Arama

Taban Nedir?

Güncelleme: 13 Temmuz 2015 Gösterim: 5.199 Cevap: 2
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
17 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Taban

Sponsorlu Bağlantılar
- 1 -

isim

1 .
Ayağın alt yüzü, aya.

2 .
Üstü kapalı bir yerin gezinilen, ayakla basılan yüzü, tavan karşıtı.

3 .
Ayakkabının alt bölümü.

4 .
Kaide.

5 .
Bir şeyin en alt bölümü.

6 .
Değerlendirmede en alt derece.

7 .
Bir toplumu, bir kuruluşu oluşturan, yönetime katılmadan etkili olan kitle:
"Partinin tabanının istekleri doğrultusunda..."- .
8 . Temel.
9 .
(coğrafya) Bir ırmağın en derin olan orta yeri.

10 .
(denizcilik) Dikey duran direk, çubuk, seren vb.nin alt bölümü.

11 .
(matematik) Bir cismin veya bir biçimin yüksekliğini ölçmek için aşağıdan yukarıya doğru başlama noktası olarak alınan yüzey veya çizgi, kaide:
"Piramidin tabanı. Üçgenin tabanı."- .
12 . (matematik) Üslü sayılarda kuvveti alınan sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır.
13 .
(halk ağzında) Tarlanın düz ve verimli kesimi.

14 .
(eskimiş) Kılıç vb. yapımında kullanılan iyi cins demir.


Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • tabana kuvvet
  • tabana kuvvet kaçmak
  • taban çıkmak (veya girmek veya koymak)
  • tabanları kaldırmak
  • tabanları patlamak
  • tabanları yağlamak
  • taban tabana zıt (olmak)
  • taban tepmek (veya patlatmak)
  • taban yapmak
Birleşik Sözler
  • taban basma
  • taban düzeyi
  • taban fiyatı
  • taban halısı
  • taban lağımı
  • tabanvay
  • tabanı yarık
  • baştaban
  • daltaban
  • düztaban
  • karataban
  • ad tabanı
  • ayak tabanı
  • devetabanı
  • fiil tabanı
  • isim tabanı
  • veri tabanı

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
17 Haziran 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Taban

Sponsorlu Bağlantılar
- 2 -
zarf, eskimiş (tab'an) Arapça µab¤an
1 . Huy bakımından.
2 .
Yaradılıştan.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
13 Temmuz 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
TABAN a.
1. Ayağın alt yüzü.
2. Ayakta;. Basılan yerle doğrudan temas eden ve ayakkabının alt yüzünü oluşturan dayanıklı bölüm: Ayakkabının tabanı delinmiş.
3. Bir yapıda üzerinde dolaşılan, ayak basılan yüzey, zemin: Odanın tabanını seramikle kaplamak.
4. Bir şeyin alt bölümü: Tencerenin tabanı.
5. Bir şeyin üzerine oturtulduğu yüzey: Bir sütunun tabanı.
6. Bir şeyin en alt düzeyi, daha aşağısına inilemeyecek en alt sınırı: Ücretlerin taban ve tavanını saptamak.
7. Yöneticilere karşıt olarak, bir partide, bir sendikada üyelerin; bir ortaklıkta, bir kuruluşta çalışanların oluşturduğu kitle: Tabanın sesine kulak vermek. Tabanda birliği sağlamak.
8. Tkz. Cesaret: Bu işi yapmaya taban ister.
9. Esk. Kılıç, bıçak vb. yapımında kullanılan iyi cins demir.
10. Taban tabana zıt, ters, biri ötekine bütünüyle karşıt olan şeyler için kullanılır: Düşünceleri benimkilere taban tabana zıt. || Taban tepmek, taban patlatmak. bir iş için yaya olarak uzun yol yürümek ya da bir yere çok gidip gelmek; binecek bir şeyin bulunmadığını, yürümekten başka çare olmadığını belirtmek için söylenir. || Tabana kuvvet (kaçmak), büyük bir hızla koşarak (kaçmak): Beni görünce tabana kuvvet kaçmaya başladı. || Tabanları yağlamak, uzak bir yere yürüyerek gitmek için gücünü toplayarak yola koyulmak; büyük bir hızla koşmaya, kaçmaya başlamak: Polisler gelince tabanları ağlamışlardı. || Tabanı, ayağı yanmış it gibi dolaşmak, bir yerde kalmayıp sürekli biçimde gezip durmak.

