TARIMSAL sıf.
1. Tarımla ilgili, tarıma ilişkin; zirar.Tarımsal gelişme.
2. Tarımsal devrim, tarımsal üretim sürecinde meydana gelen ve gerek ekenek ekosisteminin yapısını, gerek kullanılan enerjinin (insan, hayvan,, makine) biçimini ve miktarını, gerek aletlerin gücünü ve işin verimini etkileyen derin değişim. || Tarımsal gelişme, tarımsal üretim sürecinde meydana gelen ve ekenek ortamında, alet ve makinelerde biyolojik gereçlerde (tarım bitkileri ve evcil hayvanlar), tarımsal çalışma koşullarında ve sosyal ihtiyaçların karşılanmasında iyileşme sağlayan tedrici değişim.
—Meteorol. ve Tarım. Tarımsal meteoroloji, meteorolojik ve tarımsal verilere dayanarak, tarım için genel hava tahminleri yapmak ve tarım işletmelerinin çalışmasına yardım etmek amacıyla başvurulan bilimsel ve teknik yöntemlerin tümü.
—Sig. Tarımsal sigorta, tarım işletmelerinde tarımsal üretim için kullanılan araç gerecin, hayvanların ve elde edilecek ürünün ilerde ortaya çıkabilecek rizikolara karşı yapılan sigorta. (Bk. ansikl. böl.)
—Tarıma ikt. Tarımsal araştırma, tarımsal üretimi artırmak, ürünlerin niteliklerini yükseltmek amacıyla bitkisel ve hayvansal ürünlerin ıslahı, geliştirilmesi, ülke (ya da bölge) koşullarına en uygun tohumluk ve damızlık türlerinin saptanması, hastalıklara ve zararlılara karşı yeni yöntemlerin bulunması vb. konularda yapılan çalışmalar. (Bk. ansikl. böl.)|| Tarımsal emek verimliliği, belli bir yerde ve belli bir dönemde, toplam tarımsal hâsılanın tarımsal işgücü toplamına bölünmesiyle elde edilen oran. || Tarımsal erozyon, kırsal bölgelerde tarım alanlarını, birinci ya da ikinci dereceden konut inşaatlarının kaplaması sonucu oluşan yapısal bozukluk. || Tanmsal iktisat, bir toplum tarafından gerçekleştirilen, tarıma bağlı üretim ve değişim etkinliklerinin tümü; iktisat biliminin, bu etkinlikleri inceleyen dalı. || Tarımsal işletme, tarım ürünleri ve pazarlaması alanında etkinlik gösteren üretim birimi. || Tanmsal sanayi, temel girdileri tarım ürünleri olan sanayi kolu. || Tarımsal yardım, doğal afetlerin (kuraklık, su baskınları, don) zararlarını karşılamak, doğal elverişsizlikleri (dağlık ya da ormanlık bölgelerde çiftçilere yapılan yardımlar) gidermek ya da tarım işletmelerinin yeniden yapılanma sürecini hızlandırmak için devletin çiftçilere yaptığı yardımlar. (Bk. ansikl. böl.) || Tarımsal yatırım, özel ya da kamu kesimi tarafından tarımsal sermaye stokuna yapılan net ilaveler.
—Tarıma ikt. ve Coğ. Tarımsal yapı, tanrıdaki üretim birimlerinin (işletmelerin) ve parsellerin (toprak parçalarının) sayıları, büyüklükleri ve dağılımıyla mülkiyet durumları ve tasarruf biçimlerini belirten düzen; geniş anlamda, insanla toprak arasında var olan, mekânın düzenlenmesine yön veren ve kendine özgü görüntüler ortaya çıkaran ilişkilerin tümü. (Bk. ansikl. böl.)
—Verg. huk. Tarımsal kazanç, tarımsal etkinliklerden elde edilen gelir. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Sig. Mal sigortaları kapsamına giren tarımsal sigortalar, ürün sigortaları ve hayvan sigortaları olarak ikiye ayrılır. Ürün sigortaları, tanm ürünlerinin don, kuraklık, yangın, sel vb. rizikolara karşı; hayvan sigortaları ise, hayvanların ölme, yaralanma, hastalanma, verimden düşme vb. tehlikelere karşı sigortalanmasıdır. Çiftlikteki araç ve gereçlerin, makinelerin, binaların yangına karşı sigortalanması da tarımsal sigorta kapsamına girer.
—Tarıma ikt. Türkiye’de tarımsal araştırmalar yapan çeşitli kurumlar bulunmaktadır. Bu kurumların başlıcaları şunlardır:
1- Üniversitelerin Ziraat (İstanbul, Ankara, Ege [İzmir], Atatürk [Erzurum]), Orman (İstanbul) ve Veteriner (Ankara) fakültelerinin araştırma laboratuvarları.
