Arama

Türk Kahvesi - Kahve Kültürü - Sayfa 2

Güncelleme: 7 Eylül 2013 Gösterim: 44.488 Cevap: 10
sanar - avatarı
sanar
Kayıtlı Üye
30 Nisan 2013       Mesaj #11
sanar - avatarı
Kayıtlı Üye
kahve5


Sponsorlu Bağlantılar
Kahve Nasıl ve Nerede Yetişir
Sıcak iklimlerde yetişen bir ağaç ve meyve çekirdeğidir. Çekirdek kavrulup dövüldükten sonra kaynatılıp içilir. Sinirlere hareket, zihne uyanıklık ve canlılık verir. İçindeki kafein maddesinden dolayı, kahvenin ilkin Habeşistan’da bir rastlantı sonucu bulunduğu söylenir. Bütün dünyaya da Arabistan aracılığı ile yayıldığı sanılır. Kahvenin Türkiye’de yayılması XVI. yüzyılda Kanunî Süleyman zamanındadır. Fransa ve öbür ülkelerde de XVII. yüzyılın sonlarına doğru yayılmaya başlamıştır. Bugün en çok kahve yetiştiren ülkelerin başında Brezilya gelmektedir.

“Kahve” adı Arapça “qahwah”dan gelmekte olup, bu Türkçe’de kahve’ye dönüşmüş, buradan da Avrupa’da café, caffe, koffie, coffee, koffie şekline gelmiştir. Kahve adının anlamı “keyif veren içki” dir.

019d1


Kahvenin Ortaya Çıkışı İle İlgili Efsaneler:
Bir söylentiye göre Kaldi isimli Etiyopyalı bir çoban, keçilerinin, üzeri kırmızı meyvelerle dolu olan bir ağacın etrafından ayrılmadıklarını ve orada neşeyle otladıklarını görür. Bu keyif ve coşkuyu oluşturan etkenin bu kırmızı meyveler olduğunu anlayan Kaldi’den sonra bazı keşişler de aynı şekilde bu ilginç meyvenin mutluluk veren bir özelliği olduğunu keşfeder.

Bir rivayete göre, 14. Yüzyıl sonlarında Yemen’de yaşamış olan Sufi Şeyhi Şeyh Şazili, kahveyi ilk içenlerdendir. Anadolu’da kahve falı bakılacağı zaman onun ruhuna fatiha okunduğu söylenir.

Çekirdeklerin kavrulması ve çeşitli şekillerde kaynatılıp içilmesi Arabistan’da başlar, Müslümanlar tarafından dini bir anlamla tüketilir, İslam dininin olduğu her yere yayılır: Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz, Hindistan…

1600′lü yıllara kadar kahve Afrika ve Arabistan dışına çıkmamış. Daha sonra Baba Budan isimli Hintli bir kaçakçının, belindeki kemerin içine sakladığı tohumlar sayesinde kahve, Mekke’den Hindistan’a ve diğer ülkelere yayılmış. Türklerin içiş şekilleri diğer kültürleri de etkilemiş. Venedik’li bir tüccar, Türklerin kopkoyu içtikleri kahveyi keşfedip İtalya’ya getirmiş. Ve yarış başlamış. 1616′dan sonra Avrupa’da kahve bitkisi yetiştirilmeye başlanmış. Felemenkler kahvenin yayılmasında oldukça etkili olmuşlar.
Hollanda, kolonilerinde yetiştirdiği kahve ile Avrupa’nın kahve ticaret merkezi oldu ve Amsterdam’da bu ticaretin başşehri olur. 1714′te Amsterdam’dan Fransız Kralı XIV. Louis’e bir hediye gider: kahve kökleri! Bu kökler Versay sarayında yetiştirilir. Bu dönemde Fransa’da kahve çok ilgi görür.

