Arama

Mantık Nedir?

Güncelleme: 7 Mart 2016 Gösterim: 1.927 Cevap: 1
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
4 Ocak 2016       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
MANTIK a. (ar. mantık).
1. Akılyürütmeyi kendi başına, yani yöneldiği konudan ve her türlü ruhbilimsel süreçten bağımsız olarak inceleyen bilim. (Bk. ansikl. böl. Mant.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Tutarlı, akla uygun, sağduyulu düşünme davranma yolu, biçimi ya da yöntemi; düşüncelerin tutartığı: Biraz mantığını kullan.
3. Bir bireye ya da bir gruba özgü, belli bir yapı kazanmış belirli kuralları, ilkeleri olan düşünme ve davranış biçimi: Bir olaya hukukçu mantığıyla bakmak.
4. Olguların, belli bir sonucu doğuracağı düşünülen düzenli sıralanışı, yönelimi: Siyasetlerinin mantığı, işsizlğin artmasını gerektiriyor. Olaylar n mantığı.
5. (Bir işi) mantığına vurmak, bir işin akla uygun olup olmadığı üzerinde tartıp düşünmek: Mantığına vur, ondan sonra karar ver.

—Esk.
1. Söz söyleme konuşma.
2. Söz, laf; dil.
3. Mantık-aver, akla uygun olan, akla yakın: “Biritiyad-ı mantık-âverin beni ne kadar yanıltmış olduğunu şimdi anlıyorum" (Baha Tevfik). j| Marrtık-ı remzi, sembolik mantık. || Mantık-ı suri, biçimsel mantık.

—Bilş. Otomatların, röle devrelerinin, bun- lann bileşenlerinin ve ilişkin elektronik devrelerin incelenmesi. (Eşanl. LOJİK.) || Bağlantılı mantık, çevirme yoluyla bu çevirme nin girişindeki elektrik işareti biçimindeki veriler üzerinde belli bir hesap yapan mantık devresi. || Hücresel mantık, çoğu kez matris tablosu biçiminde düzenlenmiş çok sayıda özdeş devrenin (hücreler) birbirine bağlanmasıyla oluşturulmuş mantık devre si. || İç mantık, bir bilgisayar iç yapısının işlevsel şeması. || Programlanmış mantık, ilişkin bir programı ya da bunun bir bölümünü bir bilgisayarda yürüterek veriler üzerinde belli bir hesap yapan mantık devresi.

—Mant. Biçimsel mantık, tümdengelimle ilgili yasa ve kuralların tümü. || Matematiksel mantık, ortaya konan ruhbilimsel süreçleri dışlayan bilimsel akılyürütme kuramı. (Bk. ansikl. böl.)