—Al. tak. BAŞ’ın eşanlamlısı.

—Anat. Ayağın alt yüzeyi. || Vücudun bazı kısımlarının bağlantı noktası ya da en geniş bölümü. || Ağız tabanı, altçene kemiği ile dilkemiği arasındaki kas ve aponevroz oluşumu. || Kalp tabanı, bu organda büyük damarların çıktığı geniş üst kısım. || Leğen tabanı, alttan küçük leğeni kapayan ve içinden rektum, uretra ve kadında dölyolu geçen kas ve aponevroz oluşumu.

—Arit. Bir sayılama sisteminin tabanı, keyfi olarak seçilmiş, tamsayıları yazmaya yarayan ve sayılama sisteminin bağlı olduğu 1’den sıkı büyük doğal sayı.

—Ayakta. Ayakkabının içine ökçe kısmına, ortopedik ya da estetik bir amaçla yerleştirilen, yanlamasına kesilmiş mantar parçası.

—Bank. Bir bankanın, TC Merkez bankası nezdinde bulundurmakla yükümlü olduğu devlet tahvillerinin en az miktarı. (Bankalar; Türk Tic. k. ve Bankalar k. gereğince ayırdıkları kanuni yedek akçelerine karşılık gelen bir tutarı, yıllık bilonçolarının genel kurullarınca oylanmasını izleyen 15 gün içinde kanuni karşılık olarak TC Merkez bankası nezdinde Hazine adına açılacak "Kanuni yedek akçeler karşılığı devlet tahvili hesabfna yatırmak zorundadırlar. Bu hesapların bağlı olacağı koşullar ve uygulama esasları Hazine ve dış ticaret müsteşarlığınca saptanır ve ilan edilir.)

—Bayınd. Bir parke taşının zemine konulması gereken yüzü. || Karayolunun ve ek bölümlerinin kapladığı alan. (Dolgu ve kazı şevlerinin zeminle arakesiti, tabanın sınırlannı çizer) || Taban genişliği, enine profile göre, bir yolu oturtmak için gerekli genişlik. || Galeri tabanı, kazılmış bir galeri kesitinin zemini. || Koruyucu taban, suların aşındırıcı etkisine karşı ırmak dibinde yapılan koruyucu kaplama.

—Belgi, ve Bilş. Veri tabam, kitaplar, süreli yayınlar basın yayınları gibi birincil belgesel birimlere gönderilen otomatikleştirilmiş kaynakça verileri kümesi. (Örneğin New York Times'ın basın verileri tabanı, C.N.R.S. İnformascience'ın Pascal kaynakça verileri tabanı. \feri tabanını veri bankaları'ndan ayırt etmek ve bunlarla karşılaştırmak gerekir)

—Bilş. Bir bilgisayar belleğinde, bir programın komut ya da veri konumlarının kendisine bağlı olarak hesaplandığı konum.

—Bot. Bir uzantının bağlı olduğu eksene yakın bölgesi.

—Camc. İçe itilmiş taban, ana kabın dibine bir başka parça üflenerek bunun kabın içine doğru itilmesiyle oluşan taban halkası. || Yastık taban, cam kabın dibine yapıştırılan sıcak bir cam parçasının dışa doğru açılmasıyla elde edilen taban. || Yay taban, kalın cam ipliğinin (yay) kabın dibine halka biçiminde eklenmesiyle meydana gelen taban.

