Arama

Ters Nedir?

Güncelleme: 9 Ağustos 2015 Gösterim: 2.433 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
31 Mayıs 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Ters

Sponsorlu Bağlantılar
- 1 -
sıfat
1 .
Gerekli olan duruma karşıt, zıt.

2 .
(isim) Bir şeyin içe gelen yanı, arkası:
"Elinin tersiyle küçük bir tokat vurmuştu."- Ç. Altan.
3 . (isim) Kesici bir aletin kesmeyen yanı:
"Kollarına bıçağın tersiyle birkaç tane vurmuşlar."- M. Ş. Esendal.
4 . (mecaz) Uygun olmayan, elverişsiz, münasebetsiz:
"Ters sözlerinle, fazilet iddialarınla beni hırpalama."- H. C. Yalçın.
5 . (mecaz) Gönül ve cesaret kırıcı, huysuz, sert:
"Ters adamın işi de ters gider."- M. Ş. Esendal.
6 . (isim, mecaz) Bir şeyin aksi, karşıtı:
"Anlattığının tersi anlaşılınca utandı."- .
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • ters anlamak
  • (birine veya biriyle) ters düşmek
  • (bir şey) ters gitmek
  • tersi dönmek
  • tersinden okumak
  • tersine çevirmek
  • (bir iş veya durum) tersine dönmek
  • (bir iş veya durum) tersine gitmek
  • ters tarafından kalkmak
Birleşik Sözler
  • ters açı
  • ters baskı
  • tersbeşik
  • ters düz
  • ters evirme
  • ters pers
  • ters ters
  • ters yüz
  • şeytantersi

- 2 -
isim
Hayvan pisliği.

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
9 Ağustos 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
TERS sıf.
1. Bakılan, kullanılan tarafa karşıt olan: Sigarayı ters tarafından yakmak Kumaşın ters yüzü.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Uygun olmayan; aksi: Ters bir iş. Ters bir zamanda gelmek.
3. Yanlış, gidilmesi gerekene karşıt olan: Ters yol. Ters yönden gitmek.
4. Birbirine, bir başkasına karşıt olan; zıt, aksi: Birbirine ters görüşler ileri sürmek.
5. Kırıcı, geçimsiz, atei kimse; onun bu özelliğini belirten bir şey için kullanılır: Ters bir insandır, ne yapacağı hiç belli olmaz. Ters suratlı bir adam. Ters bir yanıt.
6. Ters tarafından kalkmak, aksiliği, huysuzluğu üzerinde olmak.

—Arıt., Ceb., Küm. kur., Geom. EVRİK'in eşanlamlısı.

—Ceb. Bir a elemanının ters işaretlisi, a ile a' ün birbirinin tersi olduğu a' elemanına. varsa, verilen ad. [a nın ters işaretlisi genellikle (- a) ile gösterilir] || Toplama ile gösterilen ve bir e etkisiz elemanı bulunan bir iç işlemle donatılmış bir E kümesinin ters elemanları, E nin a + a' = a' + a = e eşitliklerini gerçekleyen a ve a' elemanları. (a ve a' toplama için bakışımlıdır.)

—Dağc. Ters balkon, dik kaya üzerindeki büyük çıkıntı. Ters balkon ancak yapay tırmanmayla aşılabilir.

—Dilbil. Ters çevirme, bir cümlenin ya da tümcenin sözcüklerim alışılmış, beklenen, olağan sayılan sıradan başka bir sıraya soten yapı. (Örn. Güzeldi bu kız'da, an- latımsallık arayışından kaynaklanan, isteğe bağlı bir ters çevirme vardır.)

—Foto. Ters ışık, bakış açısına ters açıdan gelen ışık. (Eşanl. KONTRJUR.) || Ters aydınlatma, ışığı arkadan ya da elverişsiz bir koşulda verme.

—Fotogram. Ters paralaks, sağ resmin sol göze, sol resmin sağ göze aynı anda gösterilmesi halinde, resimler üzerindeki karşılıklı noktaların doğadaki gerçek derinliklerini ters yönde oluşturan (çukurlukların tepe, tepelerin çukurluk olarak görülmesi) paralaks.