2- Tarım, orman ve köyişleri bakanlığı'na bağlı çeşitli araştırma kurumlan: Tavukçuluk araştırma enstitüsü (Ankara), Bölge çeşit deneme ve tescil enstitüsü (Ankara), Orta Anadolu ve Ege zirai araştırma enstitüleri, Zirai mücadele ilaç ve aletleri araştırma enstitüsü (Ankara), Şap kontrol ve araştırma enstitüsü (Ankara), Etlik veteriner kontrol araştırma enstitüsü (Ankara), Çayırmera ye zooteknik araştırma enstitüsü (Ankara), ipekböcekçiliği araştırma enstitüsü (Bursa), Gıda kontrol araştırma enstitüsü (Bursa), Alata bahçe kültürleri araştırma ve eğitim merkezi (İçel), Pendik veteriner kontrol ve araştırma enstitüsü (İstanbul), Kartal dericilik eğitim ve araştırma enstitüsü (İstanbul), Atatürk bahçe kültür araştırma enstitüsü (Yalova-iştanbul), Zeytincilik araştırma enstitüsü (İzmir), Tavuk hastalıkları araştırma eğitimi aşı ve serum üretim enstitüsü (Manisa).
3- Çeşitli kurumlara bağlı araştırma enstitüleri, laboratu- varları ve deneme istasyonları: Türkiye Bilimsel ve teknik araştırma kurumu'na (Tubitak) bağlı veterinerlik ve hayvancılık araştırma grubu ile Tarım ve ormancılık araştırma grubu; Tekel enstitüleri (Tütün, şerbetçiotu, çay, tuz); Türkiye Şeker fabrikaları anonim ortaklığının araştırma ve teknoloji laboratuvarlarıyla Sarmısaklı (Alpullu-Kırklareli), Çatma (Eskişehir) ve Kazanasmaz (Turhal) ve Atabey (Turhal) tohum üretme çiftlikleri; Şeker enstitüsü ve şeker fabrikalarının tarım örgütleri; Tarım işletmeleri genel müdürtüğü’nün Bitki üretim dairesi ile Hayvan ıslahı ve üretim dairesi.
• En önemli tarımsal yardımlar sürekli olanlardır. Nitekim, doğal elverişsizlikleri giderici yardımlar bu sınıfa girer. Türkiye' de, devletin üreticiye doğrudan yardımlan oldukça sınırlı kalmaktadır. Devlet, tarım kesimine sulama, taştan arındırma, bataklık kurutma, taşkından koruma vb. altyapı hizmetleri verir. Bundan başka 2924 sayılı yasa'yla orman köylerinin kalkınmasının desteklenmesi hakkında özel hükümler getirilmiştir. Buna göre, Tarım, orman ve köyişleri bakanlığı devlet ormanlan içinde ve bitişiğinde oturan köyler halkının geçim düzeyinin yükseltilmesi için gerekli önlemleri alır. Bu amaçla sağlanacak işletme araç ve gereçleriyle gerekli girdiler doğrudan ya da kredi yoluyla karşılanır. Bunların dışında, şeker fabrikaları tarım örgütleri aracılığıyla, pancar üreticilerine her türlü alet, makine, gübre nitelikli tohum ve mücadele ilacı gibi malzeme ve mali olanakları oranında üreticilere ayni ve nakdi kredi sağlamaktadır. Türkiye'de 1977'de çıkarılan 2090 sayılı yasa'yla da doğal afetlerden zarar gören çiftçilere yapılacak yardımlar düzenlenmiştir.
—Tarıms. ikt. ve Coğ. Tarımsal yapı çeşitli ölçütlere göre farklı tiplere aynlır. Bu ölçütler şunlardır:
a) doğal peyzajın değişikliğe uğratılma derecesi (fundalık ya da çalılıklardaki geçici açıklıklardan tümüyle insanların kullanımına açılmış kırsal bölgelere kadar);
b) parsellerin biçimi (uzun, kısa kuşaklar; düzgün olmayan çokgenler mozaiği vb.); bir bayırın teraslarla, “perdeler”le düzenlenmesi;
c) parsel ve bölüklerin çit ya da duvarlarla çevrili olup olmaması;
d) tanm alanının düzenleniş biçimi (çeşitli öğeler [tarla, çayırlık, bağ vb.] her zaman yan yana bulunmayabilir); tropikal tarım alanlarının çoğunda, hatta Akdeniz bölgesindekilerin bazılarında (İtalyan "karma tarım yöntemi''nde olduğu gibi) bu öğeler birbiri içinde yer alır.
