Zarar Nedir?

ZARAR a. (ar. zarar). 1. Bir kimsenin, bir şeyin, bir olayın yol açtığı maddi ya da manevi kayıp, çıkar yitimi ya da kötü sonuç; dokunca, ziyan: Kazaya siz neden olduğunuza göre, zararı ödemek zorundasınız. Don üzüm bağlarına büyük zarar verdi. Bu tutumu yüzünden ilişkimiz büyük zarar gördü.
2. Bir girişimde harcanan para: Kâr ve zararın hesaplanması; bir girişimde edilen kârdan fazla para harcama, kaybedilen para miktarı: Borsa- da zarar etmek. Bir milyarlık zararımız var.
3. Zarar çekmek, zarara uğramak, ziyan etmek (esk.). || Zarar etmek, ticarette ya da alışverişte bir şeyin satışından alış değerini çıkaramamak: Domatesler çürüyünce çok zarar etmiş, verdiği parayı bile çıkaramamıştı. || (Birinden) zarar gelmek, kötülük gelmek: Ondan bize zarar gelmez. || Zarar görmek, bir kötülüğe uğramak, kötü bir sonuca yol açacak bir biçimde bir şeyden etkilenmek: Ekinler kuraklıktan çok zarar gördü. || Zarar vermek, kötülük etmek, kötülüğü dokunmak. || Zarar ziyan, uğranılan bir zararı pekiştirici bir biçimde anlatmak için kullanılır: Zarar ziyan çok mu? || Zarara uğramak, kötü bir durumun içine düşmek, kötü bir durumla karşılaşmak. || (Birini) zarara sokmak, birine zarar vermek. || Zararda olmak, alışverişte bir işe yatırdığı parayı çıkaramamak, kâr edememek. || Zararı dokunmak, bir şeye kötü bir etkisi oimak, kötülüğü dokunmak: Ağır ağır yaparsan, bu hareketin bir zararı dokunmaz. || Zararı olmamak, kötü bir sonuca ya da etkiye yol açmamak. || Zararı yok, özür dileyenlere söylenen incelik sözü. || Zararına, zarar ederek yapılan bir işi, bir eylemi belirtir: Zararına satışlar. Eldeki malları zararına sattılar. || (Bir kimsenin) zararına, zarar göreceği, kayba uğrayacağı biçimde sonuçlanan bir işi, bir eylemi belirtir: Bu iş senin zararına. Konuşması onun zararına olur. || Zararla kapanmak, bir ticari girişimi zarar ederek sona erdirmek.

—Cez. huk. Anıtlara zarar verme, bir kimsenin kamuya ait ya da kamu hizmetinde kullanılan ya da bir din ve mezhebin ibadetine ayrılmış yapılara zarar vermesi. (Türk. cez. k.'na göre bu eylemler suçtur. Kültür ve tabiat varlıklarını koruma k. bu suçların yasa kapsamına giren kültür varlıklarına karşı işlenmesi halinde cezanın artırılacağını öngörür.)

—Huk. Bir kimsenin mal varlığında ya da kişisel değe/ ve varlıklarında kendi iradesi dışında meydana gelen azalma. (Bk. ansikl. böl.) || Maddi zarar, bir kimsenin mal varlığında meydana gelen zarar. || Manevi zarar, bir kimsenin kişisel değer ve varlıklarında meydana gelen zarar.

—isi. huk. Zarar-ı âm, genel zarar, bir topluluğa, bir köy, kasaba sokak halkına ya da bunların malına verilen zarar. || Zarar-ı has, bir ya da birkaç kişiye verilen zarar. || Zarar-ı maddi, mala, cana ve organlara verilen zarar. || Zarar-ı manevi, şeref ve haysiyeti zedeleyen, sağlık ve özgürlüğe engel olan zarar.

—Kur tar. Zarar-ı lahm (et zararı), OsmanlI devletinde İstanbul dışındaki mezbahalarda Yeniçeri ocağı'na ucuz et satma zorun- luğu. (Zararına et satışının yarattığı açık piyasa toptan değerine göre Fatihsultan- mehmet vakfı'nca karşılanırdı. Zarar-ı lahm, Yeniçeri ocağı'yla birlikte kaldırıldı.)

