Arama

Ağır Nedir?

Güncelleme: 17 Şubat 2016 Gösterim: 2.226 Cevap: 1
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
13 Nisan 2010       Mesaj #1
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
ağır
sıfat

Sponsorlu Bağlantılar

1 .
Tartıda çok çeken, hafif karşıtı:
"Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır."-
.
2 .
Çapı, boyutu büyük:
"Ağır top."-
.
3 .
Yavaş:
"Adam ağır adımlarla gelip masanın başına geçiyor."-
E. M. Karakurt.
4 .
Yoğun:
"Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı."-
A. Sayar.
5 .
Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak).
6 .
mecaz Değeri çok olan, gösterişli:
"Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi."-
M. C. Kuntay.
7 .
mecaz Çetin, güç:
"Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu."-
F. F. Tülbentçi.
8 .
mecaz Ciddi.
9 .
mecaz Sıkıntı veren, bunaltan.
10 .
mecaz Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı:
"Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum."-
N. Ataç.
11 .
mecaz Ağırbaşlı, ciddi:
"Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı."-
H. E. Adıvar.
12 .
mecaz Keskin, boğucu (koku):
"Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır."-
F. R. Atay.
13 .
Kısık, alçak:
"Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi."-
O. C. Kaygılı.
14 .
mecaz Davranışları yavaş olan.
15 .
mecaz Sindirimi güç (yiyecek):
"Ağır bir yemek."-
.
16 .
isim, spor Ağır sıklet:
"Yıllarca ağırda güreşti."-
.
17 .
zarf Yavaş bir biçimde:
"Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu."-
E. İ. Benice.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • ağır basar, yeğni kalkar
  • ağır basmak (bir şey bir şeyi)
  • ağır basmak
  • ağır çekmek
  • ağırdan almak
  • ağır durmak
  • ağır gelmek
  • ağır git ki yol alasın
  • ağırına gitmek
  • ağır işitmek (veya duymak)
  • ağır kaçmak
Birleşik Sözler
  • ağır ağır
  • ağır aksak
  • ağır araç
  • ağırayak
  • ağırbaşlı
  • ağırcanlı
  • ağır ceza
  • ağır çekim
  • ağırelli
  • ağır ezgi
  • ağır hapis cezası


X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
17 Şubat 2016       Mesaj #2
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
MsXLabs & Büyük L.

Sponsorlu Bağlantılar
AĞIR sıf. 1. Bir diğerine oranla ağırlığı fazla olan nesne, madde için kullanılır: Demir, bakırdan ağırdır. —2. Taşıyanın, hareket ettirenin kas gücünü zorlayan şey için kullanılır: Ağır bir bavul. Ağır bir taşı kolayca kaldırdı. Çok ağırsın, seni taşıya- mam. —3. Diğerlerine göre daha uzun bir sürede gerçekleşen hareket, bunu belirten tempo için kullanılır; yavaş: Ağır adımlarla ilerlemek. Slov, ağır bir danstır. —4. Bir işi gereğinden daha uzun bir sürede gerçekleştiren, hareketleri yavaş kimse için kullanılır: Amma ağır adamsın, bir kapının boyasını üç günde bitiremedin. —5. Niteliği, niceliği, ciddiyeti vb, ile önem taşıyan; bir kimse, bir topluluk tarafından yük olarak kabul edilen şey için kullanılır; Ağır bir darbe, ağır kayıplar Ağır bir sorumluluk. Ağır bir borç altına girmek. Şartları ağır bir mütareke Bu yıl dersler çok ağır. —6. incelikten, nezaketten yoksun; kırıcı söz, yazı için kullanılır: Ağır bir şaka. Ağır hakaretler. Ağır bir mektup —7. Hayati tehlikesi olan hastalık, operasyon vb.; hastalığı, yarası hayati tehlike gösteren kimse için kullanılır: Çocuk, ağır bir kızamık geçirdi. Ağır bir ameliyat Ağır bir tifo vakası. Ağır bir ilaç. Ağır hasta, yaralı —8. Davranışları dengeli, ciddi, ağırbaşlı kimse için kullanılır: Ağır bir kız. —9. Sindirimi güç, mideyi dolduran yemek için kullanılır: Yemek çok ağırdı, mideme dokundu. —10. Düşünce bakımından yoğun, anlaşılması güç ya da akışı yavaş bir sanat ürünü, bu ürünün dili, üslubu için kullanılır: Film çok ağırdı, biraz sıkıldık. Ağır Ur musiki. Ağır bir dil kullanıyor. —11. Değerli, nitelikli şey için kullanılır: Ağır hediye, giysi, kumaş —12. Keskin, çarpıcı, rahatsız edici koku için kullanılır: Parfümün ağır kokusu. —13. Bunaltan ya da kirli, kötü kokan hava için kullanılı r.Hava çok ağır, yağmur yağsa da kurtul sak. Odanın havası çok ağır, pencereleri biraz açıver. —14. Sıkıcı, tedirgin edici ortam için kullanılır: Toplantının ağır havasını esprileriyle dağıtmaya çalışıyordu. Ağır bir sessizlik —15. Ağır ağır, acele etmeden; yavaş yavaş: Yokuşu ağır ağır çıkmış, yine de ter içinde kalmıştı; fazlasıyla: İki kilodan da çok, ağır ağır üç kilo gelir bu. || Ağır aksak, pek yavaş, düzensiz olarak: işleri ağır aksak da olsa yürütmeye çalışıyoruz. || Ağır elli, eli ağır,
|| Ağır endam, ağır ezgi fıstıki makam, kişinin bir eylemi çok yavaş, sallanarak yaptığını anlatmak için alay yollu söylenir: Öylesine ağır endam fıstıki makam ile sahneye çıkışı vardı ki... || Ağır işçi, güç ve tehlikeli işlerde çalışan kimse. || Ağır kanlı, davranışları insana sıkıntı veren, tembel, uyuşuk kimse için kullanılır, || Ağır top, bir toplulukta sözü geçen, o topluluğu etkileyip yönlendirme gücü olan kimse, (tkz.) || Ağır uyku, hiçbir şeyle bozulmayan derin uyku: Öyle ağır bir uykusu var ki top atsan duymaz.
—Ask. Güçlü silah, araç ve gereçlerin tanımında kullanılır: ağır kruvazör, ağır tank, ağır topçu, ağır zırhlı araç, ağır havan topu, ağır makineli tüfek vb.
—Cez. huk. Ağır hapis cezası, cürümlere verilen, özgürlüğü bağlayıcı ceza. (Bk.ansikl. böl.) || Ağır para cezası— PARA CEZASI.
—Cez. us. huk. Ağır ceza işleri, Ceza muhakemeleri usulü kanunu’na göre ağır ceza işleri, ölüm, ağır hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren davalar. (md.421) || Ağır ceza mahkemesi, ağır ceza işlerine bakan, bir başkan ve iki üyeden oluşan mahkeme. (Ağır ceza mahkemeleri, asliye mahkemelerinin birer dairesidir. Bu mahkemelerdeki duruşmalara C.savcısı da katılır. Her il merkeziyle işleri çok olan ilçelerde ağır ceza mahkemesi vardır.)
—Denize. Ağır deniz, dalga yüksekliği 10 metreyi aşan büyük deniz. (Çok şiddetli fırtınalar oluşturur ve gemiler seyirde güçlük çeker, hatta tehlikeye düşer.) || Ağır hava, kaba dalgalı denizlerin oluşturduğu fırtınalı hava. || Ağır kasırga, rüzgârın
saatte 70-80 deniz mili ya da daha yüksek hızlara ulaştığı şiddetli fırtına. || Ağır yük, istif faktörü küçük, yoğunluğu büyük maddelerden oluşan yük; kütle olarak hacmi ve ağırlığı fazla olan makine ya da araçlar.
—Folk. Ağır görücü. Ege bölgesinde, özellikle benizli çevresinde, kız evinden uygun Cevap alındıktan sonra, oğlan evinin ikinci kez gönderdiği kadın görücü. | Ağtüfnisafir, geleneksel kesimde, özenle ağırfSçrnası gereken, yaşça ya da konumca böyûk konuklara verilen ad.
—Huk! Ağır thpıahYİHMAL. || Ağır kusur • KUSUR r • : >
—ikt.Sanayide küllanılan, yoğunluk derecesi yüksek maddelere denir: Ağır metalar.
—iş huk. Ağır ve tehlikeli işler, iş kazası ve meslek hastalığı tehlikesinin fazla olduğu işler. (Bk. ansikl. böl.)
—El sant. Ağır divan rahtı, divan günlerinde önde gelen devlet görevlilerinin atlarına vurdukları altın işlemeli, uzun eyer örtüsü. (-*RAHT.)
—Kim. müh. Atom kütleleri yüksek plan elementlere denir. || Ağır su - AĞİRSU —Kur. tar. Ağıresame, ulufeyi zamlı olarak alan yeniçeriler için kullanılan deyim. (Yedi yıllık terfilerde, derecelerine göre gerekli rütbeye gelemeyenlere kıdem zammı verilir, defterdeki adları yanına ağır esameli oldukları yazılırdı.) |j Ağır hizmet, saray ağalarının rütbelerine oranla yaptıkları fazia hizmet. || Ağır ulufe, yükselmeleri gereken rütbeye gelemeyen yeniçerilere verilen zamlı ulufe (ağır esameli yeniçerilerin aldıkları ulufe).
—Mad. oc. Ağır ortam yıkayıcısı, 6 mm’den büyük kömür parçalarını yıkama aygıtı; aygıt arı kömürle şist arasındaki yoğunluk farkından yararlanır, dibe çöken maddeler (ağır şist) yükseltici bir çarkla boşaltılırken, yüzenler (daha hafif kömür) taşan yoğun çözelti tarafından sürüklenir. (Eşani. DREVV-BOY.)
—Mal. Ağır vergi, vergiler vergi artışının özel harcamalarda yol açacağı azalmanın şiddetine göre, ağır ve hafif olmak üzere sınıflandırılabilir. Özel harcamalardaki azalma şiddetliyse bu vergilere ağır vergiler denir.
—Miner. Ağır mai, oldukça düşük ticari hızla kütle taşımacılığı gerektiren, çok yoğun malzeme. (Maden filizleri, kömür ağır mallardır.)
—Müz. Kimi usul adlarından önce geldiğinde, o usulün bir kat daha yavaş tempolu olduğunu anlatır. Ağır ağır aksakse- mai örneğindeyse, temponun iki kat yavaş olduğunu belirtir. (Karşıt. YÜRÜK.) —Ormanc. Ağır odun, yoğunluğu 0,80 ve 0,95 arasında olan reçinesız ağaçlara denir. (Yoğunluk, 0,95'i aşarsa "çok ağır" odun denir.)
—Oto. Ağır taşıt, ma! taşımaya yarayan yüksek tonajlı sanayi aracı.
—Sine. Ağır çekim, gösterim sırasında, bir hareketin filme alındığı andaki gerçek durumundan daha ağır izlenmesini sağlayan çekim yöntemi.
—Spor. Ağır sıklet, kimi sporlarda, sınırsız tutulan en yüksek kilo kategorisi, bu kategoride yer alan sporcu. (Süper-ağır
kategorinin bulunduğu boksta, ağır sıklet, 79,378 ile 85 kg arasıdır.)
—Şarapç. Ağır şarap, yüksek alkollü, incelikten yoksun, kimi zaman da faninin çok fazla olması nedeniyle bükesi maskelenmiş şarap için denir.
—Tarım ve pedol. Killi, tıkız, işlenmesi güç, büyük bir çeki gücü gerektiren toprak için denir. (Bir toprak killi olduğu ölçüde ağırdır; killi toprak ne denli kuruysa işlenmesi de o denli güçtür.)
—Teknol. Bazı büyüklükler (sıcaklık, basınç) olağanüstü değerlere ulaştığında, bir aygıt ya da işlemin içinde bulunduğu koşullar için kullanılır.’
