Arama

Anna Karenina - Lev Nikolayeviç Tolstoy

Güncelleme: 5 Şubat 2016 Gösterim: 26.603 Cevap: 2
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
20 Aralık 2009       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Anna Karenina

Sponsorlu Bağlantılar
Yazan LEV (LEO) NIKOLAVIÇ TOLSTOY(1828-1910)

Başlıca karakterler


Agafia Mikhailovna: Levin'in ev işlerine bakan kimse. Annuşka: Anna Karenina'nın hizmetçisi.
Çirikov: Levin'in bir arkadaşı.

Golenişçev: Vronski'nin bir arkadaşı; İtalya'da yaşar.
Mihail Stanislaviç Grineviç: Bir centilmen, Oblonski'nin bir ar­kadaşı.

Harman: Vronski'nin atlarını eğiten İngilizin kızı; Anna'nın hi­mayesinde.
Kapitonyiç: Karenin'in kapıcısı; Anna'ya sadık.

KARENİN AİLESİ

Aleksi Aleksandroviç: Anna'nın kocası; bir devlet memuru; hür­met duyulan biri; kendisinin ahlâklı olduğuna inanır.
Anna Arkadievna: Karenin'in karısı ve Prens Oblonski'nin kız kardeşi; güzel ve akıllı bir kadın. Vronski'nin metresi olduk­tan sonra, bu şaibeli durumun doğurduğu gerginlikten ötü­rü gittikçe kızgın, şüpheli ve kendi kendisine acıyan biri olur.
Anni: Anna'nın, Vronski'den olan kızı.
Seryozha: Anna'nın, Aleksi'den olan oğlu. Kornei: Karenin'in uşağı.

Korsunski: Sosyal bir lider, iyi dans eden konuşkan bir meclis adamı olarak tanınmıştır.

LEVİN AİLESİ

Sergei İvanoviç Koznişev: Konstantin ve Nikolai'nin üvey kar­deşi; tanınmış bir bilgin ve yazar; çekingen, ortayaşlı birbekâr.
Nikolai Dimitrieviç Levin: Konstantin'in kardeşi; önceleri çok dindar idi; sonraları bohem hayatı yaşamağa ve radikal sosyal reformlarla ilgilenmeğe başladı.
Kitty Levin: Levin'in karısı; evlenmeden önceki ismi: Prenses Ekaterina Aleksandrovna
Şeçerbatski; durgun, sevimli bir kız.

Dimitri (Mitya): Kitty ve Levin'in çocuğu.
Natalie Lvov: Prenses Natalia Aleksandrovna Şeçerbatski.

Kontes Lidya ivanovna: Karenin'in bir arkadaşı; kendisini dînî heyecana kaptırmış ve başkalarının işine burnunu sokmak­tan zevk alan bir kadın.
Makhotin: Bir subay.
Mana Andreyevna (Maşha): Nikolai'nin metresi.
Matriona Filimovna: Oblonski'nin çocuklarının dadısı.
Matvei: Oblonski'nin vale'si.

Prenses Miakhi: Egzantrik bir kadın; düşündüğünü açıkça söy­ler.
Mikhailov: italya'daki bir Rus ressamı; Anna'nın bir resmini ya­par.
Filipp İvanoviç Nikitin: Harpte savaşmış biri; Oblonski'nin bir arkadaşı.
Kontes Nordston: Şeçerbatski'nin sosyal çevresinin bir mensu­bu. Bu kadın ve Levin, birbirinden hoşlanmazlar.

OBLONSKİ AİLESİ

Prens Stefan Arkadieviç Oblonski (Stiva): Arınanın kardeşi; se­vimli, yakışıklı, iyi huylu, şehvet hisleri kuvvetli bir adam.
Dolly Oblonski: Evlenmeden önce: Prenses Daria Aleksandrovna Şeçerbatski.
Dolinka, Dollenka, Daşenka: Stefan'ın karısı; kocasının sadakatsızlığına üzülür.
Girişa: Oblonski'nin oğlu.
Maşa: Oblonski'nin kızı.
Vasiya: Oblonski'nin kızı
Tanya: Oblonski'nin kızı.
Varvara Oblonski: Oblonski'nin teyzesi.
Petrov: Almanya'da bir ressam; Kiti'ye âşık.
Anna Pavlovna Petrov: Karısı.


