, bir önceki bölümde kaldığı yerden devam edecek sandık ama bambaşka bir hikaye ile geldi. Bu şekilde "Recep İvedik Sonsuz" bile çıkabilir. şimdi de "Recep İvedik 3"le başlayan yeni bir hikaye var. Biraz anlatır mısınız?

- "Recep İvedik" serisine başlamadan önce zaten bunun bir üçleme olması gerektiğini düşünüyordum. Başından beri de her bölümünün birbirinden bağımsız olması gerektiğini savundum. Böylece Recep ıvedik'in dünyasını daha geniş tutabildik. ıvedik'in bir lafı vardır, "Agresifim, kompleksliyim, perdelerimi kaldırdığımda kedi gibi bir insanım" diye. Agresif ve kompleksli Recep'i çektik, üçüncü bölümde ise "Perdelerimi kaldırdığımda kedi gibi bir insanım" var.

Yeni film gösterime girmeden önce "ya bir öncekinin başarısını yakalayamazsa" gibi bir endişeniz oluyor mu?


- Bir endişem oluyor tabii. Montaj bitince ilk halini yakın çevremdekilere ve yorumlarına güvendiğim arkadaşlarıma izletiyorum. ılk tepkileri böyle alıyorum.

Annenize izletmiyor musunuz?

- Yok o daha sonra izliyor.

Onun tepkisi nasıl oluyor genellikle?

- "Anne beğendin mi?" diyorum. "Eee, güzel oğlum. Yani... Siz mutluysanız" diyor. Öyle abartı bir şekilde "bayıldım, öldüm" demiyor. Fakat ilginç bir şekilde reklamlarımı çok beğeniyor. Hepsiyle ilgili yorum yapıyor.

EVİN GÜLDÜREN ÇOCUĞU HEP BENDİM


Evin güldüren çocuğu eskiden beri siz miydiniz?

- Evet. Aslında annem de çok komik bir kadındır. Hani bazen ne yapacağımızı bilemediğimiz durumlara düşeriz ya, annem saf, çok iyi niyetli biri olduğu için bu durumlara daha sık düşerdi. Ben de o durumlarla çok dalga geçerdim.

Hatırladığınız bir iki anınız var mı annenizle ilgili?


- Çok var. Mesela bir gün annem ve Togan evin koridorunda top oynuyorlar. Biz de küçüğüz; daha ben 7, Togan 3 yaşında. Annem topu ayağıyla Togan'a atıyor, o da geri yolluyor. Derken Togan ayağını biraz erken kaldırdı ve topa basıp düştü. Kafayı da kütüphanenin kenarına vurdu ve yarıldı kafası. Annem panik haliyle babamın işyerini aradı. Babam da o zaman bir şantiye yapımında çalışıyor. Telefona sekreter çıkmış, annem "Selçuk'a söyleyin çabuk gelsin, çocuğun kafası patladı" dedi. Komşularla apar topar hastaneye gitti annemler. Ben evde kaldım. Aradan yarım saat geçmedi 5 tane itfaiye arabası bizim sokağa girdi. Camdan bir baktım bizim eve doğru geliyorlar. En öndekinin içinde de babam. Muzaffer itfaiyeci gibi. Koşa koşa yukarı çıktı babam "Nerde, nerde" diye soluk soluğa sordu. "Ne nerde baba, gitti onlar" dedim. "Nerde, tüp patlamış" dedi. Sonra durum anlaşıldı ama annemin orada "patlama" kelimesini seçmesi işleri karıştırmış.

Togan'a kaç dikiş atıldı?

- Üç.

Bir hasar kalmadı değil mi o çarpmadan?


- Yok, ufak bir sıyrık.

Başka hikayeler var mı?

- Bir keresinde de yolda giderken çikolata diye tutturmuştuk. Bir bakkala girdik. Annem "Çikolata alacaktım" dedi. Bakkal da "Hangisinden olsun?" diye sordu. Annem çikolata rafını gösterdi "şuradakilerden olsun" dedi. Bakkal bu sefer "Hangi boy olsun" diye bir soru yöneltti. Annem de küçükleri gösterirken tükürüğü boğazına kaçtı, "Bu boklardan" deyiverdi. Bakkal bize deli muamelesi yapıp ailece dışarı attı. Bir keresinde de market alışverişine gittik. Tüm alışveriş boyunca ben gözlerimi şaşı yapıp "Anne bana bunlardan alsanaaaa" diye komiklik yaptım. Sonra kasaya gittik. Kasiyer kadın ürünleri okuttu, sonra anneme bir döndü, kadın şaşı. Annem kadının suratına doğru bir patladı ama nasıl gülüyor. Kadın bir bozuldu "Hanımefendi çok ayıp" dedi. Annem "Size gülmüyorum, bu çocuğa gülüyorum" dediyse de zor durumda kalmaktan kurtulamadı.