Dünyanın en önemli kahve üreticisi olan Brezilya’ya kahvenin girişi ise ilginçtir. Valinin Fransız Guyanasına yaptığı bir ziyarette bir Brezilyalı subay, valinin eşine hediye olarak bir buket çiçeğin arasına saklanmış kahve bitkisi koymuş ve bu herşeyin başlangıcı olmuş, dünyanın en büyük kahve devi böyle doğmuştur. Ayrıca, 19. yy.’da , kahve yapraklarının ölümüne yol açan bir hastalık Brezilya dışında bir çok yerde kahve üretimini durdurmuş, bu da Brezilya’nın kahve konusunda iyice öne çıkmasını sağlamıştır.
Türkiye’deki en yaşlı kahve, 1871 yılında kurulmuş olan Kurukahveci Mehmet Efendi’dir. Anadolu’da kahve ekimi ile ilgili çalışmalar yapılmış fakat başarılı olunamamıştır. 2.Dünya Savaşı sırasında Tekel kapsamına alınmıştır. 1980′li yıllarda Nestle firması Nescafe’yi piyasaya sürmüştür. Nescafé, Dünya’da hazır kahveyi ilk piyasaya süren markadır. Ülkemizde sadece Mersin ve Anamur’da 16 hektarlık bir alanda kahve üretimi yapılmaktadır.
Kahve, her yıl ortalama 400 milyar bardak tüketilmekte olan, dünyanın en popüler içeceğidir.

tellwekahve2

Kahve Falı
Türk kahvesi içildikten sonra fincanın içinde oluşan şekillere bakarak anlamlar çıkarmak, eski bir fal usulüdür. Binlerce sene evvel insanlar çanların içindeki pas lekelerine bakarak geleceğe ait tahminlerde bulunuyorlarmış. Örneğin Çinliler de çay yapraklarının çay fincanlarının dibinde meydana getirdikleri şekillere manalar verirlermiş. Daha sonra bu tarz fallar, kahve falına dönmüş.

Fal baktırmak isteyen kişinin fincanı desensiz, düz olmalıdır. İçen kişi dipte birkaç damla kahve bırakmalıdır. Sonra fincanı sol eliyle tutarak sağdan sola döndürmeli ve fincanı tabağına ters şekilde kapamalıdır. Bunları yaparken de bir dilek dilemeli veya merak ettiği bir konuyu aklından geçirmelidir.

Fala bakan kişi gördüğü şekillerin aklına ilk getirdiği anlamları söylemelidir. Bu anlamlar çoğunlukla benzerlik gösterse de (balık=kısmettir gibi) bakan kişinin bilgisi ve hislerine göre de değişmektedir.

Kahvenin Faydaları
Kafein, nefes açıcı etkiye sahiptir. Astım hastalarına iyi gelmektedir. Uyarıcı etkisi vardır, konsantrasyonu artırır. Antioksidan kaynağıdır.

Kahvenin Zararları

Fazla tüketilmesi kalp ritminde düzensizlik oluşturabilir. Tansiyonu yükseltici etkisi vardır. Ülser ve gastrit hastalarının da kahveyi fazla tüketmeleri önerilmez çünkü mideye asit salgılatır. Günde üç-dört bardaktan fazla içmek sakıncalıdır.

Türk Kahvesinin Bilinmeyenleri
Türk kahvesi, Türkler tarafından keşfedilen kahve hazırlama ve pişirme metodunun adıdır. Özel bir tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramıyla kendine özgü bir kimliği ve geleneği vardır. Telvesi ile ikram edilen tek kahve türüdür.

Kahvenin kökeni araştırmacılar tarafından 14. yüzyıl başlarında Güney Habeşistan’dan tüm dünyaya yayıldığı şeklinde belirtilmiştir. Bunun kaynağı da etimolojik olarak kahve ile yakın benzerlik gösteren Güney Habeşistan’daki Kaffa yöresi gösterilmektedir.

