MUHASEBE a. (ar. muhasebe).
1. Hesap bilimi.
2. Bir kişi, kuruluş, işletme, dernek ya da kamu kurumunun hesaplarının tümü. (Bk. ansikl. böl.)
3. Hesapları tutmakla görevli servis; servisin bulunduğu yer, büro.
4. Değeri para olarak belirlenmemiş şeylerin ayrıntılı olarak çıkarılan hesabı: Bir kimseden ödünç alınan kitapların sayıca muhasebesini tutmak.
5. Esk. Hesaplaşma, karşılıklı hesap, görme.
6. Bir şeyin muhasebesini yapmak, bir işin ya da durumun olumlu Ve olumsuz yönlerini birlikte düşünerek bir yargıya ulaşmak.
—Kamu mal. Devlet muhasebesi, kamu gelir ve giderlerinin saptanması, tahsisi, bölümlere ayrılması, toplanma ve ödenmesi ile ilgili işlemlerin tümünü kapsayan kayıt sistemi. (Bk. ansikl. böl.) || Milli muhasebe, bir ülkenin belli bir dönemdeki iktisadi etkinliklerini makro düzeyde izleme, ölçme ve değerlendirme tekniği. (Bk. ansikl. böl.)
—Muhs. Muhasebe araçları, ticari muhasebenin üç belli başlı öğesine verilen ad: günlük defter, defterikebir, mizan. || Muhasebe dönemi, iki bilanço arasında geçen süre. || Muhasebe eşitliği, muhasebe kayıtlarına giren bir işlemin, aktif ve pasifte aynı değere sahip olması. || Muhasebe temel denklemi, bir işletmenin aktifleri toplamının, pasiflerin toplamına eşit olduğunu belirten denklem: mevcutlar + alacaklar = borçlar + sermaye. || Başlangıç muhasebesi, muhasebe düzeninin temelini, ilk çıkış noktasını oluşturan muhasebe.
—ANSİKL. Kamu mal. Devlet muhasebesinin temel amacı devlete ait gelir ve giderler ile mal varlığının kayıtlarını tutmak ve belirli dönemler sonunda hesap durumunu ortaya koymaktır Dar anlamda devlet muhasebesinin amacı, klasik görüşe bağlı kalarak, yalnızca devletin bütçede görülen gelir ve giderlerini tutarak özellikle denetimi kolaylaştırmaktır. Oysa günümüzde devlet muhasebesindeki gelişme, devletin iktisadi yaşama müdahalesindeki gelişmeye koşut olarak yalnızca nakit hareketleri ile sınırlı kalmayıp tüm mal varlığındaki hareketleri de kapsayacak bir biçimde gelişmiştir.
Türkiye'de devlet muhasebesi ile ilgili ilk hesaplar 1880'de kameral muhasebe sistemine yani basit olarak gelir ve giderlerin kaydedilmesi yöntemine göre tutulmaya başlanmıştır. 1928’de değişiklik geçirmiş ve 1948'de yürürlüğe giren Devlet muhasebesi genel yönetmeliği ile daha önceki tasnif yevmiyesi sistemi bırakılarak muzaat muhasebe sistemine geçilmiş ve muhasebe kayıtlarına giren hesap sayısı genişletilmiştir. Daha sonra 1953 ve 1963 yıllarında yapılan eklerle genişleme sürmüştür. Günümüzde, 1982'de yapılan Ek ve değişiklikleri ile Devlet muhasebesi genel yönetmeliği yürürlükte bulunmaktadır Bu yönetmeliğe göre, Saymanlıklar itibariyle açılacak hesaplar, başlıca dört bölümde toplanmaktadır. Bunlar il ve ilçe saymanlıkları, Mülki ve askeri kurum saymanlıkları, Merkez saymanlıkları ve Muhasebat genel müdürlüğü’dür. Saymanlıklar da açılan hesapların sayısı yeni yönetmelikte 49'u bulur. Birinci bölümde Bütçe gelirleri hesabı, Bütçe giderleri hesabı, Ayniyat hesabı, Adi emanetler hesabı, Defterdarlık hazine cari hesabı vb. yer alır, ikinci bölümün en önemli hesapları Darphane ve damga matbaası, Gümrükler, Askeri birlikler ve saymanlık hesaplarıdır. Üçüncü bölümde yirmiyi aşkın hesap yer alır. Dördüncü bölümde ise Merkezde açılan hesaplar arasında Bütçe tahsisleri hesabı, Menkul kıymetler hesabı, Stoklar hesabı, vb. bulunmaktadır.