ÖZEL HAYATIMDA ARTIK DAHA AZ ESPRİ YAPIYORUM

Facebook'da 550 tane Recep İvedik, 120 tane Şahan Gökbakar hesabı var. Hangisi sizsiniz?

- Hiçbiri. Ne Facebook ne de Twitter'da varım. Ben onlardan hiç keyif almıyorum.

Hiç mi olmadı, yoksa yeni mi kapattınız?

- Hiç olmadı. Hatta şunu söyleyeyim benim MSN'im bile olmadı.

Ünlü olduktan sonra yalnızlaştınız mı?


- Yalnızlaşma konusunda söyle bir saptamam var. Dışarıda geçirdiğim vakitler azaldı, görüştüğüm arkadaş grubu küçüldü. Eskiden içimdeki komedi unsurunu herkese her zaman aktarırdım ama şimdi tek bir şey için akıtmaya başladım. Dolayısıyla özel hayatında daha dingin, daha az espri yapan bir insan olmaya başladım.

İnsanlara güveniniz azaldı mı?

- Güvenim değil toleransım azaldı.

Çok düşünüyorum dediniz az önce... Neleri düşünüyorsunuz?

- Genelde "Hayatımın neresindeyim, hayatım bana ne kadar hizmet ediyor? Daha iyi insan nasıl olabilirim? ınsanlar beni nasıl algılıyor?" diye düşünüyorum.

Hayatınızın neresindesiniz?

- Geriye dönüp baktığımda "ıki kere daha bu kadar yaşayacağım" deyip mutlu oluyorum.

Hedefiniz 90 yaş mı?

- 85-90 arası.

Nasıl biri olacaksınız o yaşta, kendinizi nerede görüyorsunuz?

- Valla nerede bilmiyorum ama 75'ten sonra artık konuşmayacağım. Konuşmama kararı aldım. Sadece gerekli şeyleri söyleyeceğim. "Acıktım, susadım, şuraya gitmek istiyorum" tamam. Bir de ben insanların hiçbir zaman, hiçbir koşulda bana acımasını istemem.

"NE SALAK ÇOCUK" DİYE BENİMLE DALGA GEÇERLERDİ

Bu duygu biraz babayı erken yaşta kaybetmekle de ilgili aslında. Kendimden biliyorum, küçük yaşta öksüz ya da yetim kalırsanız, insanlar hep "ayy yazık" diye acıma duygusuyla bakıyorlar. Oysa yıllar geçtikçe ölüm çok normal gelmeye başlıyor.

- Evet, dediğin gibi normal geliyor. Çok korkulacak bir şeymiş gibi değil. ınsanların hayatlarındaki birçok şeyin sebebi, büyük travmalar yaşarken geliştirdikleri kalkanlar aslında... Belki de ben insanları güldürmeyi, annem çok üzüldü diye seçmiş olabilirim. Bir de küçükken, bana saygısızlık yapıldığında bu duruma sinirlenmek yerine işi espriye çevirmeye yöneliyordum.

Arkadaşlarınızla aranız kötü müydü?

- Sekiz yaşında bir travma yaşayınca kendi kabuğunuza çekilebiliyorsunuz. Hemen öteki oluyorsunuz, arkadaşlarınız da size karşı acımasız olabiliyor. Benimle orta bir ve orta ikideyken "ne salak çocuk" diye dalga geçerlerdi. Gerçi o arkadaşlarımın hepsiyle lisede çok iyi arkadaş olduk.

İlk aşkınızı hatırlıyor musunuz?

- İlkokul dört... Mehveş...

O sizi hatırlıyor mudur?

- Yok. Platonikti. Muhtemelen şimdi evlenmiş iki, üç tane çocuğu olmuştur. Bu satırları okuyunca da şaşırır. Bir kere dut ağacına çıkmıştı. Daldan dala geçerken kıza aşık oldum. Sonra gözlerimin içine bakarak bana dut vermişti. ılk defa o zaman heyecanlanmıştım.

Dut yemeyi seviyor musunuz?

- Yok. Dut yiyemiyorum. Yiyince cırcır oluyorum (gülüyor).

BİRLİKTE OLDUĞUM KİŞİYİ YAKINDA GÖRÜRSÜNÜZ

Şu anda aşk var mı hayatınız da?


- Var.

Tanıdığımız biri mi?

