METAFİZİK a. (fr. metaphysique; lat. metaphysica; yun. meta ta physika, fizik incelemesinden sonra'dan). Fels.
1. Varlığın mutlak bilgisini amaçlayan bütünsel düşünüm. (Bk. ansikl. böl.).
2. Metafizik çağ, A. Comte’ta, deney dışında varolanın nedenlerinin araştırıldığı insanlık tarihi evresi.
—Güz. sant. Metafizik resim (ital. pittura metafisica), XX. yy. İtalyan resim akımı. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Fels. Platoncu felsefe, idealar kuramı nedeniyle, bir metafiziktir, ama Platon bu terimi kullanmaz. Metafizik, Aristoteles'in fizik üstüne çalışmasından sonraki yapıtına biraz da kolaylık olsun diye verilen addır, çünkü “fizikten sonra" anlamına gelir. Aristoteles'in Metafiziki, Varlık’ı varlık olarak ele alan bilgi dalını belirtir: "Metafizik, tikel denilen bilimlerin hiçbirine benzemez. Çünkü bu bilimlerin hiçbiri, genel olarak varlığı, varlık olarak ele almaz. Bu bilimler, Varlık'ın belirli bir parçasını ayırır, yalnızca bu parçanın yüklemini (özelliklerini) incelerler" (Metafizik [Meta ta physika], 3, 1).
Aristoteles’e göre, incelenmiş bütün nesnelerin ortak yanı, bu nesnelerin var olması, yani Varlık’ın bunların en genel niteliği olmasıdır; öyleyse Varlık’ı varlık olarak ele alan bir bilim de gereklidir. Bu da daha sonra “metafizik” adıyla belirtilecek olan ilk felsefedir. Felsefe, bu sorunu günümüze kadar sürekli olarak ortaya atacaktı. Kuşkusuz, Aristoteles'te, metafizik gerçekliğin birincil ilkelerini irdeler ve bilginin ilkelerini belirlemek (mantık) ister; Ortaçağ ise bu felsefeyi tanrıbilimle özdeşleştirir: metafizik Tanrı bilimidir.
Felsefenin ilk bölümünü oluşturan metafiziğin temel özelliğini maddesizlik olarak gören Descartes’la birlikte bir evrim gerçekleşir: “insan, biraz gerçeği bulma alışkanlığı kazanınca [...], ilk bölümünü Tanrı’nın başlıca niteliklerinin, ruhlarımızın maddesizliğinin ve içimizdeki bütün yalın ve açık kavramların açıklanmasını da içeren bilgi ilkelerini kapsayan metafiziğin oluşturduğu gerçek felsefeye [...] yönelmekle işe başlamalıdır” (Felsefenin ilkeleri [Principes de la philosophie], "Önsöz”). Böylece, “tüm felsefe, kökleri metafizik, gövdesi fizik ve dalları [...] bütün öbür bilimler [...]; hekimlik, mekanik ve ahlak olan bir ağaç gibidir” (ay. ypt.). Descartes’la birlikte metafizik Tanrı bilgisi durumundan, bütün bilimlerin kökü olma durumuna geçer, böylece bilgikuramı olarak tanımlanmış bir metafiziği muştular.
Kant’ın metafizik eleştirisi, bilime yer açmak için bu ilk felsefeyi yıkmayı amaçlamaz. Kant yalnızca metafiziğin nedenini araştırır: “Metafizik, aklın kurgusal (spekülatif) bilgisidir, burada akıl, kendi kendisinin öğrencisi olmak zorundadır, gene de metafizik bugüne kadar bir bilimin güvenli yolunu izleyebilmek gibi mutlu bir yargıya kavuşamamıştır” (Salt aklın eleştirisi [Kritik der reinen Vernunft], ikinci baskıya "Önsöz"). Kantçı düşünce, yeni bir metafizik kurmaya değil, Kant'a göre gerçek bilginin tek kaynağı olan aklın olanaklarını sorgulamaya yönelir. Hegel felsefesi de bir ölçüde bu düşünceyi benimser.
Hegel’in deyişiyle bu terim, "kantçı felsefeden önce bizde olduğu biçimiyle” felsefeyi belirtir; bununla birlikte “metafizik, genel olarak her zaman vardır ve anlığın, aklın nesnelerine bakış biçiminden başka bir şey değildir" Enzyklopâdie der Philosophischen VVİssenschaften im Grund- risse [Felsefi bilimler ansiklopedisi], 27). “Düşünce belirlenimlerini, şeylerin temel belirlenimleri olarak ele alan” (ay ypt., 28) bu görüş biçimini aşmak, diyalektik dolayımın özsel hareketine katılmaktır, o zaman "metafizik"in yerini "kurgusal mantık" almış olur.
