Sarsmak Nedir?

SARSMAK g. f.
1. Bir kimseyi, bir şeyi sarsmak, birdenbire ve birbirini izleyen kesik darbelerle karşıt yönlere hareket ettirmek, sallamak; yerinden oynamasına, sallanmasına neden olmak: Onu kendine gelmesi için kollarından tutmuş, durmadan sarsıyordu. Masayı sarsma, sular dökülecek. Gemiyi sarsan dalgalar.
2. Bir kimseyi sarsmak, onun fiziksel ve / ya da ruhsal dengesini bozmak: Bu hastalık onu çok sarstı, kendine gelmesi uzun zaman alacak. Acı haber, onu çok sarsmıştı.
3. Bir şeyi (soyut) sarsmak, doğruluğundan kuşku duyar duruma getirmek: Bu başansızlık kendine duyduğu güveni sarstı. Hiçbir şey özgürlüğe duyduğum inancı sarsamaz. Bu olay, ona olan saygımı çok sarstı.
4. Bir şeyi (soyut) sarsmak, onun eski gücünü, sağlamlığını yitirmesine yol açmak: Bu aramızdaki dostluğu sarsar. İki ülke arasındaki ilişkileri sarsan diplomatik bir skandal.
5. Bir kurumu, bir etkinliği vb. sarsmak, gücünü, sağlamlığını yitirmesine neden olmak: Rüşvet olayına bazı bakanlann adının kanşması hükümeti sarstı. Gösteriler yönetimi sarsıyor. Ekonomiyi kökünden sarsan bir bunalım.

—Patol. Sarsıntı yaratmak. || Bihni sarsmak, birine ruhsal şok yapmak, şiddetli bir heyecan geçirtmek: Bu korkunç haber onu çok sarstı.

♦ sarsılmak edilg. f.
1. Yerinden oynamak, sallanmak, silkelenmek: Deprem bölgesi dün yine sarsıldı.
2. Fiziksel ya da ruhsal dengesi bozulmak: Oğlunu kaybedince çok sarsıldı.
3. Bir şeyden (soyut) söz ederken, kuşkulu bir duruma gelmek; eski gücü, sağlamlığı kalmamak: İnançları sarsılmak. O olaydan sonra ona olan güvenim sarsıldı.