Arama

Yanaşmak Nedir?

Güncelleme: 6 Şubat 2016 Gösterim: 992 Cevap: 2
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
16 Haziran 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YANAŞMAK gçz. f.
1. Bir şeye, bir yere, bir kimseye yanaşmak, o şeyin, o kimsenin yanına varmak, yakınına gelmek: Otomobil sağa yanaştı. Arkadaşının arkasından yanaşıp elleriyle gözlerini kapadı.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Bir yere yanaşmak, bir tekne sözko nusuysa, kıyıya varmak, ulaşmak: Gemi iskeleye yanaştı.
3. Bir şeye bir şey yapmaya yanaşmak, onunla ilgilenmeye, onu yapmaya istek göstermek: Sonılanmı yanıtlamaya yanaşmadı. Sonunda bu işi yapmaya yanaştı.
4. Bir kimseye yanaşmak, konuşmak için yanına gitmek; onunla ilişki kurmaya çalışmak; ona sığınmak.

—Cerr. Bir yere ulaşmak üzere yol açmak.

—Denize. Bir gemiden ya da tekneden söz ederken, bir rıhtıma, iskeleye ya da bir başka gemiye aborda olmak.

yanaşılmak edilg. f.
1. Bir şeyin, bir kimsenin yanına varılmak, yaklaşılmak.
2. Kıyıya varılmak, ulaşılmak.
3. İlgilenilmek, yapmaya istek gösterilmek.
4. Bir kimseyle ilişki kurulmak.

yanaştırmak ettirg. f.
1. Bir şeyi bir şeye, bir yere yanaştırmak, o şeyi o şeyin yanına, yakınına getirmek.
2. Bir tekneyi kıyıya yanaştırmak, kıyıya ulaştırmak: Kayığı iskeleye bir türlü yanaştıramadı.

—Bilş. Bir kütüğün ya da bir bilgisayar bellek bölgesinin içeriğini, bu içeriğin sıfırdan farklı ilk biti, soldan ya da sağdan başlayarak belirli bir konumda olacak biçimde, sola ya da sağa doğru kaydırmak. || Bir hesabın ara ya da son değerlerini, hesap sonuçlarının belirtici nitelikteki rakamları, bilgisayarın duyarlığına göre en iyi şekilde gösterilecek biçimde bir katsayıyla çarpmak.

Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
6 Şubat 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yanaşmak
(-e durum ekiyle kullanılan fiil)
Sponsorlu Bağlantılar

1 . Bir şeyin, bir kimsenin yanına gelmek:
"Usulca avluya indim, rafa doğru yanaştım."- F. R. Atay.
2 . (vapur, kayık vb.) Kıyıya varmak:
"Günün birinde kocaman bir motor Santa Maria'ya yanaştı, içinden çıkan bir subay muhafızlarla uzun uzun görüştü."- R. H. Karay.
3 . mecaz Karışmak, ilgilenmek, istek göstermek:
"Ali Mehmet Bey, cihetlere yanaşacak kimselerden değildir."- S. M. Alus.
4 . mecaz İlişki kurmak:
"Vahşî ve utangaç olduğu için pek yanaşmaz."- R. N. Güntekin.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
6 Şubat 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yanaşmak ingilizcesi
  • to draw near, to approach, to come near/closer; to draw up alongside, to pull alongside; to accede (to a request)