Arama

Karar Nedir?

Güncelleme: 24 Şubat 2016 Gösterim: 5.292 Cevap: 3
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
25 Şubat 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Karar
TDK, Türk Dil Kurumu
Sponsorlu Bağlantılar

isim (kara:rı) Arapça ®ar¥r
1 .
Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı:
"Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu."- H. S. Tanrıöver.
2 . (hukuk) Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm:
"Yargıç kararı."- .
3 . Bu yargıyı bildiren belge:
"Mahkeme kararını aldı."- .
4 . Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik.
5 .
Değişmez olma:
"Havanın hiç kararı yok."- .
6 . Tam ölçüsünde, ne az ne çok:
"Yemeğin tuzu karar."- .
7 . (müzik) Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • karara bağlamak
  • karara kalmak
  • karar almak
  • karar altına almak
  • karara varmak
  • (bir şeyde) karar bulmak
  • kararında bırakmak
  • karar kılmak
  • karar vermek
Birleşik Sözler
  • kararname
  • bir karar
  • kavlükarar
  • nihai karar
  • orta karar
  • tashihikarar
  • ara kararı
  • arama kararı
  • gıyap kararı
  • görevsizlik kararı
  • göz kararı
  • hakem kararı
  • mahkeme kararı
  • takipsizlik kararı

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Şubat 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
KARAR a. (ar. karâr).
1. Yetkili bir makamın herhangi bir durumu görüşüp tartıştıktan ve inceledikten sonra verdiği kesin yargı: Hükümetin kararları. Adli, idari karar. Mahkemenin kararı bugünkü duruşmada belli olacak.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Bir kimsenin bir iş ya da sorun hakkında düşünerek, ölçüp biçtikten sonra, iradesini kullanarak yaptığı seçim; verdiği kesin yargı: Kararını bildirmek. Akıllıca bir karar, içkiyi bırakma kararı.
3. Bir işletmede, bir politikada vb. çeşitli eğilimler arasından yapılan seçim; bu eğilim doğrultusunda alınan önlem, izlenen yol: Karar yukarıdan geliyor. Karar yetkisine sahip olmak.
4. Değişmeyen, düzenli ve sürekli durum; düzenlilik: Makine, bir kararda çalışıyor.
5. Hava için, değişmez olma, istikrar: Bu aylarda havanın hiç kararı olmuyor.
6. Ölçü, derece, sınır: Şakanın da bir kararı olmalı.
7. Karar almak, çözüm yollarından birini seçmek; bir şeyi yapmayı ya da yapmamayı kararlaştırmak: İşçiler grev kararı aldılar. Sigarayı bırakma kararı almak. || (Bir şeyde) karar bulmak, kararlı bir nitelik kazanmak, yatışmak. || (Bir şeyde) karar kılmak, birçok şeyi denedikten sonra birini seçmek ve onu uygulamak: Sonunda öğretmenlikte karar kılmıştı. || Karar organı, karar merkezi, bir kuruluşta, bir işyerinde bir partide vb emir ve direktifleri veren yönetici örgüt. || Karar vermek, kararı ya da kararları almaya yetkili olmak: Burada kararları ben veririm. || Bir şeye karar vermek, bir kimse bir şey hakkında değişmez, kesin bir yargıya varmak: Benim bir aptal olduğuma karar verdi; bir şeyi seçmek, kesin bir seçim yapmak: Mavi ayakkabılarını giymeye karar verdi. Dondurma mı pasta mı istiyorsun, karar ver. Bu rolü kimin oynayacağına nasıl karar vereceğim?; bir şeyi yapmayı kesin olarak istemek: Boşanmaya karar verdi. Nihayet, televizyon almaya karar verdi. || Bir şeyi karara bağlamak, bir sorunu, bir davayı sonuçlandırmak. || Karara kalmak, sözkonusu bir davaysa, görüşülmesi tamamlanıp karar aşamasına gelmek. || Karara varmak, bir konuda anlaşmak, ne yapılacağını, nasıl bir yol izleneceğini kararlaştırmak: Toplantıda nelerin görüşüleceği üzerinde bir karara varmamız gerekir. j| Kararında olmak, tam istenilen nitelikte ya da olması gerektiği gibi olmak. || El, göz kararı, el ya da gözle yapılan ölçme sonucu: Göz kararı biraz tuz koy. || El, göz kararıyla, el ya da gözle ölçerek; kararlama.

