Anna Karenina
Yazan LEV (LEO) NIKOLAVIÇ TOLSTOY(1828-1910)
Başlıca karakterler
Agafia Mikhailovna: Levin'in ev işlerine bakan kimse. Annuşka: Anna Karenina'nın hizmetçisi.
Çirikov: Levin'in bir arkadaşı.
Golenişçev: Vronski'nin bir arkadaşı; İtalya'da yaşar.
Mihail Stanislaviç Grineviç: Bir centilmen, Oblonski'nin bir arkadaşı.
Harman: Vronski'nin atlarını eğiten İngilizin kızı; Anna'nın himayesinde.
Kapitonyiç: Karenin'in kapıcısı; Anna'ya sadık.
Anna Arkadievna: Karenin'in karısı ve Prens Oblonski'nin kız kardeşi; güzel ve akıllı bir kadın. Vronski'nin metresi olduktan sonra, bu şaibeli durumun doğurduğu gerginlikten ötürü gittikçe kızgın, şüpheli ve kendi kendisine acıyan biri olur.
Anni: Anna'nın, Vronski'den olan kızı.
Seryozha: Anna'nın, Aleksi'den olan oğlu. Kornei: Karenin'in uşağı.
LEVİN AİLESİ
Sergei İvanoviç Koznişev: Konstantin ve Nikolai'nin üvey kardeşi; tanınmış bir bilgin ve yazar; çekingen, ortayaşlı birbekâr.
Nikolai Dimitrieviç Levin: Konstantin'in kardeşi; önceleri çok dindar idi; sonraları bohem hayatı yaşamağa ve radikal sosyal reformlarla ilgilenmeğe başladı.
Kitty Levin: Levin'in karısı; evlenmeden önceki ismi: Prenses Ekaterina Aleksandrovna
Şeçerbatski; durgun, sevimli bir kız.
Dimitri (Mitya): Kitty ve Levin'in çocuğu.
Natalie Lvov: Prenses Natalia Aleksandrovna Şeçerbatski.
Kontes Lidya ivanovna: Karenin'in bir arkadaşı; kendisini dînî heyecana kaptırmış ve başkalarının işine burnunu sokmaktan zevk alan bir kadın.
Mana Andreyevna (Maşha): Nikolai'nin metresi.
Matriona Filimovna: Oblonski'nin çocuklarının dadısı.
Matvei: Oblonski'nin vale'si.
Prenses Miakhi: Egzantrik bir kadın; düşündüğünü açıkça söyler.
Mikhailov: italya'daki bir Rus ressamı; Anna'nın bir resmini yapar.
Filipp İvanoviç Nikitin: Harpte savaşmış biri; Oblonski'nin bir arkadaşı.
Kontes Nordston: Şeçerbatski'nin sosyal çevresinin bir mensubu. Bu kadın ve Levin, birbirinden hoşlanmazlar.
Mikhail Vasiliyeviç Siiudin: Karenin'in çalıştığı büronun müdürü; sessiz fakat çalışkan bir adam.
Bn. Stahl: Almanya'daki kaplıcalarda yaşıyan bir Rus kadını. Kadın çok dindar biri olarak şöhret yapmış ise de, gerçekte, müsrif bir felçli kadındır; ardı arası kesilmeyen talepleriyle Varenka'ya eziyet çektirir.
Varvara Andrepevna Stahl (Varenka): Kiti'nin arkadaşı; Bn. Stahl'ın evlâtlığı; dindar, mütevazi bir kız.
Stremov: Karenin'in siyâsi bir muhalifi.
ATuşkeviç: Betsi Tverskoy'un sevgilisi.
Prenses Betsi Tverskoy: Anna'nın bir arkadaşı; kötü niyetli; başkalarının işine karışmaktan zevk alır.
Anna Karenina'daki olay, 1870'lerin Rusya'sında, Moskova'da, Saint Petersburg'da ve asilzadelerin sayfiyedeki malikânelerinde geçer. Eserin plânı iki aşk macerası üzerinde durur: Konstantin Levın ve Kiti Şeçerbatski arasındaki mesut evlilik ve Kont Vronski ile Anna Karenina arasındaki trajik bağlantı. Eserin belli başlı karakterleri birbirlerine akraba olduğu ve aynı çevrelerde yaşadığı halde, iki hikâye -birinin diğeri hakkında bir yorum olması dışında- genellikle bağımsızdır.
Levin bir çiftçidir. Sâde ve iyi kalpli bir asilzadedir. Çiftlik hayatını sever ve gücünü, toprakla olan temasından alır. Moskovalı, şefkatli ve gelenekçi bir asilzadenin Prenses Ekaterina (Kiti) Şeçerbatski adındaki kızma âşıktır. Kont Vronski adındaki yakışıklı ve zengin bir genç de, ciddî bir tarzda olmasa da, Kiti ile ilgilidir. Kız, hangisini tercih edeceğine karar veremez, fakat annesi, Vronski'nin daha iyi bir insan olduğuna kızını ikna eder. Levin nihayet, kendisinde yeterince cesaret görüp evlenme teklif ettiği zaman, kız reddeder; Levin de, yarasını sarmak üzere köyüne, yerine döner.Vronski, evlilikle ciddî olarak ilgili değildir, sadece kur yapmak, gönlünü eğlendirmek ister. Kiti'ye evlenme teklifi yapmak yerine, Kiti'nin eniştesinin kız kardeşi Anna Karenina'ya âşık olur. Kiti, şimdi kalbinden yaralanmıştır: Bir taraftan, kendisinin seçtiği erkek tarafından reddedilmiş, öte yandan, kendisini isteyen erkeğe hayır demiştir. Sıhhati bozulur. Bunun üzerine ailesi, istirahat etmesi için onu, bir Alman kaplıcasına gönderir. Kiti orada, yeni arkadaşlarla tanışır ve Vronski'ye duyduğu aşk hislerinden kurtulur.Levin bu arada, kendisini, sevdiği çiftlik hayatına verir ve ziraî yönetim hakkında bazı teoriler geliştirir. Bir müddet bekledikten sonra, Kiti'ye tekrar kur yapmağa başlar. Kiti'ye ilk defa evlenme teklif ettiği zaman kullandığı kelimelerin ilk harflerini söylemek suretiyle, garip bir tarzda yeniden evlenme teklif eder. Kiti, sezgi gücünü göstererek aynı tarzda cevap verir. Evlenirler ve mesut bir aile kurarlar. Zaman zaman, haksız kıskançlıkların yarattığı bazı anlaşmazlıklar çıkarsa da, evlilik hayatları sağlamdır. Levin'in kardeşi Nikolai'nin son ağır hastalığı sırasında Kiti, ona anlayışlı bir şekilde bakmak suretiyle kuvvet ve hissî istikrarını ispat eder. Daha sonra, Dimitri adında bir oğlu dünyaya gelir; bu hâdise, bir anne olarak, onun mutluluğunu daha da arttırır.