Geniş anlamıyla tarımsal yapı şunları içerir:
a) tarımsal rejim, yani işletmelerin toprağı işletme yöntem ve alışkanlıklarının tümü;
b) toprağın sermaye olarak yapısı, insanla toprak arasındaki hukuksal ilişkiler (mülkiyetin dağılımı, toprak işletme biçimleri, veraset ve intikal gelenekleri vb.);
c) işletme büyüklükleri: bir yandan tarım tipine, öte yandan toplumsal yapıya bağlıdır (“miniminfundia"lar, büyüklü küçüklü aile işletmeleri, ücretli işçi çalıştıran işletmeler, büyük kolektif çiftlikler vb.);
d) bir işletmeye ait parsellerin düzeni: toprağın İskan biçimine (bireysel ya da kolektif), veraset ve intikal geleneklerine (toprağın mirasçılar arasında bölünmesi ya da bölünmemesi), tarımsal rejimde yapılan reformlara vb. göre, bir işletmenin elindeki parseller çiftlik binasının yakınında tek bir bütün halinde toplanmış ya da çeşitli mevkilere dağılmış olabilir (bununla birlikte, başka birçok ara biçimler de vardır).
• Türkiye'nin tarımsal yapısı toprak mülkiyeti ve tasarruf biçimleri açısından ele alındığında küçük ve orta işletmelerin yaygın olduğu, bunların genellikle kendi topraklarını işlediği görülmekte, öte yandan, işletmeler arasında oldukça dengesiz bir toprak dağılımının varlığı dikkati çekmektedir. Devlet planlama teşkilatı’nca 1973 yılı temel alınarak hazırlanan ve 1978’de yayımlanan bir araştırmaya göre, Türkiye'de, 3 124 678 hane toplam olarak 20 524 774 ha alanr(nadas dahil) işlemekte, böylece hane başına 6,55 ha (65,5 da) toprak düşmektedir. işlenen toprakların işletmeler arasındaki dağılımı ise şöyledir: toplam işletmelerin °/o 10,9'u (340 591 çiftçi ailesi) 5 da küçük toprakları (ortalama 3,5 da) işlemekte, bu topraklar toplam işlenen alanın ancak °/oo 6’sını oluşturmaktadır. Toprak işleyen hanelerin °/o 70,6'sını oluşturan 2 205 399 çiftçi ailesi toplam alanın % 21,3'ünü oluşturan 50 da’dan küçük toprakları işlemektedirler. Öte yandan, 500 da’dan büyük toprakları işleyen ve toplam toprak işleyen hanelerin % 1,1’ini oluşturan 32 917 hanenin işlediği alan toplam işlenen alanın % 21,4'üdür. Ayrıca, 1 000 da’dan fazla (ortalama 2 229 da) toprak işleyen 13 507 büyük çiftçi (% 0,4) toplam işlenen alanın % 14,4’ünü işlemektedir. Türkiye’de, toprakların büyüklüklerine göre dağılımı tarım bölgeleri bakımından farklılıklar göstermektedir. Örneğin, 20 da’dan küçük topraklı işletmelerin toplam işletmelere oranı iç Anadolu bölgesinde % 20 olmasına karşılık, D. Anadolu bölgesiyle Ege ve Marmara bölgelerinde yaklaşık % 38-39, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde ise °/o 63-65 dolaylarındadır. Hane başına işlenen toprak miktarının Türkiye ortalaması 65,5 da iken iç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde bu rakam 100 da, Ege ve Marmara bölgelerinde 55 da, Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde ise 40 da dolaylarındadır. Bölgeler içinde toprak dağılımı bakımından en büyük dengesizlik ise G.-D. Anadolu bölgesinde görülmektedir. Bu bölgedeki toplam işletmelerin % 61,44’ü toprakların % 10,52'sini, °/oo 0,6’sı ise toprakların °/o 25,05'ini işlemektedir. Bu durumda 10-50 da’lık işletme grubundaki 41 900 işletme ve ortalama 14 da arazi düşerken, 1 000 da'dan daha fazla arazi işleyen 1 400 çiftçi ailesi için işletme genişliği 3 411 da olmaktadır. Öte yandan, konu mülkiyet açısından ele alındığında Türkiye’de 2 965 446 ailenin toplam 16 842 810 ha tarım alanına sahip olduğu görülmektedir Toprak sahibi ailelerin yaklaşık % 90'ı 100 da'dan küçük toprakların sahibi olmasına karşılık toplam toprakların ancak yarısı (°/o 49,6) bunların elindedir Orta büyüklükteki (100-500 da) toprak sahipleri (toplam toprak sahiplerinin % 9,6’sı) toprakların °/o 36,3’üne; 