—Mil. muhs. Milli muhasebe, belli bir mekânsal bütünlüğe sahip bir varlığın (ulus, bölge) iktisadi işleyişinin global ve entegre tanımlamasını yapar, iktisadi etkinlik akışlarına ilişkin istatiksel verileri bu mantıksal çerçeve içinde toplar ve böylece niceliksel gelişme tarihinin dayanacağı temellerin kurulmasını ve iktisadi öngörülerin tutarlık kazanmasını olanaklı kılar.
Milli hesapların oluşturulması ve değerlendirilmesi yolundaki ilk girişimler İngiltere'de XVII. yy.'ın sonlarına (Gregory King, Natural and Political Observations and Conclusions upon the State and Con- dition of England [Devlet üstüne doğal ve siyasal gözlemler ve sonuçlan ve İngiltere'nin durumu], 1696, yayımlanması 1801), Fransa’da ise F. Ouesnay’in ünlü iktisadi fab/o'sunun (1758) oluşturduğu önemli kavramsal katkıyla XVIII. yy. ortalarına kadar uzanır. Ama, milli muhasebe çalışmaları asıl gelişmesini ancak 1930’dan sonra gösterdi. 1941 yılı bu konuda belli başlı bir aşama oluşturdu. O yıl Büyük Britanya’da, Keynes’in ön ayak olmasıyla, ulusal gelir konusunda bir beyaz kitap yayımlandı. Bu kitapta, milli muhasebe resmen iktisadı siyasetin vazgeçilmez bir aracı olarak kabul ediliyordu Böylece, birçok ülkede 'ulusal bütçeler" yapılmasına yoi açılmış oldu.
Fransa’da, Dugö de Bernonville (1938) ve Sauvy (1938) gibi öncülerin çalışmalarından sonra, ikinci Dünya savaşı ertesinde ulusal hesapları birbiriyle bağlantılı bütünler halinde veren ilk yapıt (Richesse et revenu de la France [Fransa'nın serveti ve geliri], 1945) yayımlandı. L. A. Vincent’in yöntembilimsel görüşlerinden esinlenen ve R. Froment tarafından hazırlanan bu yapıtı, çok geçmeden Ulusal bilanço komisyonu'nun raporu (R Uri, 1947) izledi.
Türkiye'de sosyal hesap tahminleri, 1951 'de Devlet istatistik enstitüsü genel müdürlüğü’nde (DİE) bir Milli gelir etüt grubu kuruluncaya kadar özel çalışmalar halinde sürdürüldü. Bu etüt grubunun kurulmasından sonra, 1938, 1948-1970 yılları için sürekli ve düzenli tahminler yapıldı. Böylece, Birleşmiş milletler istatistik da- iresi’nin önerdiği o dönemin milli muhasebe sistemi standardına da bir ölçüde uyularak, iktisadi etkinlik kollarına göre milli hâsıla, yatırım mallan çeşidine göre sabit sermaye oluşumu ve harcama kalemlerine göre milli harcamalar hesaplandı. 1960'ta Devlet planlama teşkilatı'nın (DPT) kurulması ve planlı döneme geçilmesiyle milli gelir ve milli muhasebe istatistiklerine duyulan gereksinim arttı ve DPT de ayrıca milli gelir serisi düzenlemeye başladı. 1971'de, bir yandan DPT'nin ve DİE'nin ayrı ayrı hesapladıkları milli gelir serilerinin birleştirilmesi, bir yandan da daha gelişmiş bir yöntem uygulamasına geçilerek yeni tahminlerin Birleşmiş milletlerin yeniden standartlaştırdığı milli muhasebe sistemine uydurulması için yapılan çalışmalar sonunda ortaya yeni bir milli gelir zaman serisi çıkarıldı. Milli gelir hesaplarını geliştirme çalışmaları yeni standart milli muhasebe sisteminin eskiden hesaplanamayan birçok kalemlerinin de hesaplanabilmesini sağladı. Ayrıca, yeni metodolojinin kullanılmasıyle yeni milli gelir serisi 1948’e kadar geri götürülebildi.