Kitabın son bölümleri, Levin'in dinî inanışlarının gelişmesi üzerinde uzun uzadıya durur. Ahlâklı ve dinî meselelerde hissî bir insan olmasına rağmen, septiktir. Gerçekte, Kilisede evlenmek bile onun vicdanını rahatsız eder. Evlendikten sonra, ıztırap verici bir arama devresinden geçer ve nihayet Ortodoks Hristiyanhk olmasa da, Allah'a inanan biri olur. Bu yeni inanışının, kendisinin bütün meselelerini çözmeyeceğini bilir, fakat artık, hayatının, hiç olmazsa, bir maksadı ve mânası bulunduğunu idrak eder.
Anna Karenina'nın aşki, Kiti'ninkinden çok farklı gelişir. O, şimdi tanınmış bir devlet memuru olan Aleksi Aleksandroviç Karenin'in karışıdır. Bi-ribirlerine hürmet duyuyorlarsa da aralarında aşk yoktur; adamın uzak ve istihzalı tutumu Anna'yı tiksindirmektedir. Kitabın başında, Anna, güzel, canlı, cazip bir anne, yeğenleri ve kuzenlerinin hayranlık duyduğu, kardeşi ile karısı arasındaki kavgalara müdahale eden ve tarafları barıştıran bir kadın olarak bizi etkiler. Vronski, ona âşık olduğunun işaretlerini ortaya koyunca, Anna geri çekilir ve acele Moskova'dan ayrılır, Saint Petersburg'a gider.
Vronski, hayatında ilk defa olarak, ciddî bir şekilde âşık olmuştur. Aynı trenle Anna'nm peşinden gider ve onu sevdiğini daha açık bir tarzda anlatır. Aralarındaki aşk o kadar çabuk gelişir ki, söylentiler hemen yayılır. Karenin (ki karısının yaptıklarından ziyade şöhretinin lekelenmemesini düşünür), Anna'ya, hakkında dedikodulara meydan vermeyecek şekilde hareket etmesini söyler. Anna bu meseleyi, kocası ile görüşmek dahi istemez ve kendisini bu aşk macerasına kaptırır. Kısa bir zaman sonra hâmile kalır. Anna, bu haberi, âşığına atı ile tehlikeli bir engelli yarışma katılmasından biraz önce verir. Haber, Vronski'yi öylesine huzursuz yapar ki, atından düşer ve ölmesine ramak kalır. Anna'nm, sevgilisi hakkındaki hislerini dışarı vurması, iki kişi arasındaki macerayı herkesin gözü önüne sermiş olur. Evlerine giderlerken kocasına, kendisinin, Vronski'nin metresi olduğunu itiraf eder, ve Karenin' in istediğini yapmasını söyler.
Aleksi, karısından boşanıp boşanmamak hususunda kesin bir karar veremez. îlkin, hiç bir şey yapmaksızın Anna ile yaşamaya devam etmeyi, kendisini, işine vermeyi düşünür. Yalnız, Vronski'nin kendi evine gelmemesini emreder. Anna ve Vronski, onun bu sözüne aldırış etmeyince, Karenin, karısından boşanmak için bir avukata danışır. Bu noktada, karısının bir çocuk doğurduğu ve ölmek üzere olduğu haberi gelir. Aleksi, derhal karısının başucu-na koşar ve karısı ile barışır. Anna Aleksi'ye yalvararak kendisini affetmesini ister, ve Aleksi de, hem karısını, hem sevgilisi Vronski'yi affeder. Utancından ne yapacağını bilemeyen Vronski, intihara teşebbüs eder.
Fakat hâdiseler, beklenmeyen bir tarzda gelişir: Anna ve Vronski iyileşir, ölümün kenarına geldiği sırada kocasıyla barışan Anna her gün onunla yaşamanın gerginliğine dayanamaz. Nihayet, ayrılmağa karar verirler. Anna, erkek çocukları Seryozha' yı kocasına bırakacak ve Vronski'den olan kızını da yanma alacaktır. Vronski, ordudan ayrılacak ve iki sevgili Avrupa'ya gitmek üzere Rusya'yı terkedeceklerdir.
Anna ve Vronski bir müddet, göçebe bir hayat sürer, bir kaplıcadan diğerine giderler. Fakat sonunda Anna çocuğunu görmek arzusuna dayanamaz ve Rusya'ya döner. Çocuğuna, annesinin öldüğü söylenmiştir. Anna, önceden haber vermeksizin eski evine zorla girer ve çocuğunun yatak odasına gider. Daha sonra, Saint Petersburg sosyetesinde kendisine bir yer bulup bulamayacağını öğrenmeğe çalışır. Eski arkadaşlarından bazıları, çekingen bir tarzda eski dostluklarını devam ettirirlerse de operada göründüğü zaman, açıktan açığa hakarete uğrar. Nihayet,
Anna ve Vronski, kır bölgesine çekilirler. Vronski orada, toprağını işleyen köylüler için bir hastahane yapmağa ve başka yenilikler getirmeğe çalışır.
