ZİYADE sıf. (ar. ziyade).
1. Çok, daha çok, fazla: Sizi daha ziyade dinlemek istemiyorum.
2. Ziyade olsun, yemek yiyenlere ya da yemeğe buyur edenlere “Tanrı sofranıza bereket versin” anlamında söylenen söz.
♦ a. Esk. Artma, çoğalma.
—Ed. Müstezat gazelde tam dizeleri izleyen kısa parçalara verilen ad. (-> MÜSTEZAT.)
—isi, huk. Ziyade-i munfasıla-i gayri mütevellide. asıldan doğmayan ayrıca elde edilen fazlalık. (Ev, dükkân kirası gibi.) || Ziyade-i muttasıla-i gayri mütevellide, asıl şeye sıkı bir biçimde bağlı olan, ondan ay- rılamayan fazlalık. (Evin boyası gibi.) || Ziyade-i muttasıla-i mütevellide, asıl maldan doğan ve ondan ayrılamayan fazlalık. (Ağacın büyümesi gibi.) || Ziyade-i mütevellide, asıl şeyden doğan ve ondan ayrılabilen fazlalık. (Meyveler ve hayvan yavruları gibi.)
—Mim. Büyük osmanlı camilerinde, ana yapı ile çevre duvarları arasında kalan kesim.
—Müz. KOMA'nın eski adı.
1. Çok, daha çok, fazla: Sizi daha ziyade dinlemek istemiyorum.
Sponsorlu Bağlantılar
♦ a. Esk. Artma, çoğalma.
—Ed. Müstezat gazelde tam dizeleri izleyen kısa parçalara verilen ad. (-> MÜSTEZAT.)
—isi, huk. Ziyade-i munfasıla-i gayri mütevellide. asıldan doğmayan ayrıca elde edilen fazlalık. (Ev, dükkân kirası gibi.) || Ziyade-i muttasıla-i gayri mütevellide, asıl şeye sıkı bir biçimde bağlı olan, ondan ay- rılamayan fazlalık. (Evin boyası gibi.) || Ziyade-i muttasıla-i mütevellide, asıl maldan doğan ve ondan ayrılamayan fazlalık. (Ağacın büyümesi gibi.) || Ziyade-i mütevellide, asıl şeyden doğan ve ondan ayrılabilen fazlalık. (Meyveler ve hayvan yavruları gibi.)
—Mim. Büyük osmanlı camilerinde, ana yapı ile çevre duvarları arasında kalan kesim.
—Müz. KOMA'nın eski adı.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Ziyade Nedir?
