Arama

Safranbolu - Karabük

Güncelleme: 15 Aralık 2016 Gösterim: 5.682 Cevap: 3
HANDSOME - avatarı
HANDSOME
VIP ☪ ɴє мυтŁυ тürĸüм đἶყєɴє
29 Ocak 2012       Mesaj #1
HANDSOME - avatarı
VIP ☪ ɴє мυтŁυ тürĸüм đἶყєɴє

Safranbolu


Karadeniz Bölgesi’nin Batı Karadeniz Bölümü’nde, Zonguldak iline bağlı ilçe ve ilçe merkezi kent.
Sponsorlu Bağlantılar

Yüzölçümü 1.013 km2 olan Safranbolu ilçesi kuzeyde Bartın ili, doğuda Eflâni ilçesi, güneydoğuda Kastamonu ve Çankırı illeri, güneyde Karabük, batıda da Yenice ilçesiyle çevrilidir. İlçe topraklan akarsu vadileriyle parçalanmış olan dağlık bir alanda yer alır. İlçe sınırlan içindeki dağların yüksekliği 2.000 m’yi aşmaz. Büyük bölümü tahrip edilmiş olmasına karşın ormanlar 1987’de ilçe yüzölçümünün yüzde 35’ini kaplamaktaydı. İlçe topraklanndan kaynaklanan sular Karadeniz’e doğru akar. İlçe topraklarından doğu-batı doğrultusunda geçen Araç Çayı, Karabük kentinde Filyos Çayına katılır, ilçenin kuzey kesimindeki Ovacuma yöresinin sularını da Bartın Çayının başlangıç kolları toplar.
Ad:  Safranbolu1.JPG
Gösterim: 1220
Boyut:  100.8 KB
Yansından çoğu Safranbolu kentinde yaşayan ilçe halkı, genelde geçimini Karabük Demir Çelik İşletmeleri’nde (KDÇİ) ve Karabük kentindeki başka işlerde çalışarak ve tanmsal etkinlikler yürüterek sağlar. Yakındaki Karabük’ün gelişen ekonomik olanaklannın etkisiyle ilçedeki ticari etkinlikler ve tanmsal üretim gerilemiştir. İlçe yüzölçümünün yüzde 15’i ekili ve dikili alanlardan oluşur (1987). Yetiştirilen başlıca bitkisel ürünler buğday, arpa, elma ve üzümdür. Çavuş ve yapıncak üzümleri başlıca üzüm türleridir. Eskiden daha geniş alanlar kaplayan bağlar zamanla daralmıştır. İlçe merkeziyle yöreye adını veren ve geçmişte çok miktarda yetiştirilen safran üretimi önemini yitirmiştir. Sığır beslenen ilçede aynca manda, koyun ve Ankara keçisi de yetiştirilir. İlçede orman ürünlerini değerlendiren işyerleri vardır.

Yöreye ilk olarak İÖ 14. yüzyılda Bitkilerin yerleştiği sanılmaktadır. İÖ 7. yüzyılda Kimmerlerin saldırısına uğrayan yöre, daha sonra Lidya ve Pers yönetimine girdi. İÖ 4. yüzyılda kurulan Bitinya Krallığı’nın sınırlan içinde yer alan Safranbolu yöresi, Roma ve Bizans egemenliklerinden sonra 1084’te Anadolu Selçuklulannın eline geçti. Daha sonra Candaroğullarma bağlanan yöre, 1392’de I. Bayezid (Yıldırım) tarafından alındı. Ankara Savaşı’nı (1402) kazanan Timur’un gene Candaroğullanna verdiği bu topraklar, 1460’ta Osmanlı Devleti’ne katıldı. 1858’de Osmanlı ülkesinden İngiltere’ye ihraç edilen on tona yakın safranın önemli bölümü Safranbolu yöresinde yetiştiriliyordu. 19. yüzyıl sonlarında Kastamonu vilayetinin Merkez sancağına bağlı bir kaza olarak yönetilen yörenin bu yönetsel konumu Cumhuriyet’in ilk yıllarında da sürdü. Daha sonra 1927’de Zonguldak iline bağlandı.