—Çamaşır san. Çorap tabanı, kadın ya da erkek çorabında ayak kısmının alt yüzeyi.

—Denizbil. Mercan tabanı, bir mercan yapısı eğiminin mahmuz bölgesi altında kalan en derindeki bölümü. (Hafif eğimli, çok bol ve sesil bir fauna ve florayla kaplı bir düzlem oluşturur.) || Ses kırılma tabanı, deniz dibinin altında yer alan ve ses dalgalarının tamamını yansıtan topraklar bütünü. (Okyanuslarda, ses kırılma tabanı tabaka 2'nin çatısıyla çakışır.)

—Denize. Dikili duran direk, çubuk, seren vb. donanımların gemi döşemesine basan alt başı.

—Dilbil. Bir sözcüğün en önemli sayılan bölümü. (Artzamanlılık açısından bu, temel öğe köktür; eşzamanlılık açısından- sa, ekleri taşıyan öğe kökendir.) || Üretici dilbilgisinde dildeki cümlelerin derin yapısını betimleyen sözdizimsel oluşturucu bölümü. (Taban da, bir sözlükçe ve bir kurallar dizgesi içerir; kategori oluşturucusu.) || Taban cümlesi, olumlu ve etken bildirme cümlesi; çözümlemede çıkış noktası olarak ele alınır. Üretici dilbilgisinde tabanın ürettiği yalın cümle.

—Ekmekç. Hamur halindeki ekmeğin pişirilmek amacıyla üzerine konulduğu fırın levhası. || Bir fırında, aynı anda pişebilecek ekmek sayısı: Fırıncı bugün beş taban ekmek çıkardı. || Taban tutmak, ekmeğin dibi tutmak, altı yanmak.

—El. sant. Taban halısı -> HALİ. || Taban kazığı — BURGU- AĞACI. || Taban örgüsü, halının yüzeyini oluşturmak üzere ilme atılarak yapılmış örgü.

—Elektrikli ev eşy. Ütü tabanı, ütünün, bir ucu sivri bir levhadan oluşan alt bölümü.

—Elektron. Bir tranzistorda, kumanda elektrodu olarak kullanılan ara elektrot. (Verici ile toplaç arasında yer alan taban ne kadar inceyse tranzistorun yükseltebildiği ya da salınım üreteci olarak kullanıldığında oluşturabildiği frekanslar o denli yüksektir.) [Eşanl. BAZ.) (Bk. ansikl. böl.) || Üzerinde bir elektriksel ya da elektronik düzeneğin baskı devresi ve bu düzeneğin çeşitli devre öğeleri bulunan ve karma devreler oluşturmakta kullanılan yalıtkan maddeden yapılmış taşıyıcı ortam. || Zaman tabanı, bir kullanıcının seçtiği değişmez bir sıklıkla işaretler üreten ve bir donanımda, bir osiloskop ekranının taranması gibi bir işlevi eşzamanlamaya yarayan elektronik devre.

—Esk. sil. Kesici bir silahın kesmek ve delmek işlevini gerçekleştiren en önemli parçası. || Taban ağzı, tabanın kesme işlevini sağlayan, balçaktan taban ucuna kadar olan keskin yüzüne verilen ad. || Taban sırtı, kesici silahlarda, tabanın keskin olmayan enli yüzü.

—Ev eşy. Fırın tabanı, ısıgeçirmez bir fırın çeperinin ısıtıcı bir elemanla donanmış alt bölümü.

