Arama

Ulusal Dil ve Önemi

Güncelleme: 11 Nisan 2017 Gösterim: 15.141 Cevap: 2
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
14 Ekim 2006       Mesaj #1
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi

ULUSAL DİL ile ÖNEMİ

Türk Dilinin Önemi
47845d1461264970 turkce nedir dil

Sponsorlu Bağlantılar
Kültür denilince ilk akla gelen şey dildir. Dil, millet denilen sosyal varlığı birleştirmektedir. Fertler arasında duygu ve düşünce birliği vücuda getirmektedir. Milletler duygu ve düşüncelerini yazıya geçirince daha sağlam bir birlik meydana geliyor. Çünkü yazı sayesinde duygu ve düşünceler hem zaman hem de mekân içinde yayılıyor. Biz Orhun Yazıtları sayesinde bundan bin iki yüz yıl önce Göktürklerin varlığı, meseleleri, duygu ve düşünceleri hakkında bir fikir ediniyoruz. Türklerin yöneticisi durumunda olan şahısların halkı muhatap alıp, halka hitap ettiklerini, yaptıkları işleri halka anlattıklarını görüyoruz. Bu da milletimizdeki demokrasi anlayışının yüzyıllar öncesine kadar uzandığının bir delilidir. Aynı hitap şeklini yıllar sonra 1071'de Malazgirt’te Alpaslan'da, 20. yüzyılda Atatürk'te görebiliyoruz.

Türk edebiyatı en eski çağlardan bugüne kadar, bütün safhaları, devirleri ve sosyal tabakaları ile Türk milletinin hayatını, zevkini, dünya görüşünü, yaratma gücünü gösteren bir duygu, düşünce ve hayal dünyasıdır. Halk edebiyatı halkın yaşayışının, inanç ve değer hükümlerinin bir hazinesidir. Bu edebiyat, beşikten başlayarak insan hayatının bütün safhalarını içine alır. Türk halk edebiyatı aşk, ölüm, hasret, tabiat sevgisi, gurbet, anı, din duygusu, alay, kahramanlık, ahlak gibi bütün duyguları işler. Bunların hepsi de kültürümüze ait unsurlardır ve edebiyat vasıtasıyla taşınmaktadır. Edebiyatın temel malzemesi ise dildir.

Bir şair duygu ve düşüncelerini kendi milletinin fertlerine ancak dili ile ulaştırabilir. Bir yazar, bir bilim adamı, bir devlet adamı, bir filozof görüşlerini topluma dil yolu ile yayabilir. Milletimizin dünya görüşü Yunus Emre’nin ilahilerinde, Türk halkının bayrakta sembolleşen vatan sevgisi Mehmet Akif'in İstiklal Marşı’nda, millî mücadele ruhu Mehmet Emin Yurdakul’un şiirlerinde ve bu dönemin romanlarında, İstanbul’un güzellikleri, İstanbul halkının gelenek ve görenekleri Yahya Kemal’in eserlerinde, Hüseyin Rahmi ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ın romanlarında, Anadolu insanının yaşayışı ve değer ölçüleri Yakup Kadri'nin eserlerinde ebedîleşmiştir. Türk milletinin gelenekleri, folkloru, yüzlerce yıllık hayat tecrübelerinin sonuçları veçiz ifadesini atasözlerinde bulmuştur. Destanlar toplum hayatını derinden etkilemiş şahıs ve olayların efsaneleşerek günümüze kadar uzanmış canlı tablolarıdır. Deyimler Türk mantığının, dil felsefesinin sembolleridir.