Adının kökenine ilişkin yeterli bilgiye rastlanmayan Safranbolu kenti, ilçenin batı kesiminde yer alır. Kent ile çevresinde, Bartın Çayına katılan küçük akarsuların kalkerli arazide oluşturduğu kanyon biçimli derin vadilere rastlanır. 20. yüzyıl başlarında halkının bir bölümü Rumlar ve Ermeni- lerden oluşan kent, çok eski bir yerleşim yeridir. Ticaret ve küçük üretimle uğraşan Rum ve Ermenilerin kentten ayrılmasının ardından, Safranbolu canlılığını yitirdi. Bil sanayi merkezi olan Karabük’e yönelen göç hareketi, özellikle 1970’lerde Safranbolu kentinin de canlanmasına yol açtı. Karabük’te yeterli konut olmaması nedeniyle Safranbolu’ya gelen birçok kişi buradaki terk edilmiş eski evlere yerleşti. Eski kent ile Bağlar ve Kıranköy bölümlerinden oluşan kent, güneydeki Kıranköy yönünde gelişti. Kent halkının yarısından çoğu çalışmak için her gün 10 km kadar uzaktaki Karabük’e gider. Karabük’ü Bartın ve Kastamonu’ya bağlayan yollar kentin güneyinde kesişir. Safranbolu kenti, il merkezi Zonguldak’a yaklaşık 125 km uzaklıktadır. Safranbolu Devlet Hastanesi, kent ile çevresine sağlık hizmeti verir.

İlçedeki başlıca tarihsel yapılar Gazi Süleyman Paşa Camisi olarak da bilinen Eskicami, Taş Minare Camisi, Köprülü Camisi, Hidayetullah Camisi (1718-19), Dağdelen Camisi (1767-68), Kazdağlı Camisi, İzzet Mehmed Paşa Camisi (1796), Kaçak (Lütfi- ye) Camisi (1878-79), Zülmiye Camisi (1883-84); Gazi Süleyman Medresesi; Kale- altı ve Ali Baba tekkeleri; Cinci ve Tuzcu hanlan; Eskihamam, Yenihamam; Taşköprü, Tokatlıköprü, İnceköprü ile Hacı Emin Efendi, Şeyh Mustafa, Ali Baba ve Haşan Baba türbeleridir. İlçe sınırlan içindeki bazı köylerde kaya mezarlarına rastlanır.

Eski kent merkeziyle (Şehir) Bağlar ve Kıranköy semtindeki çoğu 19. yüzyıldan kalma 2-3 katlı hımış evler yöreye özgü mimarileriyle ilgi çeker. Bu evlerin yoğun olduğu kesimler sit alanı ilan edilerek korumaya alınmıştır. Safranbolu Belediyesi Cumhuriyetken önce kurulmuştur. Nüfus (1990) ilçe, 42.815; kent, 24.351.

Kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Baturalp; 15 Aralık 2016 23:20
Adam Olmak; Cinsiyet Meselesi DeğiL.! Şahsiyet Meselesidir!..
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
27 Temmuz 2012       Mesaj #2
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye

Karabük


MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar

Ad:  Safranbolu.JPG
Gösterim: 508
Boyut:  9.4 KB
Karabük iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kasaba. Kastamonu-Bolu şosesi üzerinde, Bartın şosesi kavşağında ve Karabük'ün 10 km. doğusundadır. Eski bir kent olan Safranbolu, bazı el sanatları, hâlâ muhafaza edilebilen eski evleri ve bunların kendine özgü mimarî güzellikleriyle son yıllarda dikkati çekmektedir. Öte yandan, Karabük sanayi merkezinin bazı ikamet semtleri Safranbolu'ya kadar uzanmaktadır. Yüzölçümü 1.013 km2, ilçe nüfusu 45.970, merkez nüfusu 32.150 (1997).

Karabük adını, üzerinde yaşadığı coğrafi ortamdan almıştır. “Kara” ve “Bük” sözcükleri, kara çalılık yer anlamında, Karabük adının oluşumuna kaynaklık yapmıştır. Bu topluluklarda yaşayan Türkmen toplulukları, Karabük cemaatı adını bu biçimde almışlardır. Türkiye'de 14 yer ve mevki adının bugün Karabük şeklinde geçmesi, cemaatlerin bu topraklardan diğer yerlere göç ettiği görüşünü kuvvetlendirmektedir.