—Geom. Bir çokgenin özgüleştirilen ker narı. (Örneğin bir ikizkenar üçgenin ya da ikizkenar yamuğun tabanı.) |[ Bir katı cismin özgüleştirilen yüzü. (Örneğin bir koninin ya da bir piramitin tabanı.) || Bir çokgenin ya da bir katı cismin özgüleştirilen kenarının ya da yüzünün ölçüsü. || Bir silindir ya da koni yüzeyinin doğrultmanı. || Kinematikte, bir düzlemin bir düzlem üzerindeki deviniminde, anlık dönme merkezinin, değişmez düzlemde doğurduğu eğri. || Bir B kümesi, öyle ki B üzerinde kimi işlemlerle göz önüne alınan uzay yeniden kurulabilir; bu küme kimi kez minimal seçilir. || Bir eğri teğetlerinden oluşan doğrusal demetin taban eğrileri ya da doğrulan, demetin bütün eğrilerinin ortak teğetleri olan eğriler ya da doğrular. || Eğrilerden oluşan bir doğrusal demetin taban noktaları, demetin bütün eğrilerinde ortak olan sonlu ya da sonsuz uzaklıktaki, gerçek ya da sanal noktalar.

—Isıbil. Fırın tabanı, bir fırında, üzerine ısıtılacak parçaların yerleştirildiği, ateşe dayanıklı yatay bölüm.

—inş. Herhangi bir öğenin alt yüzü. || Ahşap bir çatkıyı ya da bir kafesi, zeminden yalıtmaya ve nemden korumaya yarayan altlık. || Taban ahşabı, bir dikmenin, bir payandanın ayağında yastık işlevi gören yatay ahşap parça ya da bir çatıda makas kirişini taşıyan bir tür damlalık aşığı. || Taban onarımı, bir duvarın, bir yapının temellerini askıya alarak gerçekleştirilen onarım. || Ahşap taban, temel işlerinde kullanılan ahşap pabuç. || Bir havuzun tabam, bir havuzun temelini oluşturan beton kütle. || Limon kirişi tabanı, bir merdivende limon kirişini taşımak ve ona taban oluşturmak için, iskelet altına aynı yatay düzlemde yerleştirilen ahşap parça. || Merdiven tabanı, bir merdivende basamakları taşıyan taş kiriş parçası. || Taş taban, bir dikmeyi zeminden yalıtmak ve alttan aşınmasını önlemek için bu dikmenin altına yerleştirilen taş. || Üst taban, açık bir çatı arasında dikmeler üzerine yerleştirilmiş damlalık aşğı.

—Jeomorfol. ve Dağc. Taban çığı, toprak yüzeyini tümüyle ortaya çıkaran çığ tipi.

—Kâğ. san. Taban kâğıdı ya da kartonu, üzerine alüminyum, plastik vb. gibi bir malzemeden yapılmış bir katman yerleştirmek için kuşelenerek ya da emprenye edilerek kullanılan kâğıt.

—Koregr. Taban üstü, demi-pointe ya da pointe'a başvurulmadan bir ayakla düz bir biçimde yere basılarak yapılan tüm hareketlerin uygulanışına denir.

—Mad. oc. Bir galerinin alt bölümü. | Cevher yatağı altındaki yantaş. (Tabaka halindeki filon altında yer alan taban devrik durumların dışında mineralleşmeden daha yaşlıdır; filon (damar) tipi cevherleşmede, filon tarafından kesilen yantaşlar (tavan ya da taban taşları) daima filondan daha yaşlıdır.) || Beton taban, geçirgen bir arazide açılan bir kuyuda taban kayaçlarından gelebilecek suların sızmasını önlemek için kuyu dibine yerleştirilen, genellikle beton kapak. || Yalancı taban, cevher kütlesinin hemen altında yer alan, ana taban katmanından ayrılmış kayaç kütlesi.

—Mak. san. Genellikle kâgir bir destek üzerine yatay olarak oturan ve bir makinenin gövdesini ya da bir makine parçasını desteklemek için kullanılan çoğu kez dökme demirden yapılmış temel levhası. || Taban açısı, takımın taban yüzünün işlenen yüzeyle yaptığı dar açı. || Taban açısı vermek, freze bıçağı, kılavuz vb. gibi takımların dişlerini, fadyal bileme sırasında bunların profilleri ve kesme açıları değişmeyecek biçimde gerçekleştirmek.