500 da’dan büyük toprak sahipleri toprakların % 14,Tine sahip gözükmektedir. Ancak toprak reformu uygulaması kapsamına girme kuşkusuyla 1 000 dönümden büyük toprak sahiplerinin eksik bildirimde bulunduğu, dolayısıyla gerçekte büyük toprak sahiplerinin ellerindeki toprakların, gözükenden daha fazla olduğu sanılmaktadır. Türkiye'de mesleği çiftçilik olduğu halde hiç toprağı olmayan ailelerin azımsanmayacak bir miktarda olduğu gözükmektedir. Örneğin, Üçüncü beş yıllık planda Köyişleri bakanlığı’nın yaptığı bir çalışmada tarımla uğraşan ailelerden % 30,7’sinin hiç toprağı olmadığı, bunların % 93,3’ünün tarım işçisi durumunda bulunduğu, topraksız aileler oranının bölgeler arasında % 26 ile % 33 arasında değiştiği, ancak Güney-doğu Anadolu bölgesinde bu oranın % 45 dolaylarına çıktığı belirtilmektedir. 1973 anketi sonuçları, Türkiye'de 1 056 869 hanenin kiracı ya da ortakçı olarak, başkalarının toprağını işlemekte olduğunu ortaya koymaktadır. Kiracı ya da ortakçı olarak işlenen toprakların miktarı 5 425 274 ha’dır. Böylece Türkiye’de toprak işleyen hanelerin yaklaşık üçte birinin toplam arazinin yaklaşık dörtte birinde kiracılık ya da ortakçılık yapmakta olduğu anlaşılmaktadır. Kiracı ya da ortakçı hanelerin büyük çoğunluğu (% 91,9) 100 da’dan küçük toprakları işlemektedir. Sahip olunmadan işlenen topraklar içinde 100 dönümden küçük toprakların payı °/o 42,7'dir. işlenen ve sahip olunan topraklarda olduğu gibi, kiracı ya da ortakçı olarak işlenen toprakların haneler arasındaki dağılımı da dengesizdir. Nitekim, kiracı ya da ortakçı hanelerin % 63,9’unu oluşturan 675 772 hane kiracı ya da ortakçı olarak işlenen toprakların % 13'ünü kapsayan 20 da’dan küçük parçaları işlerken; hanelerin % 0,6’sını oluşturan 6 062 hane % 27,9’unu kapsayan 500 da’dan büyük toprakları kiracı ya da ortakçı olarak işlemektedir. Kiracılık ya da ortakçılıkla işlenen toprakların % 36’6’sını oluşturan 50-200 da’lık araziler de kiracı ya da ortakçı hanelerin % 16,3’ü (172 284) tarafından işlenmektedir.
—Verg. huk. Gelir vergisi k.’na göre tarımsal etkinlik arazide, deniz, ırmak ve göllerde ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yollarıyla ya da, doğrudan doğadan yararlanarak bitki, orman, hayvan, balık ve bunların ürünlerinin üretilmesini, avlanmasını, avcıları ve yetiştiricileri tarafından saklanmasını, taşınmasını, satılmasını kapsar. Tarımsal kazançlar gerçek ya da götürü gider yöntemiyle saptanır. Gerçek usulde matrah, bilanço ya da işletme hesabı esasına göre bulunur, işletme hesabı esasına göre tarımsal kazanç, hesap dönemi içinde parayla tahsil edilen ya da alacak olarak tahakkuk ile aynı dönemde ödenen ya da borçlanılan giderler arasındaki olumlu farktır. Çiftçiler dilerlerse bilanço yöntemine bağlı tutulmalarını yazıyla isteyebilirler Bu durumda tarımsal kazanç, ticari kazancın bu konudaki hükümlerinin uygulanmasıyla bulunur. Götürü gider yönteminde ise tarımsal kazanç, yükümlünün beyan edeceği hâsılattan götürü olarak hesaplanan gider tutarının indirilmesi yoluyla vergi dairesince saptanır. Yıliık hâsılat tutarı 16 milyon TL’den aşağı olan çiftçilerin kazançlarına götürü gider esası uygulanır. Götürü gider ya götürü gider emsallerinin yükümlünün beyan ettiği hâsılata uygulanması ya da beyan edilen hâsılattan bu hâsılatın elde edilmesi için yapıldığı bildirilen gerçek giderler toplamının çıkarılmasıyla saptanır. Küçük çiftçiler gelir vergisinden bağışıktır Küçük çiftçi sayılabilmek için tarım ürünlerinin bir takvim yılı içindeki satış bedelleri tutarının 10 milyon TL’yi geçmemesi ve üzerinde tarım yapılan arazinin büyüklüğü ya da ağaç sayısı ya da hayvan sayısının yasada belirtilen sınırları aşmaması gerekir.