Vronski'nin çiftliğindeki hayat lüks, hattâ israf içinde geçer, fakat bu şaibeli atmosfer, gittikçe büyüyen bir anlaşmazlıkla zehirlenir. Vronski, sevdiği kadın uğruna mesleğini terkettiğini anlar ve pişmanlık duymağa başlar. Kendisini bilhassa kızdıran bir durum, gayri meşru çocuğunun, Karenin'in adını taşımasıdır. Anna'nın boşanma davası açmasını ister, böylelikle kendisine bir vâris tayin edebilecektir. Fakat Anna bu sırada, Lidya Ivanovna adındaki dindar bir kontesin tesiri altındadır ve dinî düşüncelerle hareket ederek, boşanmak istemez. Anna artık gittikçe huysuzlaşır, kıskanç bir kadın olur. Sevgilisini kaybetmekten korkar. Tabiî bunun sebebi de vardır: Vronski'nin annesi, oğlunun, başka biri ile evlenmesini ister. Anna, Vronski ile mütemadiyen kavga eder, hırçınlaşır. Geceleri morfin almağa başlar. Nihayet derin bir ruhî kriz ânında, kendisini trenin altına atar ve derhal ölür. Vronski, aşkının böylesine trajik son bulması karşısında perişan olur. Boş ve küskün bir hayat sürer. Kendisini en son, Sırbistan ordusunda gönüllü çarpışır ve ölüme kur yaparken görürüz.
Tenkid
Tolstoy'un ikinci şaheseri Anna Karenina, Harp ve Sulh'tan pek çok hususlarda ayrılır, fakat birincisinin belli başlı özelliği, şuurlu bir şekilde ahlâkî bir ders üzerinde durmuş olmasıdır: Kadın ve erkek arasındaki ilişki, birinin, diğerine sahip olma ihtirası üzerine kurulduğu, bencil hislerle hareket edileliği zaman yıkıcıdır; bencil olmayan bir aşk ile yürütüldüğü takdirde yücelticidir. Bu aşikâr tezin orijinal bir tarzda ele alınamayacağı düşünülürse de, Tolstoy, taze bir hayat ve hakikat getirdi.
Aşkın iki şekli, şüphesiz, bir yandan, Kiti ve Levin'in evliliği, öte yandan Anna ve Vronski arasındaki zina ile anlatılır. Başlangıçta, Anna'nın hayatının trajik bir şekilde son bulacağı ve Kiti'nin.de mesut bir evlilik yapacağı hiç de kesin değildir. Gerçekte, Anna daha avantajlı bir durumda. Daha zeki ve cazibeli bir kızdır ve ikisi arasındaki mukayesede Kiti, alelade bir kız olarak görünür. Anna, sonra, hiç de kötü ruhlu bir kız değildir. Erkek kardeşinin Doli ile evliliğinin bozulmaması için araya girer (fakat böyle bir durumda kardeşi Stefan kendisine yardım edemez) ve Vronski'nin kendisi ile fazla ilgilendiğinden şüphelenince, Kiti uğruna, ona sırt çevirir. Belki bir dereceye kadar, kader, onun aleyhinde çalıştı: bütün faziletlerine rağmen, karşısına, gururlu ve anlayışsız bir koca çıkardı. Yine de Ka-renin'in zaafları ne olursa olsun, Vronski ile tanıştığı zamana kadar, kocasının bu zaaflarının tahammül edilemeyecek kadar derin olmadığı anlaşılır. Kısacası, Anna'nın hayatının trajik bir şekilde son bulacağı önceden kestirilemezdi. Anna, kendi sonunu, kendisi yaratır.
Hem Anna hem Vronski, birbiri için muazzam fedakârlığa katlandığından (Vronski, mesleğini bırakır ve Anna da adının kötüye çıkmasına katlanır), ikisi arasındaki aşktan bencil kelimesi ile bahsetmek garip görülebilir, fakat yine de, Anna Vronski'ye tam mânası ile sahip olmak ister. Onun uğruna her türlü fedakârlığı yaptığından, Anna Vronski'den çok şey talep eder: bütün vaktini kendisine harcamasını, mütemadiyen kendisi üzerinde durmasını, kendisine olan aşkından devamlıca bahsetmesini ister. Bu kıskançlık, ikisi arasında ayrılık doğurur. Anna, Vronski'yi kaybetmek üzere olduğunu anlayınca paniğe kapılır. Sonunda kendi kendisine acımağa başlar ki, bu da, büyük bir ölçüde kendisinin o zamanki halinden nefret ettiğinin işaretidir. Artık bu hisler bütün benliğini kapladığından, herkesten nefret eder. Nihayet kendi hayatına kıyar.
