Arama

Türkiye'deki Müzeler - Sait Faik Abasıyanık Müzesi

Güncelleme: 26 Temmuz 2016 Gösterim: 5.768 Cevap: 2
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
11 Aralık 2009       Mesaj #1
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Sait Faik Abasıyanık Müzesi

Ad:  Sait Faik Abasıyanık Müzesi1.jpg
Gösterim: 547
Boyut:  45.9 KB
Sait Faik Müzesi, İstanbul’da, Burgaz Adası'nda Sait Faik Abasıyanık'ın oturduğu evde açılan müzedir. Darüşşafaka tarafından onarılan köşkte yazarın eşyaları, fotoğrafları, kitapları, yazıları sergilenmektedir.Tarihi:

Sponsorlu Bağlantılar
Sait Faik'in annesi Makbule Hanım, eşi Mehmet Faik Bey'in vefatından sonra yaşamına Burgazadası'ndaki evlerinde devam etti. Yazar da kışları Şişli'de yazları ise adada annesinin yanına kalıyordu. Abasıyanık, hastalığının da ortaya çıkmasından sonra ömrünün son on senesinin çoğunu adadaki köşklerinde geçirdi.

Yazarın ölümünden sonra Burgazadası Çayır Sokak 15 numaradaki evleri annesinin isteği ile müzeye dönüştürüldü. Müze, 22 Ağustos 1959 günü açıldı. Giriş ücreti alınmayan müze Pazartesi günleri hariç haftanın her günü hizmet vermektedir.
Müzenin açılması, edebiyat dünyasında da tartışmalara sebep oldu. Orhan Seyfi Orhon, Türk sanatında bir çok önemli yazar varken işe Sait Faik'le başlanmasını eleştirdi. Orhon'un bu yazısına cevap veren Aziz Nesin ise makalesinde böyle bir müzenin kurulmasının ne kadar önemli olduğunu söyleyerek bu müzenin bir öncü olduğunu belirtti.
  • Adresi: Çayır Sokak No:15, Burgazada, İstanbul, TÜRKİYE
  • Telefonu: 0216 381 2060
  • Ziyaret Gün ve Saatleri: Çarşamba-Perşembe-Cuma-Cumartesi-Pazar günleri 10.30-18.00 (Grup ziyaretlerinde bir seferde en çok 15 kişi alınmaktadır.)
  • Site: Sait Faik Abasıyanık Müzesi
  • E-mail: bilgi@saitfaikmuzesi.org

Son düzenleyen Safi; 26 Temmuz 2016 23:15
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
26 Temmuz 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  Sait Faik Abasıyanık Müzesi2.jpg
Gösterim: 450
Boyut:  35.8 KB

Sait Faik Abasıyanık


türk öykücü
Sponsorlu Bağlantılar
(Adapazarı 1906-lstanbul 1954).
Orta öğrenimini Bursa Erkek lisesi’nde tamamladı (1928). İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü’nde okudu (1928-30). Yaklaşık üç yıl Grenoble’de (Fransa) dil ve edebiyat öğrenimi gördü. Bir süre babasının iş yerinde çalıştı. Öğretmenlik, gazetecilik yaptı (1940-42). Yaşamının kalan yıllarını, annesinin sağladığı olanaklarla, Burgaz adasında geçirdi. ABD'deki Mark Twain derneği'ne "fahri üye” seçildi (1953). Ölümünden sonra, annesinin Darüşşafaka cemiyeti’ne bağışladığı Burgaz'daki evi SAİT FAİK MÜZESİ yapıldı (1964) ve adına bir öykü armağanı kondu.

DEVAMI Sait Faik Abasıyanık
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
26 Temmuz 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Burgaz Adasındaki Sait Faik Müzesi


Burgaz Adasındaki Sait Faik Müzesi, hikayecinin yaşam ve sanatını yansıtan canlı izlerle doludur
Ad:  Sait Faik Abasıyanık Müzesi3.jpg
Gösterim: 624
Boyut:  36.2 KB

