Arama

Düşünce Nedir?

Güncelleme: 1 Mayıs 2017 Gösterim: 18.827 Cevap: 10
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Şubat 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

düşünce

Ad:  düşünce.JPG
Gösterim: 1496
Boyut:  20.4 KB

iç ya da dış uyaranlara yanıt olarak gelişen düşünme ediminin ürünü.
Sponsorlu Bağlantılar

Düşünme, bireyin zihinsel etkinlikleri ile dış uyaranlar arasında kurduğu bağlantıdır. Bu edim, imgeler, düşünce ve hareketler, sözcük ve kavramlar gibi simgeler aracılığı ile gerçekleştirilir. Psikoloji açısından düşünme, bir amaca, örneğin problem çözmeye yönelik zihinsel etkinlik ya da çevrenin temsilcileri durumundaki bilişsel yapıların işlenmesi biçiminde tanımlanır. Gündelik konuşma dilinde düşünce, öneri, tasarı, çare, kanı, görüş, anlayış, zihniyet, sorun, tasa gibi çeşitli anlamlarda kullanılabilmektedir. Felsefi anlamda düşünme edimi, karşılaştırmalar yapma, analiz, sentez, bağlantı kurma, kavrama gibi işlemlerden oluşan ussal bir süreçtir. Aristoteles’e göre bu yeti insanı hayvandan ayıran en belirgin özelliktir.

Geçmişte düşünce bilinçli bir deneyim olarak tanımlanmaktaydı. Ancak uyarıcı durumlar ile bunlara verilen tepkiler arasındaki tüm süreçler bilinçli değildir. Psikanalize göre “birincil süreç düşüncesi” bilinçdışı ve sözcük öncesi bir süreçtir, yani sözcüklerle simgeselleşmemiştir. Örneğin, bir isteğin insanı baskı alımda bırakması sözcüklere dökülemez. Bu düşünce türünde karşıtlar bir arada bulunabilir; böyle düşünce mantık kurallarına uymaz zaman ve yer-tanımaz, neden-sonuç bağıntısı taşımaz ve bütünüyle haz ilkesi doğrultusunda, gerçeklikle bağıntılı olmayan bir biçimde gelişebilir. Oysa “ikincil süreç düşüncesi”, gerçeklik ilkesine bağlı olarak dış nesneldin gerçekliğini gözetir, söze dökülür, dil ve mantık kurallarına uyum gösterir.

Iç ve dış etkilerin yoğunluklarına bağlı olarak düşünce, mantıksal (yönlendirilmiş ve yapılandırılmış) ya da düşsel (imgesel ve fantastik) olabilir. Mantıksal düşünme, yaşanan deneyimlerin sonuçları arasında bağ lantı kurma yolundaki usavurmanm yönlendirilmiş ve yapılandırılmış biçimidir Bu nitelikteki düşünce nesnel, dışa yönelik ve “gerçekçi” (realistik) olarak nitelenir. Bunun karşıtı öznel, duygusal olan “içe yönelik” (otistik) düşüncedir. Her iki tür düşüncenin de olağan yaşam koşulları altında uyum sağlamaya yönelik işlevi vardır.

“Gerçekçi düşünce” bir amaç doğrultusunda düşüncelerin bir araya getirilmesi ve düzenlenmesine yönelik mantıklı düşüncedir: Nesneler, kavramlar ya da bilgi kaynakları arasında bağlantı kurma, değerlendirme, yargılama, problem çözme ve yeni çözümler bulma, ilke çıkarsama, tümevarım ve tümdengelim gibi değişik biçimler alabilir.

