Arama

Laf Nedir?

Güncelleme: 2 Şubat 2016 Gösterim: 5.096 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Mart 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Laf

Sponsorlu Bağlantılar
isim (l ince okunur) Farsça l¥f
1 .
Söz, lakırtı:
"Ben lafımı bitirmeden o atıldı."- .
2 . Sonuçsuz, yararı olmayan söz:
"Onun söyledikleri laftan ibaret."- .
3 . Konuşma.
4 .
Konu, mevzu, bahis:
"Lafı değiştirdi."- .
5 . ünlem "Öyle şey olamaz, bu sözün hiçbir değeri yok" anlamlarında hafifseme yollu kullanılan bir söz:
"Şunu yapacakmış, bunu yapacakmış, laf!"- .
6 . mecaz Dedikodu.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • lafa boğmak
  • laf açmak
  • lafa dalmak
  • lafa karışmak
  • laf altında kalmamak
  • laf anlamaz
  • laf anlatmak
  • laf aramızda
  • laf atmak
  • lafa tutmak
  • laf çıkarmak
  • laf çıkmak
  • laf dinlemek
  • laf düşmemek
  • laf etmek
  • lafı ağzına tıkamak
  • lafı ağzında bırakmak
  • lafı ağzında gevelemek
  • lafı ağzında kalmak
  • lafı bağlamak
  • lafı değiştirmek
  • lafı dolandırmak
  • lafı döndürüp dolaştırmak
  • lafı geçmek
  • lafı kıçından dinlemek (veya anlamak)
  • lafı kısa kesmek
  • lafı mı olur?
  • lafını bilmek
  • lafını etmek
  • lafını kesmek
  • lafını şaşırmak
  • lafını (veya lafınızı) balla kestim
  • lafını yabana atmamak
  • lafını yedirmek
  • lafını yemek
  • lafı sulandırmak
  • lafı uzatmak
  • laf işitmek
  • laf kaynayıp gitmek
  • laf lafı açar
  • lafla peynir gemisi yürümez
  • laf ola beri gele!
  • laf olmak
  • laf olsun âdet yerini bulsun
  • laf oturtmak
  • laf söyledi bal kabağı!
  • lafta kalmak
  • laftan anlamak
  • laf taşımak
  • laf torbaya girmez
  • laf yakıştırmak
  • laf yapmak
  • laf yetiştirmek
  • laf yok!
Birleşik Sözler
  • laf cambazı
  • laf ebesi
  • laf kalabalığı
  • laf salatası
  • lafügüzaf (Boş söz)
  • boş laf
  • iri laf
  • kuru laf
  • çocuk lafı

