Arama

Neden Nedir?

Güncelleme: 29 Aralık 2015 Gösterim: 779 Cevap: 0
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
29 Aralık 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
NEDEN soru. be. (ne’den den- çıkma durumu ekiyle).
1. Dolaysız ve dolaylı soru cümlelerinde, sebep ve amacı sormak için kullanılır; hangi sebeple, hangi amaçla; niçin, niye: Neden erken kalktınız? Bana neden burada kalmadığımı sordu.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Neden derseniz, açıklayayım, nedeni şu ki. || Neden olmasın, olumlu yanıt vermede, bir isteği olumlu karşılamada kullanılır. || Nedenini sana, size, ona sormalı, bu nedeni ben bilmiyorum. || Bu nedenle, bundan dolayı.

♦ a. Bir şeyin var olmasına ya da ortaya çıkmasına yol açan şey; bir şeyi meydana getiren şey; bir şeyin temeli ya da kökeni; sebep: Araştırmacılar kazanın nedenini bulmaya çalışıyorlar. Onun öfkelenmesinin nedeni, işittiği kırıcı sözdü. Aralarındaki düşmanlık, sürekli çatışmalara neden oldu. Nedensiz sonuç olmaz. (Bk. ansikl. böl. Fels.)
1. Bir olguyu, bir hareketi açıklayan, doğrulayan şey; gerekçe, sebep: Gitme nedenini biliyor musun? Reddetmen için hiçbir neden yok. Sızlanmasının geçerli nedenleri olmalı. Haklı nedenleri olmak.
2. Bahane, sebep: Kaçmak için neden yaratmak.
3. Neden, sebep olmak, bir şeyin yapılmasına ya da ortaya çıkmasına yol açmak; sebep olmak. || Neden sonra, aradan uzun bir zaman geçtikten sonra. || Nedeniyle, sebebiyle, şu ya da bu nedenle: Tasfiye nedeniyle indirimli satışlar. Hastalık nedeniyle izin istemek. || Şu ya da bu nedenle, sebeple, nedeni önemli değil.

—Dilbil. Neden bağlacı, bir neden tümcesinin kullanılmasını sağlayan bağlaç (çünkü, bu nedenle, bunun için vb.). || Neden tümleci, temel fiilin anlattığı eylemin hangi gerekçesiyle yapıldığını belirten tümleç. (Örn. HIRSLA çalışmak; GİTTİĞİN İÇİN ağlıyorum.)

—Fels Dış neden, marxçılara göre, bir sürecin dışında yer almakla birlikte, onun üzerinde belirleyici ve ikincil bir etki gösteren öğe. || iç neden, marxçılara göre, bir sürecin içinde yer alan ve onun üzerinde belirleyici ve temel bir etki gösteren öğe. || ilk neden, skolastik ve klasik gelenekte, gerçekliğin kurucu ya da yaratıcı öğesi. (Skolastik düşünürler genellikle, Tanrı'yı ilk neden sayarlar.) || ikinci neden, skolastik ve klasik gelenekte, başka bir öğeyi belirlemekle birlikte kendisi yerine göre Tanrı ya da töz adı verilen bir ilk öğeye bağımlı durumda olan öğe. || Yeterli neden ilkesi, Leibniz felsefesinin temel ilkesi. Bu ilkeye göre, "hiçbir şey nedensiz meydana gelmez" ve yine bu ilke uyarınca, bir şeyin niçin şöyle olup da böyle olmadığını gösteren yeterli bir neden olmadan -böylesi nedenler çoğu kez bizce bilinmese bile- hiçbir şeyin gerçek ya da var olamayacağını hiçbir önermenin de doğru olamayacağını düşünürüz" (Monadoloji [Monadologie], 32).

—Yerbil. Güncel nedenler kuramı - GÜNCELCİLİK.

