Arama

Oymak Nedir?

Güncelleme: 24 Aralık 2015 Gösterim: 3.807 Cevap: 3
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
31 Mayıs 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Oymak -ğı

Sponsorlu Bağlantılar
- 1 -
isim

1 .
Aşiret:
"Dayısı, amcası dâhil, obadan, oymaktan kimse dünür gitmeye gönüllü değildir."- T. Buğra.
2 . İzcilikte küçük birlik:
"Oymak beyi."- .
Birleşik Sözler
  • oymakbaşı

- 2 -

isim, gök bilimi
Hemen hemen benzer veya aynı tür yıldızlardan oluşmuş, Samanyolu'nun seyrek yapılı genç kümelerinden her biri.


- 3 -

Oymak -ar
(-i)
1 . Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak:
"Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi."- S. Ayverdi.
2 . Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek:
"Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu."- .
3 . (argo) Bıçaklayarak yaralamak.
4 .
(argo) Kazıklamak.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
31 Mayıs 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Oymak
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Oymak, ulusun ayrıldığı bölümlerden her birine verilen addır.
Oymak kelimesi Güney Türkçesi dışındaki Altay, Teleüt, Kazak, Kırgız vb. şivelerde aymak
şeklindedir. Bu şivelerde kelime şu anlamlara gelir: Halk, kavim, boy, soy, aile, köy, yabancı, yabancı göçebe, memleket vb.
Moğolca'da "büyük kavim birlikleri" anlamını taşır. Moğol
teşkilat bölümlerinde uluslar utuklara, utuklar da ayımaglara (oymak) ayrılırdı. Batı Anadolu ile Güneybatı Anadolu'daki göçebe ve yarı göçebe Türkmen boylarına "oymak" deniyordu. Bunlar 16. yüzyıl'dan sonra yörük adını aldılar, bir süre bunlara cemaat ve aşiret de dendi.
Bir boydan ayrılmış, zamanla türeyerek sayıları dörtten on altıya çıkan veya daha fazla olan oymaklar vardır. Bunlar genellikle reislerinin adlarını alırlar. Oymak beyi devletin en yüksek askerî mevkilerine çıkabiliyordu.
Oymaklar, Osmanlı devrinde riayet, yani vergi veren halktan sayıldı. Osmanlı Devleti, Devşirme Ocağı önemini kaybettiği ve asker sıkıntısı çekmeye başladığı zaman bunlardan yararlandı. Oymaklar malî bakımdan hanedana bağlandı. Devlet özellikle, Halep Türkmenlerinden asker topladı.
16. yüzyıl'da bu Türkmen topluluğu başlıca şu oymaklardan kuruluydu: Beğdili, Hurbendelü, Bayat, İnallu, Karkın, Kızık, Eymur, Bahadurlu. İçel'de oymak teşkilâtını muhafaza eden yörüklerin bir kısmı Kıbrıs'ın alınmasından sonra, zaman zaman bu adaya göçmen olarak gönderildi. Tecirli, Bozdoğan, Melemenci, Sırkıntı, Karsantı, Kara Hacılı gibi oymaklar Çukurova'da; Menteşe, Aydın, Kütahya ve Ankara sancaklarında Türkmen boyları yaşadılar ve yörük kuruluşlarını meydana getirdiler. Safevi Devleti ise askerî bakımdan Türk oymaklarına dayanıyordu.
Bu oymaklar bugün de yerleştikleri yerlerde toprağa bağlı bir durumda, oymak adı altında yaşarlar.

Sosyal Hayat
Oymaklar, mevsimden mevsime yaylak ve kışlak arasında sürekli olarak hareket ederler. Yaylak ve kışlak bölgeleri bazen birbirinden çok uzakta bulunur. Erzurum Yaylası'na, Fırat Nehri'nin çıktığı yerlere yaylamağa giden bir oymak, kışlık için Suriye çöllerine kadar iner. Genellikle hayvancılıkla geçinirler ve sürülerine otlak bulmak için zamanlarının önemli kısmını değişik yerlerde geçirirler. Yurt veya ev denilen çadırları çabuk kurulup çabuk kaldırılacak türdendir.
Türk oymaklarında genellikle üç türlü çadır vardır:

  1. Keçi kılından el tezgâhı işi dokunmuş sonra birbirine dikilmiş direkli kara çadır.
  2. Pamuktan dokunmuş veya keçeden yapılmış devirli çadır.
  3. Koyun kılından döverek yapılan keçe çadır, bunlara alaçık veya alaycık da denir.
Çadırların direklerine cağ, erzağın konulduğu yere sitil denir. Çadırın özel bir iç bölümü vardır. Çadırlar, sonradan yerleşik hayata geçtikleri zaman bazılarının kurdukları evler için bir model olmuştur.
Oymakların yaşayışında binek ve taşıt hayvanları önemli bir yer tutar. Oymak halkı gömleğinden çuvalına kadar herşeyini kendi dokur. Kendi kendine yeter ve oymak içinde kapalı bir iktisadî hayat sürerler. Çobanlık ve çeşitli sanatlarla da uğraşırlar. Konya bölgesindeki Türk oymakları Karamanoğulları ve Osmanlılar devrinde her yerde aranan atlar yetiştirirlerdi. Bunlar önceleri vergilerini, yetiştirdikleri atlardan verdiklerinden atçeken adını aldılar.