Sait Faik Abasıyanık’ın Burgaz Adası’na yerleşmesi, böylece denizi, balıkçıları yakından tanıyışı sanatının büyük temalarından birini oluşturmuştur. “Haritada Bir Nokta” hikâyesinde bu bereketli esin kaynağıyla ilişkisinin başlangıcını şöyle anlatır: “Çocukluğumun ve ilk gençliğimin haritalarındaki adalar beni, sonunda bir gün özlediğim gibi bir adaya tesadüfen bırakıverdiler. Yaşım orta yaşı bulmuştu, ama nihayet asıl yuvama dönmüştüm... Şimdi namuslu insanların arasında başım önüme eğilmiş, gülmeden, eğlenmeden, müsamaha dolu, kötülüğü göz kırpışından anlayınca cesaretten canavar kesilecek bir insan haliyle sessiz, sakin, ağzına vur lokmasmı al bir halde balığa çıkacak, iyiliklere hasret duya duya ömrümün sonunu burada kesik bir nefesle bahtiyar bitirecektim... Babadan kalma ev, anamın sayesinde gürül gürül işliyordu... Artık bütün günümü ve gecemi burada geçirecektim.”

Sait Faik’in sanatına geniş bir esin kaynağı olan Burgaz Adası bugün de onun hikâyeleri için doğal bir çerçeve görünümündedir. 1964’te, 10. ölüm yıldönümünde Burgaz’daki evinde açılan “Sait Faik Abasıyanık Müzesi” sanatçının dünyasmı bu doğal çerçevesi içinde canlı bir biçimde yansıtmaktadır.

BURGAZ ADASINDAKİ EV


Sait Faik’lerin bir Rum doktordan satın aldıkları ev, Ayios îoanis Rum Ortodoks Kilisesinin arkasındaki sokaktadır. Burada
açılan müze, Sait Faik’in annesi Makbule Abasıya- mk’m mirasçısı Darüşşafaka Cemiyeti tarafından yönetilmektedir. Ancak müze eşyasının sergilenişi olsun, yapının, yazılı belgelerin v e eşyanın konmuşu olsun büyük bir gelişigüzellik içindedir. Bakımdan uzak bırakılmış yapıda balkonlar çökme tehlikesi içindedir, camlar kırılmıştır, sergilenen fotoğraflar, elyazıları solup belirsizleşmeye başlamıştır. Perdeler, örtüler çürümektedir.

ORTA SINIFTAN ADAPAZARLI BÎR AİLE


Müzedeki ev eşyasının bir bölümü hikâyecinin ailesini yakından tanıtacak niteliktedir. Misafir odasının eşyası, babasının fotoğrafı, babasının beyaz şeritli istiklal madalyası, çini soba, pirinç mangal, avize, annesinin teşbihi, beyaz işli yatak takımı Abasıyanık’larm evini bağlı olduğu gelenek içinde tanıtmaktadır.

GRENOBLE’DAN DÖNEN ÖĞRENCİ


Sait Faik bir süre Fransa’da öğrenim görmüştü. Son günlerde silahlı saldırıya uğrayarak, yaşamını yitiren Prof. Cavit Orhan Tütengil, Grenoble’de yazılı kaynakları inceleyerek onun 1.3.1933 - 15.6.1933 ve 28. 2.1934 - 15.6.1934 tarihlerinde “Yabancı öğrenciler için özel kurlar”a katıldığını saptamıştı. Burgaz’daki müzede “Benimle Beraber Seyahatten Dönenler” yazar mm, Fransa’dan getirdiği masa saati türlü röp- rodüksiyonlar görülmektedir.

DENİZ İNSANI


Müze olan ev, ön yüzündeki pencerelerden ve balkonlardan denizi görmektedir. Hikâyecinin bu evdeki yaşantısı denizle iç içe geçmiştir. Evde bulunan karpit lambası, holde yer alan balık avı takımları, çizmeleri, birçok fotoğrafında görülen kenarları aşağıya sarkık şapkası onun denizle ilişkilerini gösteren belirtilerdendir.

