YAMA a.
1. Delinmiş, yırtılmış, aşınmış bir yeri, üstüne uygun bir parça koyarak onarmak eylemi; bu yolla yapılan onarım: Bu ceketin dirsekleri yama istiyor. Yaması iyi olmamış.
2. Bu yöntemle dikilen, takılan parça: Pantolonun yamaları hiç belli olmuyor.
3. Ciltte görülen büyükçe leke.
4. Yama gibi durmak, bulunduğu yere uymamak; sırıtmak. || Yama yapmak ya da vurmak, bir şeyi yamayla kapamak, onarmak. || Yama küçük delik büyük, gereksinimlerin çok, bunları karşılayacak olanakların sınırlı olduğunu belirtir.
—Bayınd. Bir karayolu üzerindeki bozuk bölümleri temizledikten sonra, genellikle mıcırlı ya da kaplanmış gereçler ekleyip tokmaklayarak gerçekleştirilen kısmi onarım.
—Denize. Bir yelkenin aşınmaya başlayan bölümüne dikilen bez parçası. || Geçici yama, bir geminin su hattı hizasında ya da su hattının altındaki bir deliği, gemi en yakın limana gidene kadar içeri su girmemesi için tıkamada kullanılan her tür malzeme.
—Oto ve Bisikç. Bir dış lastiğin yırtığını kapatmaya yarayan parça. || Hazır yama, bir bisikletin iç lastiğini onarmaya yarayan kauçuktan, yuvarlak küçük parça.
Kaynak: Büyük Larousse