Yönetim
Oymakların başında bir bey bulunur. Beyler kethüda ve ihtiyarların oyları alınarak hükûmet tarafından onaylanır, beylik beraatı verilirdi. Kethüdalar, bey tarafından tayin edilirdi. Kethüdalara oymak halkının kefil olması gerekirdi. Bu yetkililer, kanunen tayin edilmiş olan vergileri has voyvodalarına vermekle görevliydiler. Oymağı yönetmek ve vergi toplamakta ihmalleri görülürse, oymak halkının şikâyeti ve has voyvodalarının onayıyla azledilerek yerlerine yenileri seçilirdi
.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
31 Mayıs 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Oymak (Taksonomi)
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Oymak, familya ile cins arasında yer alan taksonomik gruptur. Aralarında büyük taksonomik farklar olan veya birçok türün birbirleriyle kesin çizgilerle ayrılmadığı durumlarda sınıflandırmayı kolaylaştırmak için kullanılır. Bazen yeterli olmadığı durumlarda alt oymak terimi de kullanılır. Diğer taksonomik gruplarda olduğu gibi büyük harflerle başlar ve tek kelimeden oluşur, ama italik yazılmaz.
Örneğin köpekgiller (Canidae) familyası Vulpini ve Canini olmak üzere iki oymağa ayrılır.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Aralık 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
OYMAK g. f.
1. Bir şeyi oymak, keskin, sivri uçlu bir araçla ondan parçalar koparıp atarak bir çukur, bir delik oluşturmak: Toprağı oyan köstebekler. Kabak oymak.
2. (Bir şeye) desen oymak, özel araçlarla kazıyıp yontarak bir nesnenin yüzeyinde belli desenler oluşturmak. Tahtaya laleler oymak.
3. Bir şeyi oymak, doğal etkenlerden söz ederken, aşındırıp çukurlar oluşturmak: Kayaları oyan dalgalar.
4. Bir kimsenin beynini oymak, bir ağrı ya da gürültü sözkonusuysa, o kimseyi çok rahatsız etmek.
5. Kol. yaka vb. oymak. kumaş, deri vb. bir şeyi bir girinti oluşturacak biçimde kesmek.
6. (Bir kimseyi) oymak, bir kimseye zarar vermek (tehdit amacıyla söylenir): Sözlerine dikkat et. oyarım seni.

—Güz. sant. Taş, ağaç, metal vb. maddelerin yüzeyini özel aletlerle oyarak biçimlendirmek, süslemek.

—Metalürj. Metal bir eşyayı kuyumcu kalemi ya da başka bir alet kullanarak işlemek, süslemek. || Metal bir parçayı oymak. bu parça üzerinde bir çukur oluşturmak.

—Mutf. Bir sebze ya da meyvenin içini harç ile doldurulmak üzere boşaltmak.

oydurmak ettirg. f. Bir şeyi oydurmak, onun oyulmasını sağlamak, oymak eylemini yaptırmak.

oyulmak edilg. f. Oymak eylemine konu olmak: Oyulmuş taşlardan tespih yapmak. Patlıcanlar iyice oyularak içi doldurulur. Mermer üzerine lale desenleri oyuldu. Başım çok ağrıyor, sanki beynim oyuluyor. Yakanın biraz daha oyulması gerekiyor.

OYMAK
a. Aynı bölgede yaşayan ya da birlikte göç eden, yönetim biçimleri, dilleri, dinsel inaçları ortak aynı soydan gelen ailelerin oluşturduğu obadan büyük, boytan küçük topluluk.

—Astrofiz. Yıldız oymağı, oluşturdukları yıl- dızlararası madde içinde uzanan, genç ya da oluşum dönemindeki dağınık yıldızlar topluluğu. (Bk. ansikl. böl.)

—ize. Öbaların birleşmesiyle oluşan izci kuruluşu. (16-32 izciden oluşur.) || Oymak beyi, oymak kursunu bitirmiş yönetici. (21 yaşından büyük olması gerekir.) [Oymak başı da denir.]