1. Tarımla ilgili, tarıma ilişkin; zirar.Tarımsal gelişme.
2. Tarımsal devrim, tarımsal üretim sürecinde meydana gelen ve gerek ekenek ekosisteminin yapısını, gerek kullanılan enerjinin (insan, hayvan,, makine) biçimini ve miktarını, gerek aletlerin gücünü ve işin verimini etkileyen derin değişim. || Tarımsal gelişme, tarımsal üretim sürecinde meydana gelen ve ekenek ortamında, alet ve makinelerde biyolojik gereçlerde (tarım bitkileri ve evcil hayvanlar), tarımsal çalışma koşullarında ve sosyal ihtiyaçların karşılanmasında iyileşme sağlayan tedrici değişim.
—Meteorol. ve Tarım. Tarımsal meteoroloji, meteorolojik ve tarımsal verilere dayanarak, tarım için genel hava tahminleri yapmak ve tarım işletmelerinin çalışmasına yardım etmek amacıyla başvurulan bilimsel ve teknik yöntemlerin tümü.
—Sig. Tarımsal sigorta, tarım işletmelerinde tarımsal üretim için kullanılan araç gerecin, hayvanların ve elde edilecek ürünün ilerde ortaya çıkabilecek rizikolara karşı yapılan sigorta. (Bk. ansikl. böl.)
—Tarıma ikt. Tarımsal araştırma, tarımsal üretimi artırmak, ürünlerin niteliklerini yükseltmek amacıyla bitkisel ve hayvansal ürünlerin ıslahı, geliştirilmesi, ülke (ya da bölge) koşullarına en uygun tohumluk ve damızlık türlerinin saptanması, hastalıklara ve zararlılara karşı yeni yöntemlerin bulunması vb. konularda yapılan çalışmalar. (Bk. ansikl. böl.)|| Tarımsal emek verimliliği, belli bir yerde ve belli bir dönemde, toplam tarımsal hâsılanın tarımsal işgücü toplamına bölünmesiyle elde edilen oran. || Tarımsal erozyon, kırsal bölgelerde tarım alanlarını, birinci ya da ikinci dereceden konut inşaatlarının kaplaması sonucu oluşan yapısal bozukluk. || Tanmsal iktisat, bir toplum tarafından gerçekleştirilen, tarıma bağlı üretim ve değişim etkinliklerinin tümü; iktisat biliminin, bu etkinlikleri inceleyen dalı. || Tarımsal işletme, tarım ürünleri ve pazarlaması alanında etkinlik gösteren üretim birimi. || Tanmsal sanayi, temel girdileri tarım ürünleri olan sanayi kolu. || Tarımsal yardım, doğal afetlerin (kuraklık, su baskınları, don) zararlarını karşılamak, doğal elverişsizlikleri (dağlık ya da ormanlık bölgelerde çiftçilere yapılan yardımlar) gidermek ya da tarım işletmelerinin yeniden yapılanma sürecini hızlandırmak için devletin çiftçilere yaptığı yardımlar. (Bk. ansikl. böl.) || Tarımsal yatırım, özel ya da kamu kesimi tarafından tarımsal sermaye stokuna yapılan net ilaveler.
—Tarıma ikt. ve Coğ. Tarımsal yapı, tanrıdaki üretim birimlerinin (işletmelerin) ve parsellerin (toprak parçalarının) sayıları, büyüklükleri ve dağılımıyla mülkiyet durumları ve tasarruf biçimlerini belirten düzen; geniş anlamda, insanla toprak arasında var olan, mekânın düzenlenmesine yön veren ve kendine özgü görüntüler ortaya çıkaran ilişkilerin tümü. (Bk. ansikl. böl.)
—Verg. huk. Tarımsal kazanç, tarımsal etkinliklerden elde edilen gelir. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Sig. Mal sigortaları kapsamına giren tarımsal sigortalar, ürün sigortaları ve hayvan sigortaları olarak ikiye ayrılır. Ürün sigortaları, tanm ürünlerinin don, kuraklık, yangın, sel vb. rizikolara karşı; hayvan sigortaları ise, hayvanların ölme, yaralanma, hastalanma, verimden düşme vb. tehlikelere karşı sigortalanmasıdır. Çiftlikteki araç ve gereçlerin, makinelerin, binaların yangına karşı sigortalanması da tarımsal sigorta kapsamına girer.
—Tarıma ikt. Türkiye’de tarımsal araştırmalar yapan çeşitli kurumlar bulunmaktadır. Bu kurumların başlıcaları şunlardır:
1- Üniversitelerin Ziraat (İstanbul, Ankara, Ege [İzmir], Atatürk [Erzurum]), Orman (İstanbul) ve Veteriner (Ankara) fakültelerinin araştırma laboratuvarları.
