Arama

Şemail Nedir?

Güncelleme: 6 Eylül 2015 Gösterim: 3.111 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
10 Eylül 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Şemail
TDK, Türk Dil Kurumu
Sponsorlu Bağlantılar

isim, eskimiş (şema:il) Arapça şem¥¢il
1 .
Dış görünüş.

2 .
Huy, karakter.

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
6 Eylül 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ŞEMAİL çoğl. a. (ar. şemile'nin çoğl. şe- mâ’il). Esk.
1. Bir kimsenin dış görünüşündeki özellikler
Sponsorlu Bağlantılar
2. Huylar, karakterler,

—isi. Hz. Muhammet'in bedensel ve ahlaksal nitelikleri; onun bu niteliklerini, günlük yaşamını ve toplumsal ilişkilerini anlatan kitapların ortak adı. (Bk. ansikl. böl.)

—ANSİKL. Daha çok şemaii-i şerife, şemait-i nebi, şemaii-i resul gibi deyimlerle dile getirilmiş olan Hz. Muhammet’in kişisel nitelikleri, aynı adları taşıyan kaynaklarda şu biçimde gösterilir: Hz. Muhammet, orta boylu olmakla birlikte insanda saygı uyandıran bir vücut yapısı vardı. Teni buğday renginden biraz daha açık ve parlaktı. Siyah, gür ve hafif dalgalı saçlarını çok zaman ortadan ayırıp iki yana tarar ve çok temiz tutardı. Saçları kulak memelerini örterdi. Son derece güzel ve aydınlık yüzü çevresindekilerde sevgi ve güven duygusu uyandırırdı. Halife Ebubekir bir şiirinde onun yüzünü dolunayın berraklığına benzetir. Alnı geniş, hilal biçimindeki kaşlarının arası açıktı. Siyah ve iri gözlü, uzun kirpikliydi. Burnu orta büyüklükte, dişleri seyrek ve parlak, dudakları inceydi. Son derece hoş bir gülümsemesi vardı. Gür sakalını uzatır, bıyığını kısaltırdı. Omuzlan geniş ve yüksekti, iki kürek kemiği arasında “peygamberlik mührü" denilen iri bir ben vardı. Vücudunun organları birbiriyle son derece uyumluydu.

Hz. Muhammet çok düzgün konuşurdu. Çeşitli bölgelerin lehçelerini bilir, bu bölgelerden gelenlerle kendi lehçeleri ile söyleşirdi. Sözcükleri çok iyi seçer; ancak, yerinde ve gerektiği kadar konuşurdu. Bu nedenle konuşmaları çok etkili olur, peygamberliğini tanımayanlar bile konuşmaları karşısında aciz kalırlardı. Vaaz ve irşatlarında karşısındakilerin bilgi ve kültür düzeyine göre konuşmayı değişmez ilke edinmişti. Hz. Muhammet yaşamı boyunca yalnızca gerçeği söylemiş ve söylediklerini kendi yaşamına da uygulamaya büyük özen göstermiştir. Her zaman güler yüzlü ve hoşgörülü olmuş, bununla birlikte sözlerini saygıyla dinletmeyi ve uygulatmayı da başarmıştır.

Hz. Muhammet toplulukla yemek yemeyi severdi. Yemeğe besmele ve kısa bir dua ile başlar, sağ eliyle yer, yemeği çok soğuk ve çok sıcak yememeye dikkat eder, tıka basa doymadan sofradan kalkar, yemekten önce ve sonra ellerini yıkardı. Sağlığa zararlı ve dince yasak olan ya da kokusuyla çevresindekileri rahatsız edenler dışında hiçbir yemek için "sevmiyorum" demezdi. Suyu yavaş yavaş içerdi. Sofra kurallarına titizlikle uyar, bu konuda çevresindekileri de gerekirse incitmeden uyarırdı.
Hz. Muhammet yeşil ve beyaz renkli giysilerden hoşlanır, ipekli giysi giymez, altın yüzük takmazdı. Giyimde temizlik ve sadeliğe önem verir, pejmürdelikten hoşlanmazdı. Kötü giyimli birini görünce, bu kişi varlıklıysa “Tanrı’nın nimetini üzerinde göster" diyerek onu uyarır, yoksulsa ona giysi sağlardı. Lüks ve gösterişe önem vermez, geçici sıkıntıları tasa etmez, hayata iyimser bir gözle bakılmasını öğütlerdi. Gönlü boldu; bağışlamayı sever, insanların kusurlarını yüzüne vurmaz; eleştirilerini ad vermeden yapardı. Arkadaşlarının bildirdiğine göre mûslümanla- rın sıkıntılı dönemlerinde Hz. Muhammet bir öğünlük yemeğini, yemeği olmayana verdiği için aç sabahladığı geceler çok olmuş; ne var ki, kendisi ve ailesi açlığın sıkıntısını iyilik yapmanın verdiği mutlulukla alt etmeyi bilmişlerdi.

Hz. Muhammet yeri gelince eşsiz bir yiğit, yeri gelince son derece ağırbaşlıydı. Adaleti titizlikle korur; özellikle yoksulların, kimsesizlerin, hastaların, yaşlıların, güçsüzlerin, çocuklann daha çok ilgiye gereksinim duyduklarını bilir ve buna göre davranırdı. Kibirlenmekten nefret eder, düşmanları karşısında da kesinlikle ezilmezdi. Otoritesini kabul ettirmek, sürdürmek için zoraki ve yapay yol ve yöntemlere başvurmaz, kendisine bir Tanrı gözüyle bakılmasına ise hiçbir şekilde izin vermez, kendisinin de bir insan olduğunu, hatadan uzak kalamayacağını ve sık sık tövbe ettiğini içtenlikle söylerdi. Halk arasına katılır, toplumsal ilişkilerini sıradan bir insan gibi sürdürür, müslümanların acı ve tatlı günlerini paylaşırdı.

Hz. Muhammet'in aile yaşamı son derece uyumluydu. Eşlerine karşı saygı duyar, onların haklarını gözetir, geceleri nafile ibadet edeceği zaman bile yanındaki eşinden izin alma inceliğini gösterirdi. Aile bireyleriyle sohbeti ve şakalaşmayı sever, onların çok az görünebilen tatsız davranışlarını sabır ve anlayışla karşılardı.
Bütün müslümanlar, geri ve cahil bir toplum içinde, ana baba ilgisinden bile yoksun büyümüş olan Hz. Muhammet'in bu üstün niteliklerinin ancak Tanrı vergisi olabileceğine inanır ve onu yaşamın her alanında eşsiz bir örnek olarak kabul ederler.

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen NeutralizeR; 12 Haziran 2016 03:14

Benzer Konular

5 Ocak 2012 / mechul Hz. Muhammed