SALA a. (ar. şala).
1. isi. Namaz vaktinin yaklaştığının ya da bir müslümanın öldüğünün müezzinler tarafından cemaate belli sözlerle duyurulması. (Bk. ansikl. böl.)
2. Sala vermek, namaz vaktinin geldiğini (minareden) sala okuyarak duyurmak.
—Esk.
1. Meydan okuma.
2. Mahalle çocuklarının kavgası, başka mahallenin çocuklarıyla yaptıkları taş kavgası.
—Din ve Müz. Cami müziğinde bir doğaçlama formu. (Cemaati camiye çağırmak için müezzin tarafından minareden okunur. Sala, cuma günü öğlen ezanından önce okunursa cuma salası, cenaze namazı kılınacağını haber vermek için okunursa cenaze salası, sabah ezanından önce okunursa sabah salası adını alır. Ne amaçla okunursa okunsun, arapça metin genellikle aynıdır. Araya türkçe beyitler sokulabilir. OsmanlIlar döneminde kimi besteciler sala metnini bestelemişlerdir. Bunların en ünlüsü Itrinin Dilkeşhâve- ran sala'sidir.)
—Esk. sil. Sala azmayişi, menzil ve koşu oku. || Sala koşusu, okçulukta uygulanan yarışmalardan biri. (Aynı örnek yay ile yalnızca yaşlıların katıldığı bir yarışmaydı.)
—ANSİKL. Sala verilmesinin asıl amacı namaz vaktinin yaklaştığını duyurarak cemaatin hazırlanmasını sağlamaktır. Bu duyurunun kaynağını, Hz. Peygamber’ sabah namazına uyandırmak için Bilali Habeşi’nin Hz. Muhammet'in evinin önünden geçerken "es-Salat!” diye seslenmesine kadar götürenler vardır. Eskiden kent ve kasabalarda cami kayyumlarından biri namaz vaktinden önce cami çevresinde dolaşıp "Vakti sala ey müminler!" diyerek halkı namaz kılmaya çağırırdı. Cuma günleri cuma namazından, kutsal gecelerde yatsı namazından önce minareden müezzinlerin "es-Selatü ve’s selam aleyke yâ Resulallah...” sözleriyle başlayarak sala okumaları, zamanımızda oldukça yaygındır. Eskiden, önde gelen birinin ölümünü duyurmak için de sala okunurdu. Günümüzde bu gelenek daha da yaygınlaşmış, her müslümanın ölümünü duyurmak için sala verilmesi gelenekleşmiştir.
Kaynak: Büyük Larousse