ŞEÇERBATSKİ AİLESİ

Prens Aieksander Dimitrieviç Şeçerbatski: Kitinin babası; şef­katli ve nâzik yaşlı bir adam. Prenses Şeçerbatski: Kiti'nin annesi; kızının mutlaka Kont Vronski ile evlenmesini ister. Natalia Aleksandrovna: Natalie Lvov.
Daria Aleksandrovna: Doii Oblonski.
Ekaterina Aleksandrovna: Kiti Levin.
Nikolai Şeçerbatski: Kiti'nin kuzeni.
Sitnikov: Seryozha Karenin'in hocası.
Mikhail Vasiliyeviç Siiudin: Karenin'in çalıştığı büronun müdü­rü; sessiz fakat çalışkan bir adam.
Bn. Stahl: Almanya'daki kaplıcalarda yaşıyan bir Rus kadını. Kadın çok dindar biri olarak şöhret yapmış ise de, gerçek­te, müsrif bir felçli kadındır; ardı arası kesilmeyen talep­leriyle Varenka'ya eziyet çektirir.
Varvara Andrepevna Stahl (Varenka): Kiti'nin arkadaşı; Bn. Stahl'ın evlâtlığı; dindar, mütevazi bir kız.
Stremov: Karenin'in siyâsi bir muhalifi.
ATuşkeviç: Betsi Tverskoy'un sevgilisi.

Prenses Betsi Tverskoy: Anna'nın bir arkadaşı; kötü niyetli; baş­kalarının işine karışmaktan zevk alır.

VRONSKİ AİLESİ

Kont Aleksei Kirilloviç Vronski: Zengin bir toprak sahibi ve su­bay; Anna Karenina'nın sevgilisi; câzib ve kabiliyetli bir adam; fakat karakteri pek sağlam değildir.
Aleksander Kirilloviç Vronski: Aleksi'nin kardeşi.
Kontes Vronski: Aleksi'nin annesi.
Veslovski: Levin'in bir misafiri; Kiti'ye kur yapmağa çalışır.
Yaşvin: Vronski'nin bir arkadaşı; ıslah olmaz bir kumarbaz.
Nikolai Ivanoviç Svlazski: Levin'in bir arkadaşı; mahallî politi­ka ile ilgili bir toprak sahibi.