Kutadgu Bilig ile Divanü Lügat-it Türk kültür hazinelerimizin en eski olanlarından sadece ikisidir. Bu satırlara sığmayacak nice eserlerimiz mevcuttur. Bunlardan kültürümüzle ilgili pek çok unsuru öğrenebiliyoruz. Kutadgu Bilig ve Divanü Lügat-it Türk'te Türk millî bünyesinin ortaya konulduğunu görüyoruz. Divanü Lügat-it Türk'te bu millî bünyenin dış yapısı üzerinde durulmuştur. Kutadgu Bilig'de ise bu bünyenin iç kısmıyla ilgili esaslar yer almaktadır. Bu eserlerden Türklerin yaşama şekilleri, dünya görüşü, gelenek ve görenekleri vb. öğreniyoruz. Bütün bu bilgiler bize dil vasıtasıyla intikal etmiştir.


DEVAMI Türkçe Nedir?

Son düzenleyen Safi; 11 Nisan 2017 05:53
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
15 Kasım 2008       Mesaj #2
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi

Dilin ulus yaşamındaki yeri ve önemi


Dil, ulusu oluşturan en önemli öğedir. Başka bir deyişle, ulus olmanın temelidir. Ulusun oluşmasında “dil birliği” en önde gelir. Bir ulusun yaşama biçimi, dünyaya bakışı, inançları, gelenekleri, kısacası ulusal ekin (kültür )değerleri, yaşam biçimi dil aracılığıyla aktarılır. Bir ulusu ayakta tutan, onun varlığını ve devamını sağlayan, ulusal bilinci besleyen, bir ulusun bireyi olma tadını veren ve bireylerini birbirine yaklaştırarak onlar arasında birlik yaratan öğe olarak dilin, ulus yaşamındaki yeri çok önemlidir. Dil, insan topluluklarını bir kitle, bir yığın olmaktan kurtararak onları aynı duygu, düşünce, ülkü biriliği çerçevesinde toplar; ulus olma bilincine erdirir. Öyle ki ulusun varlığı, büyük oranda dilin varlığına bağlıdır.Dil, ulusal varlığın damgası ve ayrılmaz bir parçasıdır. Ulusu oluşturan öğelerin başında dil gelir. Dilini yitiren ulus, benliğini, kökünü unutur; başka bir ulus içinde erir ve kendini, içinde eridiği ulustan bilir.”(Aksoy, Çağdaş Türk Dili, S.71,s.51)
Sponsorlu Bağlantılar

Dilsiz toplum, düşünülemeyeceği gibi, toplumsuz dil de düşünülemez. Toplumsal bir çevrede yaşayan insanlar, ekonomik, sosyal, ekinsel(kültürel) gereksinimlerini karşılamak için iletişim aracı olan dili kullanmak zorundadırlar..Dil, ulusal birliği ve beraberliği sağlar. Dilin bu özelliğini Atatürk, şu sözleriyle vurgulamıştır: Türkiye Cumhuriyetin kuran; Türk halkı, Türk ulusudur. Türk ulusu demek, Türk dili demektir. Türk dili Türk ulusu için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti, geçirdiği sonsuz yıkımlar içinde ahlâkının, geleneklerinin, anılarının, çıkarlarının, kısacası, ulusallığının, varlığının diliyle korunduğunu görüyoruz. Türk dili, Türk ulusunun kalbidir, beleğidir.”


İnsan, doğası gereği toplu yaşamaya gereksinme duyar. Çevresinde kendiyle aynı değerleri paylaşan insanların bulunmasını ister. Bu ortak değerlerin oluşturulmasında, paylaşılmasında, kuşaktan kuşağa aktarılmasında, ulusun varlığını sürdürmesinde dil, çok önemli bir işlevi yerine getirir. Ulusal varlığın korunmasıyla dilin korunması arasında çok sıkı bir ilgi vardır. Dilini unutmayan fakat bağımsız olmayan bir toplum ulusallığını koruyor demektir. Bu toplum, bağımsızlığını kazanıp bir devlet kurarak, bir ulus olarak yeniden tarih sahnesine çıkabilir. Sovyet Rusya’nın dağılmasıyla Türklerin ve diğer ulusların bağımsız birer devlet olarak yeniden tarih sahnesine çıkmaları, bunun en yeni örneğidir. Tarihte bunun başka pek çok örneği vardır. Ancak dilini koruyamayan ulusların tarih sahnesinden silindikleri de bilinmektedir. Ulusu oluşturan bireyler arasında birleştirici bir rol üstlenen dil, aynı zamanda ortak ulusal bilincin ortaya çıkmasına hizmet eder.

