SAFİR a. (fr. saphir; geç lat. sapphirus; yun. sappheiros'tan).
1. Korindonlar ailesinden, romboedrik sistemde kristalleşen türkuvaz mavisi (Keşmir), yeşil (Tayland, Avustralya) ve yeşil-sarı renkte (Sri Lanka) değerli taş. (Darbeye karşı iyi bir dayanımı vardır, asitlerden etkilenmez ve sıcakta ergimez.)
2. Bileşimi aynı olan yapay kristal. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Fransız Verneuil’ün araştırmalarından bu yana (1902) alüminin kristal bir çekirdekçik üzerinde alev içinde ergi- tilmesi yoluyla yapay safir sanayisel olarak elde edilebilmektedir. Mücevhercilik ve saatçilikte (taşlı saat) kullanılmak üzere daha çok mavi safir ile yakut üretilir. Dünyadaki on kadar fabrikanın yıllık üretim kapasitesi yaklaşık 300 t'dur (1983). Bu fabrikaların en önemlilerinden üçü Pâchiney (Jarrie, isâre), Djevahirdjian (Monthey, İsviçre) ve Sadem’dir (İsviçre). Sanayide "beyaz safir" olarak adlandırılan renksiz safir optik (saat camları, lombozlar) ve elektronikte (taban tabakaları, çeşitli küçük parçalar) giderek geniş ölçüde kullanılmaktadır. Bu safir, Verneuil ya da ergitilmiş bir alümin çubuğundan safir çekmeye dayanan Czochralski yöntemiyle üretilir.
SAFİR, a. (ar. safir, dişi, safire). Esk.
1. Islık.
2. ince, tiz ses.
—Esk. dilbilg. Sızıcı ünsüz: Huruf-ı safire (sızmalı ünsüzler).
SAFİR sıf. (ar. safir). Esk.
1. Yolcu.
2. Kâtip, yazıcı.
Kaynak: Büyük Larousse