Türkiye'de uygulanan mili muhasebe sistemi Gayri safi yurtiçi hâsıla ve harcamalar, Kullanılabilir milli gelir ve dağılımı, Sermaye finansmanı ve Dış işlemler (cari işlemler ve sermaye işlemleri) olmak üzere dört konsolide hesaptan oluşmaktadır
—Muhs. Muhasebenin eski uygarlıklarda rastlanan ilk biçimleri bile, gelir ve giderlerin, önce zaman içinde ortaya çıkış sırasına, sonra da giriş ve çıkışlar olarak iki sütun halinde yapılan bir ayrıma göre kayda tabi tutulması gerektiğini göstermektedir. Bu basit muhasebe türü, XIII. yy. sonlarından başlayarak Avrupa'da, çift taraflı (muzaaf) muhasebe denen daha karmaşık bir kayıt biçimi yönünde gelişme gösterdi. Bu, bir işlemin başlangıcını ve sonucunu iki ayrı hesapta göstermekten ibaret bir kayıt biçimiydi. Örneğin, bir alım -satım yapıldığında, aynı bir tutar hem alış hesabının borcuna değer artışı olarak hem de kasa hesabının alacağına -değer azalışı olarak- geçirilmekteydi. Modern muhasebenin de temelini oluşturan bu ilke, günümüzde, aynı bir muhasebe olayını, aynı anda n tane farklı ölçüte göre n tane ayrı tasnife tabi tutabilen çok taraflı muhasebe yöntemi biçiminde giderek yaygınlaştı.
Muhasebe, yerine getirebildiği çeşitli görevlere bağlı olarak gelişti. Onun mali olan asıl görevine (bir mal varlığının değerini ve değişikliklerini göstermek), hukuksal (Türk tic. k. md. 82’ye göre ticari defterler delil olarak kabul edilir) ve vergiyle ilgili (Türk gelir vergisi kanunu'na göre ticari kazançlar bilanço esasına göre belirlenir) görevler eklendi. Bu yüzden, genel muhasebe teknikleri artık sıkı kurallar çerçevesi içine alınmış bulunmaktadır. (MUHASEBE PLAN'l.) Öte yandan, muhasebenin ortaya koyduğu verilerin, işletmelerin yönetim perspektifi içinde kullanılması da gittikçe yaygınlaşan analitik muhasebenin temelini oluşturdu.
Genel muhasebe ya da mali muhasebe. Konusu, bir işletmenin etkinlik alanına giren bütün değer hareketlerini kaydetmektir. Genel muhasebe, sıkı bir tasnife tabi tuttuğu bu bilgilere dayanarak, periyodik olarak (genellikle bir yıllık hesap dönemlerinde), işletmenin mal varlığı durumunun bir cetvelini ya da bir bilançosunu (aktifle pasif arasındaki fark net durumu gösterir) ve bir netice hesabını çıkarabilir. Netice hesabı işletmenin yaptığı üç tür işlemden (işletme işlemleri, mali işlemler, istisnai işlemler) elde ettiği geliri tek bir belge içinde ortaya koyar.
Analitik muhasebe. Asıl amacı, maliyetleri ve sonuçları oluşturan öğeleri ortaya çıkararak, işletmenin yönetim gereksinimlerinin karşılanmasını ve onun iç koşullarının incelenmesini sağlamaktır. Maliyet fiyatlarının belirlenmesi, analitik muhasebenin en fazla ilgilendiği alan olmakla birlikte, o, denetim araçlarına (rantabilite, sorumluluk) ve bizzat temsil ettiği tahmin araçlarına da büyük önem verir Başka bir deyişle, analitik muhasebe yalnızca maliyetleri ve maliyet fiyatlarını “ex-post" saptamakla kalmayıp, brüt verilerin etkinlik düzeyine göre düzeltilmesini (değişken maliyet), elde edilen bilgilerin kuramsal referanslarla (önceden saptanmış maliyetler ya da standart maliyetler) karşılaştırılarak kolayca yorumlanmasını, yönetim denetiminin temeli olan bütçeler düzenlenmesi yoluyla (BÜTÇE YÖNETİMİ) öngörüye ve kontrole dayalı gerçek bir yönetim düzeninin kurulmasını olanaklı kılan denenmiş yöntemler ortaya koyar.