Tarih Öncesi Dönemde Karabük ve Çevresi


Karabük ve çevresinde, yörenin yazısız kültür dönemini aydınlatacak çok sayıda höyük ve tümülüs olmasına karşın, bilimsel anlamda herhangi bir arkeolojik kazıya konu olmaması bu konudaki açıklamalarda bir bilgi boşluğu yaratmaktadır. Ancak, Ovacık ve Eskipazar ilçelerinde yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarına bakılacak olursa, Karabük ve çevresinin en eski yerleşmesi Eskipazar İlçesindeki “Yazıboy” köyüdür. Burada bulunan bir höyügün, ilk Tunç Devri (M.Ö. 2500) olarak yerleşmeye konu olması, İl sınırları içinde Eskipazar'ın önemini artırmaktadır.

İlkçağ'da Karabük ve Çevresi


İlkçağ'da Karabük, Hititlerden başlamak üzere Frig, Helenistik Krallıklar ve Roma döneminde geniş çaplı olarak yerleşmeye konu olmuştur. Karabük'ün, Hititler döneminde yerleşmeye konu olan İlçesi; Eflani'dir. Hitit metinlerinde kentin en eski adının Haluna (Yün) olarak geçtiği bilinmektedir. Ovacık'ın Kışlaköy'ü, Frigler döneminde yerleşmeye konu olmuştur. Burada bulunan Hesem Değirmeni'nin kapısındaki yapıtaşının Frigler dönemine ait olduğu sanılmaktadır. Helenistik Krallıklar döneminde özellikle Eflani, yerleşmeye konu olmuştur. Helenistik Krallıklardan Bitinler, Roma'nin Batı Karadeniz Bölgesini (Paflagonya) ele geçirmesini önlemek için Eflani'de üs oluşturulmuş ve bölgenin savunmasını buradan gerçekleştirmişlerdir (M.Ö. 70). Eflani'nin tarihte bilinen ikinci adı Bitinya Kralı Nikomedes'in oğlu Phylomenes'ten dolayı, “Phylomenes Yurdu” olarak bilinmektedir. İlkçağın son Devleti olan Roma, M.Ö. 1, yüzyılda Anadolu'ya girince önem verdiği yerlerden birisi de Batı Karadeniz Bölgesi olmuş, bölgenin ormanları ve madenlerini emperyalist bir politika izleyerek kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı bilmiştir. Roma'nın bu amaçlarla Karabük İli sınırları içinde kurduğu en önemli kentler Eskipazar sınırları arasında yer almaktadır. Bunlar, Hadrianapolis ve Kimistene adı ile anılan yerleşme alanlarıdır. Bunun yanısıra Karabük'te Bürnük Köyü, Üçbaş Köyü, Bulak Köyü; Ovacık'ta Pürçükören Köyü, Roma Dönemi kalıntıları ile adeta tarihi tanıklık yapmaktadırlar.

Malazgirt Savaşı Öncesi Türk Yerleşmesi


Türkler, 1071 Malazgirt Savaşı öncesinde de Anadolu'ya değişik amaçları gözeterek gelmişler ve yerleşmişlerdir. Özellikle, Kuzey Türklüğü olarak tarihte bilinen bu Türk kitleleri içinde Oğuzlar olduğu gibi Kipçak, Peçenek gibi diğer Türk kavimleri yer almaktadır. Daha sonra çeşitli nedenlerle Bizans'ın emrine giren bu Türk kavimleri, bu devletin izlediği iskan siyaseti, Anadolu'nun çeşitli kısımlarına yerleştirilmişlerdir. Yer adlarından (Toponimi) yola çıkarak yapılan yorumlamalar sonucunda Eskipazar'da Tamışlar Köyü'ne adını veren Tamış, Bizans'ın emrinde bir Oğuz Beyi olup, saptamalara göre, Malazgirt Savaşı'nda Selçuklu ordusuna karşı savaşırken, giysilerde kullanılan renk ve dil benzerliklerinden dolayı kısa zamanda saf değiştirmiş, Selçukluların tarafına geçmiştir. Malazgirt Savaşi öncesinde yöremizde görünen ve yerleşen ikinci Türk kavimi Kıpçaklar oldu. Kıpçaklar kitleler halinde Safranbolu ile Eflani arasındaki topraklara yerleşmişlerdir. Fatih Sultan Mehmet, XV. Yüzyılın ikinci yarısında Amasra'yı fethedince, kentte bulunan Cenevizlileri İstanbul'a gönderirken, Eflani'de yaşayan Kıpçakları da Amasra kentine sürmüştür. Bugün Amasra'da özellikle ağaç işlemeciliğinde çok ünlü olan bu insanlar, Kıpçak Türklerinin torunlarıdır. Kıpçak lehçesi ile ilgili araştırma yapacaklar için Eflani-Bartın arası ve Amasra bu açıdan önemli araştırma malzemesi sunmaktadır.