—ANSİKL. Mant. Kant'ın, bir zamanlar, mantığın Aristoteles'te sonuçlanmış ve en yetkin biçimini almış olduğunu yazdığı dönemden günümüze bu bilim o denli çok sayıda değişim geçirdi ki çağdaş bilgi haritasındaki yeri sorunu ister istemez belirsizliklerle dolu bir soruna dönüştü. Aristoteles mantığı, bir yandan bir Organon, yani basit bir ussal söylem aleti, öte yandan söylemin ussal olarak kabul edilebilmesi için uyması gerekli bir şemalar topluluğu durumuna getirerek, ona aynı zamanda hem alçakgönüllü, hem de görkemli bir yer verdi. Kısacası mantık, doğru çıkarım bilimi olarak tanımlandı. Mantık, biçimseldi ve bu da mantığın “teorem”lerinin (Aristoteles'e göre tasımbilim yasalan) hiçbir somut terim içermedikleri, yalnızca harflerle gösterilen ve sonradan somut terimlerle doldurulacak ya da doyurulacak “boş yerler” içerdikleri anlamına geliyordu. Örneğin BARBARA adı verilen tasım, eğer her A, B ise ve her B de C ise, o zaman her A, C’dir türü bir mantık yasasıyla dile getirilecekti (A, B, C simgelerinin yerine “Yunanlı”, "insan” ve “ölümlü” sözcükleri konularak bu biçim bir "madde”yle doldurulabilirdi). Bu tasımın doğruluğu, çeşitli boş yerlerin doldurulma tarzına değil, biçimine bağlıydı; A, B, C yerine "buğdaygiller”, “bitkiler" ve “canlı varlıklar” sözcükleri de konabilir, önerme gene doğru kalırdı. Kısacası, "mantıksal bir doğruluk, içinde geçen sözcüklerin değiştirilmesiyle yanlış duruma getirilemeyen bir önermeydi” (öuine, Philosophy ot Logic [Mantık felsefesi]). Eğer Yunanlılar ölümsüz, buğdaygiller de hayvan bile olsalardı, sözkonusu önerme gene de doğru kalırdı. Mantıksal bir doğruluk, dünyamızın kuruluş biçiminden bağımsızdı ya da bütün olabilir dünyalarda doğruydu.
Ancak mantığın doğru çıkanm bilimi olarak tanımı da kaypaktı. Mantık “düşünme sanatı” olarak tanımlanmakla (Port-Royal mantığı), mantığın normal bir bireyin akılyürütmesine yarayan ilkeleri dile getirdiği mi söylenmek isteniyordu? Ama o zaman mantık, ruhbilimden nasıl ayırt edilebilecekti?
Hussert, bu ruhbilimleştirici mantık görüşüne şiddetle karşı çıkarak bu görüşün
1) en iyi durumda döngüsel (normal birey, mantığa uygun olarak düşünen birey değil miydi?
2) en kötü durumdaysa, zorunlu olan mantık yasalarıyla, ruhbilim gibi deneysel nitelikteki bir “bilim"in yalnızca olasılı olan yasalan arasındaki büyük farkı göz ardı ettiği için, saçma olduğunu ortaya koydu. Öyleyse mantık yasalarının zorunluluklarının, ruhbilimsel bakımdan onlara aykın davranmak olanaksızlığından ileri geldikleri söylenemezdi. Peki, mantık yasalarının "katılık"ları nerden geliyordu?
Carnap’a göre dünya üzerine hiçbir şey söylemeyen birer totoloji (eşsöz) olan bu mantık yasalan, yalnızca dilimizi düzenle yen uzlaşımlan dile getiriyorlardı; dolayısıyla "bir önerme aynı zamanda hem doğru, hem de yanlış olamaz” (çelişmezlik ilkesi) gibi bir ilkeye aykın davranmanın bize olanaksız gibi görünmesinin nedeni, yalnızca bu ilkenin “önerme” sözcüğünün "dilbilgisi" gibi bir şeyi dile getirmesiydi. Bir önerme; tanım gereği, aynı zamanda hem doğru, hem de yanlış olamayan bir şeydi ve çelişmezlik ilkesine ya da herhangi bir mantık yasasına aykırı davrandığını sanan biri de gerçekte hiçbir şeye aykırı davranmamakta ve "önerme” sözcüğüne alışılmamış bir anlam vermekten başka bir şey yapmamaktaydı. Böylece Carnap'a göre mantık yasalarının zorunluluğu, ruhbilimsel nitelikte değil, dilbilimsel nitelikte bir zorunluluktu.
Ancak bu görüş, genel nitelikteki itirazlarla karşılaşması dışında, şu soruya da yol açıyordu: peki, klasik olmayan (sezgici vb.) mantıklardaki durum da böyle midir? Carnap’ın görüşü benimsenirse, örneğin üçüncünün olmazlığı ilkesini reddeden bir mantığın, yalnızca önerme kavramı gibi klasik mantığın temel kavramlarının tanımını değiştirdiğini kabul etmek gerekiyordu. O zaman da çeşitli mantıkları karşılaştırmak olanaksız bir duruma geliyordu. Oysa, tersine, mantık önermeleri de içinde olmak üzere bütün önermelerin, bazı deney sonuçları karşısında gözden geçirilmeleri gerektiği düşünülebilirdi. Heisenberg'in belirsizlik bağlantıları buluşu gibi kuvantum mekaniğinde yapılan buluşların, bizi mantığın çelişmezlik ilkesi gibi temel yasalarını hafifletmeye, hatta reddetmeye yöneltmeleri gerekmiyor muydu? Quine şöyle diyordu: “Kuramsal olarak mantık, gözden geçirilmeye kuvantalar mekaniğinden ya da bağıntılılık kuramından daha az açık değildir. Bu durumda, amaç, bir dünya sistemidir”. Bununla birlikte, gerçekte deneyci bir nitelik taşıyan bu mantık anlayışına karşı, Geach ile birlikte şöyle bir itirazda bulunulabilirdi: “Fizik kuramların gelişmesinde ne olursa olsun, mantığın temellerine dokunmamak gerekir Çünkü mantık, doyurucu olmayan kuramları devirebilmek için, bir kaldıraç hizmetini ancak böyle görebilir. Lavoisier flojistik yandaşlarının, deneysel sonuçlardaki farklılıkları açıklamak için, flojistiğe değişik ve birbiriyle bağdaşmaz özellikler yüklediklerini ortaya koymuştu, iyi ki o sırada mantığı flojistik kuramına uyduracak biçimde eğip bükmeye yatkın mantıkçılar yokmuş!”. Birden çok mantığın var oluşunun başlangıçtaki tartışmayı nasıl yeniden canlandırdığı görülüyor: Mantığın bir ussal söylemler aleti olduğu söylenmekle, işlevinin yalnızca çeşitli "ussallık alanları"nda kullanılan kanıtlama biçimlerini (mekanik için "kuvantum mantığı”, hukuksal kanıtlama için “gerekim mantığı" vb.) düzenlemek olduğu mu söylenmek istenmektedir? Yoksa tam tersine, ona kuralcı bir değer tanımak, yani yanlış kuramları ortaya çıkarmak ve söküp atmak için, Geach’ın deyişiyle onu bir kaldıraç gibi kullanmak mı gerekmektedir?
Bir başka açık sorun da, mantık ve matematik arasındaki ayrım sorunuydu. Yeni bir sorun olan bu sorun, Boole, Schröder, Frege ve Peano'nun etkisiyle mantık araştırmalarının yeniden canlanması sonucu ortaya çıktı. Mantık, Aristoteles’ten başlayarak bağlı bulunduğu felsefeden ayrılalı ve matematiğe yaklaşalı beri,
1) çalışmalarını daha çok nâif matematik kurallarının biçimselleştirilmesi ve klasik matematikte kullanılan akılyürütme biçimlerinin incelenmesi üzerinde yoğunlaştırarak;
2) kendisi de matematik bir kuram biçimini kazanarak (mantığın belitleştirilmesi), iki bakımdan son derece önemli gelişmeler gösterdi. Mantık ve matematik arasındaki ilişkiler sorunu karşısında, gerçekte yalnızca lojisizm açısından öğretisel bir çözüm denemesinde bulunulduysa da, bugün daha az ilgi uyandıran bu sorun, matematiği e ilinti simgesinin kullanılmasıyla başlatmaya karar verilerek, pragmatik ve kısacası uzlâşımşal bir biçimde çözüldü.

Kaynak: Büyük Larousse

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
7 Mart 2016       Mesaj #2
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
MANTIK, -ğı Ar. manµi®
MsXLabs.org & TDK, Türk Dil Kurumu
Sponsorlu Bağlantılar

1. Doğru düşünme sanatı ve bilimi:
- “Akılla, mantıkla açıklanmayacak durumlar vardır dünyada.” -N. Cumalı.
2. Doğru düşünmenin yolu ve yöntemi:
- “Ali Rıza bey gerçi bir vakit bu mantığa kulak vermiyor göründü.” -R. N. Güntekin.
3. fel. Düşüncenin ve düşüncenin varlık biçimlerinin, ögelerinin, türlerinin, olanaklarının, yasalarının ve düşünce bağlamlarının bilimi, lojik.
4. Gerçeği aramaya yönelen zihin işlemlerinden hangilerinin doğru, hangilerinin yanlış yola çıktığını açıklayan ilkeleri yöntemli olarak inceleyen bilim.
5. Çıkarım ve kanıt gösterme bilimi.
6. Gereklik, erek ya da yargı ile iş, araç ya da kanıt arasında var olan tutarlık.
7. Olguların ve düşüncelerin düzenli biçimde sıralanması.
8. Öğrencilere doğru düşünme ilkelerini ve yollarını öğreten derse verilen ad.


Benzer Konular

22 Ağustos 2013 / Misafir Felsefe
18 Şubat 2007 / Mystic@L Felsefe