Arama

Ruhbilim Nedir?

Güncelleme: 26 Kasım 2015 Gösterim: 613 Cevap: 0
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
26 Kasım 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
RUHBİLİM a.
1. Çevre koşullarına bağlı olarak zihinsel etkinlikleri ve davranışları incelenmeyi amaçlayan bilim. (Eşanl. PSİKOLOJİ.) [Bk. ansikl. böl.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Nesnel ruh- bilim, ruhsal işleyiş kuramı. Bu kuram, öznel ya da içebakışçı ruhbilimin tersine içe- bakışın kendi başına önemi ve geçerliği olduğunu kabul etmez. || Patalojik ruhbi- lim, PSlKOPATOLOJİ'nin eşanlamlısı. || Öznel ruhbilim, İçebakişçi RUHBİLIM'in eşanlamlısı.

—Topruhbil. Kolektif ruhbilim, bir toplumsal grubun kolektif bilincini inceleme konusu olarak ele alan ruhbilim dalı (örn. kalabalıkların incelenmesi). || Toplumsal ruhbilim, bireyin toplum içinde uğradığı davranış ve ruhsal özellik değişikliklerini inceleyen ruhbilim dalı. (Eşanl. TOPLUMRUHBİLİM, PSİKOSOSYÜLOJİ.) [Bk. ansikl. böl.)

—ANSİKL. Bilimsel ruhbilimin en genel yönelimleri, iki sınıfa ayrılabilir. Bir yanda, iç etkinliklerin bilinemez (böyle etkinliklerin var olmadığı bile söylenmektedir) olduğunu ileri süren ve dolayısıyla davranışlarla durumlar arasındaki ilişkileri, yani uyartılarla cevaplar arasındaki ilişkileri saptamaya yönelen eğilimler, yani U-C behaviorculuğu yer alır. Öte yandaysa, iç etkinliklerin ve bunları destekleyen süreç ya da yapıların, ruhbilimsel modellerin kurulmasıyla dolaylı yoldan bilinebileceğini savunan yönelimler vardır. Bu modeller, onlardan türetilen tahminlere ve bu tahminlerle gözlemlenmiş davranışlar arasında yapılan karşılaştırmalara dayanılarak sınamadan geçirilir. Bu yönelim günümüzde, özellikle bilişsel ruhbilim tarafından temsil edilmektedir. Bilişsel ruhbilim dalı, bireylerin, iç gözlemleri konusundaki sözlü ifadeleri dikkate almayı genelde kabul eder ve bu sözlü ifadeleri herhangi başka bir davranış gibi yöntemsel olarak inceler. Zihinsel imgeye ilişkin sorunlara ilişkin çağdaş inceleme bu girişimin iyi bir örneğidir. Genellikle bilişsel etkinlikler, günümüzde, bu bakış açısından yoğun bir biçimde İncelenmektedir. Haz ve acı görüngüleri heyecanlar ve kişilik de aynı açıdan incelenmeye başlanmıştır.
Ruhbilim, taşıdığı özellik bakımından birçok altdala ayrılır: farklar ruhbilimi, genetik ruhbilim ya da gelişim ruhbilimi (bk. aşağıda), toplumsal, patolojik, klinik ruhbilim gibi, incelediği alan bakımından da dallara ayrılır: çalışma ruhbilimi, örgütler ruhbilimi, eğitim ruhbilimi vb. Birçok karma dal da vardır: psikofizyoloji, nö- ropsikoloji, ruhdilbilim, psikofarmakoloji vb. gibi.
• Genetik ruhbilim ya da gelişim ruhbilimi. Bireyin davranışlarındaki özgül örgütlenmelerin geçirdiği değişimleri, yaş etkenini göz önüne alarak inceler ve iki ilkeye dayanır: bir yanda, incelenen işleve göre davranışların özgül bir modeli vardır ve öte yanda, bu özgül modeller daha önceki örgütlenmelere dayanmaktadır, yani önceki örgütlenmeler, sonraki modelleri hazırlar. J. Piaget bu bilimsel yaklaşımın en önemli temsilcilerinden biridir ve düşünce işlemlerinin ilerleyici bir yapılaşmanın sonucu olduğunu göstermiştir Çocuk ve ergen ruhbilimi, gelişim ruhbiliminde önemli bir yer tutar. Ne var ki gelişim, yaşamın bu döneminde durmaz, olgunluğa, yaşlılığa ve ruhbilimsel süreçlerin yozlaşmasına kadar uzanır.
iç (kalıtım) ve dış (çevre) etkenlerin, her canlı varlığın gelişimini belirlediğini kabul eden genetik ruhbilim, bu ikisinin, yani doğuştan gelenle sonradan edinilenin göreli ağırlıklarını saptama sorunuyla giderek daha az ilgilenmektedir. Çünkü genetik ruhbilim, yalnızca fenotip düzeyinde kalmasını sağlayabilen yöntemlerinin sınırlı olduğunu bilmektedir. Bununla birlikte, bireyin gelişimini açıklamaya çalışan kuramlarda, iki büyük eğilim birbirinden ayrılır: doğuşsalcı kuramlar, doğumdan önce yerleştirilmiş (hatta genlere işlenmiş) programların, gelişimi bütünüyle yönlendirdiğini öne sürerler; deneyci kuramlarsa, bu tür programların varlığını inkâr etmeksizin, çevrenin, bu programların içeriğindeki gizilgüçlerin gün ışığına çıkıp çıkmamasını belirlediğini söylerler.

