Arama

Yüksek Nedir?

Güncelleme: 29 Haziran 2015 Gösterim: 767 Cevap: 0
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
29 Haziran 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YÜKSEK sıf.
1. Aynı türden ölçüt olarak alınmış bir başka şey ya da ortalamaya göre dikey yönde altı ile üstü arasındaki uzaklığı çok olan bir şey için kullanılır: Evi bizimkinden daha yüksektir. Yüksek bir tavan. Yüksek topuklu ayakkabı.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan; belli bir yükseklikte kurulmuş: Yüksek katlardan birinde oturmak, ilaçları çocuğun uzanamayacağı yüksek bir yere koymak.
3. Şiddeti, gücü, etkisi fazla olan şey için kullanılır: Radyoyu biraz kıs, sesi çok yüksek. Yüksek ısıdan etkilenmek.
4. Miktarca fazla olan: Yüksek dozda ilaç almak.
5. Rütbe ya da mevki bakımından üstün olan: Yüksek rütbeli bir subay. Yüksek bir makam.
6. Ruh ve karakter yönünden güçlü, normal değerler ölçüsünün üzerinde olan, yüce erdemli: Yüksek bir karakter. Yüksek bir ruh.
7. Yüksek fiyat, bir şey için istenen değerinin üstünde fiyat. || Yüksek perdeden konuşmak, yüksek sesle konuşmak; kendini karşısındakinden üstün gören bir tutumla sert bir biçimde konuşmak; yapılması oldukça zor şeyleri kolayca yapacakmış gibi bir havayla konuşmak. || Yüksek ses, çok uzaktan işitebilecek nitelikte olan sea || Yüksek sosyete, toplumsal konumları, yaşama biçimleri vb. yönden gözde olan kişilerin oluşturduğu topluluk.

—Ask. Yüksek askeri şûra || Yüksek bombardıman, 15 000 fitin (feet) üstünde, bomba salış yüksekliğinden yapılan yatay bombardıman. (Yüksek hava taarruzu da denir.) || Yüksek sevk ve idare, en yüksek aşamadaki askeri komuta makamlarıyla siyasal makamların (devlet ve hükümet başkanları, ilgili bakanlıklar) topyekûn savunma gücüyle ilgili olarak, savaş alanında uyguladıkları strateji.

—Bine. Yüksek bukağılıktı, genellikle bukağılığı uzun ve dikeye yakın olan ata denir. (Bu tipte bir at binek için daha elverişli ve rahattır, ama kısa bukağılıklı ata göre daha naziktir, çabuk sakatlanabilir.)

—Dilbil. Yüksek almanca, Güney ve Orta Almanya ile Avusturya'da konuşulan ve evrimi modern almarıcanın doğmasına yol açan germence lehçeler bütünü.

—Grav. ve Heykc. Yüksekbaskı, bir malzemenin yüzeyini, işlenmemiş bölümler bir desen oluşturacak tarzda oyma yöntemi. (Yalpılı alçakkabartmalar, bir ölçüde çukurlaştırılmış emaylar ve özellikle estamp için hazırlanmış tahta, linoleum vb. üstüne] ve “yüksek” kısımları baskıda siyah çıkan kabartma gravürler yüksekbaskıdır.)

—Huk. Yüksek mahkeme bir yargı alanında en son kararı veren mahkeme. (Türkiye'de adli yargı alanındaki yüksek mahkeme Yargıtay, idari yargı alanında ise Danıştay'dır.)

—Ikt. Yüksek çevrimler ya da inşaat çevrimleri, bazı ekonomilere özgü olarak ve inşaat programlarındaki dalgalanmalara bağlı gibi gözüken 17 ile 22 yıl süreli iktisadi çevrim.

—Masonl. Yüksek dereceler, masonlardan bile gizli tutulan ve kuramsal olarak yalnızca Kutsal Kent'in yardımsever şövalyelerine verilen en üst dereceler.

—Matbaac. Yüksek baskı, sökülüp takılabilen çukur matbaa karakterleriyle mekanik yolla yazı yazma tekniği.

—Metalürj. Yüksek fırın -»YÜKSEKFIRIN.

—Meteorol. Yüksek basınç alanı, ANTİSİK- lON'un eşanlamlısı.

—Müz. Yüksek hava, yörüklerin yoğun olduğu yörelerde, özellikle Bursa ve çevresinde tiz seslerin egemen olduğu ezgilere verilen ad.

—Oto. Yüksek devirli, motorlu bir taşıtın vites kutusunun yüksek tahvil oranı için kullanılır (değeri, 1/1'den yüksektir, yani prizdirekle beslenen son tahvil oranını artırır); bu tahvil oranıyla sağlanan hız. (Bu tür yüksek devirli bir tahvil oranı, motor yeterli bir kuvvet çifti sağladığında, prizdirek- ten daha yüksek bir hızda yol almayı sağlar ve bu koşullarda motor daha düşük bir hızda döndüğünden yakıt tüketimi prizdirekteki yakıt tüketiminden daha az olur. Bununla birlikte, bu tahvil oranı ancak uzun yolda ve yeterince yüksek bir hızda kullanılır. Yüksek devirli tahvil oranı kimi kez otomatik olarak geçilir.)

—Oy. Yüksek oynamak, yere sürülen peyi ya da kazanılacak parayı yüksek tutarak oynamak; büyük oynamak. Bazı iskambil oyunlarında, aynı elde oynanan kâğıtlardan daha büyük kâğıt oynamak.
—Patol. Yüksek nabız, hızlı nabız.

—Sesbil. Yüksek ünlü, dilin, ağız boşluğunun üst kesimine doğru kalkmasıyla çıkartılan ünlü (örn. [i], [ü] ve [u]).

♦ a.
1. Yukarıda bulunan, üst tarafta olan yer: Yükseklerde daha çok üşüyeceksiniz.
2. Yükseklerde dolaşmak, elde edilmesi çok güç şeyleri istemek ve bunu yansıtan bir tutum içinde olmak. || Yüksekten atmak, yüksekten uçmak, yapamayacağı, üstesinden gelemeyeceği şeyleri yapabilir, başarabilirmiş gibi söylemek, mangalda kül bırakmamak: Onun yüksekten attığına bakma, elinden hiçbir iş gelmez. || (Binne) yüksekten bakmak, kendini, karşısındakinden üstün niteliklerle donatılmış olarak görmek.

♦ be. Büyük para ile: Yüksek oynamak.
Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Benzer Konular

17 Mayıs 2010 / The Unique Eğitim Bilimleri
11 Ekim 2018 / Ziyaretçi Cevaplanmış
20 Aralık 2012 / Misafir Soru-Cevap
6 Mayıs 2013 / Misafir Soru-Cevap