- Görürsünüz yakında.

Filmde sizinle başrolü oynayan kişi ile birlikte olduğunuz yönünde söylentiler çıktı...


- Yok, Zeynep (Çamcı) değil. O da çok tatlı bir kızdır ama...

Çocuk sahibi olmak istiyor musunuz?

- Çok istiyorum. Üstelik birden fazla çocuk yapmak istiyorum, çünkü kardeş çok önemli bir şey.

Anneniz bu konuda baskı yapıyor mu?

- O seçimlerimize hiç karışmaz. Hatta "Evlenin, sonra beni çağırın" diyor. Toplumsal tabuları yok, "Önce biz görelim" demez.

Nasıl bir baba olursunuz?

- Kendimi bildiğim kadarıyla iyi bir baba olurum. Çocuğumla neler yaparım tam bilemiyorum ama kesinlikle yapmayacağım bir şey varsa o da onun karakterini baskılamak. Biz böyle gördük çünkü.

Son zamanlarda kazandığınız paralar, aldığınız otomobiller konuşuluyor. Bu durum sizi rahatsız ediyor mu?

- Bunlar benim tek varlık amacımmış gibi gösterilirse, bunları keser hayatımdan yok ederim.

Yok ederim derken neyi kastettiniz?

- Kimse benim ne yaptığımı görmemeye başlar. Hayatımdan böyle bir ödün verebilirim. Sonuçta benim konuşulacak çok fazla özelliğim var. En önemlisi bir film yaptım "Recep ıvedik" diye ve üç senedir insanlar iyi ya da kötü bunu konuşuyor. Bu çok mutluluk verici bir şey.

ARKADAŞIMI 14 YAŞINDA SÜNNET ETTİLER ÇOCUK KEKEME OLDU

Röportajda travmalardan söz ettik. Peki sünnetiniz bir travma mıydı sizin için?

- Ben 3 yaşındayken ızmir'de sünnet oldum. Dedemin bir Anadol'u vardı. Beni arka koltuğa oturttu, hastaneye götürdü annemle. Ameliyathanenin kapısında ikisinin suratını hatırlıyorum, sonra siyah bir maske koydular. Ben "anne diye" bağırmaya çalışırken bayıldım. Sonra da uyandığımda oyuncaklar hediye ettiler. Bunu hatırlıyorum.

Düğün yapılmadı mı?

- Yok yapılmadı. Hiç eksikliğini de hissetmedim. Hastaneden eve gittik, oraya da oyuncaklar geldi. Sonra da annemin icadı olan önü kesik pijama ile bir hafta gezdim. Küçük yaşta olmak çok daha iyi. Benim bir arkadaşım vardı, 14 yaşında sünnet etmeye götürdüler bunu, sonra çocuk kekeme oldu. Hiç yapmasalar daha iyiydi.

Merve'ye 3 tüyo


Doğa Rutkay'dan ayrılan Şahan Gökbakar'ın yalnızlığı Merve Sevi aşkı ile son buldu. Biz de Gökbakar'ın röportajlarında sıraladığı 'ilişki beklentileri'ni Sevi ile paylaştık.

İŞTE ŞAHAN KRİTERİNE MERVE'DEN YANIT


* Şahan Gökbakar: Sevgilim iyi yemek yapmalı...
* Merve Sevi: Ben zaten iyi yemek yaparım.
* Şahan Gökbakar: İlişkinin ilk üç ayı takılmadan yürümeli.
* Merve Sevi: Ben dikkatli yürürüm, pek sakar sayılmam.
* Şahan Gökbakar: Birden fazla çocuk istiyorum,
çünkü kardeş çok önemli bir şey.
* Merve Sevi: Eyvah! Gerçekten öyle mi dedi? (Gülüyor)

Çok mutluyum

Merve Sevi ile Şahan Gökbakar'ın aşkları, Sevi'nin geçtiğimiz gün ünlü komedyenin evine girerken görülmesiyle ortaya çıktı. Bu gelişme üzerine ilişkisini itiraf etmek durumunda kalan güzel oyuncu, "Evet, beraber olduğumuz doğru. Yeni başlayan bir ilişkimiz var ve ben çok mutluyum" diye konuştu.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Jumong; 1 Ekim 2016 11:06
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
1 Ekim 2016       Mesaj #4
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye

Şahan Gökbakar Resimleri


Ad:  Şahan Gökbakar.jpg
Gösterim: 811
Boyut:  140.4 KB
🌘 🚀

Benzer Konular

1 Ağustos 2011 / Misafir Soru-Cevap
22 Ekim 2012 / Jumong Spor tr