Önceleri Arap Yarımadası’nda kahve meyvesinin kaynatılması ile elde edilen içecek, bu yepyeni hazırlama ve pişirme metoduyla gerçek kahve lezzetine ve eşsiz aromasına kavuşmuştur. Kahve ile Türkler sayesinde tanışan Avrupa; uzun yıllar kahveyi, Türk kahvesi olarak bu yöntemle hazırlayıp tüketmiştir.

Brezilya ve Orta Amerika menşeili, arabica türü, yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden harmanlanan ve tercihen kömür ateşinde ağır ağır, titizlikle kavrulan Türk Kahvesi, çok ince öğütülür. Bir cezve yardımıyla su ve isteğe göre şeker ilave edilerek pişirilir, bir fincan kahveye iki çay kaşığı kahve atılır. Küçük fincanlarla servis yapılır.

İçilmeden önce telvesinin dibe çökmesi için kısa bir süre beklenir. Su, sanıldığı gibi kahvenin sonunda değil; kahveyi içmeden evvel içilmektedir. Ayrıca tüm dünyada espresso ile en çok tüketilen kahve türüdür ki dünya genelinde hemen hemen her tür restorantın menüsünde bulunan 2 kahveden biridir.

İlk olarak Tahtakale’de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanıştı. Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurdu.

Türk Kahvesi’nin tarihi 1517 yılında Yemen Valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul’a getirdi. Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını aldı.

Saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu.

Kısa sürede, gerek İstanbul’a yolu düşen tüccarlar ve seyyahlar gerekse Osmanlı elçileri sayesinde Türk Kahvesinin lezzeti ve ünü önce Avrupa’yı oradan da tüm dünyayı sardı.

İngilizlerdeki çay saati geleneği gibi, kahvenin de türk toplumunda bir zamanı vardır. Genellikle sabah ve öğlen öğünleri arasında içilir. Türkçe günün ilk öğünü anlamına gelen “kahvaltı” sözcüğü kahve içimi öncesi yenen şeyler

Kahve falı ile geleceği anlatmak için kullanılan tek kahve türüdür

Kahvehane adlı işletmelerin doğmasına yol açmıştır.

Dini Bayramların ve geleneksel “kız isteme” merasimlerinin bir süjesi olmuştur.

Günde iki fincan kahvenin kolon kanseri riskini, kalın bağırsak kanseri riskini yüzde 25, safra kesesinde taş riskini yüze 45 azalttığını gösteriyor.

Kahvenin içerdiği kafein maddesi, sinir sistemini uyarıp zihinsel aktiviteyi güçlendirir. Uyuşukluğu giderip enerji verir ve uyanık kalmayı sağlar.

Yapılan araştırmalar günde 6 fincan kahve içen 55 yaşındaki bir kişinin düşünme potansiyelinin içmeyenlere oranla 6 kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Ayrıca kahve içenlerde içmeyenlere nazaran daha az diş çürüğünün olması, bir başka dikkat çekici araştırma sonucu.

Kahve içtikten sonra organizmada ani değişiklikler oluyor. Tüm vücut ani bir enerji akımı ile doluyor. Bu enerji çocuklarda 3, yetişkinlerde ise 5 – 7 saat sonra azalmaya başlıyor. Tüm bu olumlu yönlerine rağmen kahveyi çok fazla tüketmemekte fayda var.

Çünkü aşırı kahve tüketimi sürekli bir uykusuzluğa ve mide rahatsızlıklarına neden oluyor. Ayrıca aşırı tüketim yüksek tansiyona da sebep olabilir

Kahvenin selülit yapmak bir yana, vücuda daha fazla hareket kazandırarak, metabolizmanın yağ yakmasına katkı sağladığı saptanmıştır.

Kahvenin ayrıca depresyon ve alkolizm tedavisine iyi geldiği biliniyor.

