Arama

Tövbe Nedir?

Güncelleme: 23 Ağustos 2015 Gösterim: 10.673 Cevap: 3
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
15 Mart 2008       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
tövbe
isim Arapça tevbe

Sponsorlu Bağlantılar

İşlediği bir günah veya suçtan pişman olarak bir daha yapmamaya karar verme.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

tövbe etmek

tövbeler olsun! (veya tövbesi!)

tövbesini bozmak

Birleşik Sözler

tövbe ayları

büyük tövbe ayı

küçük tövbe ayı

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
29 Ocak 2010       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Tövbe (tasavvuf)
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Tövbenin tasavvuf anlayışında farklı bir manası ve kullanımı vardır.
Tasavvufta mürşidin huzurunda yapılan tövbeyle bireyin müritliği başlar. Bu tövbenin bireyin kendince yaptığı tövbeden farkı nasuh olmasındadır. Yani kamil bir tövbe niteliğindedir. Bireyin günahlarının kendi yaptığı tövbeyle affolunduğu, mürşidinin de bu tövbeye katılmasıyla da affolunan günahlarının toplamı kadar sevap yazıldığına inanılır.

Büyük tövbe
Büyük tövbe tarikat yenilenmesi olarak da adlandırılır. Yılda en az bir kere mürşide gidilmeli ve tarikat yenilenmelidir...
Günahları birdaha işlememek üzere terk etmektir (b. tövbe = nasuh tövbesi)

Küçük tövbe
Küçük tövbe ise tarikat yenilemeden günahların affı için yapılır.
RealEsra27 - avatarı
RealEsra27
Ziyaretçi
20 Ekim 2013       Mesaj #3
RealEsra27 - avatarı
Ziyaretçi
TÖVBE

Tövbe işlenmiş bir günahtan, suçtan dönüşü, onu bir daha işlememeğe azm etmeği ifâdelendiren bir terimdir. Peygamberler müstesnâ herkes, zaman zaman günaha girebilir. Bu, kötü sözler, din ve ahlâkın izin vermediği hareketler, İslâm cemaatını rahatsız eden veya ailede düzeni bozan, şeriatın izin vermediği davranışlar şeklinde tezahür edebilir. Bunların öteki dünyada cezasını düşünmek bu günahları işleyen mümini gerçekten çok rahatsız eder. İşte Allahu Taâlâ’ya yalvarıp yakarmak, yaptığını tekrar etmeyeceğine söz vermek, onun rızası dışındaki bütün işlerden döndüğünü dil ile ikrar ve kalp ile tasdik etmek tövbeyi simgeler.

Tövbenin vâcip olduğu, günahların işlenmişliği bir zorunluluk teşkil ettiği ilk önce Kur’ân-ı Kerim âyetleriyle sabittir. Kişiyi Allahu Taâlâdan uzaklaştıran yoldan dönmek sadece görev değil, aynı zamanda bir tür erdemliliktir de. Bu da ümitle, nedametle ve irâde ile ancak tamamlanır, sağlanabilir. Kur’ân-ı Mecid’te şu meâl-deki ilâhî buyruklar, tövbeyi bir ödev niteliğine yüceltmiştir: “Ey iman edenler! Hepiniz Allah’a tövbe ediniz. Umulur ki, kurtuluşa erersiniz.” Bir başka âyeti celi-lede de Allahu Taâlânın müjdesi şu meâldedir: “Şüphesiz Allah, tövbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.” Demek olur ki: tövbe hem günahtan dönüştür, hem de Cenab-ı Hallâk-ı Mutlakın sevgisine mazhar olmak için güzel bir vesiledir.

Hz. Peygamber de gerçekten ve canü gönülden tövbe edenler hakkında -hemen bir çok din meclislerinde bazen hep bir arada tövbe edilirken de okunan- şu çok güzel ve çok umut telkin eden hadısleriyle müminleri sevindirmiştir: “Günahlardan tövbe eden kimse, hiç günah işlememiş gibi olur.”