Hikâye

Anna Karenina'daki olay, 1870'lerin Rusya'sın­da, Moskova'da, Saint Petersburg'da ve asilzadelerin sayfiyedeki malikânelerinde geçer. Eserin plânı iki aşk macerası üzerinde durur: Konstantin Levın ve Kiti Şeçerbatski arasındaki mesut evlilik ve Kont Vronski ile Anna Karenina arasındaki trajik bağlan­tı. Eserin belli başlı karakterleri birbirlerine akra­ba olduğu ve aynı çevrelerde yaşadığı halde, iki hi­kâye -birinin diğeri hakkında bir yorum olması dı­şında- genellikle bağımsızdır.
Levin bir çiftçidir. Sâde ve iyi kalpli bir asil­zadedir. Çiftlik hayatını sever ve gücünü, toprakla olan temasından alır. Moskovalı, şefkatli ve gelenek­çi bir asilzadenin Prenses Ekaterina (Kiti) Şeçer­batski adındaki kızma âşıktır. Kont Vronski adın­daki yakışıklı ve zengin bir genç de, ciddî bir tarz­da olmasa da, Kiti ile ilgilidir. Kız, hangisini tercih edeceğine karar veremez, fakat annesi, Vronski'nin daha iyi bir insan olduğuna kızını ikna eder. Levin nihayet, kendisinde yeterince cesaret görüp evlen­me teklif ettiği zaman, kız reddeder; Levin de, ya­rasını sarmak üzere köyüne, yerine döner.Vronski, evlilikle ciddî olarak ilgili değildir, sa­dece kur yapmak, gönlünü eğlendirmek ister. Kiti'ye evlenme teklifi yapmak yerine, Kiti'nin eniştesinin kız kardeşi Anna Karenina'ya âşık olur. Kiti, şimdi kalbinden yaralanmıştır: Bir taraftan, kendisinin seçtiği erkek tarafından reddedilmiş, öte yandan, kendisini isteyen erkeğe hayır demiştir. Sıhhati bo­zulur. Bunun üzerine ailesi, istirahat etmesi için onu, bir Alman kaplıcasına gönderir. Kiti orada, yeni ar­kadaşlarla tanışır ve Vronski'ye duyduğu aşk hisle­rinden kurtulur.Levin bu arada, kendisini, sevdiği çiftlik haya­tına verir ve ziraî yönetim hakkında bazı teoriler geliştirir. Bir müddet bekledikten sonra, Kiti'ye tek­rar kur yapmağa başlar. Kiti'ye ilk defa evlenme teklif ettiği zaman kullandığı kelimelerin ilk harf­lerini söylemek suretiyle, garip bir tarzda yeniden evlenme teklif eder. Kiti, sezgi gücünü göstererek aynı tarzda cevap verir. Evlenirler ve mesut bir aile kurarlar. Zaman zaman, haksız kıskançlıkların ya­rattığı bazı anlaşmazlıklar çıkarsa da, evlilik hayat­ları sağlamdır. Levin'in kardeşi Nikolai'nin son ağır hastalığı sırasında Kiti, ona anlayışlı bir şekilde bak­mak suretiyle kuvvet ve hissî istikrarını ispat eder. Daha sonra, Dimitri adında bir oğlu dünyaya gelir; bu hâdise, bir anne olarak, onun mutluluğunu daha da arttırır.
Kitabın son bölümleri, Levin'in dinî inanışları­nın gelişmesi üzerinde uzun uzadıya durur. Ahlâklı ve dinî meselelerde hissî bir insan olmasına rağmen, septiktir. Gerçekte, Kilisede evlenmek bile onun vicdanını rahatsız eder. Evlendikten sonra, ıztırap verici bir arama devresinden geçer ve nihayet Orto­doks Hristiyanhk olmasa da, Allah'a inanan biri olur. Bu yeni inanışının, kendisinin bütün meselele­rini çözmeyeceğini bilir, fakat artık, hayatının, hiç olmazsa, bir maksadı ve mânası bulunduğunu idrak eder.
Anna Karenina'nın aşki, Kiti'ninkinden çok farklı gelişir. O, şimdi tanınmış bir devlet memuru olan Aleksi Aleksandroviç Karenin'in karışıdır. Bi-ribirlerine hürmet duyuyorlarsa da aralarında aşk yoktur; adamın uzak ve istihzalı tutumu Anna'yı tiksindirmektedir. Kitabın başında, Anna, güzel, can­lı, cazip bir anne, yeğenleri ve kuzenlerinin hayran­lık duyduğu, kardeşi ile karısı arasındaki kavgalara müdahale eden ve tarafları barıştıran bir kadın ola­rak bizi etkiler. Vronski, ona âşık olduğunun işaret­lerini ortaya koyunca, Anna geri çekilir ve acele Moskova'dan ayrılır, Saint Petersburg'a gider.
