Arama

Türkiye'deki Antik Kentler - Arslantepe Höyüğü

Güncelleme: 14 Temmuz 2016 Gösterim: 1.467 Cevap: 0
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
14 Temmuz 2016       Mesaj #1
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  arslantepe höyüğü.jpg
Gösterim: 741
Boyut:  55.6 KB

ARSLANTEPE

. Arkeol. Malatya’nın 7 km doğusunda höyük. Louis Delapprte (1932 -1939 aralıklarla) ve Schaeffer (1946 -1948) tarafından yapılan kazılardan sonra S M. Puglisı ile Alba Palmıeri yönetiminde başlatılan kazılar (1962) sürdürülmektedir (1986). Yerleşme, bakırtaş döneminin son evresiyle İslam çağlarına değin kesintisiz bir katmanlaşma göstermesi açısından önemlidir. Kentleşme öncesi evreyi kapsayan bakırtaş dönemi (VII. katman, İ.Ö. IV bin sonu-lll. bin başı), mimarisi ve küçük buluntularıyla Mezopotamya geç Uruk kültürüyle ilişkili yerel bir kültürün gelişimini yansıtır ilk tunç çağ katmanları (VI A - VI D) ise Doğu Anadolu-Transkafkas- ya kökenli bir kültürün etkisindedir. Yerleşme düzgün planlıdır; dar sokaklar boyunca değişik işlevde yapılar sıralanmıştır.

Sponsorlu Bağlantılar
Son tunç çağ evresindeyse hitit etkisi belirgindir. Geç Hitit döneminden saray, yan duvarları ortostatlı aslanlı kapı iç avluyu süsleyen kabartmalar Hitit imparatorluk dönemi üslübundadır. Buluntular, Malatya müzesi nde, İstanbul arkeoloji müzelerinde ve Ankara Anadolu medeniyetleri müzesi’nde sergilenmektedir.

Tarih


MÖ 2.700.-2.500 yıllarında kent, Suriye-Mezopotamya kültüründen koparak özgün bir kültürel yapı geliştirmiştir. MÖ 2 binden itibaren kent, genişleyen Hitit İmparatorluğu’nun etki alanına girmiştir. Hitit Kralı I. Şuppiluliuma'nın Mittani başkenti Washukanni'ye düzenlediği seferde üs olarak kullanılmıştır. Hitit İmparatorluğu'nun çöküşünün ardından kurulan Geç Hitit krallıklarından biri olan Kammanu başkenti olmuştur. Asur İmparatorluğu hükümdarı I. Tiglat-Pileser'in saldırısı sonunda bu devlete haraç ödemek zorunda kalan bölge, II. Sargon tarafından ele geçirilip yağmalandığı MÖ 712 yılında dek varlığını ve zenginliğin korumayı başarmıştır. Bu tarihten MS 5. Yüzyıla kadar ise iskan edilmemiştir.

Anadolu’nun en önemli höyüklerinden biri. Malatya merkezi ile Eski Malatya arasında, Bahçe Köyü yakınlarında. Yerleşim, Kalkolitik Çağ’ın sonlarından Hitit Çağı’na kadar kesintisiz devam etmiş. Höyükte kazılar Geç Hitit kalıntılarını ortaya çıkarabilmek için 1932-1939 yılları arasında başladı. Heykel ve kabartmalardan oluşan önemli buluntular Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergileniyor. Kazılar günümüzde de aralıklarla İtalyan arkeologlarca yürütülüyor. Ekip kazıların anlatıldığı bir de web sayfası hazırlamış.

Höyük alanı Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın koruması altında. En dikkat çekici kalıntılar höyüğün batısındaki saray ve tapınak kompleksi. MÖ 3300 – 3000 arasında yapıldığı tahmin ediliyor. Mimarisi hem Mezopotamya hem de yerel etkiler taşıyor. Üzerleri geçici bir çatıyla örtülen bu mekánların ortasından 35 metre uzunluğunda bir yol-koridor geçiyor. Duvarların bazı bölümlerinde stilize insan yüzü resimleri günümüze kadar korunmuş. Tamamen kerpiçten inşa edilen iki tapınak mekánı ve bazı depo odaları hálá görülebiliyor. Depolarda çok sayıda mühür baskısıyla 22 parçalık arsenikli tunçtan yapılmış silah kümesi bulunmuş. Arslantepe’nin bu görkemli saray örneği MÖ 3000 yılları civarında bir daha kullanılmamak üzere yakılıp yıkılmış. Bazı araştırmacılar bu tapınak saray topluluğunu dünyanın en eski sarayı kabul ediyor. Höyükte bulunan ve MÖ 4000’e tarihlenen soylu mezarı dikkat çekici. Mezar sahibi, beraberinde gençlerle gömülmüş. Verimli bir ovada kurulan yerleşim, Doğu Anadolu’nun zengin maden yatakları sayesinde güçlenmiş. Mezopotamya’da tapınağa bağlı bir ekonomi ve sosyal düzen gelişirken, Malatya Arslantepe’de krallık sistemi gelişmiş. Hammadde kaynakları ve üretim araçları henüz merkezileşmemiş olsa da Arslantepe’deki yerleşim bölgede önemli bir merkez olmuş, çevresini siyasi ve ekonomik açıdan etkilemiş.

