Arama

Saymak Nedir?

Güncelleme: 22 Eylül 2015 Gösterim: 828 Cevap: 0
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Eylül 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SAYMAK g. f.
1. Bir bütünün öğelerini saymak, her birini art arda ve sırayla doğal tam sayılarla karşılayarak sayısını saptamak; birer birer, sırayla söylemek, bir bütünü bölümlerine ayırmak, ayrıntılı olarak göstermek: Saat çaldı, on iki vuruş saydım. Sınıftaki öğrencileri saymak. Bir kimsenin suçlarını saymak. Size tüm nedenleri sayamam.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Şeyleri, bir miktarı saymak, hesap yaparak sayısını, miktarını çıkarmak, hesaplamak: Bir öğrencinin bir yıl içinde okula kaç gün gelmediğini saymak. Paranızın üstünü sayarak alınız.
3. Dakikaları, saatleri, günleri saymak, uzun gelen bir süreyi hesaplamak: Tatile çıkmak için artık günleri sayıyor.
4. Bir şeyi saymak, kısıtlı vermek, cimrilik yapmak: Sofradaki dilimleri bile sayarak verir. Adam boğazımızdan geçen her lokmayı sayıyor.
5. Belli bir miktar (para) saymak, vermek, ödemek: Bu elbiseye 100 000 lira saydım.
6. Bir kimseyi saymak, ona değer vermek, saygılı davranmak, saygın ve ilgiye değer görmek: Onu küçük büyük herkes sayardı. Babanızı bu çevrelerde çok sayarlar. Onu insan olarak saymasanız bile yargıç olarak saymalısınız.
7. Bir şeyi saymak, hesaba katmak: Kıvırma payını da sayarsak bu elbise için üç metre kumaş ancak yeter. Garson hesapta yanıldı, kahveyi saymadı.
8. Bir şeyi, bir kimseyi saymak, dikkate almak, geçerli tutmak: Yorgunluğu ve telaşı saymazsak bu geceyi kolay atlattık diyebiliriz. Beni saymayın, ben bu işte yokum. Bunu saymıyorum, yemeğe beklerim.
9. Bir kimseyi, bir şeyi belli bir miktar saymak, o kimseye, o şeye belli bir değer biçmek: Onu üç kişi sayabilirsin, üç kişilik yemek yiyor.
10.Bir şeyi bir şey saymak, onu o biçimde görmek, düşünmek, kabul etmek: isteklerinizi bir görev sayarım. Havalar iyice ısındı, artık yaz geldi sayabiliriz.
11.Bir kimseyi ya da bir şeyi bir şeyden saymak, onun öyle olduğunu düşünmek: Bizi de misafirden mi sayıyorsun. Bir kimseyi insandan saymak. Bu hurdayı arabadan saymıyorum.
12. Sayıp dökmek, birçok şey sıralayıp hepsini söylemek: Onun yokluğunda olup bitenleri bir bir sayıp döktü. || Saymakla bitmemek, tükenmemek, sayılmayacak kadar çok olmak. || Sayı saymak, sayıları art arda ve belli bir sıraya uygun olarak yüksek sesle söylemek.

gçz. f. Sayıları art arda söylemek; sayı saymak: Yüze kadar ikişer ikişer saymak.

—Ask. Yerinde saymak, durduğu yerde ayaklan yürüyüşteki gibi hareket ettirmek.

saydırmak ettirg. f.
1. Bir kimseye, bir şeyin sayısını buldurmak; hesabını yaptırmak.
2. Bir kimseye sayıları arka arkaya söyletmek: Birden yüze kadar saydırdım, hiç yanlış yapmadı.
3. Bir kimse yi, kendisini saydırmak, bir başkasının ona saygı duymasını sağlamak.

sayılmak edilg. f.
1. Sayısı bulunmak, hesabı yapılmak: Sayılamayacak kadar çok
2. Belli bir miktar (para) verilmek, ödenmek: Evin dekorasyonu için milyonlar sayıldı.
3. Bir kimseden söz ederken, saygıya değer bulunmak: Çevresinde sayılır ve sevilir.
4. Dikkate alınmak, geçerli tutulmak: Ama bu sayılmaz, çok az oturdunuz. Sayılmaz, bu eli tekrar oynayacağız
5. Belli bir biçimde, değerde görülmek, düşünülmek, kabul edilmek: Bu durumda para vermek âdetten sayılır. Biz insandan sayılmıyoruz galiba. Orası evden sayılmaz daha çok ine benziyor. Geldik sayılır, biraz sabredin.

sayışmak işt. f.
1. İki kişi söz konusuysa, birbirleriyle hesap görmek; ödeşmek, takas etmek.
2. Çocuk oyunlarında, sayı sayarak, tekerleme söyleyerek ebeyi belirlemek.

Kaynak: Büyük Larousse


X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.