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Şubat 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
LAF a. (fars. lâf).
1. Bir düşünceyi, bir duyguyu anlatmak için söylenmiş sözcük, sözcükler dizisi; söz, lakırdı: Son lafınızı iyi anlayamadım. Laflarına dikkat eü
Sponsorlu Bağlantılar
2. Hiçbir geçerliliği olmayan, boş, yararsız bir düşünceyi ifade eden söz: Bütün bunlar laf. Laf üretmekten başka yaptığın bir şey yok.
3. Konuşma: Lafımı henüz bitirmedim, lütfen biraz daha bekleyin.
4. Bir konuşmanın konusu: Lafı değiştirmek. Laftan lafa geçmek.
5. (Bir şeyden) laf açmak, ondan söz etmeye başlamak: Önce fiyatlardan laf açtı, sonra başka konulara geçti. || Laf açmazı, kavranması güç, ince anlamlı söz (arg.). || Laf, lafı ağzında kalmak, söyleyeceği sözü bitirmeye fırsat ya da vakit bulamamak: Onların içeri girmesiyle laf ağzımda kaldı, konuyu kapattık. || Laf, lakırdı, söz altında kalmamak, bir kimsenin kırıcı ve incitici sözlerini karşılıksız bırakmamak, söylediklerine aynı biçimde karşılık vermek. || Laf, laftan anlamak, anlayışlı olmak, söz dinlemek: Öte- ki gibi değildir, laf anlar, güçlük çıkarmaz. || Laf anlamaz, bildiğinden şaşmayan, inatçı, aptal kimse için kullanılır. || Laf aramızda, "söylediğimi kimseye söylemeyin, başkaları duymasın” anlamında söylenir. || Laf atmak, şuradan buradan konuşmak, söyleşmek: Gel bize, hem bir şeyler yer hem de biraz laf atarız. || (Bir kimseye) laf atmak, ona dokunacak, onu incitecek bir sözü işittirecek biçimde uzaktan söylemek: Sürekli laf attı, ama ben oralı olmadım; bir kız ya da kadına sözle sarkıntılık etmek: Yaşına başına bakmadan, sokaktan geçen genç kızlara laf atardı. || Laf cambazlığı, gerçekleri çarpıtmak için sözcük oyunlarına başvurma: Bırak laf cambazlığını da konuya gel. || Laf, lakırdı çıkarmak, gerçekdışı bir haber uydurarak bunu sağa sola yaymak: Gelmeyecekmişim diye bir laf çıkarmış. || Laf çıkmak, kesin olmayan bir haber ağızdan ağıza dolaşmak: Böyle bir laf çıktı, ama kimse inanmadı. || Laf değil, bir şeyin önemli olduğunu vurgulamak için söylenir: Bir trilyon bu, laf değili || Laf, söz dinlemek, kendisine söylenen bir sözü ya da verilen bir öğüdü kabul edip ona uymak. || Laf dokundurmak, bir şeyi bir kimseye dolaylı bir biçimde anlatmaya çalışmak. || (Bir kimseye) laf, söz düşmemek, kendisinden daha yeterli ya da yetkili kimseler varken kendisinin söz söylemesine gereklik duyulmamak; bir konuda söz söyleyenlerin çokluğu yüzünden konuşma sırası kendine gelmemek. || Laf ebesi - LAFEBESİ. || (Biriyle) laf etmek, bir kimse ile konuşmak. || (Bir şeyi) laf etmek, bir şey hakkında yerici, çekiştirici biçimde konuşmak: İyi düşünün, sonradan laf etmeyin. || Laf, söz işitmek, azarlanıp paylanmak, kendisine kızılmak: Senin yüzünden ben de laf işiteceğim. || Laf kalabalığı, boş, gereksiz söz: Laf kalabalığına getirip sözde bizi kandıracak. || Laf kaldırmamak, kendisine yöneltilen eleştiri ya da uyarı niteliğindeki sözlere dayanamamak, tepki göstermek. || Laf kıtlığında asmalar budayayım, gereksiz, konuyla ilgisi bulunmayan, anlamsız sözler söylenmesi durumunda kullanılır. I| Laf körüğü, aşırı ölçüde konuşan, çenesi düşük, geveze |{ Laf lafı açar, bir konu başka bir konuya, bir söz başka bir söze geçme olanağı yaratır anlamında söylenir. || Laf mı?, söylenilen bir sözün anlamsızlığını, saçmalığını belirtmek için kullanılır: Bunlar da laf mı, neyi kanıtlamak istiyorsun? \\ Laf ota (torba dola), laf ola beri gele, saçma ve anlamsız bir söz söylenmesi karşısında “bu da laf mı” anlamında kullanılır || Laf olmak, hoş karşılanmamak, dedikodu yapılmak: Herkesinki doğal karşılanır, bizimkisi laf olur. || Laf olsun