Karabük'ün İl Oluşu


Karabük 1937 yılında Safranbolu'ya bağlı Öğbeli Köyü'nün bir mahallesi iken 1935 yılında açılan Ankara-Zonguldak demiryolu ile önemini arttırmıştır. 3 Nisan 1937 yılında Atatürk'ün yönlendirmesi ile İsmet Inönü tarafından Karabük Demir Çelik Fabrikası'nın temelleri atılır.

Nüfus yoğunluğunun artmaya başladığı Karabük'te 25 Haziran 1939'da belediye teşkilatı kurulmuştur. 1941 yılında Safranbolu ilçesine bağlı bucak olan Karabük 3 Mart 1953 tarihinde 6068 sayılı kanunla Zonguldak İline bağlı bir ilçe haline gelmiştir.

Karabük, 6 Haziran 1995 gün ve 22305 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 550 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Çankırı'dan; Ovacık ve Eskipazar ilçeleri ile Zonguldak'tan; Eflani, Safranbolu ve Yenice ilçelerinin birleştirilmesiyle Türkiye'nin 78. ili olmuştur.

Karabük Belediyesi

Son düzenleyen Baturalp; 15 Aralık 2016 05:46 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Sen sadece aynasin...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ağustos 2015       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Safranbolu

, Karabük ilinin en büyük ve gelişmiş ilçesidir. Klasik Osmanlı kent mimarisini yansıtan tarihi evleri ile ünlü olan şehir bu özelliği sayesinde 17 Aralık 1994 tarihinden beri Dünya Miras Listesi'nde yer almakta ve turistik ilgi çekmektedir. İsmini, bölgede yetişen ve nadir bir bitki olan safrandan alır.

Safranbolu coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca idari ve ticari bir merkez olmuştur. 2000 nüfus sayımına göre nüfusu 47.257'dir.

Tarihte Paflagonya olarak adlandırılan bölgede bulunur ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Türkler tarafından kesin olarak alınışı 1196 yılındadır. Osmanlı zamanında 17. yüzyılda İstanbul-Sinop yolu üzerinde olması nedeniyle tarihteki en önemli dönemini yaşamıştır.

2002'de kurulan Zonguldak Karaelmas Üniversitesi'ne bağlı Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi ve Meslek Yüksek Okulu bulunmaktadır.

Şehir eski çağlarda Homeros'un İlyada destanında geçen Paflagonya (Paphlagonia) bölgesinde yer almaktadır ve bilinen tarihi M.Ö. 3000 yıllarına kadar gider. M.Ö. 3000 ve 4000 tarihli tümülüsler, Safranbolu'nun insan yerleşimi açısından uzun bir tarihi olduğunu göstermektedir.Faroqhi ve Deguilhem, 309 Şehir Flaviopolis, Theodoropolis, Hadrianopolis, Germia ve Dadibra (Dadybra) gibi antik kasabalarla yorumlanmıştır. Bölgedeki bilinen ilk medeniyetler Hititlerin komşuları olan Gaspalar ve Zalpalardır. Bölgede sırası ile Hititler, Frigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar ( Pondlar), Romalılar (Bizans), Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır.

Şehir Selçuklular tarafından geçici olarak fethedildiğinde adı Dadibra idi. Safranbolu, Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan'ın oğlu Muhiddin Mesut Şah tarafından 1196 tarihinde Türklerin eline geçmiştir. Muhiddin Mesut Şah Yunanlı-Bizanslı nüfusa savaşmadan teslim olmaları durumunda hayatlarını koruyacağına söz vermiştir fakat kayıtlara göre şehir savaşla ele geçirilmiştir ancak Hristiyanlara ne olduğu hakkında bir bilgi yoktur. 1213- 1280 tarihleri arasında Çobanoğulları, 1326- 1354 tarihleri arasında Candaroğlulları ve 1423 yılından sonra Osmanlı Devleti'nin elinde bulunmuştur. Şu anki Kıranköy bölgesinde yaşayan Yunanlı topluluk bulunmaktaydı, burası daha sonra merkez Yunan mahallesi olmuştur ve 1923'deki nüfus değişimi bu bölgede gerçekleşmiştir.