Konfüçyüs, bir ülkeyi yönetme görevini bana verseler, hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle başlar. Çünkü dil yetersizse sözcükler anlaşmayı sağlayamaz, düşünce de anlatılamaz. Ödevler gereğince yapılamaz; töre, kültür bozulur. Töre, kültür bozulursa hukuk yanlış yola sapar. Bu durumda şaşkınlığa kapılan halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını kestiremez. İşte bunun içindir ki hiçbir şey dil kadar önemli değildir. Konfüçyüs’ün de vurguladığı gibi toplumsal düzenin sağlanmasında, işlerlik kazanmasında dilin katkısı yadsınamaz. Bir ulusun dili bozulursa ekininde( kültüründe )sıkıntılar ortaya çıkar. Düşünce, sanat ve yazın alanlarında çöküntü başlar; dil, asıl işlevini, insanlar arasında anlaşma aracı olmasını yerine getiremez. Kitleler birbirlerini anlayamaz duruma gelir ve yavaş kopmalar başlar. Bu gerçek, deneyimle belirlendiği için bir ulusu içten yıkma yönteminde işe önce dilden başlanır. Yeni kuşağın ekinsel ( kültürel) değerleri öğrenmemesi ve bireylerin, kuşakların birbiriyle sağlıklı iletişim kuramamaları için ne gerekiyorsa yapılır. Bu nedenle dilin bozulması için oynanan oyunlara karşı her zaman uyanık olmak gerekir.


Özetle dil, ulusun gücünün aynasıdır. Bir ulusun ekinsel (kültürel) değerlerini oluşturan ve o ulusu ayakta tutan; yazını, sanatı, bilim ve tekniği, dünya görüşü, etik değerleri, müziği... Geçmişten günümüze ancak dil aracılığıyla aktarılmaktadır. Dolayısıyla dilin korunmasıyla ulusal varlığın korunmasını aynı düzeyde algılamak gerekir.
Son düzenleyen Safi; 11 Nisan 2017 05:52
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
29 Ocak 2016       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
DİLİMİZ BAĞIMSIZLIĞIMIZIN SİMGESİDİR.
MsXLabs.org

Ulusal kültürümüzün temel taşı olan Türkçemiz, bizi birbirimize bağlayan, kültürümüzün kök salmasına ve gelecek nesillere aktarılmasına hizmet eden en önemli varlığımız, geçmişle geleceğimiz arasında en güçlü bağdır.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, “Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır” diyerek dilin bir ulus açısından ne kadar önemli olduğuna vurgu yapmıştır.

Onun 26 Eylül 1932’de bizzat başkanlık ettiği ve başlangıç gününü her yıl Dil Bayramı olarak kutladığımız I. Türk Dili Kurultayı ile yaşama geçirilen Dil Devrimi; Türkçe'nin, yapısı, söz varlığı ve diğer dillere olan etkisiyle güçlü bir dil haline gelmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.

Atatürk, dil bağımsızlığını, siyasal ve ulusal bağımsızlığın ayrılmaz bir parçası olarak görmüş, dilimiz ve tarihimiz konusunda özel bir hassasiyet göstermiştir. Dilimizin korunması ve yabancı dillerin etkisinden arındırılması amacıyla da Türk Dil Kurumu'nu kurmuştur. Ölümünden kısa bir süre önce yazdığı vasiyetname ile de malvarlığının büyük bir bölümünü Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’na bırakmıştır.
Son düzenleyen Safi; 11 Nisan 2017 05:52
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

20 Mayıs 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
8 Haziran 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
17 Nisan 2009 / Keten Prenses Edebiyat