Arama

Riba Nedir?

Güncelleme: 23 Kasım 2015 Gösterim: 19.171 Cevap: 2
mustakar - avatarı
mustakar
VIP VIP Üye
11 Mart 2010       Mesaj #1
mustakar - avatarı
VIP VIP Üye
Riba - Riba Nedir

Sponsorlu Bağlantılar
1.Tartısı ve ölçüsü belli olan bir malı aynı cinsten daha fazla olan bir mal ile, bir karşılığı olmaksızın, peşin olarak veya veresiye değiştirmektir.
2. Faiz.
3.Muamelede meşru miktardan tecavüz.
4.Bir şeyin artması, çoğalması.
5.Verilen borç para veya mal karşılığında kâr isteyip zarara ortak olmamak suretiyle hâsıl olan haram kazanç. (Bak: Faiz)

1. Bahar evleri, çadırlar. Arazi.
2.Yaz yağmurları.

osmanlıcaturkcesozluk.com
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
mustakar - avatarı
mustakar
VIP VIP Üye
11 Mart 2010       Mesaj #2
mustakar - avatarı
VIP VIP Üye


Sponsorlu Bağlantılar
Ribâ / Fâiz; Anlam ve Mâhiyeti



Ribâ: Artma, çoğalma, şişme, gelişme ve yetişme, mübâdeleli akitlerde taraflardan birinin hakkı kabul edilen ve akit sırasında şart koşulan karşılıksız fazlalık anlamında bir İslâm hukuku terimidir "Ribâ" kelimesi Arapça mastar olup, sözcüğün kökeninde "mutlak çoğalma" anlamı vardır
Cins ve miktarı bir olan iki şey biri diğeriyle mübadele edildiğinde (değiştirildiğinde) bir taraf için kabul edilen malın fazlasına ribâ veya fâiz denir (İbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, V, 277) Ayarları aynı olan 100 gr altını, peşin veya vâdeli yüz yirmi gr altınla mübadele etmek gibi Böyle bir işlemde 100 gr altın veren, aynı miktarda altın alma hakkına sahip olur Burada 100 gr altın ana para (re'sül-mal), 20 gr fazlalık ise ribâ adını alır (Elmalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, II, 952, 953)


Riba sözcüğü yerine Türkçede daha çok "faiz" terimi kullanılır .
Faiz; taşan, taşkın, dolu, ödünç verilen para için alınan kâr gibi anlamlara gelir Elmalılı Hamdi Yazır ribâ ile faizin aynı anlama geldiğini belirtirken şöyle der: "Ribâ; sözlükte, ziyâdelenmek, fazlalaşmak anl----- mastar olup, faiz dediğimiz özel fazlalığın adı olmuştur Câhiliyye devrinde asıl borca "re'sül-mâl", ziyadesine ise "ribâ" adı verilirdi Bugünkü faiz işlemleri nitelik bakımından câhiliyye devrinin bu âdetinden başka bir şey değildir Zaman zaman faiz miktarının ve şekillerinin azalması veya çoğalması muâmelenin niteliğini değiştirmez İşte cahilî Arap örfünde ribâ tam anlamıyla günümüzdeki nükudun (nakit paraların) faizi veya nemâsı tabir olunan fazlasıdır Karzdan (ödünç para) başka borçların (düyûn) tatbiki de böyledir Şüphe yok ki sözlükte bunun en uygun ismi ribâ, ziyade, artık olması gerekir Buna faiz veya nemâ tabirinin kullanılması "Alım-satım ancak ribâ gibidir" (2/Bakara, 275) âyetinin delâletiyle, alım satım ve ticârete benzetilerek yanlış bir kullanmadır (Elmalılı, age, II, 952, 953)

Bir şeyin nitelikleri değişmedikçe, adının değişmesi, hükmünün değişmesini gerektirmez Buna göre, ribanın hükümleri aynı hukukî özellikleri taşıyan faize de uygulanır Bu, icâre akdine, kira akdi demek gibidir ki, her ikisi de aynı anlama gelen sözlerdir İslâmiyet toplumla ilgili sosyal ve ekonomik problemleri çözerken tedric prensibine uymuştur Faizcilik, müşrik Arapların özellikle yüksek tabakalarının yararlandıkları önemli bir kazanç yolu idi Bunu bir hamlede kaldırmak uygun değildi Bu yüzden, içkinin yasaklanışında olduğu gibi, ribânın yasaklanışı da belli merhaleler geçirmiştir.

