ŞAL a. (fars. şal).
1. Genellikle Hintliler' in İranlIlar ın türban, kemer olarak kullandıkları ya da omuzlarını örttükleri uzun kumaş parçası.
2. Omuzları örtmeye yarayan tek ya da çift katlı, kumaştan ya da örgüden üçgen biçimindeki atkı.
—Dökme. Tiftik yünüyle dokunan ince bir tür kumaş. (Bk. ansikl. böl.)
—El sant. Omuz ya da boyun atkısı olarak yapılmış yazma. |j Üzerine şal deseni basılmış yazma.
—Folk. Şal bağlamak, gelinin beline gayret kuşağı sarmak. (Bu sırada "babanın evinden diri çıktın, kocanın evinden ölü çıkasın" sözleriyle evliliğin sürekli olması, ölene değin sürmesi dillenir.)
—Giy. Çekin şalı, bazı yörelerde, özellikle türkmen giyiminde alna bağlanan şal; şaldan yapılmış alın çatkısı.
—Süslem. sant. Şal örneği, boyalar üzerinde bir iğne ya da at kuyruğu kılı ile yapılan düzensiz ve dairemsi hareketlerle elde edilen ebrulara verilen ad.
♦ sıf. Giy. Şal yaka, önde, yaka açıklığından başlayarak yükselen ve uçları ensenin ortasında birleşen, yuvarlak biçimli, iki parçadan oluşan yaka.
—ANSİKL. Hindistan'ın kuzey kesiminde, çok eski zamanlardan beri, keçi kılından dokunmuş kaşmir şallar, XVIII. yy.'ın ikinci yarısında Avrupa’da tanındı. Gerçek şalların yerini, yavaş yavaş, dokuma ya da baskı taklit şallar aldı.
—Dökme. Şal, genellikle Keşmir keçisinin yünüyle dokunur, ipek karıştırılarak dokunanları da vardır. Daha çok çubuklu olur, çubukların arasında çiçek, özellikle de badem motifi bulunur. En değerli şallar Hindistan ve İran'da üretilenlerdir. Bunlar dokunduğu yere göre hint şalı, acem şalı. Lahor şalı, şalı Kaşan vb. adlar alır. Anadolu’da Gürün şalları ünlüdür. Eskiden şal, dört arşın boyunda, iki endaze eninde top olarak yapılırdı. Daha kalınca olan Kirman şalları giysilik ve örtülük olarak kullanılır, serpme çiçekli Trablus şallarından kuşak yapılırdı. Gürün şalları düz olarak dokunur ve elbise yapımında kullanılırdı. En ince ve değerli olanı, Lahor şalıydı. Şal eski önemini yitirmekle birlikte bugün de üretilmekte ve en değerli kumaşlar arasındaki yerini korumaktadır.
—Esk. giy. Şaldan elbise, hırka, boyun ve; omuz atkısı, kuşak, sarık yapılır örtü, bola ça vb. yapımında da kullanılırdı. Gelinlerin beline, sünnet çocuklarının çaprazlamasına omzuna şal bağlamak gelenek tendi. XVIII. yy. sonu ile XIX. yy. başında şal kuşak ve şal sarık kullanmak moda olmuştu Kalyoncular da şal sarık sararlardı. Mahmut II, 1811'de kalyonculardan başkasının şal sarık sarmasını yasaklamıştı. Buna rağmen şal sarık kullanımı sürdü. Trablus şalları, kadın ve erkekler tarafından kuşak olarak kullanılıyordu. Efeler de Trablus kuşak sararlardı.
Kaynak: Büyük Larousse