SIZMAK gçz. f.
1. Bir yerden sızmak,bir sıvıdan söz ederken, bir maddenin ya da bir cismin gözenekleri arasından, neredeyse fark edilmeyecek bir biçimde geçerek (bir yere) akmak; Duvardan su sızıyor. Fıçıdan sızan yağı temizlemek.
2. Bir yerden bir yere sızmak,aralıklardan içeri girmek: Panjurlardan sızan güneş ışınları.
3. Bir gruba, bir yere sızmak, bir topluluktan, bir kimseden söz ederken, oraya, onların arasına gizlice girmek: Birlikler düşman saflarına sızdılar. Yönetim kuruluna bazı kışkırtıcılar sızdığı söyleniyor.
4. Gizli tutulan bir bilgi sözkonusuysa, alınan önlemlere karşın bilmemesi gereken kimselerce duyulmak: Bu haber kimden sızdı? Oradan hiçbir bilgi sızmıyor.
5. Bir yere sızmak,habersizce, fark ettirmeden gitmek; sıvışmak: Onları uyutup birer birer dışarıya sızdık.
6. Tkz. Aşırı alkolden, uyuşturucudan ya da yorgunluktan uyuyakalmak.
—Metalürj. Dökümcülükte, sıvı bir metalden söz ederken bir kalıp kumunun kütlesi içine işlemek.
♦ sızdırmak ettirg. f.
1. Bir sıvıyı sızdırmak,bir şey sözkonusuysa, bir sıvıyı fark edilmeyecek bir biçimde geçirmek, onun geçmesine izin vermek: Tavandaki çatlak yağmur sularını sızdırıyor. Lamba gaz sızdırıyor.
2. Bir şeyi sızdırmak,eritip süzerek temiz bir duruma getirmek: Yoğurdu sızdırmak.
3. Bir haberi, bir bilgiyi vb. sızdırmak,onu bilmemesi gerekenlere gizlice iletmek, duyurmak: Bilgi sızdırmak. Planları sızdıran bir casus yakalandı.
4. Bir kimseyi sızdırmak,sızmasına, uyuyup kalmasına neden olmak.
5. Bir kimseden para sızdırmak,ondan türlü bahanelerle ya da şantaj yoluyla para çekmek: Ailesinden para sızdırmak.
—Sütç. Peynircilikte, süt serumunu pıhtıdan ayırmak.
♦ sızdırılmak edilg. f.
1. Eritip süzülerek temiz bir duruma getirilmek.
2. Bir bilgiden, bir haberden söz ederken, onu bilmemesi gerekenlere duyurulmak, bildirilmek: Çok gizli ve önemli planlar sızdırıldı.
1. Bir yerden sızmak,bir sıvıdan söz ederken, bir maddenin ya da bir cismin gözenekleri arasından, neredeyse fark edilmeyecek bir biçimde geçerek (bir yere) akmak; Duvardan su sızıyor. Fıçıdan sızan yağı temizlemek.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Bir gruba, bir yere sızmak, bir topluluktan, bir kimseden söz ederken, oraya, onların arasına gizlice girmek: Birlikler düşman saflarına sızdılar. Yönetim kuruluna bazı kışkırtıcılar sızdığı söyleniyor.
4. Gizli tutulan bir bilgi sözkonusuysa, alınan önlemlere karşın bilmemesi gereken kimselerce duyulmak: Bu haber kimden sızdı? Oradan hiçbir bilgi sızmıyor.
5. Bir yere sızmak,habersizce, fark ettirmeden gitmek; sıvışmak: Onları uyutup birer birer dışarıya sızdık.
6. Tkz. Aşırı alkolden, uyuşturucudan ya da yorgunluktan uyuyakalmak.
—Metalürj. Dökümcülükte, sıvı bir metalden söz ederken bir kalıp kumunun kütlesi içine işlemek.
♦ sızdırmak ettirg. f.
1. Bir sıvıyı sızdırmak,bir şey sözkonusuysa, bir sıvıyı fark edilmeyecek bir biçimde geçirmek, onun geçmesine izin vermek: Tavandaki çatlak yağmur sularını sızdırıyor. Lamba gaz sızdırıyor.
2. Bir şeyi sızdırmak,eritip süzerek temiz bir duruma getirmek: Yoğurdu sızdırmak.
3. Bir haberi, bir bilgiyi vb. sızdırmak,onu bilmemesi gerekenlere gizlice iletmek, duyurmak: Bilgi sızdırmak. Planları sızdıran bir casus yakalandı.
4. Bir kimseyi sızdırmak,sızmasına, uyuyup kalmasına neden olmak.
5. Bir kimseden para sızdırmak,ondan türlü bahanelerle ya da şantaj yoluyla para çekmek: Ailesinden para sızdırmak.
—Sütç. Peynircilikte, süt serumunu pıhtıdan ayırmak.
♦ sızdırılmak edilg. f.
1. Eritip süzülerek temiz bir duruma getirilmek.
2. Bir bilgiden, bir haberden söz ederken, onu bilmemesi gerekenlere duyurulmak, bildirilmek: Çok gizli ve önemli planlar sızdırıldı.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.