Vronski, hayatında ilk defa olarak, ciddî bir şe­kilde âşık olmuştur. Aynı trenle Anna'nm peşinden gider ve onu sevdiğini daha açık bir tarzda anlatır. Aralarındaki aşk o kadar çabuk gelişir ki, söylenti­ler hemen yayılır. Karenin (ki karısının yaptıkla­rından ziyade şöhretinin lekelenmemesini düşünür), Anna'ya, hakkında dedikodulara meydan vermeye­cek şekilde hareket etmesini söyler. Anna bu mese­leyi, kocası ile görüşmek dahi istemez ve kendisini bu aşk macerasına kaptırır. Kısa bir zaman sonra hâmile kalır. Anna, bu haberi, âşığına atı ile tehli­keli bir engelli yarışma katılmasından biraz önce verir. Haber, Vronski'yi öylesine huzursuz yapar ki, atından düşer ve ölmesine ramak kalır. Anna'nm, sevgilisi hakkındaki hislerini dışarı vurması, iki kişi arasındaki macerayı herkesin gözü önüne sermiş olur. Evlerine giderlerken kocasına, kendisinin, Vronski'nin metresi olduğunu itiraf eder, ve Karenin' in istediğini yapmasını söyler.
Aleksi, karısından boşanıp boşanmamak husu­sunda kesin bir karar veremez. îlkin, hiç bir şey yapmaksızın Anna ile yaşamaya devam etmeyi, ken­disini, işine vermeyi düşünür. Yalnız, Vronski'nin kendi evine gelmemesini emreder. Anna ve Vronski, onun bu sözüne aldırış etmeyince, Karenin, ka­rısından boşanmak için bir avukata danışır. Bu nok­tada, karısının bir çocuk doğurduğu ve ölmek üzere olduğu haberi gelir. Aleksi, derhal karısının başucu-na koşar ve karısı ile barışır. Anna Aleksi'ye yalvararak kendisini affetmesini ister, ve Aleksi de, hem karısını, hem sevgilisi Vronski'yi affeder. Utancın­dan ne yapacağını bilemeyen Vronski, intihara te­şebbüs eder.
Fakat hâdiseler, beklenmeyen bir tarzda geli­şir: Anna ve Vronski iyileşir, ölümün kenarına gel­diği sırada kocasıyla barışan Anna her gün onunla yaşamanın gerginliğine dayanamaz. Nihayet, ayrıl­mağa karar verirler. Anna, erkek çocukları Seryozha' yı kocasına bırakacak ve Vronski'den olan kızını da yanma alacaktır. Vronski, ordudan ayrılacak ve iki sevgili Avrupa'ya gitmek üzere Rusya'yı terkedeceklerdir.
Anna ve Vronski bir müddet, göçebe bir hayat sürer, bir kaplıcadan diğerine giderler. Fakat sonun­da Anna çocuğunu görmek arzusuna dayanamaz ve Rusya'ya döner. Çocuğuna, annesinin öldüğü söylen­miştir. Anna, önceden haber vermeksizin eski evine zorla girer ve çocuğunun yatak odasına gider. Daha sonra, Saint Petersburg sosyetesinde kendisine bir yer bulup bulamayacağını öğrenmeğe çalışır. Eski arkadaşlarından bazıları, çekingen bir tarzda eski dostluklarını devam ettirirlerse de operada göründü­ğü zaman, açıktan açığa hakarete uğrar. Nihayet,
Anna ve Vronski, kır bölgesine çekilirler. Vronski orada, toprağını işleyen köylüler için bir hastahane yapmağa ve başka yenilikler getirmeğe çalışır.
Vronski'nin çiftliğindeki hayat lüks, hattâ israf içinde geçer, fakat bu şaibeli atmosfer, gittikçe bü­yüyen bir anlaşmazlıkla zehirlenir. Vronski, sevdi­ği kadın uğruna mesleğini terkettiğini anlar ve piş­manlık duymağa başlar. Kendisini bilhassa kızdıran bir durum, gayri meşru çocuğunun, Karenin'in adı­nı taşımasıdır. Anna'nın boşanma davası açmasını ister, böylelikle kendisine bir vâris tayin edebilecek­tir. Fakat Anna bu sırada, Lidya Ivanovna adında­ki dindar bir kontesin tesiri altındadır ve dinî dü­şüncelerle hareket ederek, boşanmak istemez. Anna artık gittikçe huysuzlaşır, kıskanç bir kadın olur. Sevgilisini kaybetmekten korkar. Tabiî bunun sebe­bi de vardır: Vronski'nin annesi, oğlunun, başka biri ile evlenmesini ister. Anna, Vronski ile mütemadi­yen kavga eder, hırçınlaşır. Geceleri morfin alma­ğa başlar. Nihayet derin bir ruhî kriz ânında, ken­disini trenin altına atar ve derhal ölür. Vronski, aş­kının böylesine trajik son bulması karşısında peri­şan olur. Boş ve küskün bir hayat sürer. Kendisini en son, Sırbistan ordusunda gönüllü çarpışır ve ölü­me kur yaparken görürüz.

