NABIZ, -bzı a. (ar. nabz).
1. Kalbin kasılması ile bir damarın içinde meydana gelen ve damara parmakla dokunulduğunda kesik kesik atma duyumu veren dalga iletimi. (Bk. ansikl. böl.)
2. Ed. Eğilim, niyet, düşünce.
3. Nabız yoklamak, nabzını yoklamak, bir kimsenin eğilimini, nasıl bir yönelim içinde olduğunu anlamaya çalışmak. || Nabza bakmak, nabzını almak, bir dakikada yüreğin ne kadar vurduğunu saymak. || Nabza, nabzına göre şerbet vermek, bir kimsenin hoşlanacağı biçimde davranarak sevgisini, güvenini kazanmaya çalışmak: inandığınız gibi davranın, kimsenin nabzına göre şerbet vermeyin. || Nabzı durmak, yüreği atmamak, ölmek. || Nabzına girmek, her yola başvurarak bir kimseyi sonunda kendi çizgisine çekmek, her isteğini benimser duruma getirmek: Onun da nabzına girmiş, karşı çıkmasını engellemişti. || Nabzını tutmak, nabzını saymak için bileğini tutmak.
—Esk. Nabz-aşna, karşısındaki insanın eğilimlerini, düşüncelerini anlayan, zayıf tarafını bilen. || Nabz-gir, bir kimsenin hoşlandığı ve hoşlanmadığı şeyleri öğrenip ona göre davranan ve yaranmayı bilen.
—Patol. Nabız yitimi, nabzın bir an için yok olması. (Genellikle bir atardamar spazmı sonucudur.)
—Tıp. Nabız yavaşlaması, kalp atışlarının yavaşlamasına ya da bu atışların bir bölümünün nabza kadar ulaşamamasına bağlı nabız hafiflemesi. (Bu olay özellikle bazı kalp atımlarının çok zayıf olduğu tam düzensizlik olgularında görülür.) (Eşanl. BRADİSFİGMİ ] || Atardamar nabzı, asıl nabız, kesik kesik duyulan atardamar genleşmesi. || Sürekli yavaş nabız, ne çaba harcandığında, ne fizyolojik hızlandırıcıların etkisi altında hızlanmayan nabız. (Kalbin iç sinir sistemindeki bir lezyondan ileri gelir)|| Toplardamar nabzı, sistol sırasında boyun damarının kabarması. (Triküspit [üçlü kapakçık] yetersizliklerinde görülür.)
—ANSİKL. Nabız, karıncık kasılmalarının ve atardamarların esnekliğinin yarattığı kan basıncı değişikliklerinden doğar Atardamar nabızları, atardamarların yüzeysel oldukları yerlerde, yani kol ve bacaklarda duyulur. Nabız en çok önkol atardamarı üzerinde muayene edilir. Dinlenme halindeki bir kişide dakikada 70 ila 80 nabız sayılır Spor antrenmanları nabzı 50’nin altına kadar yavaşlatabilir Yenidoğanda nabız sayısı dakikada 150 dolayındadır. Harekette, gebelikte ve birçok patolojik halde, özellikle ateşli devrelerde nabız sayısı artar. Nabzın incelenmesi, klinikçiye birçok ilginç bilgi sağlar: nabzır\düzensiz atışı (ARİTMİ), uzun sürmesi (AORT yetmezliği çok yavaş oluşu (ADAMS -STOKES), çok zayıf oluşu (KOLAPS) belirlenebilir.
Geleneksel çin tıbbı teşhis yöntemi olarak çeşitli nabızları kullanır. Bu incelemeler, nabzın alınabildiği çeşitli vücut bölgelerinde, hekimin parmağı ile gerçekleştirdiği üç değişik basınçla (zayıf, orta, kuvvetli) ölçülerek yapılır. Olası sonuçların bileşiminden, akupunkturun temelini oluşturan görgüye dayalı bilgiler elde edilir.
—Yet. Atgillerde ve sığırlarda nabız dil-yüz atardamarından alınabilir: bir el hayvanın yüzüne, öteki elin başparmağı yanağın alt kısmına konur ve öbür parmakların uçlarıyla altçenenin iç tarafına yumuşak bir biçimde bastırılır Koyun, domuz, kedi ve köpekte, uyluk atardamarı, kalça kemerinden çıktığı yerde yoklanarak nabız alınabilir. Bunun için parmak uçları, uyluğun iç yüzeyine değdirilir. Erişkin ve sağlıklı hayvanlarda ortalama nabız sayısı şöyledir: at, 38; sığır, 47; koyun ve keçi, 75; köpek, 95; kedi, 130.
NABIZ sıf. (ar. nabz'dan nabız). Esk. Nabız gibi atan, vuran.
Kaynak: Büyük Larousse