YANILMA a. Gerçeğe uygun olmayan bir düşünceyi benimsemek, yanlış olan bir şeyi doğru saymak eylemi; yanılgı.
—-Fels. Descartes'a göre, insan özgürlüğünün (ya da özgür iradenin) akıl sınırları dışında kullanılması. (Böyle bir kullanımın olabilirliği insanın yetkinlikten uzak bir varlık oluşundan gelir.) [Bk. ansikl. böl.] || Leibniz’e göre, yanlış olana inanmaya dayanan ve fikirlerimizi ayırt etmekteki yetersizliğimizden kaynaklanan bilgi eksikliği. || Nietzsche'ye göre, duyulardan sağlanan bilgiyi hiçbir biçimde göz önüne almayan, salt akla dayalı işlem. (Bk. ansikl. böl.)
—Ölçbil. HATA'nın eşanlamlısı.
—ANSİKL. Fels. Descartes'a göre yanılma, bir tür gerçek-dışılık olmasının yanı sıra, insana onu olduğu gibi tanıma olanağı veren özel bir biçim de kazanır: “Bir şeyi yeterince aydınlık ve seçik bir biçimde tasar- layamadığım zaman, onun üzerine bir yargı belirtmekten kaçınırsam, elbette yargı gücümü çok iyi kullanmış olurum ve kesinlikle yanılmam ama o şeyi yadsımaya ya da onaylamaya karar verirsem özgür irademi gerektiği gibi kullanmamış olurum; gerçek olmayan bir şeye inandığımda, kendimi aldattığım kesindir, hatta bazen doğru akılyürütsem bile bu bir rastlantıdan başka bir şey olamaz ve yanılmaktan ve özgür irademi kötü kullanmaktan kurtulmamı sağlamaz; çünkü doğal ışık bize, anlığın her zaman iradeden önce gelmesi gerektiğini gösterir. Ve yanılmanın biçimini oluşturan yoksunluğa, özgür iradenin kötü kullanılışı neden olur." (Metafizik düşünceler [Möditations mö- taphysiques], 4). Bu durum Descartes’a göre insanın yapısından gelen bir yetkinlik eksikliğinden kaynaklanır: "Kendime daha yakından bakarken, ve yanılmalarımın neler olduğunu belirlerken, yanılmalanmın iki nedeninin, yani bendelri tanıma gücü ile seçme gücünün ya da özgür iradenin çekişmesine bağlı olduğunu, yani anlığıma ve irademin bütününe bağlı olduğunu görüyorum" (Metafizik düşünceler [Mâditations mâtaphysiques], 4). Oysa bu iki nedenin birbiriyte ilgisiz olduğu söylenemez: “Öyleyse yanılmalanm nereden doğuyor? İrade anlıktan çok daha geniş ve uzamlı olduğu için ben onu belli sınırlar içinde tutamıyorum, anlamadığım şeylere de uzatıyorum onu; bu şeylere kendinden ilgisiz olduğu için kolaylıkla sapıyor ve iyi yerine kötüyü, doğru yerine yanlışı seçiyor. Bu da aldanmama ve günah işlememe neden oluyor" (Metafizik düşünceler [Mâditations mötaphysiques], 4).
• Nietzsche’ye göre, yanlışı duyu organlarına bağlayan anlayış kabul edilemez. Nietzsche şöyle der: "Duyular yalan söylemez, onların gösterdiklerine yalanı katan biziz, sözgelimi birlik yalanını, gerçeklik yalanını, töz, süre yalanını [...]. Duyuların gösterdiğini çarpıtıyorsak, bunun sorumlusu 'akıl’dır" (Götzendhmmerung* [Putların düşüşü]). Başka bir deyişle, yanılma duyulardan değil, akıldan kaynaklanır: duyular bize dünyanın birlikten de kararlılıktan da yoksun olduğunu gösterirler ve gerçeği söylerler.
Sponsorlu Bağlantılar
—Ölçbil. HATA'nın eşanlamlısı.
—ANSİKL. Fels. Descartes'a göre yanılma, bir tür gerçek-dışılık olmasının yanı sıra, insana onu olduğu gibi tanıma olanağı veren özel bir biçim de kazanır: “Bir şeyi yeterince aydınlık ve seçik bir biçimde tasar- layamadığım zaman, onun üzerine bir yargı belirtmekten kaçınırsam, elbette yargı gücümü çok iyi kullanmış olurum ve kesinlikle yanılmam ama o şeyi yadsımaya ya da onaylamaya karar verirsem özgür irademi gerektiği gibi kullanmamış olurum; gerçek olmayan bir şeye inandığımda, kendimi aldattığım kesindir, hatta bazen doğru akılyürütsem bile bu bir rastlantıdan başka bir şey olamaz ve yanılmaktan ve özgür irademi kötü kullanmaktan kurtulmamı sağlamaz; çünkü doğal ışık bize, anlığın her zaman iradeden önce gelmesi gerektiğini gösterir. Ve yanılmanın biçimini oluşturan yoksunluğa, özgür iradenin kötü kullanılışı neden olur." (Metafizik düşünceler [Möditations mö- taphysiques], 4). Bu durum Descartes’a göre insanın yapısından gelen bir yetkinlik eksikliğinden kaynaklanır: "Kendime daha yakından bakarken, ve yanılmalarımın neler olduğunu belirlerken, yanılmalanmın iki nedeninin, yani bendelri tanıma gücü ile seçme gücünün ya da özgür iradenin çekişmesine bağlı olduğunu, yani anlığıma ve irademin bütününe bağlı olduğunu görüyorum" (Metafizik düşünceler [Mâditations mâtaphysiques], 4). Oysa bu iki nedenin birbiriyte ilgisiz olduğu söylenemez: “Öyleyse yanılmalanm nereden doğuyor? İrade anlıktan çok daha geniş ve uzamlı olduğu için ben onu belli sınırlar içinde tutamıyorum, anlamadığım şeylere de uzatıyorum onu; bu şeylere kendinden ilgisiz olduğu için kolaylıkla sapıyor ve iyi yerine kötüyü, doğru yerine yanlışı seçiyor. Bu da aldanmama ve günah işlememe neden oluyor" (Metafizik düşünceler [Mâditations mötaphysiques], 4).
• Nietzsche’ye göre, yanlışı duyu organlarına bağlayan anlayış kabul edilemez. Nietzsche şöyle der: "Duyular yalan söylemez, onların gösterdiklerine yalanı katan biziz, sözgelimi birlik yalanını, gerçeklik yalanını, töz, süre yalanını [...]. Duyuların gösterdiğini çarpıtıyorsak, bunun sorumlusu 'akıl’dır" (Götzendhmmerung* [Putların düşüşü]). Başka bir deyişle, yanılma duyulardan değil, akıldan kaynaklanır: duyular bize dünyanın birlikten de kararlılıktan da yoksun olduğunu gösterirler ve gerçeği söylerler.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.