—Tar. Türkmen ulusunu (Oğuzlar) oluşturan her bir bölüm. (Bk. ansikl. böl.)

—ANSİKL. Astrofiz. Yıldız oymaklarının varlığı, ermeni asıllı gürcü astrofizikçi Ambartsumyan tarafından, yıldızların gökyüzünde tayf tiplerine göre dağılımını incelerken ortaya çıkarıldı. Oymakların kümelerden’ farkı, bulundukları bölge içinde yıldız yoğunluklarında zorunlu olarak bir artış göstermemeleridir. Bunlar, genellikle, çekirdek adı verilen bir ya da daha çok açık kümeyi çevreleyen ve bu çekirdekten saniyede yaklaşık, on kilometre düzeyindeki hızlarla uzaklaşan yıldızlar gibi görünür. Oymaklar, içerdikleri yıldızların büyük çoğunluğunun tayf tipiyle adlandırılır: OB oymakları (çok parlak, mavi yıldızlar), T oymakları (t Taun tipi kırmızı yıldızlar). Yıldız evrimi kuramı, bir oymağın yıldızlarının, çekirdeğin yıldızlarıyla aynı zamanda oluştuklarını ve bu çekirdekten yavaş yavaş ayrıldıklarını ileri sürer.

—far. Oymaklar, anayurtları olan Orta Asya'da mevsimine göre yaylakla kışlak arasında sürekli harekat halinde bulunan ko- nargöçer ya da yarı konargöçer türkmen boylarıydı. Oymak halkı genellikle hayvancılıkla geçinir, zamanının büyük bölümünü sürülerine otlak bulmak için değişik konaklarda geçirirdi. Çabuk kurulup çabuk kaldırılacak nitelikte olan ve "yurt" denen çadırları genelde üçe ayrılırdı: keçi kılından dokunmuş, direkli kara çadır; pamuktan dokunmuş ya da keçeden yapılmış devirli çadır; "alaycık" ya da “alacık” adıyla anılan ve koyun kılından döverek yapılan keçe çadır. Çadırların kendilerine özgü bir iç bölümü vardı. Bunların direklerine "cağ", erzak konmak için ayrılmış yerine "sitil" denirdi. Oymağın yaşamında binek ve yük hayvanları önemli bir yer tutar, oymak halkı giyim eşyasından çuvalına kadar her şeyini kendi dokurdu. Böylece kendine yeterli olan oymak halkı, içine kapalı bir ekonomik yaşam biçimi sürdürürdü. Çobanlıktan arta kalan zamanlarını geçimlik el sanatlarıyla uğraşarak değerlendirirlerdi. Her oymağın başında bir bey bulunur, beyler ihtiyarlar kurulunun oyları alınarak seçilirdi. Oymaklar genellikle beylerinin adlarını alırlar ve bu adla anılırlardı. Türkmen boyları anayurtlarından Ön Asya'ya göçtükten sonra, özellikle İran’da kurulan Safevi devleti, askeri açıdan bu oymaklara dayalı bir düzenle yönetildi. Oymak beyleri devletin en üst askeri konumlarına yükselebilen kişiler olarak yönetimde önemli roller oynadılar. Öte yandan, osmanlı topraklarına göçen oymaklar devletçe raiyet (vergi yükümlüsü halk) sayıldı. Konya yöresine yerleştirilen oymaklar Karaman’ atı diye anılan ve dünyanın her yerinde aranan cins atlar yetiştirdiler. Bunlar vergilerini yetiştirdikleri atlardan ödedikleri için “at çeken" adıyla anıldılar. Osmanlı topraklarında yaşayan oymaklarca seçilen beylere ancak hükümet tarafından onaylandıktan sonra beylik beratı verilirdi. Oymağını yönetmekte ya da vergisini göndermekte geciken bey, bölge voyvodasınca azledilir, yerine bir yenisi seçilirdi. Batı ve Güney-batı Anadolu'da yaşamlarını sürdüren konargöçer oymaklar, XVI. yy.’dan sonra "yörük” adını aldılar. Yeniçeri ocağı kaldırıldıktan (1826) sonra asker sıkıntısı çekmeye başlayan devlet, büyük ölçüde oymak gençlerinden yararlanırken, asker veren oymakları vergi dışı tuttuğu gibi, bunları ayrıca hazine ödeneğine de bağladı. Bozdoğan, Melemenci, Kara Hacılı, Karakeçili gibi oymaklar bugün de Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde, yerleştirildikleri yörelerde toprağa bağlı olarak ya da yarı konargöçer durumda ve yine oymak adı altında yaşarlar.

Kaynak: Büyük Larousse