—Esk. Karar-dade, hakkında bir karara varılmış, kararlaştırılmış. || Karar-dar, kararlı, sürekli; sabit. || Karar-gâh - KARARGÂH. || Karar-gir, karara bağlanmış, kararı verilmiş: "Bunlar uzun uzun münakaşat-ı samimiye neticesinde hep karargir olmuştu" (H. C. Yalçın). || Karar-yab, kararlı, karar veren; bir yerde duran. || Karan seri, çabuk verilmiş karar.

—Bilş. ve Siber. ikili karar, yalnız ve yalnız iki olanaktan birini seçmeye dayanan karar. (ikili kararlar bilişim makinelerinin çalışmasının temelini oluşturur. Bellek ve mantık öğeleri bu makinelerin ikili ya da iki halli organlarıdır. Birçok olası hal arasında verilecek karar daima ardışık ikili seçimlere indirgenebilir; böylece ikili n karar, olası 2" hal arasından seçim yapmaya olanak verir.)

—Fels. Aristoteles'e göre, daha önce saptanmış bir amacı gerçekleştirmeye yarayacak araçları belirleyen istençli eylemin bir aşaması. (Bk. ansikl. böl.)

—Huk. Yetkili bir makamın hukuksal sonuç doğuran, irade açıklaması. || Karar defteri, dernek, ortaklık vb. tüzel kişilerin karar organlarında alınan kararların yazıldığı defter. || Karar düzeltme, üst derece mahkemelerinin temyiz incelemesi sonunda verdikleri kararlara karşı tanınmış başvuru yolu. (Eşanl. TASHİHİ KARAR.) [Bk. ansikl. böl.] || Ara kararı, davayı sonuçlandırmayan, uyuşmazlığa son vermeyen mah; keme kararı. (Mahkeme, kural olarak verdiği ara karardan dönebilir. Ara kararı davayı sona erdirmediği için tek başına temyiz edilemez; ara kararındaki hukuka aykırı durumlar ancak son kararla birlikte temyiz edilebilir.) || icrai karar, idare organlarının üçüncü kişilere etkili olabilen ve doğrudan doğruya uygulanabilen (resen icra edilen) kararlarına verilen ad. (Bu kararların özelliği, oluşmalarına katkısı olmayan üçüncü kişiler için de uyulması zorunlu kararlar olması ve başla bir organın aracılığına gerek duyulmadan idare organlarınca doğrudan uygulanabilmesidir.) || idari karar -İDARİ. || Kamu yararı kararı, bir kamulaştırma işleminden önce, kamulaştırmayı yapacak olan idarenin, bu kamulaştırmada kamu yararının bulunduğuna ilişkin kararı. (KAMULAŞTIRMA.) || Son karar, davayı sonuçlandıran ve uyuş- Karapınar kumluğu mazlığa son veren mahkeme kararı. (Mah Konya keme, verdiği son karardan dönemez. Son kararlardaki hukuka aykırı durumlar için taraflar temyiz yoluna başvurabilirler.)

—işi. ikt. Bir işletmeye, bir siyasete vb. verilecek yönlerin seçimi; bu yöne uygun olarak alınan önlem, verilen emir: Karar yukarıdan geliyor. Karar yetkisine sahip olmak. Bunlar hükümet kararlarıdır. (Bk. ansikl. böl.) || Karar ağacı, çok ve sıralı kararlar alma sürecinin çözümleme ve hazırlama yöntemi, (ilk kararı belirlemeden önce, en iyi son kararın belirlenmesine çalışılır.)