—ANSİKL. Fels. Batı düşüncesinde neden kavramı, bilim alanında akılsallığın ortaya çıkmasına bağlıdır. Yunanlılar’da, neden ve sonuç kavramlarının işlemsel bir biçimde incelenebilmesi için Aristoteles'e kadar (İ.Ö. IV. yy.) beklemek gerekti. Aristotelesçi neden (aitia) anlayışı ile Aristoteles'in çeşitli nedenler arasında gözettiği ayrımlar (Aristoteles bu nedenlerin her birine ayrı bir ad verir), Ortaçağdan Aydınlanma çağı'na kadar gerçek bir dogma niteliği taşıdı.
Aristoteles'e göre dört ayrı tip neden vardır: maddesel neden (hyte), biçimsel neden (usia), devindirici ya da etkin neden (arkhe tes kinesis), ereksel neden (telos): "Neden, bir anlamda, bir şeyin yapılmış olduğu ve o şeyde içkin olarak bulunan şeydir; örneğin tunç, heykelin; gümüş, kupanın nedenidir; tunç ve gümüşün cinsleri için de öyle, Başka bir anlamda neden, biçim ve modeldir, yani nelik ve bunun cinslerinin tanımıdır: örneğin, oktav için ikinin bire oranı ve genel olarak, tanım için sayı ve bölümler Yine başka bir anlamda neden, değişme ve hareketsizliğin başlangıcının kaynağı olan şeydir; örneğin, bir kararı alan kimse, o kararın nedenidir, baba çocuğun nedenidir ve genel olarak, yapan yapılanın, değiştiren değişenin nedenidir. Nihayet bir anlamda neden erekliliktir, yani ereksel neden'dir: örneğin, sağlık gezintinin nedenidir; gerçekten de, bir kimse niçin gezintiye çıkar? sorusuna, sağlığı için diye cevap veririz ve bu cevabı verirken bunun nedenini belirttiğimizi düşünürüz” (Physika [Fizik], 2, 3).
Skolastik ve klasik felsefe geleneği, evrenin ilk hareket ettiricisi olarak anladığı Tanrı'yı doğada meydana gelen sonuçlardan ayırmak için, gerekli gördüğü bir neden kavramını felsefi düşünce alanına sokarak, "ilk neden" ve “ikincil neden" ayrımını yaptı.
XVII. yy.'ın sonuyla XVIII. yy.'ın başında nedenle sonuç arasındaki ilişki yeniden büyük bir önem kazandı. Leibniz'e göre, "tam nedenle, tam sonuç arasında her zaman yetkin bir denklik bulunduğunu belirten bir doğa yasası saptayıp, bunu en evrensel ve en dokunulmaz yasa olarak kabul edebiliriz. Bu yasa, yalnız sonuçların nedenlerle orantılı olduğunu söylemekle kalmaz, aynı zamanda her tam sonucun, nedeniyle eşdeğerli olduğunu da söyler. Böyle bir belit, tümüyle metafizik türden olsa bile, yine de en yararlı belitlerden biridir ve bütün güçlerin bir geometri hesabına indirgenmesini olanaklı kılar" (Metafizik üzerine konuşma [Discours de mötaphysique], 1686). Spinoza' nın felsefesi, konuya farklı önemde iki ayrım getirdi: bunlardan biri, insan anlığına ve bunun sınırlarına bağlı olan upuygun neden/upuygun olmayan neden; diğeri de tersine, Spinoza'nın tekçi anlayışının temelini oluşturan (Spinoza bunu özellikle Tractatus de Deo, et Homine eiusque felicitate [Tanrı, insan ve mutluluğu üzerine kısa bir inceleme] adlı yapıtında ele alır) içkin neden/dışsal neden ayrımıdır.
Romantik dönemde Hegel, karşılıklılık adını verdiği kavramı ortaya koyarak, neden kavramında bir tür devrim yaptı. Heğel'e göre, “neden (Ursache), sonuca oranla kökenseldir" (VYİssenschaft der Logik [Mantık bilimi], "Öz”, 3, 3). Böylece neden, etkin terimin gerçekliğini ortaya koyar: "Töz, ancak neden olarak somut gerçekliğe sahiptir" (ay. ypt.). Önce biçimsel olan neden, meydana getirdiği şeyle tam, totolojik, bir özdeşliği içerir: “Nedenin biricik belirlenimi, bir sonuca sahip olmaktır ve sonuç da bir nedene sahip olmaktan başka bir şey değildir” (ay. ypt.). Ama, nedensellik ilişkisinin “belirlenim”i, iki terim arasındaki farkı ortaya çıkarır ve daha önce doğrusal ve tek yanlı olan bu hareketi geriye çevirerek karşılıklı etki haline sokar; çünkü, “neden yalnızca bir sonuç doğurmakla kalmaz, ama sonucun içinde, kendi kendisiyle bağıntılı bir neden olarak bulunur” (ay. ypt.).
Marxçılar, neden konusundaki çözümlemelerini Hegel'den alırlar ve gerek doğa alanında, gerek insanlık tarihinde neden ve sonuç arasındaki karşılıklı etki kavramını benimserler. Marxçılara göre bu karşılıklılık, kendisini çelişki olarak gösterir. Engels şöyle yazar: "Eşyayı biraz yakından incelediğimizde, bir çelişkinin biri olumlu, öteki olumsuz iki kutbunun, birbirlerine karşıt oldukları kadar, birbirlerinden ayrılmaz da olduklarını ve taşıdıkları karşısav (antitez) değerine rağmen karşılıklı olarak birbiri içine girdiklerini görürüz. Yine şunu da görürüz ki, neden ve sonuç ancak özel bir duruma uygulandıkları zaman neden ve sonuç değeri taşıyan tasarımlardır; ama bu özel durumu tüm dünya ile genel bağlantısı içinde ele aldığımızda, neden ve sonuç gider, çözülür, evrensel karşılıklı etkileşim görünümü içinde erir ve sürekli olarak karşılıklı yer değiştirir; öyle ki, şimdi ve şurada sonuç olan, ötede ya da az sonra neden, şimdi ve şurada neden olan da, ötede ya da az sonra sonuç olur" (Anti-Dühring, Giriş, 1). Bundan başka marxçılar, diyalektik içi işlemsel kavramlar olan dış neden ve iç neden arasında bir ayrım yaparlar. Örneğin Mao Zıdong şöyle yazar: "Maddeci diyalektiğe göre, doğadaki değişiklikler, en başta, onun iç çelişkilerinin gelişmesinden kaynaklanır. Toplumda meydana gelen değişiklikler, özellikle toplumun bağrındaki çelişkilerin, yani üretim güçleriyle sınıflar arası üretim ilişkileri arasındaki, yeni ile eski arasındaki çelişkilerin gelişmesi sonucu olarak ortaya çıkar. Maddeci diyalektik, dış çelişkileri red mi eder? Hiç de değil. Maddeci diyalektik, dış nedenlerin, değişikliklerin koşulunu oluşturduğunu, iç nedenlerinse onların temeli olduğunu ve dış nedenlerin ancak iç nedenler aracılığıyla etki gösterdiğini düşünür. Uygun miktarda sıcaklık alan yumurta, civcive dönüşür, ama sıcaklık bir taşı civcive dönüştüremez; çünkü yumurtayla taşın temelleri başkadır" (Çelişki üzerine [Mao- dun iun], 1).
Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Benzer Konular

6 Aralık 2016 / Misafir Cevaplanmış
1 Mayıs 2011 / Ziyaretçi Cevaplanmış
18 Şubat 2015 / aşukun maşuğu Soru-Cevap
2 Ağustos 2011 / murat6507 Soru-Cevap