BÎR YALNIZ YAZAR


Evde Sait Faik’in yatak odası, ikinci katta, deniz gören,küçük balkonlu odadır. Burada hasır kanepe ve koltuklar, bambu masa, tuvalet takımı, bir askıda atkı ve boyunbağları görülmektedir. Odada “Lüzumsuz Adam” hikâyesi yazarının hemen tünlü Fransızca olan kitapları bulunmaktadır. Bu kitaplar arasında Andre Gide’in yapıtları çoğunluktad'r. Gide’in Kral Candaule kitabına Sait Faik, “1941, 4 Kânunusani Cumartesi, Saat: 11.38”
diye yazmış... Gide’den Vatikan’ın Zindanları, Kongo Yolculuğu.lsabelle, Carydom Dünya Nimetleri, Saül, Günlük (1932-1935) odada Fransızcaları bulunan kitaplar arasındadır, öteki Fransızca kitaplar içinde Eugene Dabit’in Kuzey Oteli, Gorki’nin Çocukluğum, Elsa Triolet’nin Bin Pişmanlık, Montherlant’ın Genç Kızlar ve Kadınlara Acıyın’ı, Katherine Mansfield’in Alman Pansiyonu, François Mauriac’m Zehir, Camus’nün Veba yapıtları görülüyor. Balzac, Dickens kitaplar arasında yer alan klasiklerden bazılarıdır. Milli Eğitim Bakanlığı’nm Klasikler çeviri dizisinden de birkaç kitap var raflarda. Eugene Sue’nün Paris Esrarı yapıtının 1942 basımı, Edmond See'nin Çağdaş Fransız Tiyatrosu, Les Temps Modernes dergisinin 1946’dan 1950’ye dek kimi sayıları hikayecinin kitaplığında yer almaktadır. Başka bir odada bulunan Fransızca kitaplardan bazıları da gene bir deniz yazarı olan Joseph Conrad’ın Zafer, Bir Ada Hikâyesi, Kafka’mn Dava’sı, Baudelaire’- in Kötülük Çiçekleri gibi yapıtlardır...

Duvarlarda Abidin Dino’nun, Bedri Rahmi Eyub- oğlu’nun tabloları var. Bedri Rahmi tablolarından birini Sait Faik’in annesine, “Makbule Hanım teyzeme, 1952” diye imzalamış. Başka bir tablosunu da Bedri Rahmi şöyle imzalamış: “Mercan Ustanın yüzü suyu hörmetine. SaitFaik’e. Bedri Rahmi. 10.12. 952”

ÇAĞDAŞI YAZARLAR


Sait Faik’in yatak odasının yanındaki odadaki bir vitrinde çağdaşlarının sunuş yazılarım taşıyan Türkçe kitaplar bulunuyor. Bunlardan Aygır Fatma’yı Osman Cemal Kaygılı şöyle imzalamıştın “Çingenelerden hoşlandığını söyleyen Sait Faik çocuğa. 25.6. 939.” Bu satırlar Sait Faik’in yazılarını yakmdan tanıyanlara, hikâyecinin kitaptaki tarihten 2 gün önce yayımlanmış bir yazısını hatırlatmaktadır. Sait Faik, Vakit gazetesinde 23.6. 1939 tarihinde çıkan yazısında Çingeneler romanı için şunları söylemiştir: “Osman Cemal’in Çingeneleri muhakkak bir şaheserdir. Bir reel âlemini bu kadar masala ve destana yakın şekilde bir de Alaine Fournier’de okudum. Osman Cemal’in bu kitabı için biraz röportaj kokuyor, demişlerdi. Kokladım. Mis gibi bir şaheser, bir hakiki roman davantür, avantür romanı kokuyor.’’

Orhan Veli’nin Garip kitabına yazdığı sunuş da edebiyat tarihçisi için belge sayılacak niteliktedir. Bu sunuşta Orhan Veli, “Kitabımın 58. say faşım kendisine medyun (borçlu) olduğum hikâye dehası Sait Faik’a. 29.5.1941” demektedir. Kitabın anılan sayfasında ise şu şiirler bulunmaktadır: “HARBE GİDEN: Harbe giden sarı saçlı çocuk!/Gene böyle güzel dön;/Dudaklarında deniz kokusu,/Kirpiklerinde tuz;/Harbe giden sarı saçlı çocuk!”; “KASİDE; Elinde Bursa çakısı,/Boynunda kırmızı yazma;/Değnek soyarsın akşamlara kadar,/ Föjya tarlasında.”; “NE KADAR GÜZEL: Çayın rengi ne kadar güzel,/Sabah sabah,/Açık havada! ' Hava ne kadar güzel! / Oğlan çocuk ne kadar güzel!/ Çay ne kadar güzel!”

Yaşar Nabi Nayır, Sait Faik’in “Stelyanos Hrisopulos Gemisi” adlı hikâyesini aldığı Genç Neslin En Güzel Hikâyeleri adlı antolojisini şu sunuşla imzalamıştır: “Bu kitabı eserleriyle değerlendiren kıymetli sanatkâr dostum Sait Faik’e: 23.5. 938.”
Ahmet Hamdi Tanpınar’rı Abdullah Efendinin Rüyaları kitabında eski harfli elzayısıyla şu sunuş okunmaktadır: “Aziz Sait Faiğe, gözlerinden sevgi ve hürmetle ve lezzetle öperek.”