Tenkid

Tolstoy'un ikinci şaheseri Anna Karenina, Harp ve Sulh'tan pek çok hususlarda ayrılır, fakat birin­cisinin belli başlı özelliği, şuurlu bir şekilde ahlâkî bir ders üzerinde durmuş olmasıdır: Kadın ve erkek arasındaki ilişki, birinin, diğerine sahip olma ihti­rası üzerine kurulduğu, bencil hislerle hareket edil­eliği zaman yıkıcıdır; bencil olmayan bir aşk ile yü­rütüldüğü takdirde yücelticidir. Bu aşikâr tezin ori­jinal bir tarzda ele alınamayacağı düşünülürse de, Tolstoy, taze bir hayat ve hakikat getirdi.
Aşkın iki şekli, şüphesiz, bir yandan, Kiti ve Levin'in evliliği, öte yandan Anna ve Vronski arasın­daki zina ile anlatılır. Başlangıçta, Anna'nın haya­tının trajik bir şekilde son bulacağı ve Kiti'nin.de mesut bir evlilik yapacağı hiç de kesin değildir. Ger­çekte, Anna daha avantajlı bir durumda. Daha zeki ve cazibeli bir kızdır ve ikisi arasındaki mukayese­de Kiti, alelade bir kız olarak görünür. Anna, sonra, hiç de kötü ruhlu bir kız değildir. Erkek kardeşinin Doli ile evliliğinin bozulmaması için araya girer (fa­kat böyle bir durumda kardeşi Stefan kendisine yar­dım edemez) ve Vronski'nin kendisi ile fazla ilgi­lendiğinden şüphelenince, Kiti uğruna, ona sırt çe­virir. Belki bir dereceye kadar, kader, onun aley­hinde çalıştı: bütün faziletlerine rağmen, karşısına, gururlu ve anlayışsız bir koca çıkardı. Yine de Ka-renin'in zaafları ne olursa olsun, Vronski ile tanış­tığı zamana kadar, kocasının bu zaaflarının taham­mül edilemeyecek kadar derin olmadığı anlaşılır. Kı­sacası, Anna'nın hayatının trajik bir şekilde son bu­lacağı önceden kestirilemezdi. Anna, kendi sonunu, kendisi yaratır.
Hem Anna hem Vronski, birbiri için muazzam fedakârlığa katlandığından (Vronski, mesleğini bı­rakır ve Anna da adının kötüye çıkmasına katla­nır), ikisi arasındaki aşktan bencil kelimesi ile bah­setmek garip görülebilir, fakat yine de, Anna Vronski'ye tam mânası ile sahip olmak ister. Onun uğru­na her türlü fedakârlığı yaptığından, Anna Vrons­ki'den çok şey talep eder: bütün vaktini kendisi­ne harcamasını, mütemadiyen kendisi üzerinde dur­masını, kendisine olan aşkından devamlıca bah­setmesini ister. Bu kıskançlık, ikisi arasında ayrılık doğurur. Anna, Vronski'yi kaybetmek üzere olduğu­nu anlayınca paniğe kapılır. Sonunda kendi kendi­sine acımağa başlar ki, bu da, büyük bir ölçüde ken­disinin o zamanki halinden nefret ettiğinin işareti­dir. Artık bu hisler bütün benliğini kapladığından, herkesten nefret eder. Nihayet kendi hayatına kı­yar.