Selçukluların idaresinde şehrin adı Zalifre olmuştur ve Sinop - Kastamonu - Safranbolu - Gerede - Söğüt uç bölgesi durumuna gelmiştir.Faroqhi ve Deguilhem, 310 Sonraki yıllarda şehir Türkmenler ve Bizanslılar arasında birkaç defa el değiştirmiştir. 1213 ile 1280 yılları arasında kasabayı, Anadolu Selçuklu Devleti'nin uç beyliği durumundaki Kastamonu ve Sinop bölgesine yerleşmiş olan Çobanoğulları Beyliği yönetmiştir. Daha sonra Çabanoğuları Moğul İlhanlılar'a vergi vermeye başlamıştır.

1326'da Candaroğulu Süleyman Paşa şehri ele geçirmiştir. 1332'de Kastamonu'ya gitmekte olan İbn Battuta ve Kastamonu paşasının oğlu vali Ali Bey ile görüşmüştür. İbn Battuta'ya göre geldiğinde, Hanafi ögretisini öğretmekte olan bir medrese bulunmaktaydı. Candaroğulları dönemiyle bölgede İslami mimari hareketlenmiştir, bu dönemde Gazi Süleyman Paşa Camii kullanılmaktaydı ayrıca eski bir Bizans kilisesi, iki hamam ve çeşitli çeşmeler bulunmaktaydı. Diğer benzer bir islami yapılanma ancak 17. yüzyılda olacaktır.

Osmanlı Devleti zamanında özellikle 17. yüzyılda İstanbul- Sinop kervan yolu üzerinde konaklama merkezi olmasıyla kültürel ve ekonomik olarak en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Aynı devirde Osmanlı sarayı ve devlet adamları şehre önemli eserler katmıştır.

18. yüzyıldan başlayarak, III. Selim ve II. Mahmud dönemlerinde de devam eden ve 1850'den sonra artan İstanbul'a olan belgelenmiş göç ile Safranbolulular sarayda etkili olmaya başlamışlardır.Faroqhi ve Deguilhem, 312 Göçmenlerin çoğunluğu fırıncılık veya denizcilik yapmaktaydılar. Xavier de Planhol'a göre 1860'dan başlayarak Safranbolulular İstanbul'da fırıncılık konusunda tekel kurmuşlardı ve fırınlarda çalışan yaklaşık her beş kişiden üçü Safranbolu bölgesinden gelmekteydi. Büyük ihtimalle mevki sahibi ve tanınmış kişiler Safranbolu'dan akrabalarını, arkadaşlarını veya müşterilerini İstanbul'a getirmekteydiler. Planhol'a göre Safranbolu'dan İstanbul'a gelen Yunanlıların büyük çoğunluğu denizcilik yapmaktaydılar.

1939'da çalışmaya başlayan Karabük Demir Çelik Fabrikası ile Karabük ilgi merkezi durumuna gelmiştir ve Safranbolu 1950'lerde Anadolu'da gerçekleşen modern şehirleşmeden fazla etkilenmemiştir. Bu nedenle mimari gelenekleri, özellikle yarı ahşap, üç odalı Pontian Yunan stilinde depreme dayanıklı evleri korunmuştur. UNESCO tarafından 17 Aralık 1994 tarihinde Dünya Miras Listesi'ne alınarak "Dünya Kenti" unvanını almıştır. Dünya Miras Şehirleri Organizasyonu'nun (OWHC) aktif üyesi olan Safranbolu'da 2000 yılında OWHC yönetim kurulu toplantısı düzenlenmiştir.

Batı Karadeniz Bölgesi'nde yer alan Safranbolu, il merkezinden 8 km ve denizden 65 km içerdedir. İlçe, Karabük ( merkez, Ovacık ve Eflani), Bartın ( Ulus) ve Kastamonu ( Araç) illeri ile çevrilidir.

Büyük bölümü ormanlık olan ve yüzölçümü 1.013 km2 olan şehir coğrafi açıdan engebeli bir bölgededir. Şehrin en alçak noktasının rakımı 300 metre iken en yüksek noktası 1.750 metredir, şehir merkezinde ise en alçak nokta 400 metre ve en yüksek nokta 600 metre civarındadır.