Asaf HaletÇelebi’nin Lâ- melif kitabındaki sunuş ise şöyledir: "Canım ciğerim evlâdım ruhum; Bir tanem hayatım Sait Faik Efendiye. Harbin bittiği gün.”
Oturma odasında Sait Faik’in resmî ve kişisel belgeleri olarak nüfus kâğıtları, pasaportları, lise diploması, anı defterleri, Mark Twain Derneğine onur üyeliği diploması bulunmaktadır.
Bahçe tarafındaki odada ükokul çantası, hikâye taslakları bulunmaktadır. Gene bahçeye bakan küçük çalışma odasında masası, yazı takımı görülmektedir.

MÜZE OLUŞTUKTAN SONRA


Müze oluştuktan sonra vitrinlerde Sait Faik’in yapıtlarının yeni basımlarına, duvarlarda hikayeciyle ilgili kimi yazılara yer verümiştir. Bu yazılardan en anlam
lısı sanatçmın kendisine aittir: “Edebi eserler insanı yeni ve mesut, başka, iyi ve güzel bir dünyaya götürmeye yardım etmiyorsa neye yarar?”
Her yıl verilmekte olan Sait Faik Hikâye ödülüne ait plaketlerden biri, ödülü kazananlarca müzeye armağan edilmiştir ve üzerinde şunlar yazılıdır: “Anaların Hakkı, Selçuk Baran - Gözleri Bağlı Adam, Adnan özyalçıner. 1977 Sait Faik Hikâye Armağanı. 1863 - 1978, Darüşşafaka Cemiyeti.”

Müzeyi gezenlerin izlenimlerini yazdığı defterlerdeki bazı satırlar da çekicidir. Açılış günü olan 11. 5.1964 tarihini taşıyan “ilk açılışında bulundum, hem üzülerek, hem de böyle anılmasına sevinerek.” cümlesini Refik Halit’Ie birlikte Sabri Esat Siyavuşgil ve Burhan Arpad imzalamışlardır.

Burhan Arpad’ın 22.8. 1959 tarihli izlenimleri şöyledir: “Burgaz’ı 1928’de ve Sait’i 1940’ta tanıdım, ikisini de çok sevdim. Fakat Sarnıç’ın Burgaz’ım ve Sait’ini daha çok seviyorum. Burgaz adası, Çayır sokağı 15 numaralı evin bu odasında her üçü de var.”

Daha sonraki sayfalarda şu izlenimler de göze çarpıyor: “Sait Usta merhaba! Hikâyelerinde kokladığımız Burgaz havasını buraya gelip bir daha kokladık. Hiç fark yok, insanlar aynı. Doğa aynı. Ne kadar gerçek yazmışsın. Hiç ölmeyeceksin. Hep yaşayanlarla yaşayacaksın. 4.8.1968. Talip Apaydın';

“Birlikte geçirdiğimiz günün anılarım, 30 yıl sonra sensiz yaşamak çok acı. Ama sen her zaman buralarda yaşıyorsun değil mi Sait? 12.5.1970 Kemal Bilbaşar”; “Aziz Sait Faik! Bu yıl da seni seven öğrencilerimle beraber ziyaretine geldik. Hava çok güzel. Tam senin sevdiğin gibi. Bize bu dünyayı sevdirdin. Hikâyelerinle her nesle sevgi telkin ediyorsun. Ruhun ebediyetle şad olsun, 1 Haziran 1975. Prof. Dr. Mehmet Kaplan”.

Burgaz’ın Sait Faik’in hikâyelerine konu oluşundan bu yana pek az değişmiş olan toplumsal çerçevesi ve doğası içinde Çayır Sokağındaki 15 numarah ev, hikayecinin yaşamını ve sanatım yansıtan canlı izlerle doludur. Ancak yönetiminin bağlı olduğu Darüşşafaka Cemiyetinin yapıyı bakımlı tutması, eşya ve belgeleri zamanın yıkımından kurtarmaya özen göstermesi, müzeyi bilgi ve beğeni içinde geliştirmesi beklenmektedir.

kaynak: Sanat Dergisi'nin yazı dizisi: Edebiyat Müzeleri
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

6 Haziran 2012 / kompetankedi Edebiyat tr
26 Temmuz 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
26 Temmuz 2016 / Misafir Cevaplanmış
26 Temmuz 2016 / Misafir Cevaplanmış
12 Kasım 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış