AKSİ, 1. Birbirine karşıt olan; bir şeyle karşıtlık ilişkisi içinde bulunan şey için kullanılır; karşıt, ters, zıt: Aksi görüşler ileri sürmek. Seninle aksi kutuplardayız, anlaşmamız mümkün değil.
2. Uygun olmayan, beklenmedik bir zamanda ortaya çıkan şey için kullanılır; münasebetsiz, ters;
Aksi bir zamanda geldiysem bağışlayınız. Aksi tesadüfler hayatımı altüst etti. 3. Sürekli sorun çıkaran, geçimsiz, hırçın kimse ve onun bu niteliğini belirten şey için kullanılır; huysuz, inatçı, ters:
Rahmetli çok aksi bir insandı, son yıllarında bize hayatı zehir etmişti. Aksi suratlı bir insan. 4. Aksi gibi, bir durumun beklenmediğini, istenmediğini belirtmek için kullanılır:
Tam evden çıkacaktık, aksi gibi misafir geldi Her zaman saatinde gelen araba, aksi gibi bugün gecikti.
|| Aksi halde, aksi takdirde, bir şeyin istenilen biçimde yapılmaması durumunda takınılacak olumsuz tavrı ya da doğacak yeni durumu belirtmek için kullanılır; yoksa: Verdiğim işleri özenle yapın, aksi halde bir daha benden iş alamazsınız. Yemek vaktini geçirme, aksi takdirde aç kalırsın. || (Hay) aksi şeytan, bir işte beklenmedik olumsuz bir durumla karşılaşıldığında söylenir: Hay aksi şeytan, ipler yine düğümlendi.
Kaynak: Büyük Larousse