Ayrıca Bknz: Lev Nikolayeviç Tolstoy
Onun düşüşünde cemiyet de rol oynar. Bir prenses olarak dünyaya gelen Anna, operada kendisine hakaret edenlere tahammül eder, Vronski ile partilere gidemez, eski arkadaşları kendisini görmek istemez veya tepeden bakarlar ve Anna; böylece, aktif dünyanın dışında yaşamağa mecbur kalır. Bununla beraber, cemiyet onu suçladığından, cemiyetin haklı olduğunu düşünemeyiz. Anna'nm yaşadığı çevrede, gizlice yürütülen zina, hiç de vahim bir mesele değildi. Arkadaşı Betsi ve kendi kardeşi Stefan, hiç de ciddi neticelerle karşılaşmaksızın, evlilik dışı ilişkilerini sürdürürler. Vronski, Anna ile ilişki kurduğu zaman, annesi, bu ilişkinin, oğlunun dünya görüşünü arttıracağı düşüncesi ile iyi karşılar. Kadın, Aleksi'nin ciddi bir şekilde âşık olduğunu ve bu yüzden meslek hayatının zarar göreceğini anladığı zamana kadar Anna'ya sırt çevirmez. Başka bir ifade ile, cemiyet, Anna'dan daha az dejenere olduğu için değil, bilâkis daha dejenere olduğu için, Anna'nm karşısında yer alır. Arkadaşlarının indinîe, Anna'nm suçu, oyunu, oyunun kurallarına göre «oynamak istemeyişidir: Anna, evlilik dışı ilişkilerini açıkça ve pervasızca yürütür. Erkek kardeşi gibi sevimli ve muğlak olmayan bir hedonist (zevk düşkünü) olsa idi, daha az trajik bir şahsiyet, ve daha az kahraman biri olacaktı. Bu hali ile, kendisini küçültücü nihaî hareketinde dahi, hürmetimizi ve acımamızı çekecek kadar üzerimizde olumlu bir tesir bırakıyor.Anna ile kıyaslandığı takdirde, Kiti Şeçerbatski, sadece sade ve basit bir kızdır ve Levin de, rakibinin tavırlarından, parlaklık ve cazibesinden mahrumdur. Bilhassa zeki ve iyi konuşan biri olmadığı gibi, faziletli olmayan bir çok hareketlerinden ötürü de kendisini kınayabiliriz. Yine de, Kiti ve kocası başarılı bir evlilik yaparlar; zira, her biri, kendisinden fazla olarak diğerini düşünür. Eğer Levin, sonunda, Allah'a bağlılığın mânasını öğrenirse, bu, ilkin bir kadının aşkını keşfettiği içindir îki çiftin mahallî meseleleri üzerinde duran Anna Karenina, Harp ve Sulh'tan çok daha dar kapsamlı ve yapısı da aynı şekilde, çok daha kesin sınırlarla çevrili. Yaygın, millî bir efsaneden fazla klâsik mânada bir roman. Buna rağmen, merkezî plânla ilgisi olmayan çok sayıda bölümü var. Levin'i avcılıkta veya siyasî toplantılarda; Stefan'ı bürosunda; Karenin'!, yönetim kurulu salonlarında ve Nikolai'yi ölüm yatağında görüyorum. Tolstoy'un yaptığı gibi, böylesine manzaralar yaratacak pek az müsrif romancı vardır; burada müteaddid roman için yeterli malzeme var. Maamafih, manzaralar, biribirlerini tekrarlamıyor. Tolstoy'un, tümü ile lanetlediği 1870'lerin Rus cemiyeti teferruatlı bir şekilde anlatılıyor. Aristokratların ekserisi, Betsi Tverskoy gibi önemsiz veya sorumluluk duygusundan yoksun kimselerdir, veya, Prens Şeçerbatski gibi iyi bir insan olmalarına rağmen faydasız kimselerdir. Diğerleri, Sergei Ivanoviç gibi, kendilerini, sosyal meselelere ciddi olarak vermişlerse de, Batılaşmış, köksüz Ruslardır, entellektüel muhtevaları derin veya hissi değildir. îyi niyetli insanlardır; fakat kendi mahallî toprak ve geleneklerinden kopmuşlardır ve hiç olmazsa Levin'in durumunda, kurulmasını arzu ettikleri müesseseler, yabancı bir iklimde büyüyen egzotik bitkiler gibidir.
Levin, Harp ve Sulh'taki Pierre'den çok daha fazla olarak, Tolstoy'un, en otobiyografik karakteridir. Tolstoy, kendisinin aradığı dinî hakikatları, kendi pasifiszm'ini (harp aleyhtarlığı), devlete olan itimatsızlığını, açık yerlerde çalışma aşkını, ve köylere duyduğu sempatiyi Levin'e aktardı. Levin'in aşk gösterileri, Tolstoy'un kendi başından geçti. Levin, evlilik öncesi aşk maceralarını kaydettiği hâtıraları okuması için defteri Kiti'ye uzatır. Gerçekte, Tolstoy, bu maceraları bilfiil yaşamıştı. Levin'in geçirdiği ruhî kriz ve ardından dine sarılması da otobiyografiktir ve bu kitabın son pasajı Tolstoy'un inanışının ifadesi:
«Şimdi, kendi hayatıma gelince... karşılaşacaklarım ne olursa olsun... önceden olduğu gibi, maksatsız olmayacak, bilâkis, iktidarım dahilinde, iyi hedeflere yönelmiş maksatlı bir hayat olacaktır.»
Sponsorlu Bağlantılar
Başlıca karakterler
Agafia Mikhailovna: Levin'in ev işlerine bakan kimse. Annuşka: Anna Karenina'nın hizmetçisi.
Çirikov: Levin'in bir arkadaşı.
Golenişçev: Vronski'nin bir arkadaşı; İtalya'da yaşar.
Mihail Stanislaviç Grineviç: Bir centilmen, Oblonski'nin bir arkadaşı.
Harman: Vronski'nin atlarını eğiten İngilizin kızı; Anna'nın himayesinde.
Kapitonyiç: Karenin'in kapıcısı; Anna'ya sadık.
KARENİN AİLESİ
Aleksi Aleksandroviç: Anna'nın kocası; bir devlet memuru; hürmet duyulan biri; kendisinin ahlâklı olduğuna inanır.Anna Arkadievna: Karenin'in karısı ve Prens Oblonski'nin kız kardeşi; güzel ve akıllı bir kadın. Vronski'nin metresi olduktan sonra, bu şaibeli durumun doğurduğu gerginlikten ötürü gittikçe kızgın, şüpheli ve kendi kendisine acıyan biri olur.
Anni: Anna'nın, Vronski'den olan kızı.
Seryozha: Anna'nın, Aleksi'den olan oğlu. Kornei: Karenin'in uşağı.
