YONTMAK g. f.
1. Bir şeyi yontmak, belli bir biçim vermek amacıyla, keskin bir araçla dış bölümünü biçmek, işlemek; tıraş etmek: Mermeri yontan bir heykelci. Bir elması yontmak. Kalemi yontmak. 2. Bir kimseyi yontmak, parasını azar azar çekmek, sızdırmak.
3. Kendine yontmak — KENDİ.
—Cerr. Keskin ağızlı bir aletle bir yüzeyden ince bir parça almak.
—Metalürj. Yolluğu yontmak, yolluk düzeneğini tamamen ya da kısmen tıraşlamak.
♦ yontulmak edilg. f.
1. Yontmak eylemine konu olmak.
2. Tkz. Bir kimseden söz ederken, kabalıktan, görgüsüzlükten kurtulup toplum törelerine uygun bir biçimde davranmaya başlamak; incelmek: Aldığı bunca eğitime rağmen bir türlü yontulmadı.
3. Bir şeyden (soyut) söz ederken, değişik biçimlerde değerlendirilmek, yorumlanmak: Herkese göre yontulan bir yasa.
1. Bir şeyi yontmak, belli bir biçim vermek amacıyla, keskin bir araçla dış bölümünü biçmek, işlemek; tıraş etmek: Mermeri yontan bir heykelci. Bir elması yontmak. Kalemi yontmak. 2. Bir kimseyi yontmak, parasını azar azar çekmek, sızdırmak.
Sponsorlu Bağlantılar
—Cerr. Keskin ağızlı bir aletle bir yüzeyden ince bir parça almak.
—Metalürj. Yolluğu yontmak, yolluk düzeneğini tamamen ya da kısmen tıraşlamak.
♦ yontulmak edilg. f.
1. Yontmak eylemine konu olmak.
2. Tkz. Bir kimseden söz ederken, kabalıktan, görgüsüzlükten kurtulup toplum törelerine uygun bir biçimde davranmaya başlamak; incelmek: Aldığı bunca eğitime rağmen bir türlü yontulmadı.
3. Bir şeyden (soyut) söz ederken, değişik biçimlerde değerlendirilmek, yorumlanmak: Herkese göre yontulan bir yasa.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Yontmak Nedir?