Ebû Hureyre'den, Hz Peygamber'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Mirac gecesi, karınları evler gibi (büyük) olan bir topluluğun yanına geldim Onların karınlarında dışarıdan görünen yılanlar vardı Cebrâil (as)'e bunların kimler olduğunu sorduğumda; 'Bunlar faiz yiyenlerdir' cevabını verdi” (İbn Mâce, Ticârât, 58; Ahmed b Hanbel, Müsned II/353, 363) Mirac olayı 621 m yıllarında Mekke'de vuku bulduğuna göre, faizin ileride yasaklanabileceğine daha o günden işaret edilmiş olmaktadır Yine Mekke'de inen bir âyette fâizin malı arttırmayacağı bildirilmiştir (30/Rûm, 39) Medine'de inen bir âyette ise, Tevrat'ta yahûdilere faizin yasaklandığı, ancak bu yasağa uymadıkları için kendilerine helâl kılınan bazı temiz ve güzel şeylerin haram kılındığı belirtilmiştir (4/Nisâ, 160,161) Şu âyetle de kısmî yasaklama getirilmiştir: "Ey iman edenler, ribayı öyle kat kat arttırılmış olarak yemeyin" (3/Âl-i İmrân, 130) Burada fâhiş ribâ adı verilen mürekkeb fâiz kastedilmiştir

Kur'ân-ı Kerim azı ve çoğu hakkında bir ayırım yapmaksızın ribayı şu âyetlerle mutlak olarak yasaklamıştır:
"Âllah alış-verisi helâl ve faizi ise haram kılmıştır" (2/Bakara, 275);
"Kim de haram olan bu ribayı helâl diye yemeye dönerse, içte onlar cehennemliktir, o ateşte ebedî olarak kalacaklardır" (2/Bakara, 275); Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve (câhiliyette işlediğiniz) faiz hesabından arta kalanı bırakın; eğer gerçek mü'minler iseniz Yok eğer bu faizi terketmezseniz; bilin ki, Allah'a ve Peygamberine karşı bir harbe girmiş olursunuz Eğer ribâdan tevbe ederseniz, ana paranız sizindir Böylece zulmetmiş ve de zulme uğramış olmazsınız" (2/Bakara, 278, 279)
Müfessirlerin çoğuna göre, ribâ âyetleri, Tâif'te oturan Beni Sakîf kabilesinin faiz problemiyle ilgili olarak inmiştir Bu kabilenin Hz Peygamber'le yaptığı Tâif anlaşmasında faiz alacak-verecekleri lağvedilmişti Mekke'deki Muğîre oğulları, Benî Sakîf'ten Amr bin Umeyr oğullarına olan faiz borçlarını ödemeyince, aralarında düşmanlık doğdu Durum Mekke valisi Attab b Esîd (ö 13/634) tarafından Hz Peygamber'e yazıldı Bu soru üzerine ribâ âyetleri indi ve Hz Muhammed (sas), vâliye âyeti yazdı Ayrıca hükme râzı olurlarsa ne âlâ, aksi halde onlara harp ilan etmesini bildirdi Bunun üzerine Tâifliler faiz istemekten vazgeçtiler (et-Taberî, Tefsîr, 105, 106; Elmalılı, age, II, 972) Mekke ve Tâif'in fethi 8; Vedâ Haccı ise 10 hicret yılında vuku bulmuştur Hz Peygamber Vedâ Haccı sırasında Mekke'de faiz yasağı uygulamasını şu ifadelerle başlatmıştır: "Dikkat ediniz! Câhiliyye devrinden kalma faizin hepsi kaldırılmıştır Kaldırdığım faizin ilki, amcam Abbas b Abdilmuttalib'in faizidir" (Müslim, Hac 147; Ebû Dâvud, Büyü' 5)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Kasım 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
RİBA çoğl. a. (ar. retY'ın çoğl. ribSf). Esk.
1. Bahçeli evler.
2. Barınaklar, barınılacak yerler.
3. Araziler, arsalar

RİBA a. (ar. ribâ ). Esk.
1. Çoğalma, artma.
2 Tefecilikle alınan yüksek faiz.

—İsi. huk. Tartılabilen ve ölçülebilen bir malı aynı cinsten daha fazla miktarda bir malla, karşılıksız olarak peşin ya da vere siye değişme. || Malı aşırı kârla satma, meşru olmayan nakdi kazanç, faiz. (Bk. ansikl. böl.)

—ANSİKL. islamiyetten önce Cahiliye devrinde Araplar faizle altın, gümüş ve para verirlerdi. Belli bir vadeyle verilen bu mallardan alınan fazlalığa "riba” denirdi. Ri- bayla aldığı altın, gümüş ve parayı zamanında ödeyemeyen, ikinci bir faiz öderdi. Daha sonraları riba buğday, üzüm, incir, hurma gibi ürünlere de uygulanmaya başladı. Tartıyla alınan bu ürünler vade sonunda alacaklıya daha fazla bir miktarda ödenirdi. İslam dini ribayı yasakladı. Kuran ve hadislerde ribanın yasak, günah ve haram olduğuna ilişkin hükümler vardır.

Kaynak: Büyük Larousse