Korsunski: Sosyal bir lider, iyi dans eden konuşkan bir meclis adamı olarak tanınmıştır.
LEVİN AİLESİ
Sergei İvanoviç Koznişev: Konstantin ve Nikolai'nin üvey kardeşi; tanınmış bir bilgin ve yazar; çekingen, ortayaşlı birbekâr.
Nikolai Dimitrieviç Levin: Konstantin'in kardeşi; önceleri çok dindar idi; sonraları bohem hayatı yaşamağa ve radikal sosyal reformlarla ilgilenmeğe başladı.
Kitty Levin: Levin'in karısı; evlenmeden önceki ismi: Prenses Ekaterina Aleksandrovna
Şeçerbatski; durgun, sevimli bir kız.
Dimitri (Mitya): Kitty ve Levin'in çocuğu.
Natalie Lvov: Prenses Natalia Aleksandrovna Şeçerbatski.
Kontes Lidya ivanovna: Karenin'in bir arkadaşı; kendisini dînî heyecana kaptırmış ve başkalarının işine burnunu sokmaktan zevk alan bir kadın.
Makhotin: Bir subay.
Matriona Filimovna: Oblonski'nin çocuklarının dadısı.
Matvei: Oblonski'nin vale'si.
Prenses Miakhi: Egzantrik bir kadın; düşündüğünü açıkça söyler.
Mikhailov: italya'daki bir Rus ressamı; Anna'nın bir resmini yapar.
Filipp İvanoviç Nikitin: Harpte savaşmış biri; Oblonski'nin bir arkadaşı.
Kontes Nordston: Şeçerbatski'nin sosyal çevresinin bir mensubu. Bu kadın ve Levin, birbirinden hoşlanmazlar.
OBLONSKİ AİLESİ
Prens Stefan Arkadieviç Oblonski (Stiva): Arınanın kardeşi; sevimli, yakışıklı, iyi huylu, şehvet hisleri kuvvetli bir adam.
Dolly Oblonski: Evlenmeden önce: Prenses Daria Aleksandrovna Şeçerbatski.
Dolly Oblonski: Evlenmeden önce: Prenses Daria Aleksandrovna Şeçerbatski.
Dolinka, Dollenka, Daşenka: Stefan'ın karısı; kocasının sadakatsızlığına üzülür.
Girişa: Oblonski'nin oğlu.
Maşa: Oblonski'nin kızı.
Vasiya: Oblonski'nin kızı
Tanya: Oblonski'nin kızı.
Varvara Oblonski: Oblonski'nin teyzesi.
Petrov: Almanya'da bir ressam; Kiti'ye âşık.
Anna Pavlovna Petrov: Karısı.
ŞEÇERBATSKİ AİLESİ
Girişa: Oblonski'nin oğlu.
Maşa: Oblonski'nin kızı.
Vasiya: Oblonski'nin kızı
Tanya: Oblonski'nin kızı.
Varvara Oblonski: Oblonski'nin teyzesi.
Petrov: Almanya'da bir ressam; Kiti'ye âşık.
Anna Pavlovna Petrov: Karısı.
ŞEÇERBATSKİ AİLESİ
Prens Aieksander Dimitrieviç Şeçerbatski: Kitinin babası; şefkatli ve nâzik yaşlı bir adam. Prenses Şeçerbatski: Kiti'nin annesi; kızının mutlaka Kont Vronski ile evlenmesini ister. Natalia Aleksandrovna: Natalie Lvov.
Daria Aleksandrovna: Doii Oblonski.
Ekaterina Aleksandrovna: Kiti Levin.
Nikolai Şeçerbatski: Kiti'nin kuzeni.
Sitnikov: Seryozha Karenin'in hocası.
Daria Aleksandrovna: Doii Oblonski.
Ekaterina Aleksandrovna: Kiti Levin.
Nikolai Şeçerbatski: Kiti'nin kuzeni.
Sitnikov: Seryozha Karenin'in hocası.
Bn. Stahl: Almanya'daki kaplıcalarda yaşıyan bir Rus kadını. Kadın çok dindar biri olarak şöhret yapmış ise de, gerçekte, müsrif bir felçli kadındır; ardı arası kesilmeyen talepleriyle Varenka'ya eziyet çektirir.
Varvara Andrepevna Stahl (Varenka): Kiti'nin arkadaşı; Bn. Stahl'ın evlâtlığı; dindar, mütevazi bir kız.
Stremov: Karenin'in siyâsi bir muhalifi.
ATuşkeviç: Betsi Tverskoy'un sevgilisi.
Prenses Betsi Tverskoy: Anna'nın bir arkadaşı; kötü niyetli; başkalarının işine karışmaktan zevk alır.
VRONSKİ AİLESİ
Kont Aleksei Kirilloviç Vronski: Zengin bir toprak sahibi ve subay; Anna Karenina'nın sevgilisi; câzib ve kabiliyetli bir adam; fakat karakteri pek sağlam değildir.Aleksander Kirilloviç Vronski: Aleksi'nin kardeşi.
Kontes Vronski: Aleksi'nin annesi.
Veslovski: Levin'in bir misafiri; Kiti'ye kur yapmağa çalışır.
Yaşvin: Vronski'nin bir arkadaşı; ıslah olmaz bir kumarbaz.
Nikolai Ivanoviç Svlazski: Levin'in bir arkadaşı; mahallî politika ile ilgili bir toprak sahibi.
Yaşvin: Vronski'nin bir arkadaşı; ıslah olmaz bir kumarbaz.
Nikolai Ivanoviç Svlazski: Levin'in bir arkadaşı; mahallî politika ile ilgili bir toprak sahibi.