—Bir takıma, çalışma sırasında işlenen yüzeye bakan yüzü bu yüzeye sürtünmeyecek şekilde bir biçim vermek. || Taban sürtmesi, bir takımın işlenen parçaya, kesici ağızdan başka bir bölümüyle değmesi. || Taban yüzü, bir takımın, işlenen yüzeye temas eden yüzü.

—Mat. çözlm. Bir üstü fonksiyonun, bir logaritmanın tabanı, üslü fonksiyonun y=a* ifadesinde, bir de bunun ters fonksiyonu olan y=log^* ifadesinde işleme karışan pozitif a sayısı.

—Metalürj. Geçişli ısılişlem fırınında işlenecek parçaların konduğu metal altlık. || Şahmerdanda, dikmelerin bağlanmasına yarayan, vurucu kütlenin kumanda aygıtı ile bu kütlenin takıldığı düzeneği taşıyan bölüm. || Üzerine kaplama yapılacak malzeme || Yolluk tabam, bir ya da daha çok yatay dağıtım kanalını besleyen düşey yolluğun aşağısındaki yolluk sisteminin bölümü.

—Mim. Sütun, gömme ayak, ayaklık gibi öğelerin alt bölümünde yer alan taşıyıcı parça. (Bk. ansikl. böl.) || Alınlık tabanı, alınlığın yatay kornişi. || Kesik taban, yalnız gömme ayağın yanlarında profillendirilmiş taban. || Sürekli taban, bir dizi taşıyıcıyı birleştiren taban.

—Mim. ve Heykc. Bir ya da birkaç taşıyıcıyı (sütun, gömme ayak vb.), bir heykeli ya da heykel grubunu yükseltmeye yarayan düz ya da silmeli kütle. (Bir sütunun, bir heykelin silmeli tabanına AYAKLIK denir. Bir yapının uzun tabanı oturtmalık ve sütunlu bir tapınak sözkonusuysa stilobat adını alır.)

—Nalbant. Taban temizlemek ve havalandırmak, delikli alaturka nallara dolan pisliği çıkarmak ve deliksiz olanlarda ayağın hava almasını sağlamak.

—Sil. Bir tank, bir taşıt kasasının yatay iç bölümü. (Bk. ansikl. böl. Sil.)

—Spor. Taban basma, yağlı güreşte güreşçinin bir ayağı ile rakibinin kasnağına basarak eliyle çenesinden ya da omuzlarından tutup çevirmesi. || Kayak tabam, kayağın karda kaymayı sağlayan yüzü.

—Tarım. Taban suyu, toprak altında, yüzeye yakın oluşan su birikimi. (Toprak yüzeyine çok yakın olması halinde ya da de rine inen köklü bitkiler dikilmesi halinde bitkilerde kök çürümelerine yol açarak tarımı sınırlandırır. Taban suyunun çok yüksek olduğu yerlere, ya okaliptüs ağacı dikilerek ya da akaçlama kanalları açılarak su azaltılmaya çalışılır.)

—Tarım, mak. Taban demiri, pullukta, payandalarla oka bağlı olan ve ucunda uçdemiri ile kulak bulunan yatay parça. (Çiftçinin elle tutarak kullandığı pulluk modellerinde, pulluk kolları bu demire bağlıdır. Pulluk ilerlerken, taban demirinin ökçesi toprağın üzerinde karşıt tabandemiri ise toprağın yamacı boyunca kayar.)

—Tarönc. Kulübe tabanı, günümüzde ancak yapı izleri, direk delikleri, ocak taşları, organik ya da diğer maddelerin oluşturduğu mutfak kalıntılarından ve toprağın bü maddeler yüzünden siyahımsı bir renk almasından tanınabilen tarihöncesi dönem kulübe kalıntısı.