—Mant. Karar sorunu, sonuç-alıcı bir yöntem bulmaya yönelik soruların tümü. (Karar sorunu çoğu zaman kanıtlanabilırlik sorunuyla ilgili olarak ortaya çıkar: belirli sayıda birtakım aşamalar sonunda belli bir formülün kanıtlanabilir olup olmadığını öğrenmek için kesin bir ölçüt bulmak.
Karar sorunu önerme hesabı için bir çözüm getirmiştir: mademki bu hesabın bütün teoremleri kesinlikle birer totolojidir ve mademki belli bir formülün bir totoloji olup olmadığına karar vermek için kesin bir yöntem [formülün doğruluk tablosunu hazırlamak] vardır, bir formülün bir teorem olup olmadığını bilmek sorunu, üzerinde karara varılabilecek bir sorundur.)

—Müz. Türk müziğinde, bir doğaçlamanın ya da bir yapıtın sona ermesi. (Eşanl. KALIŞ.) || Asma karar - ASMA KALIŞ. || Karar perdesi, DURAK’ın eşanlamlısı. || Karar vermek ya da karar etmek, bir icracı söz- konusuysa, icrayı bitirmek; bir yapıt ya da bir makam sözkonusuysa, sona ermek.

—Ruhbil. Bağdaşmaz iki davranış ya da iki iç etkinlik arasında seçim. || Karar zamanı, bir seçimin bireye önerildiği anla bireyin davranışlardan birini gerçekleştirdiği an arasında geçen zaman. || Karar kuramı, karar alma bakımından ortaya çıkabilecek çeşitli olayların olasılık ve yararlarının birlikte göz önünde bulundurulmasına dayanan kuram.

—Topruhbil. Grup kararı, birçok bireyin belli bir sorun konusunda birlikte bir görüş bildirmelerini, bir yargıya varmalarını ya da bir karar almalarını gerektiren durum. (Bk. ansikl. böl.)

sıf. Tam ölçüsünde, ne az, ne de çok:Yemeğin tuzu karar. Azı karar, çoğu zarar.

—ANSİKL. Fels. Aristoteles'in zihinci görüşüne göre karar (yun. buleusis), erişilmek istenen amaçlara yönelik olamaz. Karar, ancak bize bağlı şeylerle ilgili olabilir, yoksa zorunlu olaylar (dünyanın düzeni gibi), olup olmaması rastlantıya bağlı (kuraklık ya da yağmur gibi) ya da geçmiş olaylar hakkında karar verilemez. Geçmiş olaylar konusunda Aristoteles şöyle der: “Daha önce gerçekleşmiş hiçbir şey bizim için bir seçim konusu olamaz; örneğin, hiç kimse lllion kentini yağmalamış olmayı hedef alamaz; geçmiş üzerine de karar verilemez; ama, gelecek üzerine, mümkün olan şey üzerine karar verilebilir, çünkü geçmiş olaylar, olmamış olamaz." (Ethika nikomakheia, 6, 2.)

—Huk. Karar düzeltme yolu Yargıtay, Danıştay, Askeri yargıtay daire ve genel kurul kararlarına karşı tanınmıştır. Karar düzeltme yoluna şu durumlarda başvurulur:
1. temyiz dilekçesiyle temyize cevap dilekçesinde öne sürülen ve karara etkili olan itirazların yanıtsız bırakılması;
2. temyiz incelemesi sonunda üst mahkemenin verdiği kararda çelişkilerin bulunması;
3. temyiz incelemesi sırasında kararı etkileyen belgelerde bir hile ya da sahteliğin ortaya çıkması;
4 temyiz incelemesi yapan mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olması.