Hikâye
Levin bir çiftçidir. Sâde ve iyi kalpli bir asilzadedir. Çiftlik hayatını sever ve gücünü, toprakla olan temasından alır. Moskovalı, şefkatli ve gelenekçi bir asilzadenin Prenses Ekaterina (Kiti) Şeçerbatski adındaki kızma âşıktır. Kont Vronski adındaki yakışıklı ve zengin bir genç de, ciddî bir tarzda olmasa da, Kiti ile ilgilidir. Kız, hangisini tercih edeceğine karar veremez, fakat annesi, Vronski'nin daha iyi bir insan olduğuna kızını ikna eder. Levin nihayet, kendisinde yeterince cesaret görüp evlenme teklif ettiği zaman, kız reddeder; Levin de, yarasını sarmak üzere köyüne, yerine döner.Vronski, evlilikle ciddî olarak ilgili değildir, sadece kur yapmak, gönlünü eğlendirmek ister. Kiti'ye evlenme teklifi yapmak yerine, Kiti'nin eniştesinin kız kardeşi Anna Karenina'ya âşık olur. Kiti, şimdi kalbinden yaralanmıştır: Bir taraftan, kendisinin seçtiği erkek tarafından reddedilmiş, öte yandan, kendisini isteyen erkeğe hayır demiştir. Sıhhati bozulur. Bunun üzerine ailesi, istirahat etmesi için onu, bir Alman kaplıcasına gönderir. Kiti orada, yeni arkadaşlarla tanışır ve Vronski'ye duyduğu aşk hislerinden kurtulur.Levin bu arada, kendisini, sevdiği çiftlik hayatına verir ve ziraî yönetim hakkında bazı teoriler geliştirir. Bir müddet bekledikten sonra, Kiti'ye tekrar kur yapmağa başlar. Kiti'ye ilk defa evlenme teklif ettiği zaman kullandığı kelimelerin ilk harflerini söylemek suretiyle, garip bir tarzda yeniden evlenme teklif eder. Kiti, sezgi gücünü göstererek aynı tarzda cevap verir. Evlenirler ve mesut bir aile kurarlar. Zaman zaman, haksız kıskançlıkların yarattığı bazı anlaşmazlıklar çıkarsa da, evlilik hayatları sağlamdır. Levin'in kardeşi Nikolai'nin son ağır hastalığı sırasında Kiti, ona anlayışlı bir şekilde bakmak suretiyle kuvvet ve hissî istikrarını ispat eder. Daha sonra, Dimitri adında bir oğlu dünyaya gelir; bu hâdise, bir anne olarak, onun mutluluğunu daha da arttırır.
Kitabın son bölümleri, Levin'in dinî inanışlarının gelişmesi üzerinde uzun uzadıya durur. Ahlâklı ve dinî meselelerde hissî bir insan olmasına rağmen, septiktir. Gerçekte, Kilisede evlenmek bile onun vicdanını rahatsız eder. Evlendikten sonra, ıztırap verici bir arama devresinden geçer ve nihayet Ortodoks Hristiyanhk olmasa da, Allah'a inanan biri olur. Bu yeni inanışının, kendisinin bütün meselelerini çözmeyeceğini bilir, fakat artık, hayatının, hiç olmazsa, bir maksadı ve mânası bulunduğunu idrak eder.
Anna Karenina'nın aşki, Kiti'ninkinden çok farklı gelişir. O, şimdi tanınmış bir devlet memuru olan Aleksi Aleksandroviç Karenin'in karışıdır. Bi-ribirlerine hürmet duyuyorlarsa da aralarında aşk yoktur; adamın uzak ve istihzalı tutumu Anna'yı tiksindirmektedir. Kitabın başında, Anna, güzel, canlı, cazip bir anne, yeğenleri ve kuzenlerinin hayranlık duyduğu, kardeşi ile karısı arasındaki kavgalara müdahale eden ve tarafları barıştıran bir kadın olarak bizi etkiler. Vronski, ona âşık olduğunun işaretlerini ortaya koyunca, Anna geri çekilir ve acele Moskova'dan ayrılır, Saint Petersburg'a gider.
Vronski, hayatında ilk defa olarak, ciddî bir şekilde âşık olmuştur. Aynı trenle Anna'nm peşinden gider ve onu sevdiğini daha açık bir tarzda anlatır. Aralarındaki aşk o kadar çabuk gelişir ki, söylentiler hemen yayılır. Karenin (ki karısının yaptıklarından ziyade şöhretinin lekelenmemesini düşünür), Anna'ya, hakkında dedikodulara meydan vermeyecek şekilde hareket etmesini söyler. Anna bu meseleyi, kocası ile görüşmek dahi istemez ve kendisini bu aşk macerasına kaptırır. Kısa bir zaman sonra hâmile kalır. Anna, bu haberi, âşığına atı ile tehlikeli bir engelli yarışma katılmasından biraz önce verir. Haber, Vronski'yi öylesine huzursuz yapar ki, atından düşer ve ölmesine ramak kalır. Anna'nm, sevgilisi hakkındaki hislerini dışarı vurması, iki kişi arasındaki macerayı herkesin gözü önüne sermiş olur. Evlerine giderlerken kocasına, kendisinin, Vronski'nin metresi olduğunu itiraf eder, ve Karenin' in istediğini yapmasını söyler.
Aleksi, karısından boşanıp boşanmamak hususunda kesin bir karar veremez. îlkin, hiç bir şey yapmaksızın Anna ile yaşamaya devam etmeyi, kendisini, işine vermeyi düşünür. Yalnız, Vronski'nin kendi evine gelmemesini emreder. Anna ve Vronski, onun bu sözüne aldırış etmeyince, Karenin, karısından boşanmak için bir avukata danışır. Bu noktada, karısının bir çocuk doğurduğu ve ölmek üzere olduğu haberi gelir. Aleksi, derhal karısının başucu-na koşar ve karısı ile barışır. Anna Aleksi'ye yalvararak kendisini affetmesini ister, ve Aleksi de, hem karısını, hem sevgilisi Vronski'yi affeder. Utancından ne yapacağını bilemeyen Vronski, intihara teşebbüs eder.