Ayrıca Bknz: Lev Nikolayeviç Tolstoy

Onun düşüşünde cemiyet de rol oynar. Bir prenses olarak dünyaya gelen Anna, operada kendi­sine hakaret edenlere tahammül eder, Vronski ile partilere gidemez, eski arkadaşları kendisini gör­mek istemez veya tepeden bakarlar ve Anna; böyle­ce, aktif dünyanın dışında yaşamağa mecbur kalır. Bununla beraber, cemiyet onu suçladığından, cemi­yetin haklı olduğunu düşünemeyiz. Anna'nm yaşa­dığı çevrede, gizlice yürütülen zina, hiç de vahim bir mesele değildi. Arkadaşı Betsi ve kendi kardeşi Stefan, hiç de ciddi neticelerle karşılaşmaksızın, evlilik dışı ilişkilerini sürdürürler. Vronski, Anna ile ilişki kurduğu zaman, annesi, bu ilişkinin, oğlunun dünya görüşünü arttıracağı düşüncesi ile iyi karşı­lar. Kadın, Aleksi'nin ciddi bir şekilde âşık olduğu­nu ve bu yüzden meslek hayatının zarar göreceğini anladığı zamana kadar Anna'ya sırt çevirmez. Baş­ka bir ifade ile, cemiyet, Anna'dan daha az dejenere olduğu için değil, bilâkis daha dejenere olduğu için, Anna'nm karşısında yer alır. Arkadaşlarının indinîe, Anna'nm suçu, oyunu, oyunun kurallarına göre «oynamak istemeyişidir: Anna, evlilik dışı ilişkilerini açıkça ve pervasızca yürütür. Erkek kardeşi gibi se­vimli ve muğlak olmayan bir hedonist (zevk düşkü­nü) olsa idi, daha az trajik bir şahsiyet, ve daha az kahraman biri olacaktı. Bu hali ile, kendisini küçül­tücü nihaî hareketinde dahi, hürmetimizi ve acıma­mızı çekecek kadar üzerimizde olumlu bir tesir bı­rakıyor.Anna ile kıyaslandığı takdirde, Kiti Şeçerbatski, sadece sade ve basit bir kızdır ve Levin de, ra­kibinin tavırlarından, parlaklık ve cazibesinden mahrumdur. Bilhassa zeki ve iyi konuşan biri olma­dığı gibi, faziletli olmayan bir çok hareketlerinden ötürü de kendisini kınayabiliriz. Yine de, Kiti ve ko­cası başarılı bir evlilik yaparlar; zira, her biri, ken­disinden fazla olarak diğerini düşünür. Eğer Levin, sonunda, Allah'a bağlılığın mânasını öğrenirse, bu, ilkin bir kadının aşkını keşfettiği içindir îki çiftin mahallî meseleleri üzerinde duran An­na Karenina, Harp ve Sulh'tan çok daha dar kap­samlı ve yapısı da aynı şekilde, çok daha kesin sı­nırlarla çevrili. Yaygın, millî bir efsaneden fazla klâsik mânada bir roman. Buna rağmen, merkezî plânla ilgisi olmayan çok sayıda bölümü var. Levin'i avcılıkta veya siyasî toplantılarda; Stefan'ı büro­sunda; Karenin'!, yönetim kurulu salonlarında ve Nikolai'yi ölüm yatağında görüyorum. Tolstoy'un yaptığı gibi, böylesine manzaralar yaratacak pek az müsrif romancı vardır; burada müteaddid roman için yeterli malzeme var. Maamafih, manzaralar, biribirlerini tekrarlamıyor. Tolstoy'un, tümü ile la­netlediği 1870'lerin Rus cemiyeti teferruatlı bir şe­kilde anlatılıyor. Aristokratların ekserisi, Betsi Tverskoy gibi önemsiz veya sorumluluk duygusun­dan yoksun kimselerdir, veya, Prens Şeçerbatski gi­bi iyi bir insan olmalarına rağmen faydasız kimse­lerdir. Diğerleri, Sergei Ivanoviç gibi, kendilerini, sosyal meselelere ciddi olarak vermişlerse de, Batılaşmış, köksüz Ruslardır, entellektüel muhtevaları derin veya hissi değildir. îyi niyetli insanlardır; fa­kat kendi mahallî toprak ve geleneklerinden kop­muşlardır ve hiç olmazsa Levin'in durumunda, ku­rulmasını arzu ettikleri müesseseler, yabancı bir ik­limde büyüyen egzotik bitkiler gibidir.
Levin, Harp ve Sulh'taki Pierre'den çok daha fazla olarak, Tolstoy'un, en otobiyografik karakteri­dir. Tolstoy, kendisinin aradığı dinî hakikatları, ken­di pasifiszm'ini (harp aleyhtarlığı), devlete olan iti­matsızlığını, açık yerlerde çalışma aşkını, ve köyle­re duyduğu sempatiyi Levin'e aktardı. Levin'in aşk gösterileri, Tolstoy'un kendi başından geçti. Levin, evlilik öncesi aşk maceralarını kaydettiği hâtıraları okuması için defteri Kiti'ye uzatır. Gerçekte, Tols­toy, bu maceraları bilfiil yaşamıştı. Levin'in geçir­diği ruhî kriz ve ardından dine sarılması da otobi­yografiktir ve bu kitabın son pasajı Tolstoy'un ina­nışının ifadesi:
«Şimdi, kendi hayatıma gelince... karşılaşacak­larım ne olursa olsun... önceden olduğu gibi, mak­satsız olmayacak, bilâkis, iktidarım dahilinde, iyi he­deflere yönelmiş maksatlı bir hayat olacaktır.»
MsXLabs.org & 100 Büyük Roman