—işi. ikt. Karar konusundaki araştırmalar, daha çok karar sürecinin akılcılığıyla ilgilenmiştir. Bu yüzden, örgütsel işleyişin açıklanmasında, akılcı karar kavramı ayrıcalıklı bir yer tutar. Bu alanda temel model, H. A. Simon'un modelidir. H. A. Simon, karar sürecini üç aşamaya ayırır: kavrama ya da sorunları tanılama aşaması; modelleştirme ya da çözümleri tasarlama aşaması; seçme ya da en iyi çözümü bulup ayırma aşaması. Bu görüş açısına göre, karar vericinin, seçim olanaklarını ve bu olanaklardan her birine bağlı sonuçları tümüyle bildiği ve çözümler arasında sınıflama yapabilmesini ve en uygun çözümü benimseyebilmesini sağlayan bir seçim ölçütüne sahip bulunduğu kabul edilir.
Bu her şeyi bilen akılcılığın ana örneğine (Sinoptik karar modeli) oranla, öteki türeme modellerin özelliği, bazı bilgi eksikliklerini hesaba katmalarıdır. Bu bilgi eksiklikleri ya seçim olanaklarının genel bütünü ve bunların sonuçlarıyla ya da seçimlerin sırasıyla ilgilidir (sınırlı akılcılık, marjda gelişen kararlar, örgütler içinde seçimlerin bulanıklığı ya da çıkar çatışmaları). Buradan hareketle, bilgi araştırması ve transferiyle akılcı öngörü ve oyun konularında ve bizzat örgütsel davranışların temsili alanında önemli kuramlar geliştirildi. Özellikle, akılcılığın değerlendirilmesi işinin, ancak seçimlerin stratejik boyutlarına göre yapılabileceği düşüncesi ortaya atıldı (karşılıklı etkiye dayanan karar modelleri; örneğin, Michel Crozier'nin çalışmaları). Buna karşılık, deney öncesi verilere dayanan akılcılığa yöneltilen eleştiriler, karar birimlerinin seçme özgürlüğü yerine belli bir belirlenimciliği koyar; öyle ki, bu belirlenimciliğe göre, rol sahiplerinin gerçek karar gücü, görünüşün tersine olarak, oldukça zayıf ya da yok denebilecek kadar azdır. Bu eleştiriler, aynı zamanda, özdevinimler, geçmiş deneylerin taklidi ya da yinelenmesine dayanan yöntemler, yerleşik yapıların ya da daha önceki kararların yaptığı ve örgütsel işleyişi yanlış davranışlara sürükleyen baskılar üzerinde de durur.
Kuramsal tartışmaların ötesinde, seçim sürecinin somut incelenişi, bir işletmenin tümüyle etkinliklerinin, kendine özgü örgütsel yapısının, onu oluşturan kişi ve grupların psikolojik ve sosyolojik bileşiminin, ona can veren bilgi hareketlerinin ve başvuru değerleri dinamiğinin -özellikle saptanan hedefler bakımından-, çözümüne açılan bir yoldur.