diye, bir amaç gözetmeden, salt bir şey söylemiş olmak için: Öyle bir şey düşünmedim, laf olsun diye söyledim. || Laf söyledi balkabağı, konuyla hiçbir ilgisi bulunmayan bir söz söyleyen kimseye “şu ahmağın söylediği söze bak” anlamında aşağılayıcı bir tonla söylenir. || Laf, lakırdı taşımak, kişileri birbirine düşürmek, aralarını açmak amacıyla bir kimsenin başka bir kimse aleyhinde söylediği sözü ona ulaştırmak: Bunun lafını ona, onunkini buna taşıyarak herkesi birbirine düşürdü. || Laf vurmak, övünmek, çalım satmak, dem vurmak (esk.). |J Laf, lakırdı yetiştirmek, kendisine söylenilen her söze karşılık vermek, hiçbir sözün altında kalmamak. || (Bir şeye) laf, söz, diyecek yok, bir şeyin hiçbir eksiği, kusuru, eleştirilecek bir yönü bulunmadığını belirtmek için kullanılır: Doğrusu evin manzarasına laf yok. || (Birini) lafa boğmak, bir şeyi gürültüye getirerek geçiştirmek için karşısındakine söz söyleme fırsatı vermemek. || (Biriyle) lafa dalmak, kendini konuşmanın akışına kaptırarak yapacağı bir işi unutmak. || Lafa karışmak, başkaları konuşurken konuşmaya katılıp söz söylemek: Başta oturan yaşlı adam da lafa karıştı. II Lafa limon sıkmak, suluca davranışlarla konuşmanın akışını kesmek. || (Birini) lafa, lakırdıya tutmak, sözü uzatarak bir kimseyi işinden alıkoymak, oyalamak: Sen bekçiyi lafa tutarsın, ben de arka kapıdan girerim. || Lafa yekûn tutmak, konuşmayı kesip bir sonuca bağlamak. || Lafı, lakırdıyı, sözü ağzına tıkamak, bir kimsenin konuşmasına tepki göstererek sözünü bitirmeden onu susturmak. || Lafı, lakırdıyı, sözü ağzında gevelemek, söylemek istediği bir şeyi bir türlü açık açık söyleyememek. || Lafı ağzından kaçırmak, gizli tuttuğu, söylemek istemediği bir şeyi elinde olmayarak söyleyivermek. | Lafı, lakırdıyı, sözü çevirmek, konuşmanın akışının sakıncalı bir yön aldığının ayrımına varınca sözü değiştirerek başka bir konuya geçmek. || Lafı, lakırdıyı, sözü çiğnemek, gereksiz yere konuşmayı uzatarak yinelemelere düşmek. || (Bir şeyin) lafı mı, lakırdısı mı, sözü mü olur, bir şeyin ya da bir eylemin öneminden, değerinden söz edildiğinde "ondan daha önemli başka şeylerin bulunduğunu, onu anmaya bile sıranın gelmeyeceğini” belirtmek için söylenir. || Lafı, sözü uzatmak, konuyla ilgisi olmayan gereksiz ayrıntılara yönelmek: Lafı uzattıkça uzattı, dinleyenlerin de dikkati dağıldı. || Lafı, lafını yabana atmamak, söylenen sözü değerli ve geçerli bulmak: Lafını yabana atma, öyle yapsaydık daha iyi kazanırdık. // Lafın gümrüğü olmaz ya, bir kimsenin sözüne karışanın, engel olanın bulunmadığını, istediği gibi konuştuğunu belirtmek için söylenir. || Lafını, lafınızı balla kestim, bir kimsenin sözünü kesmek durumunda "izin verin” anlamında söylenen nezaket sözü. || Lafını (sözünü) bilmek, ölçülü, tutarlı ve mantıklı konuşmak, kimseye dokunmayan, sakıncasız sözler söylemek: Ona bakmayın, lafını bilmez, siz beni dinleyin. || Lafını, sözünü esirgememek, düşündüğünü açık açık söylemek, dobra dobra konuşmak. || (Bir şeyin) lafını, lakırdısını etmek, onun hakkında konuşmak. || Lafını kesmek, karşısındakinin konuşmasını bitirmesini beklemeden söze karışıp onu susmak zorunda bırakmak: Lafımı kesmeden sonuna kadar dinle. || Lafını şaşırmak, heyecan, korku gibi nedenlerle ne söyleyeceğini bilmemek. || Lafta, laftan ibaret kalmak, üzerinde konuşulmuş, düşünülüp tasarlanmış olduğu halde bir iş ya da sorunu gerçekleştirememek, uygulamaya koyamamak: Bunlarda geçen sefer olduğu gibi yine lafta kalmasın. || Laf ü güzaf, anlamsız, boş, yersiz ve gereksiz söz.
ünl. Söylenen bir sözün önemsenmediğini belirtmek için kullanılan hafifseme sözü: Sınıfını geçecekmiş, takdirname alacakmış, laf!

