Arama

Tabi Nedir?

Güncelleme: 13 Temmuz 2015 Gösterim: 5.209 Cevap: 2
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
7 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Tabi
TDK, Türk Dil Kurumu
Sponsorlu Bağlantılar


-1-

sıfat (ta:bi) Arapça t¥bi¤
Bağımlı:
"Sanki bütün kamara, bütün halk, onlara tabi, onlara mahkûmdu."- P. Safa.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • tabi kılmak
  • tabi olmak
  • tabi tutmak

-2-


isim (ta:bi) Arapça µ¥bi¤
1 . Basıcı.
2 .
Yayımcı.

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
31 Mayıs 2011       Mesaj #2
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Tabi Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar
sıfat - (tabii:) - Arapça - µab³¤³


1 . Doğada olan, doğada bulunan.
2 . Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi:
"Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor."- A. Rasim.
3 . Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan:
"Beklenen cevap gelince derhâl yazılacağı tabiidir."- Atatürk.
4 . Yapmacık olmayan, doğal:
"Bir milletin kendi varlığını müdafaa etmesinden daha tabii ne olabilir?"- M. Kaplan.
5 . Katıksız, saf, doğal:
"Tabii meyve suları."- .
6 . zarf (tabi:) Elbette, doğallıkla, doğal olarak, işin gereği olarak:
"Yurttaşlarım arasında bana bu yabancılığı çektirmemek isteyenler de oldu tabii."- A. Ağaoğlu.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
13 Temmuz 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
TABİ sıf. (ar. feb'den tâbi').
1. Bir kimseye, bir yönetime, bir topluluğa tabi, onun yönetimi, denetimi, egemenliği altında olan; bağımlı: Osmanlı yönetimine tabi ülkeler, topraklar.
2. Bir kimseye tabi, kendini onun iradesine bırakmış olan kimse için kullanılır; bağımlı: Nasıl isterseniz, ben size tabiyim. Hiç kimseye tabı olmak istemem.
3. Bir şeye, bir kimseye tabi, gerçekleşmesi onun sağlayacağı bir koşulu gerektiren; onun koşullarıyla sınırlanmış olan; bağlı: O evde her şey merasime tabiydi. Satış işlemleri, yönetmeliğe tabidir.
4. Tabi olmak, bir kimsenin emrine girmek; bir şeye ya da kimseye bağımlı olmak. || Tabi tutmak, bağımlı kılmak.

—Esk. Tabi ve metbu, tabi olan ve tabi olunan kimse.

♦ a. Esk. mat. Fonksiyon. || Tabi-i asli, ilkel fonksiyon ya da integral. || Tabii müsellesati, trigonometrik fonksiyon.

—Esk. coğ. ve Hidrol. KOL’un eşanlamlısı.

—isi. Müslümanlığı kabul ederek Hz. Muhammet’le görüşmüş olmaları nedeniyle kendilerine ashap ya da sahabe denilen kişilerden en az biriyle tanışıp görüşmüş olan ikinci kuşak müslümanlar. (Bk. ansikl. böl.)

—ANSİKL. İslam tarihinde ikinci kuşaktan olan müslümanlar genellikle tabiin ya da tabiun diye adlandırılır. Hz. Muhammet’ in bir hadisinde "Ümmetimin en hayırlısı benim çağdaşlarımdır; sonra bunların ardından gelenler, sonra da onları izleyen kuşaktır" denilir. Bu nedenle bütün İslam tarihçileri ve özellikle hadis araştırıcıları sahabilerden sonra en erdemli ve hadis rivayeti bakımından en güvenilir kuşağın tabiin olduğunda görüş birliği etmişlerdir. Bununla birlikte sahabiler arasında olduğu gibi erdemlilik ve güvenirlilik bakımından tabiin arasında da bir sınıflama yapılmışsa da, farklı ölçütler kullanıldığından sınıflamalar da değişik olmuştur.
Hadis bilginlerinin çoğunluğuna göre tabiinin en erdemlileri ve büyükleri Haşanı Basri, Sait bin Müeyyep, Veysel el-Karani, Ata bin Ebu Rebafı gibi çoğu bilgin olan kişilerdir. Hadis bilginleri, Hz. Muhammet tarafından övülen üçüncü kuşak müslümanları da tebeut-tabiin ya da etbaut-tabiin diye adlandırırlar.

TABİ sıf. (ar. fabldan tabi). Esk. Kitap basan ya da bastıran.

♦ a. Basıcı, yayımlayan.

Kaynak: Büyük Larousse