GÜNAHLARDAN HEMEN SONRA TÖVBE

Tövbe, mümkün olduğu kadar, günah işlenir işlenmez yapılmalıdır… Masiyet-ler (günah ve isyanlar) bilindiği gibi, dinî bakımdan helâk (yok olma) sebebidir. Müslüman bunu bilmekle yükümlüdür. Sonra ölümün kime ne zaman ve ne yerde geleceği de bilinmez. Günaha girdikten sonra, ileride tövbe ederim demek makbul bir mazeret teşkil etmez. Çünkü hiç beklenmeyen bir felâket, ani bir hastalık bir trafik kazası gelip çatar da, Allah saklasın, tövbeye fırsat ve imkân olmadan, insan, günahkâr olarak, âhirete intikal edebilir. Şüphesiz her tövbekarın günahsız duruma yükselip cennete gideceğini ne düşünür, ne söyleriz. Orasını Allah bilir. Ancak Cenab-ı Hakk, Gaffarü’ z-zünûb (günahları affedici) ve Settarü ‘I-uyûb (ayıpları örtücü) olduğuna göre, hulûs-i kalp (kalp temizliği) ile yapılan tövbeyi, bu yolda dökülen göz yaşına, duyulan pişmanlığa acıyıp her zaman kabul buyurabilir. Sadece buna güvenip sabah akşam günah işlemek ve Allah’ın affına bel bağlayıp tövbe ile mutlaka kurtulacağına inanmak ta doğru olmaz. En iyisi az günah işleme uğrunda çaba harcamaktır. Bununla beraber elbette Allah’ın rahmetinden ümit kesilemez.

Gönlü temizlemekte: çeşitli isyan ve şehvet duygularından ve onların insanı sürükleyici günahlarından sakınmak zaruretini her an akıldan çıkarmamak bir görev olmakla beraber, şayet yine de vesveseye ve şeytana uyulup günaha girilirse, tövbe ile birlikte iyiliklerde de bulunmak suretiyle yapılan kötülüğün yokolmasına gayret gösterilebilir. Nitekim Resulullâh şöyle demişlerdir: “Kötülüğün ardınca hemen iyiliği yetiştir ki, o kötülüğü yok edesin.”

İnsanın ömrü, hattâ ömrün her günü yerine konulmaz ve yeniden yaşanması imkânsız bir değer ve anlam taşır. Onu iyi harcamak, en az nedamet duyulacak şekilde kullanmak aklın gereğidir. Ama ne yazık ki bu gerçeği bilen çok, fakat uygulayan azdır. Bundan dolayıdır ki, hayatın değerini bilmeyi, onu çok dikkatli kullanmayı tavsiye etmişlerdir. İşte tövbe, bu kullanma esnasında yapılan yersiz işlerin, kusurların, hataların, işlenen suçların bir muhasebesi ve duyulan pişmanlığın, ız-tırabın, hüznün de ifadesidir. Bir nevi gafletten uyanmadır. Bunu da unutmamak lâzımdır. Tövbeyi ömrün sonuna bırakmak asla câiz değildir. Kur’ân-ı Kerim bunu eşsiz bir belâgatle bize duyurmuştur. Cenab-ı Hakk’ın emri şu meâldedir: “Tövbe, ölüm gelip çattığında artık ben şimdi tövbe ettim, deyinceye kadar kötülükleri işleyen için değildir”. Bu demektir ki ölüm kapıyı çaldığında tövbeye girişmenin yararı yoktur. Daha önceden gerekeni yerine getirme ile yükümlüyüz.

MAKBUL TÖVBE

Şartlarını haiz olan tövbenin kabul buyurulacağı ilgili âlimler tarafından, din emirlerine dayanılarak belirtilmiştir. İyi ameller, kalbin yüzüne yapışan kara tozları siler. Şehvetler kalbi karartır ama göz yaşları ve pişmanlık yağmur gibi onu yıkayıp parlatır, temizler. Tövbenin kabul olunacağını Ailahu Taâlâ yukarıdaki âyetlerden başka, daha açık âyetlerle de beyan buyurmuştur. Bunlardan da iki âyetin mealini buraya alacağız: “O günahları affedici, tövbeleri kabul edicidir. Kullarından tövbeyi kabul eden, günahları bağışlayan O’dur.”

