VAHŞİ sıf. (ar. vafrşef'ten vahşi).
1. Yaşam biçimleri ilerlemiş toplumlar açısından ilkel bir düzeyde kalmış olan insanlar, insan toplulukları; onlara özgü olan şeyler için kullanılır; yabanıl: Vahşi kabileler.
2. insanlardan, toplumsal ilişkilerden kaçan bir kimse için kullanılır; yabani, yabanıl: Vahşi bir çocuk.
3. Kaba, hırçın, acımasız olabilen bir kimse için kullanılır: Vahşi bir adam.
4. Evcil olmayan, doğayla iç içe yaşayan hayvan için kullanılır; yabanıl: Aslan vahşi bir hayvandır.
5. İnsana sokulmayan, haşin, hoyrat bir hayvan için kullanılır: Bu ne kadar vahşi bir kedi.
6. insan eli değmemiş, değiştirilmemiş, işlenmemiş bir yer için kullanılır; yabanı: Vahşi ormanlar.
7. Şiddet dolu, kıyasıya, hoyratça yapılan bir eylem için kullanılır: Vahşi bir yarış Vahşi bir rekabet.
8. Ürküntü, korku veren bir şey için kullanılır; yabanıl: Vahşi çığlıklar.
9. Vahşi çocuk, toplumdan, insanlardan uzakta büyümüş olan ve bulunduklarında dil yetisinden yoksun oldukları görülen bazı çocuklara verilmiş olan ad.
♦ sıf. ve a. ileri toplumlardan uzakta gelişmiş ve yaşam biçimleri ilkel kalmış insanlar ya da insan toplulukları için kullanılırdı; bu insanlara özgü olan şeyler için de denir: Vahşi bir topluluk. Büyük Okyanus adalarında vahşilerle denizcilerin ilk temasları.
♦ a. Hat. Hattatlarca kullanılan kamış kalemin, ikiye ayrılmış ağzının uzun ve yazıdan yana olan parçasına verilen ad. (Kamış kalemin yazandan yana olan kısa parçasına da ünsi* denir.)
—Ed. iyi vahşi miti, insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı
ve temelleri üzerine konuşmacında
(Discours sur İbriğine et les fondements de l'inegalite parmi les hom- mes) yarattığı bu zengin mitte, Rousseau, ilk insanın doğal içgüdülerinin bozulmaya uğramadığı zamanları özler.
Kaynak: Büyük Larousse