—Topruhbil. Grup kararı, Kurt Lewin, 1940'lı yılların başında birçok ev kadınıyla birlikte ve birçok ev kadını arasında, bu kadınların beslenme alışkanlıklarındaki bir değişikliği engelleyen güçlüklerin neler olduklarını ve beslenme sorununu savaş çabası ve halk sağlığı sorunlarıyla birleştirerek bu güçlüklerin nasıl yenilebileceğini belirtmelerini sağlamak amacıyla bir grup tartışması açarak amerikan ailelerinin bazı beslenme alışkanlıklarının değiştirilebileceğini gösterdi. Bu çalışmalar, tutum değişikliklerinde etkileşim, karışma ve kararın önemini ortaya koydu.
Bir başka araştırmalar dizisi de (S. Sherif, 1965; M. de Montmollin, 1966), bireylerin yargılarının, topluluk durumunda ya da kendi bireysel yargılarına göre yumuşadıklarını, ya da bireysel cevapların merkezi ya da ortalama bir değere doğru yöneldiklerini ortaya koydu. Böylelikle varılan uzlaşma, gruba, en aşırı değerleri ve en özgün yargıları bir yana bırakarak, üyeleri arasındaki çatışmayı giderebilen bir yöntem ve bir erek sağlamış oluyordu.
Grupların, tehlikeli çözümler önermeye genellikle bireylerden daha yatkın oldukları saptanınca, kolektif etkileşimin pek de yatıştırıcı bir etkisi olmadığı anlaşıldı. Bu olay amerikalı ruhbilimci N. Kogan ve M A. VVallach’ın (1967) ilgisini çekti ve çok geçmeden tehlike üstlenme adıyla amerikan toplumruhbiliminin belli başlı araştırma alanlarından biri durumuna geldi. Bununla ilgili araştırmaların deneysel paradigması şuydu: kişi sağlam ama pek de çekici olmayan bir seçenek ile çekici olan ama insanı başarısızlığa da götürebilecek nitelikte ikinci bir seçenek arasında bir seçim yapmak durumundadır. Bunun üzerine dört beş kişi çağrılır; bunlar bir seçim yapmak durumunda bulunan kişiye başarısızlığı göze almalı mı, almamalı mı diye bir tavsiyede bulunmak üzere önce kendi kişisel fikirlerini söylerler (önuzlaşım); sonra da grup halinde sorunu tartışarak ortak bir karara varırlar (uzlaşım). Bu kolektif çalışmadan sonra, tekrar çalışmaya katılanlardan kendi görüşlerini bireysel olarak açıklamaları istenir (sonuzlaşım). Tartışmanın, uzlaşım ve sonuzlaşım sırasında, önuzlaşım sırasında olduğundan daha gözüpek cevaplar verilmesine yol açtığı saptandı. Bu olayın, hiç biri de doyurucu olarak kabul edilmeyen birçok açıklaması yapıldı. Fransız toplumruhbılimciler S. Moscovici ve M. Zavalloni, yatıştırıcı yönelmeyle aşırılaştırıcı yönelmenin her ikisinin de, gerçekte daha genel bir olay olan ve kolektif kutuplaşma adını verdikleri kolektif karar olayının özel durumlarından başka bir şey olmadıklarını ortaya koydular. Deneyleri tartışmanın, ister bir, ister öteki yönde olsun, bir aşırılaşmaya yol açtığını gösterdi. Buna göre gruplar, daha önce önerilen çözümleri (bu çözümler ister tehlikeli, ister ihtiyatlı olsunlar), bireylerden daha açık bir biçimde öneriyorlardı. Kolektif kutuplaşma daha önceki görüşler doğrultusunda ve bu ilk görüşler birbirinden ne kadar farklı ve grup üyeleri arasındaki etkileşim ne kadar belirleyiciyse, o kadar güçlü bir biçimde ortaya çıkıyordu.


Kaynak: Büyük Larousse

SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Şubat 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Karar
  • Değişmez hâle gelmek.
  • Sabit ve sakin olmak.
  • Ne az ne çok olan tam ölçü. Ölçülülük.
  • Gitmeyip kalmak.
  • Oturaklı yer. Sâkin olacak yer.
  • Anlaşılan ve sabit hâle gelen son karar sözü.
  • Mahkemece verilen son söz ve neticeye bağlama.
  • Dolanmak.
  • Ayakları kısa ve çirkin yüzlü bir cins koyun.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Şubat 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
karar ingilizcesi

1. decision.
2. stability, predictability.
3. proper degree, acceptable limit.
4. estimate, approximation.
5. classical Turkish mus. a return to the original mode.
6. just right, neither too little nor too much.
–ýnca in moderation, without going to extremes.
– almak to make a decision.
– altýna almak/
–a baðlamak /ý/ to make a decision about.
–ýnda býrakmak /ý/ to avoid (doing something) in excess.
– bulmak /da/ to reach a firm decision about.
– kýlmak /da/ to choose, settle upon (something) as one´s choice.

–ýnda olmak
1. (with an infinitive) to be firmly resolved to (do something).
2. to be done in moderation.

–a varmak to arrive at a decision, reach a decision.

– vermek
1. /a/ to decide to.
2. to make a decision.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

8 Eylül 2010 / Daisy-BT X-Sözlük
28 Kasım 2012 / Misafir Soru-Cevap
10 Haziran 2012 / buz perisi X-Sözlük
11 Haziran 2012 / buz perisi X-Sözlük