“İçe yönelik düşünce” temelde düşünenin istek ve fantezileri bağlamında, dış koşullar ya da yer-zaman-nedensellik bağlantıları dikkate alınmadan gelişen düşüncedir. Bu tür düşüncenin tipik bir örneği, uyaranlara herhangi bir denetim uygulanmadan, düşüncelerin ansızın kendiliğinden anımsandı- ğı serbest çağrışımdır. Bu yolla bilinçdışı öğeler bilinç düzeyine getirilebilir. Fantezi sırasında kişi gerçeklikle bağlarını koparabilir. Uyku ile uyanıklık arasındaki geçiş döneminde, uyuşturucu ya da uyarıcı ilaçlar kullanıldığında, rüyalarda, kimi nevroz ve kişinin gerçeği değerlendirme yetisinin bozulduğu psikoz durumlarında içe yönelik düşünce egemendir. Ruhsal bozukluklar düşüncenin yapısını ve düşünme sürecini olumsuz etkileyebilir. Bu olumsuz etkiler düşüncenin hızı, düzeni, kendiliğinden ve amaca uygun oluşu gibi alanlarda ortaya çıkabilir. Çağrışım zincirlerinde düzensizlik, gevşeme, kopma, kayma ya da uyumsuzluk, aşırılık, sıkışıklık, yineleme, kalıplaşma ve yankılama bulunabilir. İçerik olarak kuşku, korku ve saplantılar, garip inançlar, mistik, metafizik, bedensel ve başka konularla ilgili gerçekdışı düşünce sistemleri, yani sanrılar (delüzyon) görülebilir.

Düşünce konusundaki kuramlarda da düşüncenin yapısı ve süreci üzerinde durulmuştur. İlk davranışçı psikologlardan E. Jacobson ve L. W. Max, düşünmenin sessiz bir konuşma olduğunu ileri sürmüş, düşünme edimi boyunca konuşma organlarına ses yaratamayacak kadar zayıf sinirsel uyarıların aktarıldığını ortaya koymuşlardı. “Çevresel kuram” adını alan bu anlayış, düşüncenin, bedenin tümünün harekete dönüşmeyen tepkilerinin bir türevi olduğunu öngörür; bu bağlamda Skinner ve Watson gibi davranışçı psikologlara göre, düşünce bir davranıştır. Buna karşılık “merkezî kuram” olarak bilinen görüş, düşüncenin beynin bir etkinliği olduğunu öne sürer; bedende ortaya çıkan kas uyarımları ise bir yan üründür. Bu görüş son dönemde daha çok destek görmektedir.

Göstergebilim, felsefe ve psikoloji alanındaki “simge” kavramı ve öğrenme süreçlerine bağlı olarak, düşüncenin öğeleri simgeler biçiminde ele alınabilmektedir. Bu simgeler çevremizle ilgili deneyimlerimize dayanır. Uyarıcı durumlar ile bunlara verdiğimiz yanıtlar arasında aracılık yaparlar. Bunlar, birtakım görüntüler; imgeler; seslerin, konuşmanın ve hareketlerin içsel temsilcisi biçimindeki iç konuşma ve hareketler; soyutlama yoluyla edinilmiş genellemeler olan kavramlar ve bunların yerine geçen sözcükler biçimindedirler.

20. yüzyıl başlarında düşünce sürecinin çağrışım zincirleri biçiminde gerçekleştiğine inanılıyordu. Bu zincir, süreklilik ve benzerlik ilkeleri uyarınca gelişir. Yani düşünce, ya aynı nesnenin değişik nitelik ve görünümleri üzerinde sürer ya da benzer bir nesneye geçer. Bir başka görüşe göre düşünce, sınama-yanılma türünden içsel bir zihinsel işleyişin ürünüdür. Bir uyaran karşısında kişi tüm olası tepkisel davranışları imgeleminde canlandırır, bunlardan uygun olmayanları atar ve sonul tepkiyi belirler. Geştalt psikoloji okulu ise bu konuya daha karmaşık bir açıklama getirmiştir. Buna göre düşünce, öğeler ve alt birimler biçiminde değil bir bütün olarak ele alınmalıdır; düşüncede de bütün, parçalarının toplamından fazla bir şeydir. Bu anlayışla sorunun çözümü sınama-yanılmayla seçenekleri sınayarak değil, sorunu bütünselliğiyle kavrayan bir bakış açısıyla sağlanabilir.

1950’lerden sonra bu görüşler bir ölçüde deneysel çalışmalarla birleştirilmiş; düşünenin, sorunun tümünü kavramadan önce sınama-yanılma yoluyla sorunu tüm boyutlarıyla tanıma girişiminde bulunduğu gösterilmiştir.

