Arama

Selam Nedir?

Güncelleme: 10 Ekim 2015 Gösterim: 10.058 Cevap: 2
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
16 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Selam
TDK, Türk Dil Kurumu
Sponsorlu Bağlantılar

isim (sela:mı, l ince okunur) Arapça sel¥m
Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine söz ve işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme, merhaba.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • selam çakmak
  • selam etmek
  • selam olsun
  • selam para, kelam para
  • selam söylemek
  • selam verdik, borçlu çıktık
  • selam vermek
  • selam (veya selama) durmak
  • selam (veya selamı) almak
  • (biriyle) selam yollamak (veya salmak)
Birleşik Sözler
  • selam otu
  • selam sabah
  • selamünaleyküm
  • selamünkavlen
  • aleykümselam
  • kandilli selam
  • sellemehüsselam
  • yerden selam

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
18 Mart 2011       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Selâm
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar

Müslümanlar'ın "Selâmün aleyküm" veya "Esselâmüaleyküm" şeklindeki selamlaşmalarının kısa ifadesidir. Esenlik, kurtuluş, maddi-manevi zararlardan salim olma" gibi güzel anlamları olan bu selâm, bütün haliyle, yani "Selâmünaleyküm" şeklinde söylen­diğinde çok güzel bir dua metnidir. "Selâm" sözcüğünün içerdiği bütün anlamlar selâm verdiğimiz kimse için dilemiş oluruz. Cevabıyla, selâma karşılık vermesiyle o da bizim için ay­nı şeyleri temenni etmiş olur. Dinde selâmı vermek sünnet, almak ise farz­dır.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
10 Ekim 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SELAM a. (ar. selam).
1. Bir kimsenin, başka bir kimseye yaklaşırken, onunla karşılaştığında ya da onun yanından uzaklaşırken nezaket göstermek için belli bir düzen ve sıra ile yaptığı hareketlerin, söylediği sözlerin tümü: Bir kimseye selam vermek. Bir kimsenin selamını almak, içten, kibar, resmi bir selam.
2. Bir kimseye, bir şeye karşı resmi olarak ya da gelenekle öngörülen saygı biçimi; izci selamı. Derviş selamı.
3. Bir kimseye doğrudan ya da başkası aracılığıyla iletilen sevgi, saygı, iyi dilek: Selamını ilettim, çok sevindi.
4. Selam!, bir kimseyle karşılaşıldığında ya da ona yaklaşırken söylenen kalıp söz. || Selam çakmak, bir kimseye selam vermek (tkz.). || Selam durmak, selama durmak, kendisine saygı duyulan birini ya da bir büyüğünü, amirini selamlamak için yolu üzerinde durmak, ayakta selam vermek: Yolun kıyısına dizilecek, selam duracaksınız. || Selam etmek, uzakta bulunan birine mektup ya da bir kimsenin aracılığıyla esenlik dileğini iletmek. || Selam olsun, bir kimseye beslenilen saygı, esenlik dilekleri “ona erişsin’’ anlamında söylenilen iyi dilek sözü. || Selam sabah, selâmlaşıp konuşarak hal hatır sorma. || (Birine) selam söylemek, selam yollamak, bir kimseye, biriyle esenleme dileği ve haberi göndermek: Dayım size selam söyledi, yarın gelmenizi istiyor; birinin gönderdiği selamı başkasına söylemek, iletmek. || Selam vermek, namazı bitirirken başı sağa sola çevirmek. || Selam verdik, borçlu çıktık, birine küçük bir yakınlık gösteren bir kimseye büyük bir iş yükletilme- si karşısında yakınlık gösteren kişi tarafından duyduğu pişmanlığı belirtmek için söylenir. || (Biriyle) selamı sabahı kesmek, bir kimseyle her türlü dostluk ve arkadaşlık ilişkisini kesmek: O günden sonra onunla selamı sabahı kestim.

—Esk.
1. Barış, rahatlık.
2. Sonu iyi ve hayırlı çıkma.
3. Gelip geçici olmayış, bakilik. (Tanrı'nın sıfatlarından).
4. Tanışıklık, aşinalık; tanış.
5. Selamun aleyküm - SELAMÜNALEYKÜM || Aleyh-is-selam - ALEYHİSSELAM. || Aleyküm selam - ALEYKÜMSELAM. || Dar-üs-selam -> DARÜSSE- lam. I! Medinet-üs-selam - MEDİNE.

—Ask. Silahlı kuvvetlere mensup personelin (asker ya da sivil) amirine, üstüne, sancağa, cenazeye ve geçit töreninde töreni kabul eden komutana karşı göstermesi zorunlu saygı hareketi. (Selam, personelin üniformalı ya da sivil, silahlı ya da silahsız bulunduğu duruma göre değişik biçim ve tavırla yapılır.) || Selam topu — SELAMLAMA ATIŞI.

—Denize. Savaş ya da ticaret gemilerinin birbirleriyle karşılaştıklarında uluslararası yönetmeliklere göre birbirlerine gösterdiği saygılı davranış (kuru sıkı top atışı, mürettebatı çamarivaya çıkarma, bayrağı yarıya indirme vb.).