2- Tarım, orman ve köyişleri bakanlığı'na bağlı çeşitli araştırma kurumlan: Tavukçuluk araştırma enstitüsü (Ankara), Bölge çeşit deneme ve tescil enstitüsü (Ankara), Orta Anadolu ve Ege zirai araştırma enstitüleri, Zirai mücadele ilaç ve aletleri araştırma enstitüsü (Ankara), Şap kontrol ve araştırma enstitüsü (Ankara), Etlik veteriner kontrol araştırma enstitüsü (Ankara), Çayırmera ye zooteknik araştırma enstitüsü (Ankara), ipekböcekçiliği araştırma enstitüsü (Bursa), Gıda kontrol araştırma enstitüsü (Bursa), Alata bahçe kültürleri araştırma ve eğitim merkezi (İçel), Pendik veteriner kontrol ve araştırma enstitüsü (İstanbul), Kartal dericilik eğitim ve araştırma enstitüsü (İstanbul), Atatürk bahçe kültür araştırma enstitüsü (Yalova-iştanbul), Zeytincilik araştırma enstitüsü (İzmir), Tavuk hastalıkları araştırma eğitimi aşı ve serum üretim enstitüsü (Manisa).
3- Çeşitli kurumlara bağlı araştırma enstitüleri, laboratu- varları ve deneme istasyonları: Türkiye Bilimsel ve teknik araştırma kurumu'na (Tubitak) bağlı veterinerlik ve hayvancılık araştırma grubu ile Tarım ve ormancılık araştırma grubu; Tekel enstitüleri (Tütün, şerbetçiotu, çay, tuz); Türkiye Şeker fabrikaları anonim ortaklığının araştırma ve teknoloji laboratuvarlarıyla Sarmısaklı (Alpullu-Kırklareli), Çatma (Eskişehir) ve Kazanasmaz (Turhal) ve Atabey (Turhal) tohum üretme çiftlikleri; Şeker enstitüsü ve şeker fabrikalarının tarım örgütleri; Tarım işletmeleri genel müdürtüğü’nün Bitki üretim dairesi ile Hayvan ıslahı ve üretim dairesi.
• En önemli tarımsal yardımlar sürekli olanlardır. Nitekim, doğal elverişsizlikleri giderici yardımlar bu sınıfa girer. Türkiye' de, devletin üreticiye doğrudan yardımlan oldukça sınırlı kalmaktadır. Devlet, tarım kesimine sulama, taştan arındırma, bataklık kurutma, taşkından koruma vb. altyapı hizmetleri verir. Bundan başka 2924 sayılı yasa'yla orman köylerinin kalkınmasının desteklenmesi hakkında özel hükümler getirilmiştir. Buna göre, Tarım, orman ve köyişleri bakanlığı devlet ormanlan içinde ve bitişiğinde oturan köyler halkının geçim düzeyinin yükseltilmesi için gerekli önlemleri alır. Bu amaçla sağlanacak işletme araç ve gereçleriyle gerekli girdiler doğrudan ya da kredi yoluyla karşılanır. Bunların dışında, şeker fabrikaları tarım örgütleri aracılığıyla, pancar üreticilerine her türlü alet, makine, gübre nitelikli tohum ve mücadele ilacı gibi malzeme ve mali olanakları oranında üreticilere ayni ve nakdi kredi sağlamaktadır. Türkiye'de 1977'de çıkarılan 2090 sayılı yasa'yla da doğal afetlerden zarar gören çiftçilere yapılacak yardımlar düzenlenmiştir.
—Tarıms. ikt. ve Coğ. Tarımsal yapı çeşitli ölçütlere göre farklı tiplere aynlır. Bu ölçütler şunlardır:
a) doğal peyzajın değişikliğe uğratılma derecesi (fundalık ya da çalılıklardaki geçici açıklıklardan tümüyle insanların kullanımına açılmış kırsal bölgelere kadar);
b) parsellerin biçimi (uzun, kısa kuşaklar; düzgün olmayan çokgenler mozaiği vb.); bir bayırın teraslarla, “perdeler”le düzenlenmesi;
c) parsel ve bölüklerin çit ya da duvarlarla çevrili olup olmaması;
d) tanm alanının düzenleniş biçimi (çeşitli öğeler [tarla, çayırlık, bağ vb.] her zaman yan yana bulunmayabilir); tropikal tarım alanlarının çoğunda, hatta Akdeniz bölgesindekilerin bazılarında (İtalyan "karma tarım yöntemi''nde olduğu gibi) bu öğeler birbiri içinde yer alır.
Geniş anlamıyla tarımsal yapı şunları içerir:
a) tarımsal rejim, yani işletmelerin toprağı işletme yöntem ve alışkanlıklarının tümü;
b) toprağın sermaye olarak yapısı, insanla toprak arasındaki hukuksal ilişkiler (mülkiyetin dağılımı, toprak işletme biçimleri, veraset ve intikal gelenekleri vb.);
c) işletme büyüklükleri: bir yandan tarım tipine, öte yandan toplumsal yapıya bağlıdır (“miniminfundia"lar, büyüklü küçüklü aile işletmeleri, ücretli işçi çalıştıran işletmeler, büyük kolektif çiftlikler vb.);
d) bir işletmeye ait parsellerin düzeni: toprağın İskan biçimine (bireysel ya da kolektif), veraset ve intikal geleneklerine (toprağın mirasçılar arasında bölünmesi ya da bölünmemesi), tarımsal rejimde yapılan reformlara vb. göre, bir işletmenin elindeki parseller çiftlik binasının yakınında tek bir bütün halinde toplanmış ya da çeşitli mevkilere dağılmış olabilir (bununla birlikte, başka birçok ara biçimler de vardır).
• Türkiye'nin tarımsal yapısı toprak mülkiyeti ve tasarruf biçimleri açısından ele alındığında küçük ve orta işletmelerin yaygın olduğu, bunların genellikle kendi topraklarını işlediği görülmekte, öte yandan, işletmeler arasında oldukça dengesiz bir toprak dağılımının varlığı dikkati çekmektedir. Devlet planlama teşkilatı’nca 1973 yılı temel alınarak hazırlanan ve 1978’de yayımlanan bir araştırmaya göre, Türkiye'de, 3 124 678 hane toplam olarak 20 524 774 ha alanr(nadas dahil) işlemekte, böylece hane başına 6,55 ha (65,5 da) toprak düşmektedir. işlenen toprakların işletmeler arasındaki dağılımı ise şöyledir: toplam işletmelerin °/o 10,9'u (340 591 çiftçi ailesi) 5 da küçük toprakları (ortalama 3,5 da) işlemekte, bu topraklar toplam işlenen alanın ancak °/oo 6’sını oluşturmaktadır. Toprak işleyen hanelerin °/o 70,6'sını oluşturan 2 205 399 çiftçi ailesi toplam alanın % 21,3'ünü oluşturan 50 da’dan küçük toprakları işlemektedirler. Öte yandan, 500 da’dan büyük toprakları işleyen ve toplam toprak işleyen hanelerin % 1,1’ini oluşturan 32 917 hanenin işlediği alan toplam işlenen alanın % 21,4'üdür. Ayrıca, 1 000 da’dan fazla (ortalama 2 229 da) toprak işleyen 13 507 büyük çiftçi (% 0,4) toplam işlenen alanın % 14,4’ünü işlemektedir. Türkiye’de, toprakların büyüklüklerine göre dağılımı tarım bölgeleri bakımından farklılıklar göstermektedir. Örneğin, 20 da’dan küçük topraklı işletmelerin toplam işletmelere oranı iç Anadolu bölgesinde % 20 olmasına karşılık, D. Anadolu bölgesiyle Ege ve Marmara bölgelerinde yaklaşık % 38-39, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde ise °/o 63-65 dolaylarındadır. Hane başına işlenen toprak miktarının Türkiye ortalaması 65,5 da iken iç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde bu rakam 100 da, Ege ve Marmara bölgelerinde 55 da, Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde ise 40 da dolaylarındadır. Bölgeler içinde toprak dağılımı bakımından en büyük dengesizlik ise G.-D. Anadolu bölgesinde görülmektedir. Bu bölgedeki toplam işletmelerin % 61,44’ü toprakların % 10,52'sini, °/oo 0,6’sı ise toprakların °/o 25,05'ini işlemektedir. Bu durumda 10-50 da’lık işletme grubundaki 41 900 işletme ve ortalama 14 da arazi düşerken, 1 000 da'dan daha fazla arazi işleyen 1 400 çiftçi ailesi için işletme genişliği 3 411 da olmaktadır. Öte yandan, konu mülkiyet açısından ele alındığında Türkiye’de 2 965 446 ailenin toplam 16 842 810 ha tarım alanına sahip olduğu görülmektedir Toprak sahibi ailelerin yaklaşık % 90'ı 100 da'dan küçük toprakların sahibi olmasına karşılık toplam toprakların ancak yarısı (°/o 49,6) bunların elindedir Orta büyüklükteki (100-500 da) toprak sahipleri (toplam toprak sahiplerinin % 9,6’sı) toprakların °/o 36,3’üne; 500 da’dan büyük toprak