Öte yandan düşünceyi yaratan güdülenmenin ne olduğu sorusu, önemli bir ilgi ve araştırma konusudur. Geştalt yaklaşımı bu konuda, kişinin var olan anlayışı ile deneyimi arasında bağdaşmaz bir “boşluk” algılamasının, onu düşünmeye ittiği görüşünü vurgular. Psikanaliz kuramı ise düşünceyi, yaşamı sürdürücü bir etkinlik olarak bir dürtü kaynağı biçiminde açıklar; düşünsel boyuttaki algıları düzenlemek, uyuşmazlıkları çözmek duygusal yönden hoşa giden sonuçlar doğurur, belirsizlik giderilerek bunaltıdan (anksiyete) kurtulunur ve dürtüler, bilişsel alanda gerçekleşme olanağı bulurlar.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 1 Mayıs 2017 22:13
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
MeLiSSiA - avatarı
MeLiSSiA
Ziyaretçi
26 Nisan 2010       Mesaj #2
MeLiSSiA - avatarı
Ziyaretçi
Düşünce bilinç, öğrenme ve bellekle yakından ilgili bir yetidir.
Çünkü insan yalnız bildiklerini düşünebilir. Onları düşünebilmesi için bilinçli olması gerekmezmi. Ayrıca düşündüklerinin belleğine önceden kaydedilmiş olması da önemli bir koşuldur.
Sponsorlu Bağlantılar