—Topruhbil. Toplumsal ruhbilim. Yöntemleri arasında, deneysel olmayan (örn. güdümlü ya da yarı güdümlü görüşmeler, soru listeleri, gözlemler sosyometri vb.) ve deneysel olanlar yer alır. Toplumsal ruhbilimde deney kavramı belli bir tip incelemeyi belirtir. Burada araştırmacı, deneysel bir grup üzerinde çalışır ve bir süreçte bilerek bazı değişiklikler (bağımsız değişken) meydana getirir ve sonra bunların etkilerini (bağımlı değişken) değerlendirmek için süreci ölçer ya da gözlemler. Bu değişikliklere, "işlemeler” adı verilir. Araştırmacı, daha sonra, bu etkileri, işleme görmemiş bir tanık grupta meydana gelen etkilerle karşılaştırır. Örneğin toplumsal kategorileştirmenin tümevarımlı yanını saptamaya yönelik bir deneyde (H. Tajfel 1972), tanıdık bir nesnenin (uyartı) belli belirsiz görüntüsü deneklere sunuluyordu. Daha sonra, görüntü, yavaş yavaş netleşiyordu. Eğer denek, başlangıçtaki belirsiz görüntüyü yanlış tanımışsa, hiçbir hataya yol açmayacak olan net görüntü ortaya çıktığında bile onu doğru olarak tanıyamıyordu. Bu tip deneysel araştırma, özgül durumların incelenmesini amaçlamaz, ama bu durumların, mekanizmaların araştırılmasındaki kullanımı, yani belli bir durumda ortaya çıkan ruhsal ve bilişsel süreçlerin incelenmesini amaçlar.
Yöntembilimsel ve bilimkuramsal planda, laboratuvarda gerçekleşen bu deneyle doğal toplumsal çevrede gerçekleşen deney arasında fark gözetilir. Çünkü doğal toplumsal çevrede gerçekleşen deneyin, daha gerçek toplumsal etkenleri, daha doğal ve özgür davranışları tanıtması gerekir Ne var ki, laboratuvardaki deney ve doğal ortamdaki deney, genel uygulamada birbirinden bu derece uzak değildir (J. P Deconchy 1979). Gerçekten de, laboratuvarda yapılan bir deney, laboratuvar sınırlarını aşarak doğal ortamda yapılmış bir deneye dönüşebilir ya da laboratuvardaki durum, ancak, "doğalcı" terimlerle çözümlendiğinde, yani toplumsal, kültürel ve tarihsel olaylara gönderme yapıldığında (örneğin, beyaz bir gömlek giymiş ve deneğe "uzman” olduğu söylenen bir kimseye karşı gösterilen saygı sözkonusu olduğunda) kavranabilir. Çünkü çoğu kez, toplumsal doğal durumlar aşırı ölçüde minyatürleştirilmiş, etkileşim sistemleri çok fazla küçülmüş ve dolayısıyla toplumsal global duruma oranla neredeyse tamamen bir başına kalmıştır.
Gerçek ayrım çizgisi, laboratuvardaki deneyle doğal toplumsal ortamdaki deney arasında değil, doğal toplumsal ortamda deney diye adlandırılagelmiş olan şeyin merkezinden geçer. Kimi doğal toplumsal etkinlikler, laboratuvarda minyatürleştirilmiş biçimde incelenir, ama bazıları bu durumda, öz niteliklerini yitirirler. O zaman, eksiksiz ve el değmemiş sistemler üzerinde deneklerin farkına varmadıkları, ama gerçek kazanç ya da kayıplara yol açabilecek müdahalelerle (Lemaıne, 1975) deney yapmak gerekli olacaktır; ya da, deney yapana ve deneyine, incelenen grubun toplumsal alanıyla ve hatta tarihiyle bütünleşme olanağı sağlayabilen durumları incelemek zorunlu olacaktır.


Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Benzer Konular

1 Aralık 2009 / Alvarez Ocean Psikoloji ve Psikiyatri