Fakat hâdiseler, beklenmeyen bir tarzda gelişir: Anna ve Vronski iyileşir, ölümün kenarına geldiği sırada kocasıyla barışan Anna her gün onunla yaşamanın gerginliğine dayanamaz. Nihayet, ayrılmağa karar verirler. Anna, erkek çocukları Seryozha' yı kocasına bırakacak ve Vronski'den olan kızını da yanma alacaktır. Vronski, ordudan ayrılacak ve iki sevgili Avrupa'ya gitmek üzere Rusya'yı terkedeceklerdir.
Anna ve Vronski bir müddet, göçebe bir hayat sürer, bir kaplıcadan diğerine giderler. Fakat sonunda Anna çocuğunu görmek arzusuna dayanamaz ve Rusya'ya döner. Çocuğuna, annesinin öldüğü söylenmiştir. Anna, önceden haber vermeksizin eski evine zorla girer ve çocuğunun yatak odasına gider. Daha sonra, Saint Petersburg sosyetesinde kendisine bir yer bulup bulamayacağını öğrenmeğe çalışır. Eski arkadaşlarından bazıları, çekingen bir tarzda eski dostluklarını devam ettirirlerse de operada göründüğü zaman, açıktan açığa hakarete uğrar. Nihayet,
Anna ve Vronski, kır bölgesine çekilirler. Vronski orada, toprağını işleyen köylüler için bir hastahane yapmağa ve başka yenilikler getirmeğe çalışır.
Vronski'nin çiftliğindeki hayat lüks, hattâ israf içinde geçer, fakat bu şaibeli atmosfer, gittikçe büyüyen bir anlaşmazlıkla zehirlenir. Vronski, sevdiği kadın uğruna mesleğini terkettiğini anlar ve pişmanlık duymağa başlar. Kendisini bilhassa kızdıran bir durum, gayri meşru çocuğunun, Karenin'in adını taşımasıdır. Anna'nın boşanma davası açmasını ister, böylelikle kendisine bir vâris tayin edebilecektir. Fakat Anna bu sırada, Lidya Ivanovna adındaki dindar bir kontesin tesiri altındadır ve dinî düşüncelerle hareket ederek, boşanmak istemez. Anna artık gittikçe huysuzlaşır, kıskanç bir kadın olur. Sevgilisini kaybetmekten korkar. Tabiî bunun sebebi de vardır: Vronski'nin annesi, oğlunun, başka biri ile evlenmesini ister. Anna, Vronski ile mütemadiyen kavga eder, hırçınlaşır. Geceleri morfin almağa başlar. Nihayet derin bir ruhî kriz ânında, kendisini trenin altına atar ve derhal ölür. Vronski, aşkının böylesine trajik son bulması karşısında perişan olur. Boş ve küskün bir hayat sürer. Kendisini en son, Sırbistan ordusunda gönüllü çarpışır ve ölüme kur yaparken görürüz.
Tenkid
Tolstoy'un ikinci şaheseri Anna Karenina, Harp ve Sulh'tan pek çok hususlarda ayrılır, fakat birincisinin belli başlı özelliği, şuurlu bir şekilde ahlâkî bir ders üzerinde durmuş olmasıdır: Kadın ve erkek arasındaki ilişki, birinin, diğerine sahip olma ihtirası üzerine kurulduğu, bencil hislerle hareket edileliği zaman yıkıcıdır; bencil olmayan bir aşk ile yürütüldüğü takdirde yücelticidir. Bu aşikâr tezin orijinal bir tarzda ele alınamayacağı düşünülürse de, Tolstoy, taze bir hayat ve hakikat getirdi.
Aşkın iki şekli, şüphesiz, bir yandan, Kiti ve Levin'in evliliği, öte yandan Anna ve Vronski arasındaki zina ile anlatılır. Başlangıçta, Anna'nın hayatının trajik bir şekilde son bulacağı ve Kiti'nin.de mesut bir evlilik yapacağı hiç de kesin değildir. Gerçekte, Anna daha avantajlı bir durumda. Daha zeki ve cazibeli bir kızdır ve ikisi arasındaki mukayesede Kiti, alelade bir kız olarak görünür. Anna, sonra, hiç de kötü ruhlu bir kız değildir. Erkek kardeşinin Doli ile evliliğinin bozulmaması için araya girer (fakat böyle bir durumda kardeşi Stefan kendisine yardım edemez) ve Vronski'nin kendisi ile fazla ilgilendiğinden şüphelenince, Kiti uğruna, ona sırt çevirir. Belki bir dereceye kadar, kader, onun aleyhinde çalıştı: bütün faziletlerine rağmen, karşısına, gururlu ve anlayışsız bir koca çıkardı. Yine de Ka-renin'in zaafları ne olursa olsun, Vronski ile tanıştığı zamana kadar, kocasının bu zaaflarının tahammül edilemeyecek kadar derin olmadığı anlaşılır. Kısacası, Anna'nın hayatının trajik bir şekilde son bulacağı önceden kestirilemezdi. Anna, kendi sonunu, kendisi yaratır.
Hem Anna hem Vronski, birbiri için muazzam fedakârlığa katlandığından (Vronski, mesleğini bırakır ve Anna da adının kötüye çıkmasına katlanır), ikisi arasındaki aşktan bencil kelimesi ile bahsetmek garip görülebilir, fakat yine de, Anna Vronski'ye tam mânası ile sahip olmak ister. Onun uğruna her türlü fedakârlığı yaptığından, Anna Vronski'den çok şey talep eder: bütün vaktini kendisine harcamasını, mütemadiyen kendisi üzerinde durmasını, kendisine olan aşkından devamlıca bahsetmesini ister. Bu kıskançlık, ikisi arasında ayrılık doğurur. Anna, Vronski'yi kaybetmek üzere olduğunu anlayınca paniğe kapılır. Sonunda kendi kendisine acımağa başlar ki, bu da, büyük bir ölçüde kendisinin o zamanki halinden nefret ettiğinin işaretidir. Artık bu hisler bütün benliğini kapladığından, herkesten nefret eder. Nihayet kendi hayatına kıyar.