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
9 Mayıs 2011       Mesaj #2
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Anna Karenina
Sponsorlu Bağlantılar

Tolstoy'un romanı (1877).

Rusya'da köleliğin kaldırılmasından sonra yayımlanan bu yapıt, reform denemeleri sırasında aristokrat sınıfın ruhsal bunalımlarını büyük bir gerçekçilikle yansıtır. Roman karakterlerinin duyguları, toprak, din, evlenme gibi çeşitli sorunların ışığında incelenmiştir. Romanın akışı içinde bir yanda Levin ile Kitti Şerbatşki'nin mutlu bir evlilikle sonuçlanan aşkları, bir yanda da Anna ve Vronski'nin dramatik bir sonla bitecek olan aşk ilişkileri gelişir. Anna ve Vronski'nin, toplum dışı sevgilerini önleyen engelleri aşma çabası, çevrenin baskısıyla çıkmaza girer: Anna intihar eder, Vronski de orduya katılır. Anna Karenina, öykü tekniği, özellikle iç monoloğun kullanımı, üslubu ve çok nüanslı diliyle üstün bir yapıttır. Yapıtta, insan varoluşunun karakteristik görüntüleri sergilenir.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
5 Şubat 2016       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Anna Karenlna
MsXLabs.org & Büyük Larousse

Lev Tolstoy’un romanı (1875-1877). Sevmediği yüksek bir memurla evlenen Anna, yakışıklı subay Vronski'ye tutulur. Tolstoy, topluma meydan okuyan ve acı, yıkım ve ölümü beraberinde getiren bu tutkuyu anlatır. Bunun yanı sıra, Kiti ile levin'in yasal aşkı, dingin bir mutluluğu simgelerken, kocası Ob- lonskiy tarafından aldatılan Darya, yazgısına boyun eğen kadını yansıtır. Rus ailesinin gerçek bir destanı olan roman, haklı olarak aristokrat toplumun bir tablosu, haksız olarak da fransız natüralizmi- ne bir tepki sayıldı.

Vâlâ Nurettin’in E.Guiraud'nun sahne uyarlamasından türkçeye çevirdiği yapıt, 1939'dave 1971 1972 döneminde İstanbul Şehir tiyatrosu’nda oynandı.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

18 Ağustos 2015 / Misafir Edebiyat ww
20 Mayıs 2010 / asla_asla_deme Edebiyat
10 Mart 2016 / ahmetseydi Bilim ww