Marxçılık metafiziği bir ideoloji, sınıf çıkarlarını gizleyen bir maske olarak görür. Metafizik, diyalektiğin karşıtı olan, olguların ve dünyanın değişmezliği düşüncesine dayanan bir dünya görüşünden başka bir şey değildir. Engels’e göre: “Şeyleri, hareketsiz ve cansız, her biri kendi başına, birini ötekinin yanında ve birini ötekinden sonra düşündüğümüz sürece, onlarda hiçbir çelişkiyle karşılaşmayız. Kısmen ortak, kısmen farklı ve hatta birbiriyle çelişkili bazı özellikler buluruz; ama bu durumda, sözkonusu özellikler farklı şeylere yayılmışlardır ve kendilerinde çelişki içermezler. Bu gözlem alanının sınırları içinde, alışılmış düşünce biçimiyle, yani metafizik düşünceyle işin içinden sıyrılabiliriz” (Anti-Dûhring, 1,12) "Metafizik düşünce, şeyleri ve onların düşüncedeki yansıları olan kavramları birbirinden ayrı, biri ötekinden sonra, biri öteki olmaksızın ve incelemenin, değişmez, katı ve nasılsa öyle kalan nesneleri olarak ele alır” (Engels, ay. ypt.).
Sein undZeit (Varlık ve Zaman) adlı yapıtında, Heidegger’e göre, Varlık sorununu anlamak için, metafiziği ve tarihini yıkmak zorunludur. Ama bu da metafizik yapmaktan başka şey değildir. Bu sorgulamayı, bu metafiziğe başvurmayı Merleau-Ponty ve Sartre gibi düşünürler de sürdürdü, ancak bunlar sorgulamayı gündelik yaşam düzeyinde ele aldılar. Sartre
şöyle der; "Metafizik, deneyin dışında kalan soyut kavramlar üzerine kısır bir tartışma değil, insanlık durumunu bütünüyle içerden kucaklamak için harcanan canlı bir çabadır" (Edebiyat nedir? [Qu’est -ce que la littörature?] Situations, 2).
—Güz. sant. Metafizik resim. Temelleri, De Chirico'nun 1910'larda ortaya koyduğu yapıtlara (İtalya meydanları, mankenler, metafizik iç mekânlar) dayanır: gerçeğin mecaz ve rüya öğeleri kullanılarak aktarılması, insandışı ve hayaletimsi görüntüler, "ürkütücü bir gariplik” ve gerginlik ortamı. De Chirico ile kardeşi Savinio'nun, Ferra- ra’da, Carrâ ve De Pisis ile tanışmaları ve kısa bir süre sonra Morandi’nin de onlara katılmasıyla bir resim akımı doğup gelişti. Bu akımın başlıca özelliği, nesneleri ve manzara resimlerini son derece soğuk bir üslûpla, adeta taşlaşmışçasına resmet- mesiydi. Öncü çalışmaları kasten bilmezlikten gelen ve esinini geleneksel İtalyan sanatından alan bu resim tarzı, 1918’den başlayarak, Valori plastici dergisi tarafından savunuldu; sonra da, daha sakin ve huzurlu bir havaya bürünerek, 1922’den itibaren Novecento dergisinde somutlaşan geniş bir gerçekçi ve gelenekçi akım içinde eridi.
Metafizik (Meta ta physika), Aristoteles' in “fizikten sonra gelen" on dört kitabının tümü. Yazar bu yapıtında, önce Thales’ ten Platon’a kadar çeşitli felsefe öğretilerini eleştirerek açıklar. Bu felsefe öğretilerinin, varlıkların biricik nedenlerini maddi türden nedenler olarak görmek yanılgısı içinde olduklarını gösterir. Gerçi madde olmadan olmaz, ama o, biçimden ayrı olarak kavranamaz. Biçim, maddeye oranla bir iyilik, yetkinliktir; maddenin hareketinin son durağı ve nedenidir. Duyular dünyasının ötesinde, varlık kademelerinin doruğunda, maddesiz biçim, saf edim, yani Tanrı bulunur.
Metafizik nedir? (Was İst Metaphysik?), Heidegger’in 24 temmuz 1929'da, Feiburg im Breisgau Üniversitesi’nde verdiği açış dersi. Heidegger, varlıkla ilgili soruşturmasına, bilimlerin durumundan ve bunların varolanla ilişkisinden yola çıkarak girişir: temeli oluşturan özsel varlık, aşkınlık sorununa kapı açar. Temellendirme edimi, kurucu niteliği, bir esas, bir temel oluşturması bakımından, aşkınlık içine kök salar. Gerçekte, temelin temeli özgürlüktür; çünkü o, zeminin (Grund) uçsuz derinliğidir (Abgrund).
Metafizik üzerine konuşma (Discours de mdtaphysique), Leibniz'in 1686' da yazdığı ve 1846'da yayımlanan yapıtı. Yazar bu yapıtında, varlığı, matematiksel bir uyum yasasına bağlı tek ve evrensel bir töz olarak tanımlar.
Kaynak: Büyük Larousse