Açık -ğı
TDK, Türk Dil Kurumu
isim
1 . Bir gereksinimin karşılanamaması durumu:
16 . (zarf) Belirgin bir biçimde:
TDK, Türk Dil Kurumu
Sponsorlu Bağlantılar
isim
1 . Bir gereksinimin karşılanamaması durumu:
"Bütçe açığı."- .2 . Belli bir yerin biraz uzağı:
"Ülkenin doktor açığı."- .
"Tren yolu nehrin açığından geçer."- .3 . Denizin kıyıdan uzakça olan yeri:
"Limanda bilinen gemiler, oysa açıklardadır."- B. Necatigil.4 . (sıfat) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı:
"Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik."- R. N. Güntekin.5 . (sıfat) Engelsiz, serbest:
"Açık yol."- .6 . (sıfat) Örtüsüz, çıplak:
"Yolcuların hepsi indikten sonra Mehmet Akif göründü, beni açık başıyla selamladı."- A. Kabaklı.7 . (sıfat) Boş:
"Kâğıtta açık yer kalmadı."- .8 . (sıfat) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal:
"Açık kadro."- .9 . (sıfat) Aralığı çok:
"Açık adımlarla."- .10 . (sıfat) Çalışır durumda olan:
"Bazı dükkânları açık olan caddeden sola saptılar."- Ö. Seyfettin.11 . (sıfat) Kolay anlaşılır, vazıh:
"Açık konuşma zamanının artık geldiğine kani idim."- R. N. Güntekin.12 . (sıfat) Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen:
"Bu adamın her işi açıktır."- .13 . (sıfat) Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen:
"... her çeşit kafa ve gönül fırtınalarına açık bir adamdı o."- T. Buğra.14 . sıfat Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı:
"Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu."- Ö. Seyfettin.15 . (sıfat) Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.).
16 . (zarf) Belirgin bir biçimde:
"İnsan mağlubiyetini bu kadar açık kabul eder mi?"- M. Yesari.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- (birini) açığa çıkarmak
- (bir şeyi) açığa çıkarmak
- (bir durumu) açığa çıkarmak
- (bir durum) açığa çıkmak
- (bir durumu) açığa vurmak
- (birinin) açığı çıkmak
- açığını aramak
- açığını bulmak
- açığını kapamak (veya kapatmak)
- açık ağız aç kalmaz
- açık düşmek
- açık kapamak
- açık kapı bırakmak
- açık konuşmak
- (birine) açık olmak
- (bir yer, birine) açık olmak
- açık söylemek
- (birini) açıkta bırakmak
- açıkta kalmak (veya olmak)
- açık tutmak
- açık vermek
- açık yaraya tuz ekilmez
Birleşik Sözler
- açık açık
- açık ağıl
- açıkağız
- açık ağızlı
- açık alan
- açık ara
- açık artırma
- açık bilet
- açık bono
- açık bölge
- açık büfe
- açık celse
- açık ciro
- açık çek
- açık deniz
- açık devre
- açık dolaşım sistemi
- açık durum
- açık duruşma
- açık düşmek
- açık eksiltme
- açık elli
- açık fikirli
- açık giyim
- açık görüş
- açıkgöz
- açık gri
- açık hava
- açık hece
- açık hesap
- açık imza
- açık işletme
- açık kahverengi
- açık kalp ameliyatı
- açık kalpli
- açık kapı
- açık kart
- açık kestane
- açık kırmızı
- açık kredi
- açık liman
- açık lise
- açık maaşı
- açık mavi
- açık mektup
- açık ordugâh
- açık oturum
- açık oy
- açık öğretim
- açık önerme
- açık pazar
- açık pembe
- açık piyasa
- açık poliçe
- açık raf
- açık rejim
- açık saçık
- açık saman rengi
- açık sarı
- açık sayım
- açık seçik
- açık senet
- açık sözlü
- açık şehir
- açık taşıt
- açık teşekkür
- açık tohumlular
- açık toplum
- açık tribün
- açık yara
- açık yeşil
- açık yol
- açık yürekle
- açık yürekli
- açık zaman
- ağzı açık
- alnı açık
- bahtı açık
- başı açık
- eli açık
- gözü açık
- kapısı açık
- sağ açık
- sofrası açık
- sol açık
- ucu açık
- uğuru açık
- yarı açık cezaevi
- açığa alınmak
- açığa almak
- açıktan açığa
- bütçe açığı dış
- ticaret açığı
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!