UNESCO (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization) Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Malatya’daki Arslantepe Höyüğü’ndeki kazı çalışmalarında laik sistemin ilk defa Anadolu’da, Arslantepe’de başladığı ortaya çıktı. Arslantepe Höyüğü Kazı Heyeti Başkanı İtalya Sapienza Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Marcella Frangipane, M.Ö. 5 bin yıllarından M.S. 11. yüzyıla kadar iskan edilen ve Türkiye’nin en büyük höyüklerinden olan Arslantepe Höyüğü’nde din ve devlet işlerinin ayrı şekilde yürüdüğünü ifade etti. Kazılarda MÖ 3.600-3.500 yıllarından bir tapınak, MÖ 3.300-3.000 yıllarından bir saray bulunduğunu kaydeden Frangipane, “Saray ve tapınak var. Bu binada platform var, avluyu görüyor ve insanlar, kral ile konuşuyor.Biz bu yüzden laik devlet sistemi başladı diyoruz. Tabi tapınak vardı, o devam ediyor. Önce güç tapınak içindeydi ve sadece o vardı. Bu zamandan sonra ayrı bir sistem başladı yani tapınak ayrı, kral ayrı. Din ayrı devlet ayrı. Beraber gidiyorlar, bağlantı var ama kontrol ayrılmış. Laik sistem ilk defa burada başlıyor” dedi.

“HİYERARŞİ BAŞLIYOR”


Frangipane, insanların tapınak ve kral için çalıştıklarını, bunun karşılığında da yemek aldıklarını dile getirdi. Tapınak içerisinde çok sayıda çanak bulduklarını kaydeden Frangipane, “Çanaklar güzel değil ama önemli. Çanaklardan çok var ve hep aynı. Bugün ki plastik bardak gibi. O gün insanlara demek ki yemek veriyorlar. O tapınak ve sarayın içerisinde yemek veriyorlar. Demek ki insanlar kral ve tapınak için çalışıyorlar. Hiyerarşi (yetki ve sorumluluk sıralaması) başlıyor. İnsanlar hep aynı değil. Önce herkes kendisi için çalışıyorlar. Ziraat ve yemek hazırlamada kendisi için çalışıyor ama bu zamandan sonra elit ve halk vardı. Halk, elit için çalışıyor, elit de yemek veriyor. Bunun için bu çanaklar önemli. Bu çanaklardan çok var. O dönemde işveren ve işçi sistemi var. Yani devletle birlikte bu sistemde başladı. Demek elit işveren, devlet işveren olmuş” ifadelerini kullandı.

“ESKİDEN TAPINAK VARDI, DAHA SONRA DEVLET SİSTEMİ BAŞLADI”


Frangipane, tapınak sisteminden devlet sistemine geçildiğini ifade ederek, şunları söyledi: “Burada ilk defa laik bir sistemin olduğu görülüyor. Mezopotamya’da büyük şehir vardı. Burada da tapınak var, bu yıl bir tapınak daha bulduk ve o saraydan daha eski. Saraydan önce tapınak sistemi vardı. Mühür baskıları ve çok sayıda çanak bulduk. Ama bu sistem, teokratik (dine dayalı yönetim biçimi) sim sistem. Ama buradaki saray ilk defa güç, direkt insanları kontrol ediyor. Bu saray çok büyük, çok değişik binalara sahip. Depo, avlular, koridor ve binalar var. Bu binalar arasında da bir bağlantı olduğu ortaya çıktı. Çok büyük bir saray ve avlu var. İnsanlar koridordan gelip, avluda toplanıyorlar. Daha ileriye gitmiyorlar çünkü ileride kralın evi var. Kral, buradan insanlarla konuşuyor. Avlunun olması buranın tam bir saray olduğunu gösteriyor. Eskiden tapınak vardı ama daha sonra her şey değişti. Demek ki devlet sistemi başladı.”

“2 BİN 500 MÜHÜR BASKISI BULDUK”


Yapılan kazı çalışmalarında 2 bin 500 mühür baskısı bulduklarını ve bu mühür baskılarının bürokrasinin olduğunu gösterdiğini dile getiren Marcella Frangipane, “Tam devlet sistemi. Bürokrasi var. Sarayın içerisinde 2 bin 500 mühür baskısı bulduk. Mühür baskılarının olması da bir kontrolün olduğunu gösteriyor. Memur var ve ne gelip gittiğini kontrol ediyor. Yemek veriliyor ve karşılığında mühür vuruluyor, imza ve makbuz gibi. O zaman toplamışlar ve daha sonra hesap yapmışlar. Biz bunları grup grup bulduk” diye konuştu.

Kaynak: MsXLabs.org & Büyük Larousse & Derleme...

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
🌘 🚀

Benzer Konular

18 Eylül 2008 / Bia Taslak Konular
22 Eylül 2008 / Bia Taslak Konular
4 Aralık 2013 / _EKSELANS_ Turizm
2 Temmuz 2016 / _EKSELANS_ Turizm
21 Şubat 2013 / _EKSELANS_ Turizm