—Verg. huk. Ağır kusur cezası, Vergi usul kanunu’nda belirtilen durumlardan biriyle vergi yükümlü ya da sorumlusunun kayba uğrattıkları verginin bir katı tutarında kesilen vergi cezası. (Bk. ansikl. böl.) ♦ be. 1. Ağırlıkça fazla: Su çeken balya tartıda 300 kg daha ağır geldi. Bu bavul ötekilerden ağır çekiyor. —2. Gerçekleşmesi, yapılması uzun süren eylem için kullanılır; yavaş: işlerağırgidiyor. Adalet mekanizması ağır işliyor. —3. Ciddi, ağırbaşlı biçimde, ağırbaşlı olarak: Ağır otur ki bey desinler (atasözü). —4. Ağır basmak, üstünlük sağlamak, başkalarından daha etkili olmak: Karşı taraf ağır basınca hakem kararını değiştirdi. || (Bir kimseye) ağır gelmek, sözkonusu birsözya da davranışsa, bir kimseyi kırmak, incitmek; bir işse, bir kimsenin gücünü aşmak: Bu sözleri kardeşinden duymak, ona çok ağır gelmişti. Bu iş, doğrusu bana ağır geliyor, sürdüremeyeceğim. || Ağır gel; ağır ol! "haddini bil, davranışlarına çekidüzen ver" anlamında kullanılır (arg ): Ağır gel, burada böyle davranamazsın! || (Kulakları) ağır işitmek, duymak, kulakları iyi işitmemek: Çok yaşlandı, kulakları da ağır işitiyor. || Ağır konuşmak, karşısındakinin onurunu kıran, onu küçülten sözler söylemek: Benimle çok ağır konuştu, bir daha onun semtine uğramam. || Ağır ol!, sürücülere "yavaşla, dur” anlamında söylenen uyarı sözü (arg.). || (Bir işi) ağırdan almak, (o işi) geciktirmek, gerekensürede bitirmemek: Yayımcı nedense kitabın basımını hep ağırdan alıyor; isteksiz, gönülsüzcesine davranmak: Ben söyledikçe o ağırdan alıyor, nazlandıkça nazlanıyordu. || Ağırına gitmek, bir söz ya da davranış sözkonusuy- sa, onuruna dokunmak, gücüne gitmek: Söylediklerim ağırına gitmiş çok üzülmüştü.
—Denize. Ağırağırgell, geminin hızla savrulmasını önlemek amacıyla dümeni ağır ağır basması için serdümene verilen komut. || Ağır ağır kaçır!, aganta edilmiş ve yüktaşıyan bir halat ya dazinciri, ağır ağır gevşeterek kaçırmak için verilen komut. (3u komutta çok dikkatli olmak gerekir; ani kaçırılan bir halat ya da zincir, çevresinde tehlike yarattığı gibi yapılan manevrayı da bozar.)
—ANÇİıarCez. huk. Türk ceza kanunu'n- da İki tür ağır hapis cezası vardır: ömür boyu hapis cezası, hükümlünün ölümüne kadar sürer; geçici ağır hapis cezasınınsa, aşağı sınırı bir yıl, yukarı sınırı yirmi dört yıl olabilir. Ağır hapis cezası, yasada açıkça belirtilen durumlarda bir yıldan aşağı olabileceği gibi, yirmi dört yıldan yukarı da olabilir (örneğin Türk Cez. k. md. 448).
—iş huk. İş kanunu'nun 78. maddesine göre 16yaşını doldurmamış çocuklar ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamazlar. Hangi işlerin ağır ve tehlikeli sayılacağı "Ağır ve tehlikeli işler tüzüğü" ile belirlenmiştir. Bu tüzükte, 16 yaşını doldurup 18 yaşını bitirmemiş çocuklarla kadınların da hangi tür ağır ve tehlikeli işlerde çalışabilecekleri belirtilmiştir. Bu tür işlerde çalıştırılanların işe girişte ve işin devamı süresince, bedence bu işlere uygun ve dayanıklı olup olmadıklarının hekim raporuyla saptanması zorunludur.
—Verg. huk. Vergi usul kanunu'nun 347. md'sine göre, ağır kusur, mükellef ya da sorumlu tarafından aşağıdaki hallerden birisiyle vergi kaybına yol açılmasıdır: 1. Yıllık olarak verilmesi gereken beyannamelerde 10 bin liradan az olmamak üzere, beyannamede yazılı vergi matrahının % 10’unu geçen bir miktann eksik bildirilmesi (10 bin ve 50 bin liralık hadler 1985'te çıkartılan 3239 sayılı yasa'nın 37. md ile 10 kat artırılmıştır); 2— vergilendirme dönemi ve tarh zamanı geçtiği halde, götürü usule tabi ticaret ve serbest meslek sahiplerinin, kazançlarıyla ilgili faaliyetlerini vergi dairesine bildirmemiş olması; 3— beyanname verme süresi ve buna ek süre geçtiği halde, götürü gider esasına tabi çiftçilerin, zirai faaliyetlerini vergi dairesine bildirmemiş olması; 4—ücret, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradıyla sair kazanç ve irat elde edenlerin beyanname süresi ve ek süre geçtiği halde, bu kazançlarını vergi dairesine bildirmemiş olması; 5— ticari, zirai ve mesleki kazanç sahiplerinin, faaliyetlerini vergi dairesine bildirmekle birlikte, beyanname süresi ve ek süre geçtiği halde beyanname vermemeleri.

ѕнσω мυѕт gσ ση ツ

Benzer Konular

11 Nisan 2011 / _KleopatrA_ X-Sözlük
3 Aralık 2009 / Misafir Soru-Cevap
14 Mart 2017 / Daisy-BT Kimya
26 Ocak 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük