TUTUŞMAK gçz. f,
1. Ateş almak, yanmaya başlamak: Odunlar ıslak, bir türlü tutuşmuyor
2. Ed. Alev rengi almak: Gökyüzü batıda tutuşmuş, alev alev yanıyor gibiydi. Sular akşamın kızıllığıyla tutuşmuştu.
♦ tutuşturmak ettirg. f.
1. Bir şeyi (araç tümleci +) tutuşturmak, onun alev almasını sağlamak ya da buna yol açmak: Sobayı çırayla tutuşturmak. Bir kıvılcım koca samanlığı tutuşturmaya yeter.
2. Ed. Bir şeyi tutuşturmak, ona alev rengi, kızıl pırıltılı bir görünüm vermek: Batan güneşin tutuşturduğu sular.
3. Ed. Bir kimsenin (gönlünü, kalbini vb.) tutuşturmak, onu heyecanlandırmak, coşku duymasına neden olmak: Bu sevgi, unuttuğu sandığı duyguları yeniden tutuşturmuştu.
1. Ateş almak, yanmaya başlamak: Odunlar ıslak, bir türlü tutuşmuyor
Sponsorlu Bağlantılar
♦ tutuşturmak ettirg. f.
1. Bir şeyi (araç tümleci +) tutuşturmak, onun alev almasını sağlamak ya da buna yol açmak: Sobayı çırayla tutuşturmak. Bir kıvılcım koca samanlığı tutuşturmaya yeter.
2. Ed. Bir şeyi tutuşturmak, ona alev rengi, kızıl pırıltılı bir görünüm vermek: Batan güneşin tutuşturduğu sular.
3. Ed. Bir kimsenin (gönlünü, kalbini vb.) tutuşturmak, onu heyecanlandırmak, coşku duymasına neden olmak: Bu sevgi, unuttuğu sandığı duyguları yeniden tutuşturmuştu.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Tutuşmak Nedir?
