SOYTARI a.
1. Eskiden kralları, padişahları ve saray halkını şaklabanlıklarıyla eğlendiren komik kimse: Kralın soytarısı.
2. Bayağı şakaları ve şaklabanlıklarıyla çevresini güldüren kimse.
3. Güvenilmez, onursuz, rezil kimse; maskara: O soytarıyla iş falan yapılmaz.
—Sey. oy. Karagöz oyunlarında, eğlendirici kişiler grubuna giren bir tipleme (Oyunun temel kişilerinden değildir. Hayali’nin isteğine göre Sünnet, Kırgınlar gibi oyunlarda perdeye çıkarılır. Giyimine mavi renk hâkimdir.)
—Sirk. Sirklerde, palyaçolar gibi maskaralıklar yaparak halkı eğlendiren kişi.
—Tar. OsmanlI sarayında padişah ve çevresini, konaklarda devlet büyüklerini ya da zenginleri eğlendirmekle görevli kişi. (Bk. ansikl. böl.)
—fiyat. Görevi, kimi zaman kaba yöntemlerle seyirciyi güldürmek olan oyuncu.
—ANSİKL. Soytarı, osmanlı sarayına, bu döneminde (1481-1512) girdi. Soytarılar, genellikle satın alınan köleler ya da savaş tutsakları arasından seçilir, güldürme ve eğlendirme yeteneğine sahip, zeki, hünerli kişiler olmalarına dikkat edilirdi. Bunlardan özellikle cüce, kambur ve hadım olanlar yeğlenirdi. Yaptığı garip hareketler ya da iğneli sözlerle padişahın öfkesini yatıştırmak, canı sıkıldığında onu güldürüp eğlendirmek, soytarının başlıca göreviydi. XV. yy. sonları ve XVI. yy. başlarında yalnız saraylarda bulunan soytarılara, sonradan devlet büyüklerinin ve zenginlerin konaklarında da rastlandı. Ancak, saray soytarıları ötekilere oranla daha taklitçi, nüktedan ve ince zekâlı olurlardı. Kimi soytarıların siyasal entrikalara karışıp devlet işlerinde rol oynamaya kalkışmaları sonucu osmanlı sarayında soytarı bulundurma geleneği Tanzimat’tan sonra kaldırıldı.
Avrupa saraylarında da soytarılar vardı ve görevleri, bağlı oldukları kralı ya da prensi hazırcevaplılıklan ve şakalanyla eğlendirmekti. En eski çağlardan beri, hükümdarların maiyeti içinde soytarıların da adı geçmektedir. Bu tip kişilere avrupa prenslik saraylarında XVIII. yy.’a ve Rusya’da XIX. yy.’a kadar rastlanır. Sade Charles lll’ün hükümdarlığından XVIII. yy.'a kadar, kralın soytarıları ya da resmi soytarılar denilen bu dalkavukların Fransa sarayında yer aldıkları saptanmıştır. İçlerinden bazıları çok ünlüydü: Triboulet (Louis XII ve François I devrinde), Chicot (Henri III ve Henri IV döneminde) ve Fransa krallarının en son resmi soytarısı L'Angely (Louis XIV devrinde). Kralın soytarısı süreldi olarak yaşadığı sarayın hizmet karlarındandı ve hükümdarın sofrasında yer alanlardan biriydi. Eğlence masrafları fonundan aylık alırdı ve her zaman giymediği resmi bir giysisi vardı. Kralın yakınları tarafından çoğu zaman küçümsenmelerine, hatta hakarete uğramalarına karşın soytarılar, bazen entrikalara karışırlar ya da işlevleri, hizmet ettikleri krala bazı gerçekleri şu ya da bu biçimde cezalandırılmadan söylemelerine izin verdiğinden, siyasal bir rol oynamak zorunda kalırlardı.
—Ed. Soytarı, İngiliz edebiyatında önemli bir rol oynar. Ahlak anlayışlarından çıkan bu tip daha XVI. yy.'da tiyatroda boy gösterdi. Soytarı hem kötülüğün (kendisiyle alay edilen, gülünç, toplum dışına itilmiş), hem insansever deliliğin (bilgelerin çılgınlığı, delilerin bilgeliği), hem de kentteki köylünün simgesidir. Shake- speare’de çeşitlilik belirginleşir: sefih (Falstaff, cadaloz) ve hödük (Caliban) düzene girmek zorunda kalırlar; kralın soytarısı aristokrat (Tvvelfth Night'tâki püriten Malvolio tipinin kuru sertliğinde gülünçleşmiş), hatta ulu (Kral Lear [King Lear]) bir hüzün ortaya koyar. Ama XVIII. yy.'da esin ve coşkuyla ilgili işlevi gülünç ufak entrikalarla gücünü yitirir, bu arada parodiye ve kendine yönelik parodiye (Fielding, Sterne) dayalı bir bilgelik doğar ve bu daha sonra mizaha dönüşür (Dickens, Meredith). İçedönük soytarı ve kaçık tipi Beckett’in ayaktakımından kişileriyle büyük benzerlikler gösterir.