Düşünce,beynin/zihnin en önemli bir fonksiyonu olarak,algılanarak zihne gelen,verileri,beynin içsel yapıları içinden geçirerek,yeni bilgi ve sonuçlara ulaşma etkinliğidir.İnsan zihni için en önemli düşünce biçimi Mantıklı düşünme biçimidir.Bunun yanında hayal kurma,tahayyül etme,kavrama,karar verme,problem çözme de düşünme çeşitlerinden bazılarıdır.Düşünme işlemi kavram veya imgelerle yapılan bir işlemdir. Kavramaları biçimlendirdirirken ploblemlerin çözümlerinde sebeplerde ve kararlar vermede meşgul olmak gibi düşünce bilginin beyinsel işletiminin ortaya çıkmasıdır. Düşünce biliş psikolojisinin bir parçası olan bir yüksek biliş işlevi ve düşünce sürecinin analizidir.
Son düzenleyen Safi; 1 Mayıs 2017 21:50
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Eylül 2013       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Düşünce
beynin/zihnin en önemli bir fonksiyonu olarak,algılanarak zihne gelen,verileri,beynin içsel yapıları içinden geçirerek,yeni bilgi ve sonuçlara ulaşma etkinliğidir.İnsan zihni için en önemli düşünce biçimi Mantıklı düşünme biçimidir.Bunun yanında hayal kurma,tahayyül etme,kavrama,karar verme,problem çözme de düşünme çeşitlerinden bazılarıdır.Düşünme işlemi kavram veya imgelerle yapılan bir işlemdir. Kavramaları biçimlendirdirirken ploblemlerin çözümlerinde sebeplerde ve kararlar vermede meşgul olmak gibi düşünce bilginin beyinsel işletiminin ortaya çıkmasıdır. Düşünce biliş psikolojisinin bir parçası olan bir yüksek biliş işlevi ve düşünce sürecinin analizidir.
Son düzenleyen Safi; 1 Mayıs 2017 21:51
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
27 Mart 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
düşünce ingilizcesi
  • thought, consideration; idea, opinion; anxiety, worry, care
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
27 Mart 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Asli Düşünce
isim
  • Ana fikir.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
27 Mart 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Art Düşünce
isim
  • Bir düşüncenin arkasında gizli tutulan asıl düşünce, art niyet.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
27 Mart 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Aykırı Düşünce
isim
  • Kökleşmiş inanışlara aykırı olarak ileri sürülen düşünce, paradoks.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
27 Mart 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Düşünce Alışverişi
isim
  • Karşılıklı görüş bildirme, fikir teatisi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
1 Mayıs 2017       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM
DÜŞÜNCE
1. insanın, maddesel ve toplumsal gerçeklik karşısında kavramlar ortaya koymasını, onları birbirine bağlamasını ve yeni bilgiler edinmesini sağlayan süreçlerin tümü: Mantıksal düşünce. Düşüncesini önemli bir sorun üzerinde yoğunlaştırma. Düşüncenin ilerleyişi.
2. Düşünsel etkinliğin kapsamındaki her şey; her tür zihinsel etkinlik: Düşüncelerini düzene spkmak. Kafasında tek bir düşünce olmak. Bir düşünceden diğerine atlamak.
3. Düşüncenin, özellikle bir durumu karşılamayı, bir eylemin, yapıtın ya da özgün bir yaratımın temelini oluşturmayı sağlayan yaratımı; fikir: Ona haber vermek kimin düşüncesiydi. Güzel bir düşünce ama uygulamak çok zor.
4. Bir bireyin ya da bir grubun bir şey, bir konu üzerindeki yargısı, görüşü; fikir: Tartışma sırasında herkes kendi düşüncesini söyleyebilir. Bir kimseye düşüncelerini sormak. Bir film hakkında eleştirmenlerle aynı düşüncede olmamak. Çoğunluğun düşüncesine uymak. Düşünce değiştirmek. Seninle aynı düşüncede değilim.
5. Bir şey düşüncesi, zihinde tasarlanan, onda gizil biçimde var olan, bir varsayım olarak beliren şey: Ölüm düşüncesi zihnini sürekli kurcalıyordu. Ayrılma düşüncesini kabul et mesi çok zor oldu.
6. Az ya da çok duygusal bir değeri olan fikir, tasarı (genellikle çoğul): Geleceğe ilişkin çeşitli düşüncelerim var.
7. Bir kimseye, bir topluluğa, bir partiye, bir döneme vb. özgü fikirler bütünü; öğreti: Marx'ın düşüncesi İslam düşüncesi. Sosyalist düşünce Batı düşüncesi.
8. Bir şeyin fikirlerle oluşturulan soyut tasarımı; kavram, ide: Güzel düşüncesi. Adalet düşüncesi.
9. Kaygı, tasa, sıkıntı, endişe: Tek düşüncesi oğlunun geleceğiydi. Sınavın öne alınmasıyla onu bir düşünce aldı.
10. Bir metinden alınan özlü fikir: Yazarın bu düşüncesini açıklayan bir yazı yazınız.
11.
  • Düşünce özgürlüğü, bir öğretiye ya da bir dine bağlanma hakkı.
  • Düşünce tarzı, görme, değerlendirme biçimi.
  • (Birisini, bir) düşüncedir almak, bir sorun karşısında kaygılanıp uzun uzun düşünmek, çözüm yolu aramak.
  • (Bir kimseye) düşüncelerini, düşüncesini açmak, ona bir konuda düşündüklerini bildirmek.
  • Bir kimsenin düşüncesini okumak, onun içinden geçenleri, neler düşündüğünü anlamak.
  • Düşünceye dalmak, dış dünyayla ilişkisini keserek yoğun bir biçimde düşünmek: Gözlerini kapayıp derin bir düşünceye dalmıştı.
  • Düşünceye varmak, bir görüş ya da kanıya ulaşmak.
—Huk. Düşünce özgürlüğü - ÖZGÜRLÜK.
  • Düşünce suçu, bir dünya görüşünün, bir doktrin ya da ideolojinin ya da herhangi bir düşüncenin başkalarına açıklanmasının, benimsetilmeye çalışılmasının ya da savunulmasının ve övülmesinin suç sayılıp cezalandırılması. (Eşanl. FİKİR suçu.)
—Ftuhbil Çiftlerle düşünce. 6-7 yaş öncesi çocuğa özgü düşünce biçimi.

♦ düşünceler çoğl.


1. Bir kimsenin, toplumsal bir grubun ekonomi, din, felsefe, politika konusundaki görüşlerinin, inançlannın bütünü: Düşüncelerinden dolayı yargılanmak. Düşünceleri için savaşmak.
2. Kimi belge ve çizelgelerde, dolduranın özel düşüncelerini belirtmesi için ayrılan bölüm.

—Ed. Düşünceler ve özdeyişler derlemelerine konulan başlık.

Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
1 Mayıs 2017       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM
DÜŞÜNCE
—ANSİKL Ed. "Düşünceler" adıyla belirtilen derlemeler, yazar tarafından bilinçli biçimde bir araya getirilmiş, birbiriyle ilgisiz özdeyişlerden; bir yazardan yapılmış seçmelerden ya da değişik yazarların aynı konu üzerinde yazdıklarının bir araya getirilmesinden oluşabilir. Marcus Aurelius'un Düşünceler'!, La Rochefoucauld' nun, Vauvenargues'ın, Chamfort'un Özdeyişler'!. Bonald'ın Düşünceler"!, vb. birinci kategoriye girer. Günümüze daha yakın olan yazşrlar arasında ise A. France (/e Jardin d'Epicure, 1894) ve özellikle Paul Valâry (Tel Ouel I veli, 1941 -1943) yer alır. İkinci kategori için Pascal'in Düşüncelerin! anmak yeter. Çoğunlukla çocukların eğitimine yönelik pek çok yapay derleme (Eskiler'in özdeyişlerinden seçmeler) vardır. Bunlar, özellikle Rönesans döneminde çok tutulmuştur.

Türk edebiyatında Tanzimat döneminden başlayarak deneme ve özdeyiş niteliğinde ürün veren kimi yazarların yapıtlarında da bu nitelikler görünür. Cenap Şahabettin (örn. Evradı eyyam, 1915), Ahmet Haşim (örn. Gurabahane-i lakla- kan, 1928), A. Adnan-Adıvar (örn. Bilgi cumhuriyeti haberleri, 1945), Ataç (örn. Günlerin getirdiği, 1946),gibi yazarların yapıtlarında yaşam ahlak, sanat konularında düşünceler özgürce sergilenmiştir.

—Fels.
Platon'a göre düşünce, insanın kendi kendini sorgulamasıdır. "Düşünce (dianoia) deyiminden, ruhun incelediği nesneler konusunda kendisiyle konuşmasını anlıyorum. Ama bana göre, ruh düşündüğü zaman, kendisiyle konuşmaktan, sorular sormaktan, yanıt vermekten, onaylamaktan ve yadsımaktan başka bir şey yapmaz. Bir karara vardı mı, (...) artık bu fikre saplandı ve kuşkudan kurtuldu mu, işte biz buna kanı diyoruz" (Theaitetos, 189).

Aristoteles, düşürıce'den genel olarak özü kavramamızı sağlayan yetiyi anlar; onu, bir maddede cisimleşmiş özü kavramamızı sağlayan yetinin yani duyumun karşıtı olarak görür.

Descartes da, düşünceyi ruha bağlayarak ona bir statü veren filozoflardan biridir. "Düşünüyorum, öyleyse varım" sözü, düşünceyi, bütün gerçeklerin ve bütün bilgilerin temeli olarak ortaya koyar. “Düşünce sözünden derhal tanıyabilecek kadar içimizde plan şeyi anlıyorum. Bundan ötürü, istemin,anlığın,.düş gücünün ve duyuların bütün işlemleri düşüncedir" (Felsefenin ilkeleri, [Principes de philosophie], §9). Düşünce, düşünmek eyleminin sonucudur, yani Tanrı'nın yarattığı tözleri kavramamızı sağlayan açık seçik fikirlerin ortaya konmasıdır. Descartes'a göre düşünce ruhun bir özelliğidir: "Bizce beden hiçbir biçimde düşünemeyeceğine göre, bizde oluşan her tür düşüncenin ruha ait olduğuna inanmakta haklıyız" (Les Passions de l'âme, 14). Descartes böylece, düşünceyi, insan ruhunun bedene karşıt niteliklerinden biri olarak tanımlayabilir: “Peki, ben neyim? Düşünen bir şey mi? Yani kuşkulanan, tasarlayan, ke- sinleyen, yadsıyan, isteyen, istemeyen, hem de düş kuran ve duyan bir şey" (Metafizik düşünceler, 1).

Spinoza’ya göre düşünce, Tanrı'nın, bildiğimiz iki niteliğinden biridir (öteki uzamdır). "Düşünce, Tanrı'nın niteliklerinden biridir, yani Tanrı düşünen bir şeydir" (Etika, 2,1). Bundan ötürü düşünce, Tanrı’nın dışında yoktur; ve üstelik, Spinoza' ya göre, idealist geleneğe karşıt olarak, bütün nitelikler Tanrı'da eşit olduğundan, düşünce uzamdan daha önemli değildir.