Kaynak: Büyük Larousse

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Şubat 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
laf ingilizcesi

1. remark; word.
2. expression, utterance, statement.
3. empty words, hot air, nothing but talk.
4. conversation, talk.
5. the subject of a conversation.
6. What nonsense!/That´s bull!

–ý aðzýnda gevelemek to talk around the subject; not to come out with what´s on one´s mind.

–ý aðzýndan kaçýrmak to let something slip, say something inadvertently, let the cat out of the bag.

–ý aðzýnda kalmak to be unable to finish what one was saying; (for someone) suddenly to go silent.

– altýnda kalmamak to give as good as one gets (in an argument).

–ý aðzýna týkamak /ýn/ to shut (someone) up.

– anlamaz
1. thickheaded; stupid.
2. obstinate, muleheaded.

– anlatmak /a/ to try to bring (someone) round (to one´s own point of view), try to make (someone) understand something.

– aramýzda .... colloq. This is just between you and me./Let´s keep this to ourselves./Entre nous.

– atmak
1. /a/ to make a rude remark about (someone) within his hearing.
2. /a/ to make an improper innuendo or suggestion to (a woman one doesn´t know), proposition.
3. to have a chat.

–ýnýzý balla kestim. colloq. Excuse me for interrupting you.

–ýný bilmek to think before one opens one´s mouth, be careful about what one says.

–a boðmak /ý/ to drown (a topic) in a flood of words.

–ý çevirmek/deðiþtirmek to change the subject.

– çýkmak for a rumor to start going around.

–ý çiðnemek to beat around the bush.

–a dalmak to become lost in conversation.

– deðil. colloq. It´s serious./This isn´t just idle talk.

– dinlemek to heed what one is told; to act on someone´s advice.

– dokundurmak /a/ to make wisecracks (about), make barbed remarks (about).

– düþmemek /a/
1. for there to be no need for (someone) to talk.
2. (for someone) not to get a chance to speak.

– etmek
1. /ý/ to gossip about (something).
2. /la/ to talk (with), chat (with).

–ýný etmek /ýn/ to talk about (something).

–ýn gümrüðünü vermek slang to start yakking again; to keep on yakking.

– iþitmek to get a dressing down.

– kaldýramamak not to be able to take a joke, not to be able to take it.

– kýtlýðýnda asmalar budayayým. colloq. You´re talking nonsense!

– körüðü windbag (person).

– lafý açar. colloq. One topic leads to another.

–ý mý olur? colloq. Don´t mention it!/It´s a pleasure! (said to someone for whom one has done or wishes to do a favor).

– ola. colloq. What hogwash!/It´s just so much hot air!

– olur. colloq. There´ll be gossip./It´ll set tongues wagging.

– olsun diye (saying something) just to make conversation, merely for the sake of saying it.

–la peynir gemisi yürümez. proverb Mere talk won´t get anything done.

– söyledi balkabaðý. colloq. You´re full of bull!

–ýný þaþýrmak to be at a loss for words.

– taþýmak to retail gossip.

–a tutmak /ý/ to engage (someone) in conversation (thus causing him to stop what he´d been doing).

–ý uzatmak to take a long time explaining something.

– ü güzaf see lafügüzaf.

– yetiþtirmek
1. to reply quickly and in kind, promptly to give as good as one gets.
2. /a/ (for a child) to talk back to, sass (an older person).

– yok. /a/ colloq. There´s nothing wrong with ...."



Benzer Konular

6 Ekim 2009 / maho80 Soru-Cevap
8 Aralık 2012 / HerHangiBiri Genel Mesajlar
18 Ocak 2012 / ilkay123 Arşive Kaldırılan Konular
9 Mart 2016 / perlina X-Sözlük