İlçeden geçen önemli akarsulardan Araç Çayı, Soğanlı Çayı ve Ovacuma Deresi'nin yanında su miktarı az olan ve büyük kanyonlar oluşturan çok sayıda küçük derecik bulunmaktadır. Derin ve uzun kanyonların yanında, büyük mağaralar ve dağ yamaçlarında bulunan mağara ağızlarından çıkan büyük çaplı sular bulunmaktadır. Tokatlı (Gümüş), Akçasu ve Bulak dereleri üç ayrı kanyon oluşturarak şehirden geçip Araç Çayı'na karışırlar. Araç Çayı ise Soğanlı Çayı ile birleşir ve Filyos Çayı'ndan Karadeniz'e ulaşır.

Karadeniz ve İç Anadolu iklimleri arasında bulunan Safranbolu'da yazlar sıcak, kışlar soğuk, baharlar ılık ve serin geçer. İlkbahar ve sonbahar oldukça uzundur. Özellikle son yıllarda yaz ayları kurak geçmeye başlamıştır, yağışlar ilkbahar, sonbahar ve kış aylarında olur. Yıllık yağış miktarı ortalama 500 mm., nem oranı ise % 60 civarındadır. Yılda ortalama 35 gün kar yağışı olur.

Şehrin Çarşı ve Bağlar kısımları farklı yüksekliklerdedir ve çevrelerinde ormanlar bulunur, bu nedenle bölgeler arası ısı farklılıkları vardır. Çarşı kısmı vadilerin yan yamaçlarında bulunur, daha ılık ve rüzgârsız olan bölge kışlık olarak kullanılır ve daha az kar yağışı olur. Yüksek kesimlerde bulunan Bağlar kısmı ise, rüzgârlara açık, yaz aylarında serin, kış aylarında karlıdır, bu nedenle yazlık olarak kullanılır.

19. yüzyılın sonlarına doğru şehrin nüfusu yaklaşık 7.500'dü. 1923'de Yunan Ortodoks nüfusun 1923 mübadelesi ile Yunanistan'a göç ettirilmesi ile nüfus 5.000'e düşmüştür ve 1940'lara kadar bu şekilde kalmıştır. 1937'de Karabük Demir Çelik Fabrikası'nın açılması ile birçok zanaatkar ve çiftçi fabrikada çalışmak için Safranbolu'yu terketmiştir, Karabük'ün nüfusu 100.000'e çıkmıştır ve bununla birlikte dış göçe rağmen Safranbolu'nun nüfusu 1940'lardan sonra yaklaşık 20.000'e çıkmıştır.

Tepede yapılmış olan eski hükümet binası ve saat kulesi 19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin idari yapılanmasındaki reformlar sonucunda Safranbolu Safranbolu kazasının merkezi olmuştur ve Kastamonu iline bağlanmıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru eski zamanlarda kale olan tepeye modern bir hükümet binası yapılmıştır.

Osmanlı zamanında önemli bir kısmı idari olarak Kastamonu'ya bağlı olan Safranbolu Cumhuriyet döneminde Zonguldak'a bağlanmıştır. Daha sonra 1937 yılına kadar Safranbolu'ya bağlı Öğbeli Köyü'nün bir mahallesi olan, Karabük'ün 6 Haziran 1995'de il olması ile Karabük'ün bir ilçesi durumuna gelmiştir.

Safranbolu kaymakamı İzzettin Küçüktür. İlçenin Safranbolu ve Ovacuma olmak üzere iki belediyesi bulunur. 2004 yılı seçimlerinde Safranbolu belediye başkanlığını AKP'den Nihat Cebeci %46.27, ve Ovacuma belediye başkanlığını Abdullah Deniz DSP'den 42.70 oyla almıştır.

İlçe yerleşim açısından üç önemli bölüme ayrılmıştır. Eski şehir olarak adlandırılan kısım, birçoğu koruma altında olan ve bazıları müze olarak kullanılan yarı ahşap üç katlı evlerin olduğu kısımdır.Faroqhi ve Deguilhem, 313 Resmi adı Misakı Milli olan ve halk tarafından Granköy olarak adlandırılan Kıranköy ise, 1923 mübadelesinden önce Yunan Ortodoks halkın yaşadığı bölgedir. Bağlar bölgesi ise varlıklı ailelerin yaz aylarını üzüm bağlarında ve meyve bahçelerinde geçirdiği bölgedir. 1923'e kadar bağlarda Yunan ve Türk aileler yakın olarak yaşamaktaydılar, 1923'den sonra eski Safranbolu'da yaşayanlar nüfus devamlı olarak bağlarda yaşamaya başlamıştır.

