SÜREKLİ sıf. Zaman içinde aralıksız olarak süren, yinelenen bir şey için kullanılır; devamlı: Sürekli bir yağmur. Sürekli tartışmalar. Sürekli sitemlerinizle beni bıktırıyorsunuz.
—Şot. Sürekli yaprak, bir ya da birkaç kış yeşil kalan yapraklara denir. || Sürekli çanak, meyve olgunlaştıktan sonra da düş- meyip meyveye yapışık kalan çanak.
—Dy. Sürekli cer, bir katar oluştururken vagonların kendi aralarında meydana getirdiği bağlantı sistemi; bu sistemde cer kuvveti vagonun bağlı olduğu özel bir çubukla iletilir. || Sürekli fren, katarın tümüne aynı anda etkiyen fren. || Sürekli güç, motorların daha önceden yalıtkanlara göre belirlenmiş sıcaklık derecesini aşacak kadar kızmaması koşuluyla bir elektrikli lokomotifin kesiksiz olarak sağlayabileceği güç.
—Fels. Aralıksız olan şey. || Aristoteles'e göre temas halinde ve bitişik oldukları söylenebilen iki şeyin özelliği. (Bk. ansikl. böl.) || Kant'ta, bir nesnede değişmez olan şeyin durumu. (Bk. ansikl. böl.) || Sürekli dönüş, aynı olayların aynı düzen içinde, bir doğum, ölüm ve yeniden doğum hareketi biçiminde durmadan birbirini izleyeceklerini ileri süren felsefe kuramı. (Sürekli-dönüş kuramı, Schopenhauer döneminde yeniden üzerinde durulan ve Nietzsche'nin öncesizsonrasız dönüş kavramının bazı öğelerini kendisinden aldığı stoacı bir kuramdır.) || Sürekli olarak, sürekli ve kesintisiz biçimde.
—Fişekç. Sürekli patlayıcı, sıvı oksijenli patlayıcıların dışındaki her türlü patlayıcı. (Gerçekte, bu patlayıcıların, oksijenleri bir kartuştan 15 ile 40 dakika arasında buharlaştığı için sınırlı bir "yaşam”ları vardır.
—Fiz. Belirli bir aralığın bütün gerçek değerlerini alabilen bir büyüklük için kullanılır. (KESİKLİ’nin karşıtı.) || Kritik noktanın varlığı bilinmeden önce, sıvılaştırılamayan gazlar için kullanılıyordu.
—İkt Sürekli sermayeler, özsermayeyle orta ve uzun vadeli borçlardan oluşan ve bilançonun pasifinde gözüken bölüm.
—İstat. Sürekli nicel özellik, matematik çözümleme açısından değeri sürekli bir fonksiyon olan özellik.
—Manyet. Sürekli mıknatıs, oluşturduğu manyetik alanı sürdürmek için akım gerektirmeyen mıknatıs.
—Mat. çözlm. ve Topol. Sürekli diferansi- yellenebilir fonksiyon, türevi ve bütün kısmi türevleri (çok değişkenli bir fonksiyon sözkonusu ise) sürekli olan fonksiyon.
—Matbaac. Sürekli kâğıda baskı, özellikte ya da akordeon (ya da paravana) halindeki kâğıda yapılan baskı. (Bu baskı yalnızca satırları ve satır aralarını belirleyen bir "bölümlenme" olabilir ya da bilgi işleminin yazılacağı değişik çerçeveler çizmeye yarar [faturalar, stok fişleri, istatistikler, ödenti fişleri, çek defterleri vb.].)
—Mim. ve Süslem. sant. Sürekli bezeme, kesintisiz bir dizi biçiminde yinelenen motif.
—Olasıl. Sürekli rastlantısal değişken, İR nin bir aralığının ya da bir aralıklar birleşiminin bütün değerlerini alabilen rastlantısal değişken.
—Patol. Sürekli ateş, aralıklarla ortaya çıkacağı yerde, sona erinceye kadar düşmeden sürüp giden ateş.
—Pedol. ve Jeomorfol. Sürekli don toprağı, kuzey kutup bölgelerinde buzul aşı- nımıyla az ya da çok ufalanmış sert kayaç kırıntıları ve buz karışımından oluşan ve belli bir derinlikte sürekli donmuş bir katı bulunan ham mineral toprak. (Permafrost toprağı da denir.) [Bk. ansikl. böl.]
—Post. Sürekli pul, posta ücretlerinin ödenmesinde kullanılmak üzere çok sayıda ve çoğu kez iki renkli olarak bastırılan posta pulu.
—Sesbil. Akustik özellikler kuramında, tayf çerçevesi sert bir geçiş göstermeyen sesbirimler için kullanılır. (Karşt. SÜREKSİZ.) || Sürekli ünsüz, hava akımının kesintisiz akışıyla gerçekleşen ünsüz. (Daraltı- lılar, akıcılar, yarı ünlüler ve genizsiller sürekli ünsüzlerdir.)
