SÜRÜMEK g. f. Bir şeyi, bir kimseyi sürümek, yerden kaldırmadan çekmek ya da itmek, arkasından sürüklemek: Bavulu sürüyerek kapıya kadar götürmek. Kolundan yakaladığı çocuğu kapıya kadar sürüdü. Felçli ayağını sürüyerek eve gitmek.
♦ sürünmek dönşl. f.
1. Yerde, karnının ya da dizlerinin üstünde ilerlemek: Halının üstünde sürünen küçük bir çocuk.
2. Yorgunluk, hastalık vb. nedeniyle güçlükle hareket edebilmek; kendini sürüklemek: Zil çalınca hasta yatağından kalkıp sürünerek kapıya kadar gitti.
3. Bir şeyden söz ederken, oraya buraya atılmış, dağılmış olmak: Şu kitaplarını topla lütfen, günlerdir orada burada sürünüyorlar.
4. Güç durumda olmak, kötü koşullarda ya da yoksulluk içinde yaşamak: Bu parayla aç kalmadık, ama süründük.
5. Bir şeyden söz ederken, bir türlü sonuçlanmamak, uzamak, sürüncemede kalmak: Bu iş çok süründü, artık bitirin.
6. Sürüm sürüm sürünmek — SÜRÜM SÜRÜM,
♦ süründürmek ettirg, f.
1. Bir kimsenin yerde sürülmesine neden olmak.
2. Bir kimsenin güç durumda kalmasına, kötü koşullarda ya da yoksulluk içinde yaşamasına yol açmak: Bu hastalık öldürmez ama süründürür.
3. Bir şeyi süründürmek, sürüncemede bırakmak, uzatmak, sonuçlandırmamak.
♦ süründürülmek edilg. f. Süründürmek eylemine konu olmak,
♦ sürütmek ettirg. t Bir şeyi, bir kimseyi sürütmek, onu çektirerek ya da ittir- terek sürükletmek: iti sahibine sürütürler (atasözü).
Sponsorlu Bağlantılar
1. Yerde, karnının ya da dizlerinin üstünde ilerlemek: Halının üstünde sürünen küçük bir çocuk.
2. Yorgunluk, hastalık vb. nedeniyle güçlükle hareket edebilmek; kendini sürüklemek: Zil çalınca hasta yatağından kalkıp sürünerek kapıya kadar gitti.
3. Bir şeyden söz ederken, oraya buraya atılmış, dağılmış olmak: Şu kitaplarını topla lütfen, günlerdir orada burada sürünüyorlar.
4. Güç durumda olmak, kötü koşullarda ya da yoksulluk içinde yaşamak: Bu parayla aç kalmadık, ama süründük.
5. Bir şeyden söz ederken, bir türlü sonuçlanmamak, uzamak, sürüncemede kalmak: Bu iş çok süründü, artık bitirin.
6. Sürüm sürüm sürünmek — SÜRÜM SÜRÜM,
♦ süründürmek ettirg, f.
1. Bir kimsenin yerde sürülmesine neden olmak.
2. Bir kimsenin güç durumda kalmasına, kötü koşullarda ya da yoksulluk içinde yaşamasına yol açmak: Bu hastalık öldürmez ama süründürür.
3. Bir şeyi süründürmek, sürüncemede bırakmak, uzatmak, sonuçlandırmamak.
♦ süründürülmek edilg. f. Süründürmek eylemine konu olmak,
♦ sürütmek ettirg. t Bir şeyi, bir kimseyi sürütmek, onu çektirerek ya da ittir- terek sürükletmek: iti sahibine sürütürler (atasözü).
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Sürümek Nedir?