1. Eskiden kralları, padişahları ve saray halkını şaklabanlıklarıyla eğlendiren komik kimse: Kralın soytarısı.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Güvenilmez, onursuz, rezil kimse; maskara: O soytarıyla iş falan yapılmaz.
—Sey. oy. Karagöz oyunlarında, eğlendirici kişiler grubuna giren bir tipleme (Oyunun temel kişilerinden değildir. Hayali’nin isteğine göre Sünnet, Kırgınlar gibi oyunlarda perdeye çıkarılır. Giyimine mavi renk hâkimdir.)
—Sirk. Sirklerde, palyaçolar gibi maskaralıklar yaparak halkı eğlendiren kişi.
—Tar. OsmanlI sarayında padişah ve çevresini, konaklarda devlet büyüklerini ya da zenginleri eğlendirmekle görevli kişi. (Bk. ansikl. böl.)
—fiyat. Görevi, kimi zaman kaba yöntemlerle seyirciyi güldürmek olan oyuncu.
—ANSİKL. Soytarı, osmanlı sarayına, bu döneminde (1481-1512) girdi. Soytarılar, genellikle satın alınan köleler ya da savaş tutsakları arasından seçilir, güldürme ve eğlendirme yeteneğine sahip, zeki, hünerli kişiler olmalarına dikkat edilirdi. Bunlardan özellikle cüce, kambur ve hadım olanlar yeğlenirdi. Yaptığı garip hareketler ya da iğneli sözlerle padişahın öfkesini yatıştırmak, canı sıkıldığında onu güldürüp eğlendirmek, soytarının başlıca göreviydi. XV. yy. sonları ve XVI. yy. başlarında yalnız saraylarda bulunan soytarılara, sonradan devlet büyüklerinin ve zenginlerin konaklarında da rastlandı. Ancak, saray soytarıları ötekilere oranla daha taklitçi, nüktedan ve ince zekâlı olurlardı. Kimi soytarıların siyasal entrikalara karışıp devlet işlerinde rol oynamaya kalkışmaları sonucu osmanlı sarayında soytarı bulundurma geleneği Tanzimat’tan sonra kaldırıldı.
Avrupa saraylarında da soytarılar vardı ve görevleri, bağlı oldukları kralı ya da prensi hazırcevaplılıklan ve şakalanyla eğlendirmekti. En eski çağlardan beri, hükümdarların maiyeti içinde soytarıların da adı geçmektedir. Bu tip kişilere avrupa prenslik saraylarında XVIII. yy.’a ve Rusya’da XIX. yy.’a kadar rastlanır. Sade Charles lll’ün hükümdarlığından XVIII. yy.'a kadar, kralın soytarıları ya da resmi soytarılar denilen bu dalkavukların Fransa sarayında yer aldıkları saptanmıştır. İçlerinden bazıları çok ünlüydü: Triboulet (Louis XII ve François I devrinde), Chicot (Henri III ve Henri IV döneminde) ve Fransa krallarının en son resmi soytarısı L'Angely (Louis XIV devrinde). Kralın soytarısı süreldi olarak yaşadığı sarayın hizmet karlarındandı ve hükümdarın sofrasında yer alanlardan biriydi. Eğlence masrafları fonundan aylık alırdı ve her zaman giymediği resmi bir giysisi vardı. Kralın yakınları tarafından çoğu zaman küçümsenmelerine, hatta hakarete uğramalarına karşın soytarılar, bazen entrikalara karışırlar ya da işlevleri, hizmet ettikleri krala bazı gerçekleri şu ya da bu biçimde cezalandırılmadan söylemelerine izin verdiğinden, siyasal bir rol oynamak zorunda kalırlardı.
—Ed. Soytarı, İngiliz edebiyatında önemli bir rol oynar. Ahlak anlayışlarından çıkan bu tip daha XVI. yy.'da tiyatroda boy gösterdi. Soytarı hem kötülüğün (kendisiyle alay edilen, gülünç, toplum dışına itilmiş), hem insansever deliliğin (bilgelerin çılgınlığı, delilerin bilgeliği), hem de kentteki köylünün simgesidir. Shake- speare’de çeşitlilik belirginleşir: sefih (Falstaff, cadaloz) ve hödük (Caliban) düzene girmek zorunda kalırlar; kralın soytarısı aristokrat (Tvvelfth Night'tâki püriten Malvolio tipinin kuru sertliğinde gülünçleşmiş), hatta ulu (Kral Lear [King Lear]) bir hüzün ortaya koyar. Ama XVIII. yy.'da esin ve coşkuyla ilgili işlevi gülünç ufak entrikalarla gücünü yitirir, bu arada parodiye ve kendine yönelik parodiye (Fielding, Sterne) dayalı bir bilgelik doğar ve bu daha sonra mizaha dönüşür (Dickens, Meredith). İçedönük soytarı ve kaçık tipi Beckett’in ayaktakımından kişileriyle büyük benzerlikler gösterir.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Soytarı Nedir?