—Ormanc. işletme zararı, bir ağaç ya da ormanı, umulan en yüksek verimi veremeyecek yaşta ya da büyüklükteyken kesmekten doğan odun kaybı ve mali zarar. (Çok genç ağaçlar için sözkonusu olduğu gibi çok yaşlı ağaçlar için de sözkonusu olabilir.)

—rPsik. Zarara uğrama düşüncesi, öznenin, maddi ya da manevi bakımdan bir engellemeye uğrayacağı konusunda beslediği hezeyanlı düşünce. (Bk. ansikl. böl.) —Uluslarar. huk. Zararla karşılık, bir devletin, kendisine karşı düşmanca eylemde bulunan bir devlete karşılık vermek üzere aldığı şiddet önlemi. (Bk. ansikl. böl.) —ANSİKL. Huk. Zarar, haksız fiilden doğan sorumluluğun önemli bir öğesidir. Bir kimsenin, hukuka aykırı bir eylemden sorumlu tutulabilmesi için başkasına verilmiş bir zararın doğmuş olması gerekir. Zararın asıl anlamı mal varlığında meydana gelen azalmadır. Manevi zarar bir kimsenin yaşamı, sağlığı, ünü vb. değerleri açısından gördüğü zarardır. Maddi zarar olarak nitelenen mal varlığındaki azalma, doğrudan doğruya bu mal varlığındaki bir bölümün (ya da tümünün) kaybı olabileceği gibi beklenen kazançtan yoksunluk da olabilir. Haksız fiilden doğan zararın kanıtlanması bunu iddia eden tarafa düşer (Borçlar k. md. 42). Bir kimseye ister bile bile, ister savsama yoluyla olsun, haksız olarak zarar veren kimse bu zararı tazmin etmekle yükümlüdür (Borçlar k. md. 41). Yargıç, tazminatın türünü ve kapsamını duruma ve kusurun ağırlığına göre belirler.

—Psik. Zarara uğrama düşüncesi. Bu tür düşünceler, (soyguna uğrama, konuta saldırı, eşi tarafından aldatılma), yaşlılık bunamalarında sıkça görülür. Ameliyat ya da kaza geçirmiş bazı paranoyak yapılı hipo- kondrililerde de bu tür düşüncelere rastlanır.

—Uluslarar. huk. Zararla karşılığın uluslararası hukukun ihlali olarak kabul edilebilmesi için, 2. maddesinde her tür "kuvvet kullanma ya da kuvvet kullanma tehdidi" nin uygulamasını yasaklayan BM antlaş- ması'nı beklemek gerekti. "Önleyicizararla karşılık" kavramı, BM tarafından takbih edilen bazı eylemleri yasallaştırmak için ileri sürülmüş ve böylece soyut olarak, çok geniş anlamda meşru müdafaa kavramına bağlanmıştı: İsrail'in, Lübnan'a müdahalesi sırasında, topraklarını tehdit eden Filistinliler’e karşı ve Bağdat yakınında bulunan Irak nükleer reatoörünü hava saldırısıyla imha ederken (7 haziran 1981) ileri sürdüğü sav buydu.

zarar ingilizcesi
1. damage, injury, detriment, harm.
2. com. loss.

–ý dokunmak /a/ to harm, be harmful to, have a harmful effect on.

– etmek
1. to lose money.
2. to make a wrong move, do something to one´s detriment.
3. /a/ to damage, injure, harm.

– gelmek /dan/ (for someone) to suffer at the hands of; to be wronged by; to be treated unjustly by: Tuba´dan zarar gelmez. No harm´ll come your way from Tuba.

– görmek
1. /dan/ to be damaged, injured, or harmed by.
2. to suffer loss.

–ýn neresinden dönülse kârdýr. proverb If you find yourself in a situation where you can´t seem to get ahead no matter what you do, the only profitable step you can take is to extricate yourself from the whole thing as soon as possible.

–ýna satmak /ý/ to sell (something) at a loss.

–a sokmak /ý/ to cause (someone, a place of business) to suffer loss or damage.

– vermek /a/ to damage, injure, harm.

–ý yok. colloq. It doesn´t matter./Never mind./That´s okay./Forget it.