—Teknol. Bir parçanın, bir mobilyanın, bir aletin vb.’nin bir başka parçaya destek, dayanak görevi yapan bölümü. || Bir havuzun, bir deponun dibi.

—Yerbil. Jeolojik bir oluşumun alt yüzeyi. || Sürüklenmiş bir birimin tabanında, örtünün yer değiştirmesini sağlamaya elverişli plastik, yumuşak bir malzemeden oluşan bölüm.

—Yumş. bil. Ayak tabanı, ayak altının oluşturduğu, birçok yumuşakçaya desteğine tutunma olanağı veren, çoğunlukla yürümeye de yarayan geniş yüzey. (Örneğin salyangozda ayak tabanı yapışkan bir mukusla kaplıdır ve arkadan öne doğru kasılarak hayvanın ilerlemesini sağlar.)

♦ sıt. En alt sınırda olanı belirtir: Taban fiyat.

—Elektron. Taban tabaka, üzerinde, kimi N ya da P bölgelerinin katkılanmasıyla bir tüm devre oluşturulmuş yarıiletken kristali. (Bu kristal, etkin bölgelerin gerçekleştirilmesine yaramasından başka mekanik taşıyıcı ortam ve ısıl enerji soğurucusu görevleri de yapar.)

—Elektron. Tranzistorda taban, triyot tüpünün ızgarasına benzer bir görev yapar. Bir tranzistorun toplaç-taban eklemi normal olarak tıkalıdır, ama tabana, taban-verici ekleminde bir akım oluşturabilecek bir ge rilim uygulandığında iletken hale gelir; bu da, kimi sınırlar arasında taban-verici akımıyla orantılı olan toplaç-verici akımını da ğurur; bu iki akım arasındaki orana akım kazancı adı verilir ve /3 harfiyle belirtilir.

—Mim. Mısır sütunlarının tabanı çok yalındır. Dor sütununun Yunanlılardaki uygulamalarında tabana hiç yer verilmemiştir. En basit taban, kare kesitli taş bir kütledir. Bu öğe, sonradan kaval, düz ve boyunsak silmelerle zenginleştirilmiştir. Toscana tabanı, yuvarlak bir eteklikten ve bir kaval silmeden oluşur, ion tabanına bir eteklik, iki bilezikle birbirinden ayrılmış iki boyunsak silme ve büyük bir kaval silme bulunur. Korinthos tabanıysa, "attike” tabanı gibi iki kaval silme, ion tabanı gibi iki bilezik ve iki boyunsak silme içerir. Karma tabanı korinthos tabanından ayıran tek özellik, genellikle bir tek bileziği bulunmasıdır.
ilkçağ tabanları Karolenjler dönemine kadar taklit edilmiştir. Roman döneminin eşiğinde, XI. yy.’da, tabanlar büyük bir çeşitlilik gösterir; orantıları belli kurallara bağlı değildir. XII. yy.da, korinthos düzeninden esinlenen taban yeniden rağbet gördü. XIII. yy. boyunca profiller gelişip çeşitlendi; üstteki kaval silme küçüldü, toyun ortadan kalkacak kadar uzadı, alttaki kaval silme yassılaştı ve eteklikten dışarı taştı; kimi zaman da, köşelerde tırnaklarla etekliğe bağlandı.
XVI. yy.’da, antikçağ mimarlığının biçimleri yeniden taklit edilmeye başlandı.

—Sil. Tank tabanı, mürettebatı ve mekanik organları mayınların etkisine karşı korur. Tabanda genellikle bir kapakla kapatılmış "tahliye deliği” denilen ve zorunlu durumlarda çıkış kapısı olarak kullanılan bir delik bulunur.
Kaynak: Büyük Larousse

Benzer Konular

19 Nisan 2012 / Misafir Cevaplanmış
18 Kasım 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
16 Mayıs 2011 / Misafir Cevaplanmış
29 Mart 2010 / Misafir Taslak Konular
18 Kasım 2010 / ener X-Sözlük