Osmanlı devrinde ipek yolu üzerinde olması ve üretilen malların İstanbul'da satılması Safranbolu'nun ticarette uzun yıllar etkili olmasına yardımcı olmuştur. Ticaretin yoğun olduğu bu dönemlerde Cinci Hanı ve Hamamı etkin olarak kullanılmaktaydı. Bu devirlerde üreticiler ve esnaflar lonca sistemi ile örgütlenmişlerdi.

Çok kültürlü, çok etnik ve çok dinli bir bölge olan Safranbolu eski zamanlarda önemli yollardan uzak olması nedeniyle Anadolu deri endüstrisinin önemli merkezlerinden biri değildi, fakat bölgesinde dericilik açısından önemli bir yere sahipti.Faroqhi ve Deguilhem, 308 Dericilik tarım ve kerestecilikten sonra üçüncü sırada gelmekteydi.

Safranbolu 1940'larda Karabük Demir Çelik Fabrikası'nın kurulması ile ekonomideki eski gücünü kaybetmeye başlamıştır, işgücünun fabrikaya yönelmesi ile dericilik gibi üretim sektörleri ve üzümcülük, safran üretimi gibi tarımsal ve hayvansal üretim de etkilenmiştir. 1970'lerden sonra şehrin ekonomisi turizm ile tekrar canlanmaya başlamıştır.

Tarımsal açıdan ormancılık ve tahıl ekimi başta gelir. Hayvancılık ise temel olarak büyük baş hayvancılık konusunda yapılmaktadır.

19. yüzyılın sonunda 28 cami, 2 Yunan Ortodoks kilisesi, 13 tekke (Nakşibendiye ve Halvetiye), 2 kütüphane, 2937 öğrencinin eğitim gördüğü 191 okul, 12 medrese, 8 Yunan okulu, 1 telgraf istasyonu, 24 han, 11 hamam, 940 dükkan ve fakirler ve daha çok eski askerler ve akrabaları olan sifilitik hastalar için 1 hastane bulunmaktaydı.

Yaklaşık 3000 yıllık tarihi geçmişinde pek çok uygarlığın yaşadığı şehirde önemli kültürel zenginlikler vardır. Özellikle Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve konaklar ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.

UNESCO'nun 17 Aralık 1994'de Dünya Miras Listesi'ne aldığı Safranbolu, Türkiye'de bulunan yaklaşık 50.000 korunması gerekli kültür ve tabiat varlığının 1.125'ini barındırır. Bu nedenle, müze kent durumundadır.

Yüksek Anıtlar Kurulunun 1975 yılında şehri kentsel sit alanı ilan etmesi akademik çevrelerin ilgisini çekmiş ve bu ilgi zamanla Türkiye dışına da taşmıştır. Turistlerin ilgisi ile 90'ların başından itibaren küçük ve orta ölçekli turistik tesislerin oluşumu başlamıştır ve bu sayede terk edilen konaklar otel ve lokanta gibi yapılara dönüşmüş, anıtsal eserler restore edilmeye başlanmış ve unutulmakta olan el sanatları tekrar canlanmıştır.

Dünya Kültür Mirasına dahil olup sit alanı ilan edilen eski şehir merkezinde 1.008 adet tarihi eser tescil edilmiştir. Bunlar; 1 özel müze, 25 cami, 5 türbe, 8 tarihi çeşme, 5 hamam, 3 han, 1 tarihi saat kulesi, 1 güneş saati ve yüzlerce ev ve konaktır. Bunların dışında höyükler, tarihi köprüler ve kaya mezarları da bulunmaktadır.
Son düzenleyen Baturalp; 15 Aralık 2016 23:29 Sebep: sayfa düzenlendi
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
15 Aralık 2016       Mesaj #4
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Safranbolu - Karabük
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

14 Haziran 2010 / Misafir Mimarlık
8 Kasım 2015 / Misafir Cevaplanmış
15 Aralık 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
24 Temmuz 2012 / kompetankedi Türkiye Coğrafyası
11 Eylül 2008 / Bia Eğitim Bilimleri