1. Hesap bilimi.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Hesapları tutmakla görevli servis; servisin bulunduğu yer, büro.
4. Değeri para olarak belirlenmemiş şeylerin ayrıntılı olarak çıkarılan hesabı: Bir kimseden ödünç alınan kitapların sayıca muhasebesini tutmak.
5. Esk. Hesaplaşma, karşılıklı hesap, görme.
6. Bir şeyin muhasebesini yapmak, bir işin ya da durumun olumlu Ve olumsuz yönlerini birlikte düşünerek bir yargıya ulaşmak.
—Kamu mal. Devlet muhasebesi, kamu gelir ve giderlerinin saptanması, tahsisi, bölümlere ayrılması, toplanma ve ödenmesi ile ilgili işlemlerin tümünü kapsayan kayıt sistemi. (Bk. ansikl. böl.) || Milli muhasebe, bir ülkenin belli bir dönemdeki iktisadi etkinliklerini makro düzeyde izleme, ölçme ve değerlendirme tekniği. (Bk. ansikl. böl.)
—Muhs. Muhasebe araçları, ticari muhasebenin üç belli başlı öğesine verilen ad: günlük defter, defterikebir, mizan. || Muhasebe dönemi, iki bilanço arasında geçen süre. || Muhasebe eşitliği, muhasebe kayıtlarına giren bir işlemin, aktif ve pasifte aynı değere sahip olması. || Muhasebe temel denklemi, bir işletmenin aktifleri toplamının, pasiflerin toplamına eşit olduğunu belirten denklem: mevcutlar + alacaklar = borçlar + sermaye. || Başlangıç muhasebesi, muhasebe düzeninin temelini, ilk çıkış noktasını oluşturan muhasebe.
—ANSİKL. Kamu mal. Devlet muhasebesinin temel amacı devlete ait gelir ve giderler ile mal varlığının kayıtlarını tutmak ve belirli dönemler sonunda hesap durumunu ortaya koymaktır Dar anlamda devlet muhasebesinin amacı, klasik görüşe bağlı kalarak, yalnızca devletin bütçede görülen gelir ve giderlerini tutarak özellikle denetimi kolaylaştırmaktır. Oysa günümüzde devlet muhasebesindeki gelişme, devletin iktisadi yaşama müdahalesindeki gelişmeye koşut olarak yalnızca nakit hareketleri ile sınırlı kalmayıp tüm mal varlığındaki hareketleri de kapsayacak bir biçimde gelişmiştir.
Türkiye'de devlet muhasebesi ile ilgili ilk hesaplar 1880'de kameral muhasebe sistemine yani basit olarak gelir ve giderlerin kaydedilmesi yöntemine göre tutulmaya başlanmıştır. 1928’de değişiklik geçirmiş ve 1948'de yürürlüğe giren Devlet muhasebesi genel yönetmeliği ile daha önceki tasnif yevmiyesi sistemi bırakılarak muzaat muhasebe sistemine geçilmiş ve muhasebe kayıtlarına giren hesap sayısı genişletilmiştir. Daha sonra 1953 ve 1963 yıllarında yapılan eklerle genişleme sürmüştür. Günümüzde, 1982'de yapılan Ek ve değişiklikleri ile Devlet muhasebesi genel yönetmeliği yürürlükte bulunmaktadır Bu yönetmeliğe göre, Saymanlıklar itibariyle açılacak hesaplar, başlıca dört bölümde toplanmaktadır. Bunlar il ve ilçe saymanlıkları, Mülki ve askeri kurum saymanlıkları, Merkez saymanlıkları ve Muhasebat genel müdürlüğü’dür. Saymanlıklar da açılan hesapların sayısı yeni yönetmelikte 49'u bulur. Birinci bölümde Bütçe gelirleri hesabı, Bütçe giderleri hesabı, Ayniyat hesabı, Adi emanetler hesabı, Defterdarlık hazine cari hesabı vb. yer alır, ikinci bölümün en önemli hesapları Darphane ve damga matbaası, Gümrükler, Askeri birlikler ve saymanlık hesaplarıdır. Üçüncü bölümde yirmiyi aşkın hesap yer alır. Dördüncü bölümde ise Merkezde açılan hesaplar arasında Bütçe tahsisleri hesabı, Menkul kıymetler hesabı, Stoklar hesabı, vb. bulunmaktadır.
—Mil. muhs. Milli muhasebe, belli bir mekânsal bütünlüğe sahip bir varlığın (ulus, bölge) iktisadi işleyişinin global ve entegre tanımlamasını yapar, iktisadi etkinlik akışlarına ilişkin istatiksel verileri bu mantıksal çerçeve içinde toplar ve böylece niceliksel gelişme tarihinin dayanacağı temellerin kurulmasını ve iktisadi öngörülerin tutarlık kazanmasını olanaklı kılar.
Milli hesapların oluşturulması ve değerlendirilmesi yolundaki ilk girişimler İngiltere'de XVII. yy.'ın sonlarına (Gregory King, Natural and Political Observations and Conclusions upon the State and Con- dition of England [Devlet üstüne doğal ve siyasal gözlemler ve sonuçlan ve İngiltere'nin durumu], 1696, yayımlanması 1801), Fransa’da ise F. Ouesnay’in ünlü iktisadi fab/o'sunun (1758) oluşturduğu önemli kavramsal katkıyla XVIII. yy. ortalarına kadar uzanır. Ama, milli muhasebe çalışmaları asıl gelişmesini ancak 1930’dan sonra gösterdi. 1941 yılı bu konuda belli başlı bir aşama oluşturdu. O yıl Büyük Britanya’da, Keynes’in ön ayak olmasıyla, ulusal gelir konusunda bir beyaz kitap yayımlandı. Bu kitapta, milli muhasebe resmen iktisadı siyasetin vazgeçilmez bir aracı olarak kabul ediliyordu Böylece, birçok ülkede 'ulusal bütçeler" yapılmasına yoi açılmış oldu.
Fransa’da, Dugö de Bernonville (1938) ve Sauvy (1938) gibi öncülerin çalışmalarından sonra, ikinci Dünya savaşı ertesinde ulusal hesapları birbiriyle bağlantılı bütünler halinde veren ilk yapıt (Richesse et revenu de la France [Fransa'nın serveti ve geliri], 1945) yayımlandı. L. A. Vincent’in yöntembilimsel görüşlerinden esinlenen ve R. Froment tarafından hazırlanan bu yapıtı, çok geçmeden Ulusal bilanço komisyonu'nun raporu (R Uri, 1947) izledi.
Türkiye'de sosyal hesap tahminleri, 1951 'de Devlet istatistik enstitüsü genel müdürlüğü’nde (DİE) bir Milli gelir etüt grubu kuruluncaya kadar özel çalışmalar halinde sürdürüldü. Bu etüt grubunun kurulmasından sonra, 1938, 1948-1970 yılları için sürekli ve düzenli tahminler yapıldı. Böylece, Birleşmiş milletler istatistik da- iresi’nin önerdiği o dönemin milli muhasebe sistemi standardına da bir ölçüde uyularak, iktisadi etkinlik kollarına göre milli hâsıla, yatırım mallan çeşidine göre sabit sermaye oluşumu ve harcama kalemlerine göre milli harcamalar hesaplandı. 1960'ta Devlet planlama teşkilatı'nın (DPT) kurulması ve planlı döneme geçilmesiyle milli gelir ve milli muhasebe istatistiklerine duyulan gereksinim arttı ve DPT de ayrıca milli gelir serisi düzenlemeye başladı. 1971'de, bir yandan DPT'nin ve DİE'nin ayrı ayrı hesapladıkları milli gelir serilerinin birleştirilmesi, bir yandan da daha gelişmiş bir yöntem uygulamasına geçilerek yeni tahminlerin Birleşmiş milletlerin yeniden standartlaştırdığı milli muhasebe sistemine uydurulması için yapılan çalışmalar sonunda ortaya yeni bir milli gelir zaman serisi çıkarıldı. Milli gelir hesaplarını geliştirme çalışmaları yeni standart milli muhasebe sisteminin eskiden hesaplanamayan birçok kalemlerinin de hesaplanabilmesini sağladı. Ayrıca, yeni metodolojinin kullanılmasıyle yeni milli gelir serisi 1948’e kadar geri götürülebildi.