Ayrıca Bknz: Lev Nikolayeviç Tolstoy
Onun düşüşünde cemiyet de rol oynar. Bir prenses olarak dünyaya gelen Anna, operada kendisine hakaret edenlere tahammül eder, Vronski ile partilere gidemez, eski arkadaşları kendisini görmek istemez veya tepeden bakarlar ve Anna; böylece, aktif dünyanın dışında yaşamağa mecbur kalır. Bununla beraber, cemiyet onu suçladığından, cemiyetin haklı olduğunu düşünemeyiz. Anna'nm yaşadığı çevrede, gizlice yürütülen zina, hiç de vahim bir mesele değildi. Arkadaşı Betsi ve kendi kardeşi Stefan, hiç de ciddi neticelerle karşılaşmaksızın, evlilik dışı ilişkilerini sürdürürler. Vronski, Anna ile ilişki kurduğu zaman, annesi, bu ilişkinin, oğlunun dünya görüşünü arttıracağı düşüncesi ile iyi karşılar. Kadın, Aleksi'nin ciddi bir şekilde âşık olduğunu ve bu yüzden meslek hayatının zarar göreceğini anladığı zamana kadar Anna'ya sırt çevirmez. Başka bir ifade ile, cemiyet, Anna'dan daha az dejenere olduğu için değil, bilâkis daha dejenere olduğu için, Anna'nm karşısında yer alır. Arkadaşlarının indinîe, Anna'nm suçu, oyunu, oyunun kurallarına göre «oynamak istemeyişidir: Anna, evlilik dışı ilişkilerini açıkça ve pervasızca yürütür. Erkek kardeşi gibi sevimli ve muğlak olmayan bir hedonist (zevk düşkünü) olsa idi, daha az trajik bir şahsiyet, ve daha az kahraman biri olacaktı. Bu hali ile, kendisini küçültücü nihaî hareketinde dahi, hürmetimizi ve acımamızı çekecek kadar üzerimizde olumlu bir tesir bırakıyor.Anna ile kıyaslandığı takdirde, Kiti Şeçerbatski, sadece sade ve basit bir kızdır ve Levin de, rakibinin tavırlarından, parlaklık ve cazibesinden mahrumdur. Bilhassa zeki ve iyi konuşan biri olmadığı gibi, faziletli olmayan bir çok hareketlerinden ötürü de kendisini kınayabiliriz. Yine de, Kiti ve kocası başarılı bir evlilik yaparlar; zira, her biri, kendisinden fazla olarak diğerini düşünür. Eğer Levin, sonunda, Allah'a bağlılığın mânasını öğrenirse, bu, ilkin bir kadının aşkını keşfettiği içindir îki çiftin mahallî meseleleri üzerinde duran Anna Karenina, Harp ve Sulh'tan çok daha dar kapsamlı ve yapısı da aynı şekilde, çok daha kesin sınırlarla çevrili. Yaygın, millî bir efsaneden fazla klâsik mânada bir roman. Buna rağmen, merkezî plânla ilgisi olmayan çok sayıda bölümü var. Levin'i avcılıkta veya siyasî toplantılarda; Stefan'ı bürosunda; Karenin'!, yönetim kurulu salonlarında ve Nikolai'yi ölüm yatağında görüyorum. Tolstoy'un yaptığı gibi, böylesine manzaralar yaratacak pek az müsrif romancı vardır; burada müteaddid roman için yeterli malzeme var. Maamafih, manzaralar, biribirlerini tekrarlamıyor. Tolstoy'un, tümü ile lanetlediği 1870'lerin Rus cemiyeti teferruatlı bir şekilde anlatılıyor. Aristokratların ekserisi, Betsi Tverskoy gibi önemsiz veya sorumluluk duygusundan yoksun kimselerdir, veya, Prens Şeçerbatski gibi iyi bir insan olmalarına rağmen faydasız kimselerdir. Diğerleri, Sergei Ivanoviç gibi, kendilerini, sosyal meselelere ciddi olarak vermişlerse de, Batılaşmış, köksüz Ruslardır, entellektüel muhtevaları derin veya hissi değildir. îyi niyetli insanlardır; fakat kendi mahallî toprak ve geleneklerinden kopmuşlardır ve hiç olmazsa Levin'in durumunda, kurulmasını arzu ettikleri müesseseler, yabancı bir iklimde büyüyen egzotik bitkiler gibidir.
Levin, Harp ve Sulh'taki Pierre'den çok daha fazla olarak, Tolstoy'un, en otobiyografik karakteridir. Tolstoy, kendisinin aradığı dinî hakikatları, kendi pasifiszm'ini (harp aleyhtarlığı), devlete olan itimatsızlığını, açık yerlerde çalışma aşkını, ve köylere duyduğu sempatiyi Levin'e aktardı. Levin'in aşk gösterileri, Tolstoy'un kendi başından geçti. Levin, evlilik öncesi aşk maceralarını kaydettiği hâtıraları okuması için defteri Kiti'ye uzatır. Gerçekte, Tolstoy, bu maceraları bilfiil yaşamıştı. Levin'in geçirdiği ruhî kriz ve ardından dine sarılması da otobiyografiktir ve bu kitabın son pasajı Tolstoy'un inanışının ifadesi:
«Şimdi, kendi hayatıma gelince... karşılaşacaklarım ne olursa olsun... önceden olduğu gibi, maksatsız olmayacak, bilâkis, iktidarım dahilinde, iyi hedeflere yönelmiş maksatlı bir hayat olacaktır.»
MsXLabs.org & 100 Büyük Roman
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....