Kahve yemek üzerine içildiğinde, sindirimi kolaylaştırır. Bu yönüyle şekerli içmemek kaydıyla kilo almayı ve mide ekşimelerini önler. Asıl yararı hayali genişletir, hafızaya güç verir, hareket sağlar ve gevşekliği giderir.

Kahve yemek üzerine içildiğinde, sindirimi kolaylaştırır. Bu yönüyle şekerli içmemek kaydıyla kilo almayı ve mide ekşimelerini önler. Asıl yararı hayali genişletir, hafızaya güç verir, hareket sağlar ve gevşekliği giderir.

Kahvenin düşünceye açıklık getirdiği bir gerçektir. Şairler şiirlerini yazarlarken, yazarlar makalelerini hazırlarken, ressamlar tablolarını yaparlarken, kahve fincanları en yakın ve sempatik destekçileri olmuştur.

Ünlü şair Eşref’in, hicviye yazmadan önce, iki çay dolusu kahve içtiği söylenir. Türk kahvesinin ayrıcalığını belirleyen noktaları özetlersek diyebiliriz ki; Türk kahvesinin (dozunda içildiği takdirde) sağlığı tehdit edecek zararlı yanı yoktur.

Teskin edici ve dinlendirici özelliği vardır. Bir fincan kahvedeki 50 mg. kafein hemen vücuttan atılır. Bu bakımdan Türk kahvesi fincanı ideal ölçülere sahiptir. Bir fincandan fazla içildiğinde zihin açıcı, uyarıcı, enerji verici özelliği ön plana çıkar. Yerinde ve zamanında içildiği zaman olağanüstü bir keyif verici olarak ün yapmıştır.

Kararında içilen, yani günde 2 fincan Türk kahvesi sağlığa faydalıdır

Kuru kahveci Mehmet Efendi’den öneriler:
Daima temiz içme suyu kullanın. Musluk suları içerdikleri klor gibi kimyasallar nedeniyle kahve tadını olumsuz yönde etkiler.

Daima yüksek kaliteli, taze kavrulmuş ve taze olarak öğütülüp paketlenmiş Kurukahveci Mehmet Efendi Mahdumları Kahvesini tercih edin.

Kahvenizi daima ağzı kapalı olarak muhafaza edin.

Eğer kahveniz için ambalajı dışında bir saklama kabı kullanıyor iseniz;

Saklama kabını daima temiz tutun

Kap içindeki kahve bitmeden yeni kahve ilave etmeyin

Kap içine rutubetli kaşık sokmayın

Kahve hazırlama (pişirme) kaplarınızı daima temiz tutun.

Temizlik aşamasında sabun ve deterjan benzeri temizlik maddelerini kullanmayın. Eğer bu maddelerin kullanımı gerekli ise temizlik işlemi sonrasında bol su ile durulayarak kap içinde herhangi bir temizlik maddesinin kalmamasına özen gösterin. Kapların içinde kalabilecek kalıntılar kahvenin kokusunu ve lezzetini olumsuz yönde etkileyecektir.

Fincanların yıkanmasında ise mümkün olduğunca kokusuz sabun kullanımına ve bol su ile durulamaya özen gösterin.

Kahve hazırlarken bir makine kullanıyorsanız, temizlik için kullanım kılavuzunda belirtilen noktaları uygulamaya özen gösterin.

Kahveyi ihtiyacınız olduğu zamanda ve ihtiyacınız olduğu kadar hazırlayın. Hazırlandıktan sonra kahvenin uzun süre bekletilmesi hem soğumasına hem de bir süre sonra aromasını kaybetmesine yol açacaktır.



Benzer Konular

27 Şubat 2009 / ThinkerBeLL Türkiye Cumhuriyeti
20 Şubat 2008 / Misafir Türkiye Cumhuriyeti
18 Ağustos 2009 / Misafir Türkiye Cumhuriyeti
14 Aralık 2007 / Misafir Eğitim Bilimleri
12 Mart 2009 / Misafir Taslak Konular