—Spor. Sürekli iniş, kayakta yarıştan önce ve aynı koşullarda, yarışçıların alanı tanımaları amacıyla yaptıkları iniş çalışması.
—Termodin. Birinci tür sürekli hareket makinesi ya da devri daim makinesi, dışardan hiçbir enerji almadan sürekli mekanik enerji verebilen makine. (Termodinamiğin birinci yasasına uymayan böyle bir sistemin çalışması olanaksızdır.) || ikinci tür sürekli hareket ya da devri daim makinesi, yalnızca tek bir ısı kaynağıyla temasta bulunarak sürekli mekanik enerji verebilen makine. (Termodinamiğin ikinci yasasına uymayan böyle bir makine var olamaz.)
—Yerbil. Esnek, kopmamış bir biçim değişikliği için kullanılır.
♦ a. Küm. kur. Sürekli varsayımı, süreklinin kuvvetinin, N doğal tamsayılardan hemen sonra geldiğini (arada bir başka kardinal sayı olmadığını) ifade eden Cantor varsayımı. (Bk. ansikl. böl.) || Sürekli nin kuvveti, kümeler kuramında, İR gerçek sayılar kümesinin gücünü gösterir. (Bk. ansikl. böl.)
♦ be.
1. Aralıksız olarak, durmadan: Sürekli çalışıyor.
2. Alışılagelmiş biçimde, yinelenerek: işe sürekli geç geliyorsunuz.
—ANSİKL. Arif. Orandışı sayıların oransal sayılarla ifadesi sürekli kesir kavramına yol açmıştır. Sürekli kesir sonlu ise, bu kesir son rn indirgenmişine eşit bir oransal sayının sürekli kesirlere açılımıdır. Sürekli kesir sonsuzsa, indirgenmişler dizisi bir orandışı sayıya yaklaşır ve sürekli kesir, bu orandışı sayının sürekli kesirlere bir açılımıdır; kesir bu orandışı sayıyı gösterir. Tersine, her gerçek sayı en az bir tek sürekli kesirlere açılım kabul eder.
—Fels. Aristoteles’e göre “sürekli, bitişik cinsi içinde yer alır: iki şeyin birbirine bitişik olmasını sağlayan sınırlar bir tek ve aynı şey oldukları ve sözcüğün de göster diği gibi bir birlik oluşturdukları zaman, süreklilik vardır derim; oysa bu durum, ancak iki uç olduğu zaman kenidini gösterebilir. Böyle bir tanım süreklinin, birbirine değdiklerinde bir ve aynı şey olmak niteliği taşıyan şeylerde bulunduğunu ortaya koyar" (Physıka, 5, 3).
• Algıda varlığı sürüp giden şeyle değişen şeyi açıklamak için “sürekli" kavramına gereksinim duyan Kant, şöyle yazar: “Sürekli, zamanın deneysel tasarımının dayanağıdır ve bu dayanak zamanın her türlü belirlenimini olanaklı duruma getiren biricik temeldir. Süreklilik, genel olarak, zamanı, fenomenlerin her türlü varlığının, her türlü değişmenin ve her türlü zaman- daşlığın değişmez ve ayrılmaz bir koşulu olarak ortaya koyar. [ ] Demek ki, sürekli, bütün fenomenlerde nesnenin ta kendisidir, yani tözdür (phainomenon), ama değişen ya da değişebilen her şey, bu tözün ancak iç biçimine ve bundan ötürü [...], belirlenimine bağlıdır" (Saltaklın eleştirisi [Kritik der Reinen Vernunft], 1, 2, 2).
—Küm. kur.
•
Sürekli varsayımı. Bu varsayım K0 (sayılabilir kümelerin kardinali) ile süreklinin kuvveti arasında bir kuvveti olan küme bulunmadığını, yani süreklinin kuvvetinin Kt biçiminde yazılabildiğini ifade eden sanı. Hilbert 1900'de Paris kongresi’nde matematik toplumuna sunduğu büyük sorunlar arasında, bu varsayımı tanıtlamanın ya da yanlışlığını ortaya koymanın olanaklı olup olmadığının bilinmesi problemini de sıraladı. Bugün bir anlamda, probleme çözülmüş gibi bakılabilir; bu sonuca iki kişinin çalışmalarıyla varılmıştır; bunlardan ilki, sürekli varsayımı ile kümelerin ZF kuramıyla öbür belitlerinin tutarlılık’ını 1938’de gösteren Gödel, öbürü zorlama yönteminden yararlanarak (1963) bu varsayımın bağımsızlık’ını gösteren P Cohen'dir: sürekli varsayımı ya da bunun değillemesi, ZF kuramının öbür belitlerine eklendiğinde hiçbir çelişki ortaya çıkmamaktadır. Bununla birlikte, Gö- del'in kendisi gibi “platoncu" eğilimde olan kimi matematikçiler, bu varsayım ister doğru ister yanlış olsun, ZF kuramında buna karar verilmemiş olunsa da, kümelerin ZF kuramının, tam tamına küme kavramını izlemediğini sanmaktadırlar. Aslında, süreklinin kuvvetinin, N nin ;Tparçalar kümesinin kuvvetiyle aynı olduğu kolayca gösterilebilir; herhangi sonsuz bir M kümesi için card M < card N < card T olan bir N kümesinin var olmadığını ifade eden sanıya bu yüzden, süreklinin genel (ya da genelleştirilmiş) varsayımı denir (kimi kez bu HGC biçiminde gösterilir).