—Geom. Ters yerdeğiştirim, DOĞRUDAN OLMAYAN izOMETRh'nin eşanlamlısı. || Dış -ters açılar, (Ax) ve [Bx'), (AB) doğrusunda bulunan ayrık (yabancı) yarıdoğrular olmak ve [Ay) ile [Bz') ün her biri de (AB) nin belirlediği yarıdüzlemlerin birinde bulunmak üzere (Ax, Ay] ve (Bx', Bz') yarı- doğru çiftleri. ([Ay) ve [Bz') ün taşıyıcıları koşutsa, (Ax, Ay) ve (Bx', Bz') aynı bir geometrik açının temsilcileridir, dolayısıyla ortak ölçüleri aynıdır.) || iç-ters açılar, [Ax') ve [Bx), (AB) doğrusunda bulunan yarı- doğrular ve arakesitleri AB doğru parçası olmak ve [Ay') ile [Bz) nin her biri (AB) nin belirlediği yarıdüzlemlerin birinde bulunmak üzere [Ax', Ay') ve (Bx, Bz) ya- rıdoğru çiftleri ([Ay') ve [Bz) nin taşıyıcıları koşutsa (Ay', Ax' ] ve (Bz, Bx) aynı bir geometrik açının temsilcileridir ve dolayısıyla ortak ölçüleri aynıdır.)

—Havc. Ters uçuş, uçağı ters döndürerek yapilan uçuş.

—Hidrol. Ters, akıntı, ana akıntıya ters yönde ilerleyen akıntı.

—Jeomoriol. Ters engebe, TERSELME' ENGEBESİ’nin eşanlamlısı.

—Kardiyol Büyük damarların ters yerleşimi. aortun sağ karıncıktan ve akciğer atardamarının sol karıncıktan çıkması biçiminde görülen doğuştan dolaşım anomalisi. (Doğumdan hemen sonra şiddetli bir morartıya ve kısa zamanda ölümcül bir kalp yetmezliğine neden olur Ameliyatla düzeltilebilir)

—Küm. kur. A dan B üzerine birebir bir f uygulamasının ters uygulaması, B den A üzerine, B nin her elemanının / ile elde edilen görüntüsü kendi aslı olan (M ile gösterilen) g uygulaması. || Ters bağıntı, bir R ikili bağıntısı için: (x, y) eR ~(y. x) GS biçiminde de tanımlanan S ikili bağıntısı.

—Mat çözlm. Bir f fonksiyonunun ters fonksiyonu, f nin kendi tanım bölgesiyle kısıtlaması birebir olduğunda, gerçekten bir fonlrsıyon olan (f~' ile gösterilir), f ters bağıntısı.

—Oto. Ters dönme kayma sonucu, bir taşıtın bulunduğu doğrultuya ters yönde kendi ekseni çevresinde aniden dönmesi.

—Patol. Ters yerleşim, bazı organların değişik yerde olması. (Özellikle ıçorganlarda görülür ve sözkonusu organ normalde bulunması gereken yerin karşı tarafında bulunur.)

—Spor. Ters vuruş, teniste ve masatenisın- de sağ elle oynayanın sola, sol elle oynayanın sağa yaptığı vuruş.

—Tekst. Ters örgü, ipliklerin normal büküm yönüne ters doğrultuda yapılan armür.

—Topogr. Ters semt açısı, bir gözlem doğrultusuyla Lambert kuzeyi arasında kalan, saat akrep ve yelkovanı deviniminin ters yönünde ölçülen açı. (Bir doğrultunun ters semt açısı ve semt açısı, birbirlerini 400 grad ya da 360 dereceye tamamlar.)

—Yerbil. Eğimi, etkilediği oluşumların eğı minin ters yönünde olan bir kırık için kul lanılır. || Ters kırık, üst bölümü, bindirdiği alt bölüme göre daha yüksekte olan eğik fay. (NORMAL- KIRlK'ın karşıtıdır). || Ters kanat, devrik ya da yatık bir kıvrımda, en eski katmanların, en yeni katmanların üstünde yer alarak bir ters dizi oluşturduğu kanat

—Yumş. bil. Genel kuralın tersine, sargısı sola doğru sarılan yumuşakça kavkısı için kullanılır. (Yani hayali bir yumuşakça ele alındığında, hayvan kavkının içinde tepeden ağza doğru dolanarak inerken kavkı ekseni [kolumela] hep onun solunda kalacak demektir. Ters sargılı bireylere, sar- mallığı normalde sağa doğru olan birçok türde rastlanır; öte yandan, bazı ender cinslerin [Physe, Clausilıa] bütün bireyleri ters sargılı olur.)

♦ a.
1. Bir şeyin bakılan, kullanılan yüzüne karşıt olan yüzü: Kumaşın, kâğıdın tersi. Halının tersi.
2. Kesici bir aygıtın kesmeyen yanı: Bıçağın, çakının tersi
3. Bir şeyin karşıtı durumunda olan şey: Tersi kanıtlanmadıkça söylenenleri doğru kabul etmeliyiz.
4. Tersi dönmek, gide ceği yönü ve bulunduğu yeri şaşırmak. || Tersinden okumak, yanlış okumak. || (Bir şeyin) tersine, karşıt bir biçimde, aksine: Beklediğimin tersine kolay bir sınavdı. || (Bir şeyi) tersine çevirmek, içini dışına çevirmek; olumsuz duruma sokmak. || Tersine dönmek, bir iş ya da durum söz konusuysa, beklendiği, umulduğu gibi gerçekleşmemek, umulanın aksi olmak: Sen gidince her şey tersine döndü. || Tersine gitmek, bir iş ya da durum tasarlandığı, düşünüldüğü gibi gerçekleşmemek; bir durumdan hoşlanmamak, aykırı gelmek: Kızların satıcılık yapması önceleri benim de tersime giderdi. || Elin tersi, avuç içinin karşıt yüzü.

—Mat. çözlm. Bir S tam serisinin tersi, T(0) - 0 ve S°T=*I dan T tam serisi; bu seri ancak ve ancak S(0)=0 ve S'(0)?:0 ise vardır ve bir tanedir. (S nin yakınsaklık yarıçapı sıfır değilse T ninki de sıfır değildir.)

—Nörol. Tersine iletim, bir maddenin bir aksonda sinir akışının gidiş yönüne aykırı, yani uç dallardan dendritlere doğru iletilmesi.

♦ be.
1. Normal olana karşıt yönde; dışı içe gelecek biçimde; üstü aşağıya ya da önü arkaya dönük darak: Ayakkabılarını ters giymek. Çorabının birini ters giymişsin. Ters asılmış bir tablo. Gazeteyi ters tutmak.
2. Doğru olmayan bir biçimde; yanlış: Bu fikir bana çok ters geliyor. Sözlerim ters anlaşıldı.
3. Umulanın aksine, aksi: Bugünlerde her işim ters gidiyor.
4. Kırıcı, sert bir biçimde; aksi: Bir kimseyle ters konuşmak. Bir kimseye ters davranmak, ters bakmak. || Ters düşmek, aykırı durumda olmak, karşıt olmak: Bu konuda size ters düşmek istemezdim. |j Ters pers, düzelemeyecek ölçüde ters bir konumda olan: İşlerim öylesine ters pers ki, anlatamam. || Ters pürs olmak, yüzükoyun yere kapaklanmak; düzelmesi olanaksız bir duruma düşmek. || Ters ters, aksi aksi: Ters ters yanıtlar vermeye başladı. || Ters ters bakmak, kızgın, öfkeli bir biçimde bakmak: Niye öyle ters ters bakıyorsun? || Ters türs, özensizce, düzgün olamayan biçimde: Üzerlerinden çıkardıklarını sağa sola ters türs atmışlar; doğru dürüst gitmeyen, iyi ve düzgün işlemeyen. Bu ters türs yönetimle iyi bir sonuç alınmaz.

—Teknol. Ters çevirmek, bir devingenin hareketine, bir akışkanın akışına, bir elektrik akımına vb.'ye, başlangıçtakine zıt bir yön vermek.

TERS a. Hayvan pisliği

TERS a. (fars. ters). Esk
1. Korku.
2. Ters-engiz, korkutan, korku verici.

TERS-
önek. Karşıtlığı ya da karşıt eylemi belirtmek için birçok sözcüğün bileşiminde yer alır.


Kaynak: Büyük Larousse


Benzer Konular

2 Kasım 2012 / _Yağmur_ Matematik
2 Kasım 2011 / _KleopatrA_ Ziraat
4 Şubat 2014 / Misafir Cevaplanmış