—isi. Sözcük, “sağlam, dokunulmamış, eksiklik ve ayıptan arı duru ve uzak olmak” anlamına gelen arapça selime fiilinden türetilmiş bir addır. (Bk. ansikl. böl.)

-Kur. tar. Selam ağası, Osmanlılar'da sadrazam ve bazı vezirlerin buyruğunda çalışan, teşrifat ile ilgili görevli. (Bk ansikl. böl.) || Selam çavuşu, Osmanlılar’da padişah ve sadrazamı atlarına bindikleri ve atlarından indikleri sırada alkışlamakla görevli çavuşlara verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)

—Spor. Silahla selam verme, eskrimde, sporcuların bir nezaket kuralı olarak, karşılaşmanın başında ve sonunda silahlarıyla birbirlerini selamlamaları.

—Tasav. Sema sırasında dört bölümlük ayin-i şerifin bölüm aralarında yapılan duraklama. |j Selam başı, sema ayininde bölümlerden her birinin bitmesine verilen ad.

—ANSİKL. isi. Tefsirlerde sözcük “TanrT nın ceza ve gazabından uzak tutulma" olarak yorumlanır. Darüs-selam ve sübül ûs-selam tamlamalarındaki "selam'lar ise, Tanrı’nın adlarından biridir. "Selam" sözcüğünden türetilen selleme fiili ise, "Hz. Peygamber'e salat ve selam olsun" anlamına gelir.
“Selam” sözcüğüne, cahiliye devrindeki şiir ve metinlerde de rastlandığı gibi, ib- ranice ve aram dilinde de hem sözcük hem de tümcede özne olarak görülür (selâmâ alâk). Hz. Muhammet selam vermeye ve almaya çok önem verir; selamı meleklerin cennettekileri kutsaması ve onlara dua etmesi olarak kabul ederdi. Namazda selam, şahadetten önce gelir. Salatın tam şekli, oturulmuş olduğu halde başı sağa ve sola döndürürken es-selamu aleyküm ve rahmetullah demektir. Selamın İslama özgü bir nitelik kazanmasında Kuran'da bu sözcükle ilgili ve bu sözcükten oluşturulan deyimlerin sıkça yer almasının önemli etkisi olmuştur. Hz. Peygamber es-selamu aleyküm yerine daha çok selamun aleyküm derdi, islamın ilk dönemlerinden başlayarak ölüler için aleyk es-selam, diriler içinse es-selamu aleyke denildi. Daha erken dönemlerde selam'a ek olarak "ve rahmetullahi ve berekâtuhu” da denilirdi. Mektupların sonunda yer alan es-selamu sözcüğü ise "İşte bu kadar" anlamını da içerir. Yine ilk dönemlerde, müslüman olmayanlara selam vermek gerektiğinde es-selamu alâ men ittaba'a'l-huda denirdi. Koyu dindar sünniler, yalnızca Hz. Peygamber’e aleyh isselam derler.
Yaygın bir inanca göre selam vermek sünnet, selam almak ise farzdır. Hz. Muhammet, Allah’a ant içerek başladığı bir hadisinde "iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız” dedikten sonra, çevresindekilere, ancak selamlaşarak aralarında sevgi bağı kurabileceklerini belirtir; başka bir konuşmasında müslümanların birbirleri üzerindeki haklarından birinin de selama selamla karşılık vermek olduğunu söyler. Kuran'da da “Kendi evinizden başka evlere, izin alıp ev halkına selam vermeden girmeyiniz” (XXIV, 27) denilir; bir başka ayette de verilen selamı daha güzeli ile ya da hiç olmazsa aynı sözlerle yanıtlamak gerektiği belirtilir (IV, 86). Kuran' da ayrıca cennetliklerin birbirlerini, meleklerin müminleri selamlayacakları bildirilir.
Müslümanlar, geleneksel olarak duala- nnda Hz. Muhammet'e, aile bireylerine ve arkadaşlarına, öteki peygamberlere, iyi (salih) kullara selam okuyarak onların anılarına saygı ve bağlılıklarını göstermiş olurlar.

—Kur. tar. Selam ağasının görevi, konukları karşılayarak saray ya da konağın selamlık bölümüne almak, sonra da konukların geldiklerini sadrazam ya da vezire bildirmekti. Ev sahibi, konuklarla ya da konuk ile görüşmek isterse bu isteğini saray ağasına söyler ve bundan sonra konuklar ya da konuk huzura kabul edilirdi. Bu tür görevlere kendilerine güvenilen kimseler getirilirdi. Selam ağalığı, saltanatın kaldırılışına kadar sürdü Selam çavuşları tören sırasında yolun iki yanına dizilip padişah ya da sadrazamı alkışlarken, maiyetteki öteki görevliler de bir ağızdan "Hu!" çekerlerdi. Padişah ve sadrazam sefere çıkarken, seferden dönerken, Hırkai saadet dairesi'ni ziyarete giderken ve cuma selamlığında da selam çavuşları ve maiyetindekiler aynı görevi yerine getirirlerdi.


Kaynak: Büyük Larousse

Benzer Konular

14 Ekim 2015 / peaceful Bilim ww
24 Ocak 2012 / misafir Soru-Cevap