Kant'a göre düşüncenin görevi, olayları açıklamaktır; oysa olayları üreten düşünce değildir. Kant böylece, bilginin, düşünceye indirgenmediğini kesinler: "Bir nesneyi düşünmek (Sich einen Gegen- stand denken) ve bir nesneyi bilmek, aynı şey değildir. Bilginin, iki öğesi olduğu kabul edilir: bunların birincisi kavramdır, bununla ( ) bir nesneyi düşünürüz (. ); öteki ise (....) nesneyi sunan sezgidir (Kritik der reınen vernunft [Salt aklın eleştirisi], 1, 1, 2). Böylece düşünce, salt bir öznel gerçeklik olmaktan çıkar ve bilgiyi olanaklı kılan bir ilke olur; bundan başka bir şey de değildir.

Hegele göre düşünce (Gedanke) dışsal gerçekliğe karşıt olarak içsel ve tam anlamıyla noetik bir gerçeklik değildir: öznellik ile nesnellik arasındaki düşünümlü özdeşliğin kanıtını oluşturan harekettir.

Marxçıltğa göre düşünce, nesnel şeylerin insan beyninde dolaysız ve genelleşmiş bir yansımasıdır. Marxçı bilgi kuramı, varlığın düşünceden önce geldiğini kabul etmekle birlikte, varlık ile düşünce arasında özdeşlik olduğunu ileri sürer. Marx, 1844 Elyazmaları’nda "düşünce ile varlık birbirinden ayrıdır kuşkusuz, ama aynı zamanda bir birlik oluştururlar" diye yazar. Engels de şöyle der: "Kendimizin de bağlı olduğumuz ve duyulurla algıladığımız maddesel dünya biricik gerçekliktir ve bilincimizle düşüncemiz, bize ne kadar aşkın görünürse görünsün, maddesel ve bedensel bir organın, yani beynin ürünlerinden başka bir şey değildir" (Ludvvig Feuerbach).

Jean-Paul Sartre, düşünceyi, idealizm ya da maddecilik normlarına göre ele almayı yadsır ve ' 'düşünce ile eylem arasında çözülmez bir birlik" kurmaya çalışır (Situations III, "Maddecilik ve devrim").

—Huk. Tarihte ve günümüzde hâlâ bazı rejimlerde, hatta özgürlükçü demokrasi yolunda ilerleme aşamasında bulunan kimi ülkelerde çeşitli siyasal ya da felsefi düşüncelerin savunulması ve başkalarına benimsetilmesi yasaklanmıştır (anarşizm, komünizm, faşizm, teokratik düşünceler ya da sosyalist ülkelerde "karşı -devrimci" fikirler). Ancak, bugünkü çoğulcu-liberal batı demokrasilerinde, bazı ender istisnalar dışında (ırkçılık propagandası, savaş propagandası) "düşünce suçlârı" ortadan kaldırılmıştır.

—Ruhbil. Çiftlerle düşünce. H. VVallon'a göre çift, düşünceyle saptanan bir terim ile ondan farklılaşmış ve ona karşıt olabilecek tamamlayıcı binerimden oluşur. Bir çiftin iki terimi karşıtlık (örn. büyük-küçük), zamansal birliktelik (örn. yağmur-gök gürültüsü), ses uyuşumu, karşılıklı etki (örn. gemi suyu iter, su gemiyi iter) ya da raslantısal kenetlenme ile birleşebilir. Çiftlerin birleşebilmelerine, yan yana gelebilmelerine karşın, birçok çiftin ortak terimleri (bu ancak daha sonra görülür) ancak ikişer ikişer karşılaştırılabildikleri için, çiftlerle düşüncede bir bütünsellik yoktur.


Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

12 Mart 2010 / Ziyaretçi Cevaplanmış
3 Mart 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış
1 Mayıs 2017 / virtuecat Siyasal Bilimler
1 Ocak 2014 / Misafir Soru-Cevap
12 Ocak 2015 / mechul Taslak Konular