•
Süreklinin kuvveti. Gerçek sayılar kümesinin r ile gösterilen kardinali, aynı zamanda [0, 1] doğru parçasının ve gerçek İR2 uzayının da kardinalidir; Cantor, birim kenarlı bir karenin noktaları ile [0, 1] doğru parçasının noktaları arasında bir bijeksiyonu kurarak (kümeler kuramının ilk sonuçlarından biri olan) bu sonucu gösterdi (bu bijeksiyon gerçekte koordinatları (0. a,a2..., 0, b,b2...) olan noktaya, [0. 1] aralığının 0, a.. noktasını eşlik ettirmekten oluşur. Dedekind’e yazdığı ünlü bir mektupta, yeni kuramının güçlü çözümlemesine dikkat çekiyor ve sözkonusu olan sonucu şunu söyleyerek yorumluyor: “onu görüyorum, ama ona inanmıyorum..."
—Mat. çözlm. ve Topol. Bir f fonksiyonunun bir x0 noktasında tanımı, topolojik metrik uzaylar içinde ya da daha yalın olarak alışılagelen metriğiyle donatılmış İR içinde bulunulduğuna göre değişik biçimler alabilir.
• Sürekli uygulama örnekleri.Değişmez ya da yerel değişmez uygulamalar; E, in kesikli topolojiyle donatılmış olması durumunda E, den E2 içine her uygulama süreklidir.
• Bilinen sürekli uygulama örneklerinin sayısını artırmaya olarak veren özellikler, —t, x0 da sürekli ise, g de /(x0) da sürekli ise, bu durumda g ° t. x0 da süreklidir.
Fonksiyonlar arasında işlemlerin tanımlı olabildiği halde:
—x0 da sürekli olan fonksiyonların toplam ve çarpımı x0 da süreklidir;
—x0 da sürekli bir fonksiyonla bir skale- rin çarpımı x0 da süreklidir;
—x0 da sürekli bir vektörel fonksiyonla, x0 da sürekli bir skaler fonksiyonun çarpımı x0 da süreklidir,
—x0 da sürekli olan ve bu noktada sıfır olmayan bir fonksiyonun tersi, x0 da süreklidir. (Bir bölümün sürekliliği bundan çıkar.)
• Ayırtedici özellikler:E2 nin bir kapalısının ters görüntüsü E, in bir kapalısıdır. Aynı biçimde E2 nin bir açığının ters görüntüsü E, in bir açığıdır. Bir açığın (ya da bir kapalının) sürekli bir uygulamayla elde edilen görüntüsü bir açık (ya da kapalı) olmak zorunda değildir.
• Başka özellik:Bir bağlantılının sürekli bir uygulamayla elde edilen görüntüsü yine bir bağlantılıdır. ( dolayısıyla HEİNE TEOREMİ.)
• Çok değişkenli fonksiyonların sürekliliği Değişkenlerinden her birine göre sürekli olan bir fonksiyon sürekli olmaz. Ger- x • y
çekten,(x, y)*(0, 0) için /<x, y) = x2 + y2
f(0, 0)=0 biçiminde tanımlanan fonksiyonun (0, 0) da x ile y ye göre sürekliliği belirgindir, ama (0, 0) da sürekli değildir. (0, 0) merkezli her yuvar içinde fonksiyonun — değerini aldığı bir nokta vardır, 2 1 çünkü V(x,x)eR"3, /(x,x) = - dir.
—Pedol. ve Jeomorfol. Soğuk çöl topraklarında ya da liken ve cüce ağaçların bulunduğu tundra topraklarında yaşam oldukça sınırlıdır. Buralarda yüzeyden birkaç santimetre ya da desimetre derinliğe kadar meydana gelen ardışık donma ve çözülmeler toprağın dokusunu belirleyen başlıca etkendir: yüzeydeki çamurlu kütlede meydana gelen konveksiyon hareketleri, iri ve ince malzemelerin mekanik olarak elenmesine neden olur; arktik bölgenin poligonal toprakları böyle oluşur. Çözülme alanı genişlediğinde suyun etkisi ön plana çıkar ve çukur alanlarda turbalıklar yerleşir.
Kaynak: Büyük Larousse