Türkiye'de uygulanan mili muhasebe sistemi Gayri safi yurtiçi hâsıla ve harcamalar, Kullanılabilir milli gelir ve dağılımı, Sermaye finansmanı ve Dış işlemler (cari işlemler ve sermaye işlemleri) olmak üzere dört konsolide hesaptan oluşmaktadır
—Muhs. Muhasebenin eski uygarlıklarda rastlanan ilk biçimleri bile, gelir ve giderlerin, önce zaman içinde ortaya çıkış sırasına, sonra da giriş ve çıkışlar olarak iki sütun halinde yapılan bir ayrıma göre kayda tabi tutulması gerektiğini göstermektedir. Bu basit muhasebe türü, XIII. yy. sonlarından başlayarak Avrupa'da, çift taraflı (muzaaf) muhasebe denen daha karmaşık bir kayıt biçimi yönünde gelişme gösterdi. Bu, bir işlemin başlangıcını ve sonucunu iki ayrı hesapta göstermekten ibaret bir kayıt biçimiydi. Örneğin, bir alım -satım yapıldığında, aynı bir tutar hem alış hesabının borcuna değer artışı olarak hem de kasa hesabının alacağına -değer azalışı olarak- geçirilmekteydi. Modern muhasebenin de temelini oluşturan bu ilke, günümüzde, aynı bir muhasebe olayını, aynı anda n tane farklı ölçüte göre n tane ayrı tasnife tabi tutabilen çok taraflı muhasebe yöntemi biçiminde giderek yaygınlaştı.
Muhasebe, yerine getirebildiği çeşitli görevlere bağlı olarak gelişti. Onun mali olan asıl görevine (bir mal varlığının değerini ve değişikliklerini göstermek), hukuksal (Türk tic. k. md. 82’ye göre ticari defterler delil olarak kabul edilir) ve vergiyle ilgili (Türk gelir vergisi kanunu'na göre ticari kazançlar bilanço esasına göre belirlenir) görevler eklendi. Bu yüzden, genel muhasebe teknikleri artık sıkı kurallar çerçevesi içine alınmış bulunmaktadır. (MUHASEBE PLAN'l.) Öte yandan, muhasebenin ortaya koyduğu verilerin, işletmelerin yönetim perspektifi içinde kullanılması da gittikçe yaygınlaşan analitik muhasebenin temelini oluşturdu.
Genel muhasebe ya da mali muhasebe. Konusu, bir işletmenin etkinlik alanına giren bütün değer hareketlerini kaydetmektir. Genel muhasebe, sıkı bir tasnife tabi tuttuğu bu bilgilere dayanarak, periyodik olarak (genellikle bir yıllık hesap dönemlerinde), işletmenin mal varlığı durumunun bir cetvelini ya da bir bilançosunu (aktifle pasif arasındaki fark net durumu gösterir) ve bir netice hesabını çıkarabilir. Netice hesabı işletmenin yaptığı üç tür işlemden (işletme işlemleri, mali işlemler, istisnai işlemler) elde ettiği geliri tek bir belge içinde ortaya koyar.
Analitik muhasebe. Asıl amacı, maliyetleri ve sonuçları oluşturan öğeleri ortaya çıkararak, işletmenin yönetim gereksinimlerinin karşılanmasını ve onun iç koşullarının incelenmesini sağlamaktır. Maliyet fiyatlarının belirlenmesi, analitik muhasebenin en fazla ilgilendiği alan olmakla birlikte, o, denetim araçlarına (rantabilite, sorumluluk) ve bizzat temsil ettiği tahmin araçlarına da büyük önem verir Başka bir deyişle, analitik muhasebe yalnızca maliyetleri ve maliyet fiyatlarını “ex-post" saptamakla kalmayıp, brüt verilerin etkinlik düzeyine göre düzeltilmesini (değişken maliyet), elde edilen bilgilerin kuramsal referanslarla (önceden saptanmış maliyetler ya da standart maliyetler) karşılaştırılarak kolayca yorumlanmasını, yönetim denetiminin temeli olan bütçeler düzenlenmesi yoluyla (BÜTÇE YÖNETİMİ) öngörüye ve kontrole dayalı gerçek bir yönetim düzeninin kurulmasını olanaklı kılan denenmiş yöntemler ortaya koyar.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.