Tövbe edenin, tövbeye niyet etmesi de önemlidir. Yani tövbekâr, yapmakta olduğu çeşitli kötülüklerden sakınacağına, üzerine farz olan şeyleri yapacağına söz veriyor demektir. Yalnız tövbe edilirken kul haklarını da düşünmek gereği vardır. Müslüman, tövbeye yöneleceği zaman üzerinde kalmış kul hakkı varsa ödemeye çalışmalı, yahut helâllik almalıdır. Birinin malını yemişse geri vermelidir. İnsan Kıyamette hesaba çekilmeden önce, bu dünyada kendini hesaba çekebilirse, çok daha iyi hareket etmiş olur.

Hz. Peygamberin tövbe hakkında ümit verici şu hadisi önemlidir. “Adem oğullarının hepsi günahkârdır. Günahkârların en hayırlıları ise tövbekarlardır.”
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Ağustos 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
TÖVBE a. (ar. tevbe).
1. işlediği bir günah ya da bir suçtan dolayı büyük pişmanlık duyarak bunu bir daha yapmamaya söz verme. (Bk. ansikl. böl.)
2. Tövbe bozmak, bir şeyi yapmayacağına yemin ettiği halde yapmak. || Tövbe etmek. işlediği bir günahı ya da suçu bir daha yapmayacağına söz vermek; kötü alışkanlıklarından kurtulmuş olmak: Tövbe etmiş bir kumarbaz. || Tövbe tövbe, tövbe estağfurullah, günah sayılacağı düşünülen bir şey söylendiği zaman söylenen söz. || Tövbeler olsun, tövbeler tövbesi, bir davranıştan ya da işten aşırı ölçüde pişman olan bir kimsece, onu bir daha kesinlikle yapmama kararında bulunduğunu belirtmek için söylenir.

—Esk. Tövbe-güzar, tövbe eden. || Tövbe-şiken, tövbesini bozan. || Tövbei mey, içki içmeye tövbe etme. || Tövbe-i nasuh, bir daha bozmamak üzere edilen tövbe. || Tövbei şikeste, bozulmuş tövbe.

—İsi. Tövbe ayları, müslümanlar arasında cemaziyûlevvel (büyük tövbe ayı) ve cemaziyülâhır (küçük tövbe ayı) aylarına verilen ad.

—ANSİKL. Hz. Muhammet, "Eğer sizler günah işlemeseydiniz, Allah, günah işleyip ardından tövbe eden başka insanlar yaratırdı" der. Başka bir hadiste de "Her Ademoğlu hata eder; hata edenlerin en iyisi ise hatasının ardından tövbe edenlerdir” diyerek günahın kaçınılmazlığını, günahtan vazgeçmenin büyük bir erdem olduğunu belirtir. Bu erdemin önemini ve Allah'ın içtenlikle yapılan tövbeleri kabul edeceğini dile getiren çok sayıda ayet ve hadis vardır.
Ancak İslam bilginleri tövbenin kabul edilebilmesi için bazı koşulların bulunduğunu belirterek bu koşulları şöyle sıralarlar:
1. Kötülüğü bırakmak;
2. daha önce işlenilen kötülükten ötürü içtenlikle pişmanlık duymak;
3. yaşamın sonuna kadar bir daha o kötülüğü işlememek.

Bazı din bilginleri bütün günahları bırakmadıkça tövbenin kabul olunmayacağını öne sürmüşlerse de özellikle ehli sünnet bilginleri her kötülüğün tövbesinin ayrı olduğunu, bu nedenle başka kötülükleri sürse bile bir kötülükten dolayı tövbe eden kişinin bu tövbesinin geçerli olduğunu beliftirler. Mutezile ve hariciye mezhepleri içki, zina, faizcilik gibi büyük günahlardan tövbe etmeden ölen kişinin dinden çıkmış olacağını öne sürerlerse de ehli sünnet mezhebi bu görüşe de karşı çıkar, bunların inançla ilgisi bulunmadığını, bu nedenle bu kötülükleri işleyenlerin günahkâr olsalar bile müslüman sayılmaları gerektiğini belirtirler.

Kaynak: Büyük Larousse

Benzer Konular

9 Eylül 2009 / Misafir Soru-Cevap
18 Haziran 2010 / _Yağmur_ Müslümanlık/İslamiyet
14 Temmuz 2013 / Misafir Soru-Cevap
24 Haziran 2015 / Misafir Soru-Cevap
10 Kasım 2009 / _KleopatrA_ Rüya Tabirleri