sahipleri toprakların % 14,Tine sahip gözükmektedir. Ancak toprak reformu uygulaması kapsamına girme kuşkusuyla 1 000 dönümden büyük toprak sahiplerinin eksik bildirimde bulunduğu, dolayısıyla gerçekte büyük toprak sahiplerinin ellerindeki toprakların, gözükenden daha fazla olduğu sanılmaktadır. Türkiye'de mesleği çiftçilik olduğu halde hiç toprağı olmayan ailelerin azımsanmayacak bir miktarda olduğu gözükmektedir. Örneğin, Üçüncü beş yıllık planda Köyişleri bakanlığı’nın yaptığı bir çalışmada tarımla uğraşan ailelerden % 30,7’sinin hiç toprağı olmadığı, bunların % 93,3’ünün tarım işçisi durumunda bulunduğu, topraksız aileler oranının bölgeler arasında % 26 ile % 33 arasında değiştiği, ancak Güney-doğu Anadolu bölgesinde bu oranın % 45 dolaylarına çıktığı belirtilmektedir. 1973 anketi sonuçları, Türkiye'de 1 056 869 hanenin kiracı ya da ortakçı olarak, başkalarının toprağını işlemekte olduğunu ortaya koymaktadır. Kiracı ya da ortakçı olarak işlenen toprakların miktarı 5 425 274 ha’dır. Böylece Türkiye’de toprak işleyen hanelerin yaklaşık üçte birinin toplam arazinin yaklaşık dörtte birinde kiracılık ya da ortakçılık yapmakta olduğu anlaşılmaktadır. Kiracı ya da ortakçı hanelerin büyük çoğunluğu (% 91,9) 100 da’dan küçük toprakları işlemektedir. Sahip olunmadan işlenen topraklar içinde 100 dönümden küçük toprakların payı °/o 42,7'dir. işlenen ve sahip olunan topraklarda olduğu gibi, kiracı ya da ortakçı olarak işlenen toprakların haneler arasındaki dağılımı da dengesizdir. Nitekim, kiracı ya da ortakçı hanelerin % 63,9’unu oluşturan 675 772 hane kiracı ya da ortakçı olarak işlenen toprakların % 13'ünü kapsayan 20 da’dan küçük parçaları işlerken; hanelerin % 0,6’sını oluşturan 6 062 hane % 27,9’unu kapsayan 500 da’dan büyük toprakları kiracı ya da ortakçı olarak işlemektedir. Kiracılık ya da ortakçılıkla işlenen toprakların % 36’6’sını oluşturan 50-200 da’lık araziler de kiracı ya da ortakçı hanelerin % 16,3’ü (172 284) tarafından işlenmektedir.
—Verg. huk. Gelir vergisi k.’na göre tarımsal etkinlik arazide, deniz, ırmak ve göllerde ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yollarıyla ya da, doğrudan doğadan yararlanarak bitki, orman, hayvan, balık ve bunların ürünlerinin üretilmesini, avlanmasını, avcıları ve yetiştiricileri tarafından saklanmasını, taşınmasını, satılmasını kapsar. Tarımsal kazançlar gerçek ya da götürü gider yöntemiyle saptanır. Gerçek usulde matrah, bilanço ya da işletme hesabı esasına göre bulunur, işletme hesabı esasına göre tarımsal kazanç, hesap dönemi içinde parayla tahsil edilen ya da alacak olarak tahakkuk ile aynı dönemde ödenen ya da borçlanılan giderler arasındaki olumlu farktır. Çiftçiler dilerlerse bilanço yöntemine bağlı tutulmalarını yazıyla isteyebilirler Bu durumda tarımsal kazanç, ticari kazancın bu konudaki hükümlerinin uygulanmasıyla bulunur. Götürü gider yönteminde ise tarımsal kazanç, yükümlünün beyan edeceği hâsılattan götürü olarak hesaplanan gider tutarının indirilmesi yoluyla vergi dairesince saptanır. Yıliık hâsılat tutarı 16 milyon TL’den aşağı olan çiftçilerin kazançlarına götürü gider esası uygulanır. Götürü gider ya götürü gider emsallerinin yükümlünün beyan ettiği hâsılata uygulanması ya da beyan edilen hâsılattan bu hâsılatın elde edilmesi için yapıldığı bildirilen gerçek giderler toplamının çıkarılmasıyla saptanır. Küçük çiftçiler gelir vergisinden bağışıktır Küçük çiftçi sayılabilmek için tarım ürünlerinin bir takvim yılı içindeki satış bedelleri tutarının 10 milyon TL’yi geçmemesi ve üzerinde tarım yapılan arazinin büyüklüğü ya da ağaç sayısı ya da hayvan sayısının yasada belirtilen sınırları aşmaması gerekir.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.