NASIP, -sbı a. (ar. (naşb). Esk.
1. Dikme, saplama: Nasb-ı hıyam (çadırları kurma).
2. Bir işi yapma, bir şeyi meydana getirme.
3. Atama, tayin: "Akdemce kendisi azli ile yerine nasb olunan biraderi Hacı Bey..." (Cevdet Paşa, XIX. yy.).
4. Nasb etmek - NASBETMEK.
5. Nasbı ayn, nasbı nigâh, göz dikme: "Bu bir mermerdi: Câmid bir beşâşet vech-i sâfında / gülümser; sonra, siz nasb-ı nigâh ettikçe dikkatle /..." (Tevfik Fikret).
—Esk. dilbilg. Arapça sözcüklerde bir ünsüz harfin üstünle (a, e ile) okunması.
1. Dikme, saplama: Nasb-ı hıyam (çadırları kurma).
Sponsorlu Bağlantılar
3. Atama, tayin: "Akdemce kendisi azli ile yerine nasb olunan biraderi Hacı Bey..." (Cevdet Paşa, XIX. yy.).
4. Nasb etmek - NASBETMEK.
5. Nasbı ayn, nasbı nigâh, göz dikme: "Bu bir mermerdi: Câmid bir beşâşet vech-i sâfında / gülümser; sonra, siz nasb-ı nigâh ettikçe dikkatle /..." (Tevfik Fikret).
—Esk. dilbilg. Arapça sözcüklerde bir ünsüz harfin üstünle (a, e ile) okunması.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.